|Dynamic|
Banned
- Katılım
- 1 Nis 2007
- Mesajlar
- 171
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Emniyet teşkilatına yerleştirilen Fethullahçı Gladyo kadrosunu oluşturan 57 üst düzey görevlinin isimlerini ve konumlarını suç duyurusu kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve parti kapatma nedeni olarak Yargıtay Başsavcılığı’na veriyoruz. Bu 57 görevlinin dökümü şöyledir: 4 daire başkanı, 11 daire başkan yardımcısı, 32 şube müdürü, 3 başkomiser, 3 öğretim üyesi ve 3 çeşitli görevlerdeki yönetici.
ÖZETLER
• Gladyo, ABD’nin Türk devletinin kumanda merkezlerini denetim altına alan gizli örgüttür. Oysa yakalananlar, etkisiz ve güçsüz, devlet içinde esamesi okunmayan, vurulması kolay, sahipsiz kimseler.
• Gladyo, karanlık amacını, “darbe hazırlığı” suçlamalarıyla da ortaya koymuştur. Darbeyi kim yapabilir? Kimse gözaltındakilere böyle bir güç yakıştıramaz. Ama onlar üzerinden Türk Ordusu’nun vatanı ve cumhuriyeti her koşulda savunma kararlılığına gözdağı verilmektedir.
• Türkiye’de Gladyo’nun devlet içindeki operasyon merkezi, 1990’lı yıllarda adım adım polis teşkilatının içine kaydırılmıştır. Türk Ordusu’nun cephesini ABD tehdidine çevirmesine SüperNATO’nun cevabı, polis teşkilatı içinde Fethullahçılardan oluşan bir yığınak yapmak olmuştur. Bu süreçte Gladyo, aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı operasyonlar yapan bir örgütlenmeye dönüştürülmüştür.
• Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli olanak sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye’nin millî güçleri olacak, işte buna dört dörtlük bir SüperNATO operasyonu denir.
• Tayyip Erdoğan’lar dönüşü olmayan bir sefere çıkmışlardır. Bu durumda bütün ufuksuz ve hesapsız güçler gibi maceralara yönelmektedirler. Türban hamlesi işte bu kapsamdadır. Son operasyonla Ordunun gücünü sınamaya kalkışmaları da, cahilliklerindendir. Bütün yıkılmakta olan güçler gibi kurşunu kendi ayaklarına sıkmışlardır.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (26 Ocak 2008 Cumartesi) Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek, Emniyet Teşkilatına yerleştirilen 57 Fethullahçı Gladyo kadrosunun “Gladyo” operasyonunu açıklayarak, bu isimler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Perinçek’in açıklaması şöyle:
En baştan yazalım: Bu, bir Gladyo operasyonudur. Bütün NATO ülkelerinin içine bir ahtopot gibi kollarını uzatan ABD’nin “Derin Devleti”, bu operasyonu yapmaktadır. O devlete kendi içlerinde “SüperNATO” diyorlar. Bir zamanlar Türkiye’de yaygın olarak “Kontrgerilla” adıyla tanındı.
GLADYONUN OPERASYON MERKEZİ POLİSİN İÇİNE TAŞINDI
Bu birikimle saptıyoruz: Türkiye’de Gladyo’nun devlet içindeki operasyon merkezi, 1990’lı yıllarda adım adım polis teşkilatının içine kaydırılmıştır. Türk Ordusu’nun 1990’lı yıllarda cephesini ABD tehdidine çevirmesine karşı, SüperNATO’nun cevabı, polis teşkilatı içinde Fethullahçılardan oluşan bir yığınak yapmak olmuştur. Bu yığınak, aynı zamanda Cumhuriyetin Emniyet teşkilatlanmasına karşıdır. Bu süreçte Gladyo, aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı operasyonlar yapan bir örgütlenmeye dönüştürülmüştür. Bu örgütün Hırant Dink suikastinde ortaya çıkan ilişkiler ağını bir şemayla açıklamıştık. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan ile Emniyet İstihbarat Şefi Ramazan Akyürek’in açtığı davalar da aklanmamızla sonuçlandı. Her şey ortadadır.
