Fethullah Gülen Ve örgütü Fethullahçı'lar Dosyası

Vtnsvr

New member
FETHULLAH GÜLEN VE ÖRGÜTÜ FETHULLAHÇI'LAR DOSYASI
http://hanifislam.com/Fethullahcilar/fethullahcilar_Dosyasi.htm



Bir insan düşünün,bu insan iki evladına,Kanije (Osmanlı'nın en batıdaki kalesi) ve Uyvar (Osmanlı'nın en kuzeydeki kalesi) isimleri verecek kadar milliyetçi bir Öğretim görevlisi ve Türk tarihi uzmanı bir aydın,eserlerini incelediginizde(http://www.hablemitoglu.com/eserleri.htm) göreceksiniz ki Türklüğü yükselten duygu yüklü eserler verdiğini görürsünüz.Aynı zamanda eserlerinde kendini Fethullah Gülen ve Örgütünü deşifre etmeye çalıştığını anlarsınız.Öylesine bir deşifre ediş ki bu örgütün kendisini öldürmek için taşeron tuttuğunu öğreniyor.Kendisinin de 4.sırasında olduğu bu 7 kişilik listedeki diğer 6 kişiyi uyarıyor(http://hanifislam.com/hablemitoglu/hablemitoglu_cinayeti.htm) ama 2002 yılının 18 aralık akşamı karanlığında birileri tarafından kafasına kurşun sıkılıveriyor.şimdi kendi agzından,köstebek kitabından bir alıntıyla kısaca bu örgütün yaklaşık 10 yıl önceki Hablemitoğlu'na komplolarını okuyalım.okuyunca çok şaşıracaksınız.öyleki böylesine milliyetçi ve Türk aşıgı bir insanımızın nasıl bir pkk militanı diye,MİT ajanı diye,Mason diye,kominist vb. diye sahte belgelerle,kimliklerle,MİT raporlarıyla,AA kodlu uydurma haberlerle çamurlar atabildiğini okuyacaksınız;




3.1.3. BİREYSEL MÜCADELE VE DEZENFORMASYON ÖRNEKLERİ





Fethullahçıların üniversitelerdeki "hasım"larına yönelik taktik ve stratejilerini -yaşayarak, bedel ödeyerek öğrenen- bir akademisyen olarak, devam etmekte olan bir savaşımın mütevazi tarafıyım. 12 Eylül döneminden itibaren, intihal (66) dahil, her türlü iftiraya maruz bırakılıp, 3 kez üniversiteden uzaklaştırılan; toplam 76 ceza ve disiplin soruşturmasına ve de 100'e yakın idari ve adli davaya maruz ve muhatap bırakılan, ancak tümünden onanmış yargı kararlarıyla aklanan bir Cumhuriyet Tarihçisi olarak, diğer ülke ve devlet düşmanı yasadışı örgütlerin, tarikatların ve benzeri yapılanmalar yanısıra, fethullahçılara karşı mücadelemi de kesintisiz sürdürmekteyim. Yaklaşık 20 yıllık süreçte açılan dava dosyaları içinde yer alan binlerce belge, hiç şüphesiz, her fırsatta "din, ahlak, mukaddesat, fazilet, dürüstlük, namus" gibi kavramların ardına sığınan fethullahçıların, "hasım"larını tasfiye doğrultusunda sınırtanımaz etiksizliğinin göstergeleridir. İşte, sadece birkaç örnek:

