Sercinho7
Dark Side of Creation
Şimdi moda, bir meşhura film için şarkı yaptırıp, promosyon niyetine televizyonda klip döndürmek...
Dikkatinizi çekmiştir: Şu aralar pek alışık olmadığımız klipler dönüyor. Üstelik sadece müzik kanallarında değil, diğer kanallarda da sürekli yayınlanıyor bunlar. Dahası, ana haber bültenlerinde karşımıza çıkıyorlar. Farklı filmlerden sahnelerle kotarılmış, kimi zaman şarkıcısının bile gözükmediği klipler bunlar. Son örneği, Ceza'nın 'Polis' filmi için yaptığı 'Sitem'. Film dün gösterime girdi ama şarkı bir süredir televizyonlarda karşımıza çıkıyor. Bunun hemen öncesinde de 'Barda' filminin şarkısı 'Dediler ki' ve 'Sınav'ın şarkısı 'Yaş 18' televizyonlarda 'gösterime' girmişti. 'Dediler ki', Melis Danişmend'li üçnoktabir'in (eski Spitney Bears) eseri. Filmde ana olay da bu grubun konserinin akabinde gerçekleşiyor zaten. Bu anlamda, filmin vitrini için ideal seçim.
Organize işler tabii bunlar
'Yaş 18' ise, Nil Karaibrahimgil tarafından film için yapılmış yeni bir şarkı. Nil, bu konuda kıdemli: 'Organize İşler' ve 'Komiser Şekspir' filminin lokomotif şarkılarını da o seslendirmişti. Bilhassa 'Organize İşler'de seslendirdiği 'Organize İşler Bunlar' adlı şarkının, o dönemde büyük ilgi gördüğünü ve filmin gösterime girdiği günlerde kliplendiğini hatırlıyoruz.
Filmin şarkıyla tanıtılması meselesine yapımcılar yeni uyandı belki ama bu iş esasen yıllardır sürüyor. 70'li yıllarda meşhur şarkıların filmlerde kullanıldığını, filmler için yapılmış şarkıların plaklara aktarıldığını biliyoruz. 80'ler sonrası bir kısır ortama girildi ama yakın zamanlarda yeniden şarkının gücü keşfedildi. Çok yönlü bir sistemin küçük parçası bu aslında: Bir yandan filmin şarkısı insanlara televizyon ve radyo aracılığıyla empoze edilirken diğer yandan filmin reklamı yapılıyor. Bu yöntemin, reklam kuşaklarında gösterilen 'teaser' ya da fragmanlardan daha etkili olduğu muhakkak. Üstelik filmin içinden diyaloglarla desteklenmiş soundtrack albümlerin satışını artırdığı da yadsınamaz. Ayrıca, sürekli yayınlanan klip, filmin gösteriminden sonra piyasaya verilecek DVD'nin içine konularak bir başka 'ekstra' durum yaratılıyor. Dolayısıyla, üç dakikalık bir şarkı, bir anda filmin sürükleyicisi haline gelebiliyor. Bu yapımcının da işine geliyor elbette: Bir sürü yere reklam vererek yapacağı harcamayı popüler bir isme aktarıyor, hem filmin adından her yerde söz edilmesini garanti altına alıyor, hem de üç dakika boyunca televizyon ekranlarında filmden sahnelerin gözükmesini sağlıyor.
'Samanyolu' modeli
70'lerden söz ettik... O dönemde, bir yandan meşhur olmuş şarkıların adıyla filmler çekilirken diğer yandan filmlerin adını taşıyan şarkılar piyasaya sürülüyordu. Bunların bir kısmı sahiden filmin kritik noktasında karşımıza çıkabiliyorken tersi durumlara da rastlamak mümkündü. Bazen film o kadar tutuluyordu ki içindeki müziğe söz yazılıp bir şarkı oluşturuluyor ve bu piyasaya veriliyordu. Yılmaz Güney'in 'Arkadaş' filminde Melike Demirağ'ın meşhur şarkısı yok mesela. Bu şarkı, filmin ilgi görmesinden sonra oluşturulmuş. Berkant'ın üzerine yapışıp kalan 'Samanyolu' da öyle... Ancak, bu şarkılar, içinde olmamalarına rağman, çoktan kullanıldıkları filmin önüne geçti. Ecnebide de durum farklı değil: 'Pulp Fiction' filmi 'Misirlou' şarkısıyla anılıyor; Kusturica filmleri Bregoviç müziklerine göre ayırt edilebiliyor.
80'li yıllarda yeni yeni tanıştığımız klipleri izlerken bazen film şarkılarında filmlerden sahneler kullanılması hoşumuza giderdi. Şimdiki gibi anında gösterime girmiyordu filmler ve 'Top Gun', 'Rocky 4' gibi filmlerin ilk görüntülerini kliplerde seyredebiliyorduk. Televizyonlar (ki iki kanallı TRT'den ibaretti durum) aslında bilmeden filmin reklamını yapıyordu. Şimdi de reklam yapılıyor ama yapan da yaptıran da bu işin farkında!
Bunda bir anda pek çok Türk filminin gösterime girmesi de etkili elbetteÖ Eskiden tek tük gösterime giren filmler diğerlerinin yanında ayırt edilirdi. Şimdi, her hafta birden çok yerli film vizyona girdiğinden, diğerlerinden bir adım öne çıkmak için 'başka' şeylere ihtiyaç duyuluyor. Çok değil, bundan beş yıl önce biri çıkıp bize 'Bir gün gelecek Amerikan filmleri, Türk filmleri yüzünden salon bulamayacak' deseydi herhalde aklından şüphe eder, ciddiye almazdık. O günleri gördük ve bu günlerde şarkılar farkındalık yaratmak için ideal araçlar...
Orijinal 'Binbir Gece' müziği geldi
Şarkının gücünü bilenlerdeniz: Chris De Burgh'ün 'Traveller' şarkısını 'Orijinal Aksu müziği' diye satan bir ırkın ahfadıyız. Yakın zamanda, bin yıllık Rimski Korsakof bestesi 'Şehrazat'ın, hem de önemli bir kaydının, üzerine 'Binbir Gece Dizisinin Müziği' yazılarak satışa sürüldüğüne bizzat şahit olduk. Dizi müzikleri olayı bambaşka bir durum elbette. Koskoca Ayten Alpman'ın, "Aliye şarkısını söyleyen kadın" olarak anılması ayrıca vahim. Neyse ki, filmlerde henüz böyle bir tehlike söz konusu değil. Şarkılı promosyon yolunun yeni farkına varıldı ama dibine kadar kullanılacağından eminiz. Filmlerden önce karşımıza çıkan kliplere yakın zamanda çok sık rastlayacağız gibi görünüyor.
Murat Meriç
alıntıdır...