Fethullahçı istihbaratçılar tarafından "hasım" kabul edilen kişi ve kuruluşlar aleyhine yürütülen dezenformasyon faaliyetlerinden biri de, çarpıtılmış bilgilere dayalı sahte belgeler üretmektir; teknik deyimle "fabrikatörlük" yapmaktır. Bu kapsamda, şahsımla ilgili üretilmiş onlarca sahte belge sözkonusudur ve bu sahte belgeler, daha çok internet ortamında dağıtılmaktadır. Bunlar arasında, kayda değer olarak "M.İ.T. mensubu olduğumu gösterir kimlik fotokopisi", "Gagauz-Hristiyan olduğuma dair nüfus kütüğü fotokopisi", "yüzkızartıcı suçlara ilişkin yargı kararları fotokopileri", "komünist örgüt militanı olduğuma ilişkin istihbarat raporu fotokopisi", "masonluğuma dair kimlik fotokopisi" vs. vs. sayılabilir. Sahte belge üretiminde sınırtanımazlığın ve utanmazlığın en tipik örneğinde şu bilgiler yer almaktadır:

"AA0012A7A-SİY/04-EYL-0511-2895

TERÖR ÖRGÜTÜ OPERASYONU

BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN SÖZDE SİYASİ KANADININ ANKARA SORUMLUSU ELE GEÇİRİLDİ

(FOTOĞRAFLI)

ANKARA (AA) - Güvenlik güçlerince Ankara'da yapılan operasyonda bölücü terör örgütü PKK'nın sözde siyasi kanat ERNK'nın Ankara sorumlusu Necip Hablemitoğlu ele geçirildi.

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerin bir ihbarını değerlendirerek Ankara Gençlik Caddesi'nde bir hücreevine düzenledikleri operasyonda Hablemitoğlu'nun yanısıra çok sayıda örgütsel doküman ve kırsal kesimdeki teröristlere gönderilmek üzere eğitim notları da ele geçirildi.

Sorgusu halen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sürdürülen Hablemitoğlu'nun bir üniversitede görevli olduğu ve örgütün kitleselleşmesi için çaba sarfettiğini itiraf ettiği kaydedildi.

TALİMATLAR BEKAA'DAN

Hablemitoğlu'nun ilk sorgusunda, talimatları bizzat terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'dan aldığı, PKK'nın geniş kitlelere ulaşması için bazı teklifler sunduğunu itiraf ettiği öğrenildi.

Doğu Perinçek ile Abdullah Öcalan ile ilişkileri de sağladığı öğrenilen Hablemitoğlu'nun önceki yıllarda da bazı sol gruplarla birlikte olduğu provakatif faaliyetlerde uzman olduğu ifade edildi.

(AB-TK-NHK)

04.09.1989 14:59:07 TSİ

NNNN"

Normal posta, faks ve elektronik posta aracılığı ile dağıtılan ve de halen http://www.gercekergenekon.4t.com adresinde "servis"e sunulmaya devam eden bu sahte belgeye, uzun yıllardan sonra ilk kez, Bandırma'da yayınlanan "Genç BAYRAK" adlı bir gazetenin 25 Mayıs 2002 tarihli nüshasında "Necip Hablemitoğlu eşittir PKK" başlığı altında yer verilmiştir. Bandırma'daki MHP eski ilçe başkanı tarafından yayınlanan gazetedeki haberde, sahte belgeye ek olarak -imla bozuklukları dahil aynen- şu iddia, iftira, hakaret ve isnatlarda bulunulmuştur:

"Kısa bir süre önce, yerel bir gazete, Bandırma'da bir öğretim görevlisini konuk edip Belediye düğün salonunda konferans verdirdi. Şahsın adı Necip Hablemitoğlu. Elbette Bandırma'nın iyi niyetli ve onurlu insanları bu konferansı tüm samimiyetlikleri ile gidip dinlediler. Necip Hablemitoğlu anlattı. Bandırmalılar dinledi. Ancak meslekten mi bilinmez bizde bir araştırma hastalığı vardır. Biri Bandırma'ya geliyor ve onlarca kişiye gözlerinin içine baka baka birşeyler anlatıyor ve gidiyor, elbette sormak gerek kim bu Necip Hablemitoğlu diye. Sordukta.

Necip Hablemitoğlu hakkında araştırma yaptığımızda ne o yapılanın konferans olduğunu nede insanları bilgilendirmeyi hedeflediğine inanmadık, inanmayacağızda. Çünkü geçmiş dönemlere ait olan tüm dökümanlarda Necip Hablemitoğlu eşittir PKK. Evet gerçek bir söylem ve asla iddia değil, gerçek. Çünkü elimizde saatine kadar verebileceğimiz bilgilere göre Necip Hablemitoğlu'da geçmişte PKK'ya hizmet ettiğini ve Abdullah Öcalan ile birebir görüşerek talimat aldığını itiraf etmiş. Aynı Necip Hablemitoğlu yani PKK örgütü yardımcısı ve yatakçısı Necip Hablemitoğlu, 2002 yılında Bandırma'da Belediye'ye ait bir salonda konferans veriyor ve bir gazetenin işbirliği ile. Biz size 04.09.1989 tarihinde saat 14:59'da tüm haber ajanslarını alt üst eden ve tüm adli makamları harekete geçiren resmi yazıları eksiksiz, kesintisiz, cesurca ve Kamuoyuna hitaben yayınlıyoruz. ...

Yazıyı okuduktan sonra konu kamuoyuna kalıyor. Bandırma'ya gelerek onlarca onurlu Türk insanına konferans veren bir kişinin PKK Örgütüne yataklık etmesi ve bu konferansın alenen yapılması doğru mu? İşte bu soruya da kamuoyuna gerçekleri ile birlikte ekte sunuyoruz".

Gazete, 28 Mayıs 2002 tarihli nüshasında, manşetten verdiği "Hablemitoğlu Gazetemize Dava Açıyor(muş)!" başlıklı haberde, yukarıdaki haber metnini aynen bir kere daha yayınladıktan sonra, şöyle denilmiştir: "Haberimiz üzerine 18 Mayıs'ta Hablemitoğlu'nu şehrimize getirerek konferans organizesini üstlenen bir yerel gazete, Necip Hablemitoğlu'nun gazetemize dava açtığını açıklamış. Kendisinden yurtsever ve değerli bilim adamı olarak bahsedilen bu şahsın PKK ile ne ölçüde işbirliği içerisinde olduğunu umarız kamuoyuna açıklayacak ve nihai kararı halkımız verecektir. Bekliyoruz HABLEMİTOĞLU...1 Konunun takibindeyiz. Hablemitoğlu davası ile ilgili bilgileri önümüzdeki sayılarımızda size aktaracağız".

Konferansın Bandırma Ticaret Odası Konferans Salonunda yapıldığını saptayamayan, "Belediye Düğün Salonu" diyerek okuyucularına usulen adres gösteren bu titiz (!) gazetenin haberi sonrasında, sahte belgenin kaynağı olarak gösterilen ANADOLU AJANSI adına bir açıklama yazısı gönderilmiştir. Genel Müdür adına Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bezgin imzası ile gönderilen 26.6.2002 tarih ve B.02.1.AA.12/102-2171 sayılı yazıda aynen şöyle denilmiştir:

"İlgi yazınıza konu haber bültenlerimizde yer almamıştır. Ayrıca, yazınız ekinde göndermiş olduğunuz haber metni fotokopisi bizim formatımıza uygun değildir. Bu metnin düzmece yazılmış olduğunu düşünmekteyiz. Bilgilerinizi rica ederiz. Saygılarımızla".

Elbette ki, bu sahte belge çerçevesinde gelişen haksız isnat ve iftiralara karşı sözkonusu gazete aleyhine açılabilecek tüm davalar açılacaktır. Ancak önemli olan gerçek şu: Yurdun farklı köşelerindeki benzer yayınlar nasıl saptanacak ve dava açılacak?!. Baba tarafından Kırım Türkü, anne tarafından Rumeli Türkü olan şahsımı, tüm mücadele ve eserlerime rağmen, etnik bölücü, elikanlı terör örgütü destekçisi-yatakçısı, dolayısıyla AB işbirlikçisi PKK'lı, ERNK yetkilisi gibi gösterme faaliyetlerinin "ülkücülük", "müslümanlık", "mukaddesatçılık" gibi kılıflar ardından yapılması, konunun takiyye yönünü ve mesajın hedefini ortaya çıkarmaktadır.

Kaldı ki, bu ve benzeri iftira ve kumpasların 1980'den bu yana sonu gelmemektedir. Hatta, şahsımla ilgili iftira ve isnatlara yer veren Zaman gazetesi aleyhine açtığım ve tümünü kazanarak haksız isnat sahiplerini mahkûm ettirdiğim davaların birinde, gazete avukatı, Ankara Asliye 25. Hukuk Mahkemesi'ne benzeri sahte belgelerden birini sunma cüretini göstermiştir. 2000 Yılında görülen bu davaya, Zaman gazetesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne ait 15 Ekim 1986 tarih ve C-2537 sayılı belgeyi (!) iddia ve isnatlarına dayanak olarak göstermiştir. 14 Yıl öncesinin tarihini taşıyan ve İstihbarat Şubesi'ne ait olması dolayısıyla "gizli" olması gereken bir belgenin, nasıl olup da Fethullah Gülen Cemaatine yakınlığı tüm istihbarat raporlarında belirtilen bir gazetenin eline geçtiği sorusu, henüz yanıt bulamamıştır. Bu belgenin sahteliği, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nce mahkemeye sunulan yazıda belirtilmiştir. Ortaya çıkan sonuç şu ki, fethullahçı istihbarat örgütünde, gerektiğinde kullanılmak üzere saklanılan, ileride kullanılmak üzere hazırlandığı anlaşılan "tedbire yönelik" resmi belgelerle, sahte belgeleri içeren bir arşiv bulunmaktadır. Anlaşılan, "Zaman" gazetesi de bu arşivden yararlanabilmektedir.

İşte, "Zaman" gazetesinin mahkemeye sunduğu istihbarat belgesinin son paragrafında şu hükme varılmaktadır:

"Sözkonusu Enstitü'de, çeşitli devlet dairelerinden, Emniyet teşkilâtından ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden subayların da öğrenim gördüğü, bu nedenle laiklik ve Atatürk aleyhtarlığı yapıldığı iddialarının asılsız olduğu, istihbar edilmiş olup; ayrıca bahse konu olayın D.G.M. Savcılığına intikal ettiği ve soruşturma yapıldığı öğrenilmiştir"

Oysa, dönemin Emniyet Genel Müdürü'nün Özel Kalem Müdürü başta olmak üzere, çok sayıda üst düzey emniyet mensubunun yanısıra, 50'ye yakın emekli ya da muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun da Enstitü'de öğrenim sürdürdüğü, Hürriyet, Milliyet, Günaydın, Sabah, Cumhuriyet gibi gazetelerde yayınlanan çarşaf listeler çerçevesinde kamuoyuna malolmuş olup, sadece İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün bilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sonuç, bizatihi İstihbarat Şubesi'ne yapılmış bir hakarettir. Nitekim, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender, anılan Mahkeme Başkanlığı'na gönderdiği 29.5.2000 tarih ve B.05.1.EGM.4.06.00.06-06.5.800.1200-(6068-2000)-072065 sayılı yazıda şu bilgileri vermektedir:

"... Kayıtlarımızın tetkikinde ve yapılan arşiv araştırmasında 15.10.1986 gün ve C-2537 sayılı evrak bulunamamıştır. Bahsekonu evrakın numarası itibariyle yazışma ve arşiv kodlama sistemimize uygun olmadığından muhtemelen böyle bir raporun mevcut olmadığı veya tarih itibariyle on yılı geçtiğinden imha edilmiş olabileceği değerlendirilmektedir.

Ayrıca İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün görev alanına giren faaliyetlerle ilgili yapılan yazışmalarda yeralan bilgiler; dokümanter olmayıp istihbari niteliktedir. Herhangi bir adli veya idari tahkikatta delil olarak kullanılamayacağı gibi genel güvenlik ve İKK tedbirleri açısından evrakın aslı veya fotokopisi yazışmaya muhatap olan ilgili birim tarafından başka birimlere gönderilemez ve başka amaçlarla kullanılamaz ibareli bir uygulama bulunmaktadır. Bilgilerinize arzederim".

Zaman gazetesi, anılan mahkeme tarafından mahkûm edilmiştir.

İstihbaratçı fethullahçıların, tüm bu sahte belgelere dayalı dezenformasyon faaliyetlerine ve tasfiye yöntemlerine muhatap olan Atatürkçü bir akademisyen olarak, emin olduğum gerçek şu ki, Türkiye'nin en az PKK kadar, belki ondan da fazla tehlikeli ihanet odağı olan fethullahçıların devlet içindeki, öncelikli olarak da istihbarat birimlerindeki kökü kazınmadıkça; dış destekleri kesilip elebaşları İmralı'ya doldurulmadıkça, bu dış destekli, olağanüstü güce sahip organize suç örgütüyle bireysel kavgalar da -eşit olmayan koşullarda- sürüp gidecektir (67).





Şimdi yaklaşık on sene önce bize yansıdığı kadarıyla bunları yapabilen örgütün şimdi iktidarın ve ülkemizde gözü olan emperyalizmin desteğiyle ne kadar cüretkar ve kendini geliştirmiş olabilecegini düşünün.Sonrada bir Şemdinli iddianamesini,bir orgeneralin tuttuğu söylenen günlüğünü ve 7 yıldır açık olup,Vatansever insanlarımız başı üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallandırılıp duran iddianemesi bile hazırlanmayan Ergenekon soruşturmasını,bir zahmet bir kez daha değerlendiriniz.

Türkiye gibi güzel ve önemli bir ülkenin vatandaşıysanız eger okumak kendinizi geliştirmek ve üzerinize oynanan ve oynanabilecek oyunların farkında olmak zorundasınız.Yoksa "Ne mutlu Türk'üm" diyemeyen bir başbakanın yönettiği bir ülkede,“Türkiye, sadece Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir.” Diyebilen bir Mehmet Ali Birand gibi gazetecilerle yaptığı gizli toplantılarla yönetilirsiniz ve kaderinizi tayin ederler.
 

sergahcan

New member
ihanetin belgesi olurmu? birileri başına gelmedikçe, acısını çekmedikçe bu hareket AB-D abileri ile ve saf inanmış insanların desteği ile daha çok büyüyecektir. ama sorun şuki kendilerini doğru yolda sananlara sen eğrisin demek, kanıtlarla bile kabul ettirilemez. çünkü inanç varki işin içinde onu çekip , arkasına saklanan AB-D emperyalizmini gösterebilmek insanlara imkansıza eş...mucizelere inanıyorlar, ermişlere inanıyorlar, inandıklarını iddia ettikleri Allah kavramından çok uzaklara savrulduklarını farkedemiyorlar. bunun önüne geçen ölür. tıpkı bir çok aydının başına geldiği gibi. sonumuz felaket. müneccim olmaya gerek yok. AB-D ve yandaşları fermanı boynumuza astılar.saygılarımla.
 

seyyid

New member
adam harbi adam türkiye dünyada tanınmışsa bu hoca sayesindedir hoca efendi desem bunada kafa takarsınız
 

Vtnsvr

New member
Fikri olmayanın zikride olmazmış.okuma araiştırma alışkanlığı olmayan bir toplumun bir kısım okumuşlarının tek okuduğu kitap Fethulah kitabıda olunca konuya fikirlerini söyleyemezler ancak "Bu adam karışmış...motoru zorlayım derken yakmış galiba ","YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZ",diye slogan atılır ve bir diğeride çıkar dünyada en tanınan Türk olarak Fethulahı göstererek dünyasının küçüklüğünü bir yerde ispatlarlar.
 

algoritmaA

New member
tek okuyan senmisinki savcılığın bile elinde dava açmak için delil yokken(yanı olmayan birşeyin delilide olmaz) sen gelmiş hain dir diyorsun kaldıkı f.güleni yaptıklarıda yada yapmadıklılar ile eleştiriyorsan ki oyle yapıyosun ve bu en doğal hakkın nasıl genelleme yapıyosun bu insanların içindki herf fertle teker teker goruşup onları tanıdınmıda hepsini aynı kefeye koyuyorsun..eğer senin okuman buysa kalsın ben almım..
 

sergahcan

New member
Necip HAMLEMİTOĞLU öldürülmüş bir aydınımızdır. ne olur biraz akıl, bu adam canının kıymetini bilmeyen aptal birimiydide bu konuları bu kadar deşti. öldürüldü be adam. kim öldürülmek için uğraşır. nedir derdi bu adamın ve öldürüleceğini bile bile doğruları söylemeyi göze alan onca aydının? siz körsünüz, anlamak istemiyorsunuz. bu insanların tek derdi bu ülkeyi ve milleti korumaktı. ama bu millet onları değil korumak söyledikleri gerçeklere bile sahip çıkmaktan aciz bir sürüye dönüştü ne yazıkki. şu koruduğunuz adamlara bakın ve birde canları pahasına hepimize gerçekleri söylemek için çaba gösterip öldürülmüş insanlara.
ACIYI BAL EYLEDİK

“Pir sultan ölür dirilir”

bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kör olasın demiyorum
kör olmada
gör beni

damda birlikte yatmışsız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüsüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana

sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne


kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne


ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu


kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni

Hasan Hüseyin
 

Vtnsvr

New member
Necip Hablemitoğlu Kitaplarını okuyan ve cinayeti izleyen herkes kafasında fethullah ihanetini rahatlıkla anlayabilir.Necip Hablemitoğlu, Fethullah örgütünü kitaplarında deşifre etmiştir.Hatta aynı örgütten tehditler almıştır ve öldürülmüştür.Ölümünden yıllar sonra bir seri katil çıkmıştır ve bu cinayeti işlediğini itiraf etmiştir.Adam cinayetlerinide tıpkı Hablemitoğlu'nun öldürüldüğü gibi,arkadan ve kafaya kurşun sıkarak işlemiştir.Aynı seri katil Durmuş Anuçin,Cinayeti İbrahim Çiftçi tarafından azmettirildiğini söylemiş bunun üzerine,İbrahim Çiftçi'de karakola gidip cinayeti işlediğini itiraf ediyor ama polis dikkate almayıp İbrahim Çiftçiyi bırakıyor.ardından İzmir Alsancakta kafe işleten çiftçinin kafesine sıkı durun İki tane aynı seriden ergenekon el bombası atılıyor ve Çiftçi ölüyor.Burdan ne sonuç çıkar söyliyeyim.Deşifre olan Fethullah taşeronu ortadan elbombalarıyla kaldırıldıktan sonra,danıştay ve Cumhuriyet gazeteleri saldırıları fethullah örgütü zanlıyken sanal bir örgüt yaratılmaya çalışılmış ve geri kalan aynı seriden bombalarla sözde delil oluşturulmuştur.Rahmetli Hablemitoğlunun senelerce önce deşifre ettiği gibi polisin ve savcının önemli bir bölümünü ele geçiren ve iktidarın ve emperyalizmin gücünü arkasında hisseden bir örgüt için Örgütün cinayetlerini ve eylemlerini böyle kamufle etmek hiçte zor olmasa gerek.Şimdi muhalif bir sürü yazar da Ergenekon soruşturmasıyla yılı aşan bir süredir içerde haksızca tutulmakta vatanseverlere gözdagı verilmek istenmektedir.AB' de Fethullah Örgütünün entrikalarının gücünü bilmediğinden olsa yada işine geldiğinden üstüne gidilmesini istemektedir.Oysa Ergenekon degilde artık yeni derin devletimiz başka yerlerde aranmalıdır.
 

HTML

Üst