ÖRGÜTSÜZLERİN ÖRGÜTÜ
Gözaltına alınanlara bir bakalım: Güler Kömürcü gibi kamuoyu önündeki bir gazeteciden Sami Hoştan gibi tanınmış bir sabıkalıya kadar birbiriyle bağlantı kurulması güç, dağınık, bireysel davranışlı kimseler. Aralarında örgütümsü gruplar da var. “Yeniden Kuvayı Milliye” türü örgütlenmelerin “başıbozuk” özelliklerine hep değindik. Bunlardan bir Gladyo senaryosu üretenlerin kurgu gücünü kutlamak gerekir. Ama kamuoyunu kandırma yetenekleri için aynı değerlendirme yapılamaz.
GLADYO DEVLETİN KUMANDA MERKEZLERİNİ DENETLER
Daha önemlisi, Gladyo, devletin kumanda merkezlerini denetim altına alan bir örgüttür. Oysa yakalananlar, etkisiz ve güçsüz, devlet içinde esamesi okunmayan, vurulması kolay, sahipsiz insanlar. O nedenle eğer “derin devlet” aranıyorsa, gözaltına alınanlar arasında bulabilene aşkolsun! Buna E. Tuğg. Veli Küçük de dahildir. Hele ismi sürekli hedef haline getirilmiş devlet görevlileri, böyle yüksek düzeyde gizliliği olan bir örgütlenme için de “emekli” konumundadır. Ama Ordunun hedef alınması için, hele bir generalin operasyona dahil edilmesi gereklidir. Gazetelerin birinci sayfalarını kaplayan, boy boy üniformalı fotoğrafların anlamını herkes biliyor.
GLADYO HER ZAMAN ABD’NİN GLADYOSUDUR
Gladyo tanısında kilit özellik, ABD bağlantısıdır. Türk Devletinin NATO döneminde bir “derin devleti” kalmamıştır. Derinlikler, ABD’nin egemenlik alanına alınmıştır. Operasyonla ilgili yayınlara bakıyoruz, gözaltına alınan etkisiz insanlar üzerinden Türkiye’nin etkili ve büyük güçleri hedef alınıyor. Bu gözaltına alınanlar, ABD için de, Tayip Erdoğanlar için de bir tehdit oluşturmaz. Demek ki hedef, gözaltındakiler değildir. Onlar üzerinden yürütülen psikolojik savaş, aslında operasyonun hedefi yanında, arkasındaki gücü de ele veriyor. Türkiye’de “Kuvvacılar”, “Milliyetçiler”, vatanseverler suçlu ilan ediliyor. Eskiden SüperNATO edebiyatında “komünistler” baş suçluydu, şimdi baş suçlu “millici”dir. Çünkü küreselleşme, milli devleti boğmak içindir. Zaten Tayip Erdoğan’ın basın personeli, daha ilk günden okları millî kuvvetlere ve özellikle de Ordu’ya yöneltmişlerdir.
HEDEF KAPSAMLI
Demek ki, operasyon savunmasız ve etkisiz güçlerden başlatılmıştır. Ancak güçleri yeterse, ellerindeki kara neşterle ABD’nin baş düşman kabul ettiği Türk Ordusu’na ve milli güçlere ilerleyeceklerdir. Nitekim Gladyo’nun değnekçiliğine soyunan Radikal Başyazarı İsmet Berkan, 25 Ocak 2008 günü, ‘bu operasyon milli hükümet diyenlere kadar genişletilmelidir’ diye yazıyor. Uğur Mumcular da, hep böyle katlettirilmedi mi? Ahmet Altan ve Mehmet Altanlar’ın rolleri geçerlidir.
Gladyo, basındaki elemanlarına yazdırttığı karanlık amacını, “darbe hazırlığı” suçlamalarıyla da sergilemiştir. Darbeyi kim yapabilir? Kimse gözaltındakilere böyle bir güç yakıştıramaz. Ama onlar üzerinden Türk Ordusu’nun vatanı ve cumhuriyeti her koşulda savunma kararlılığına gözdağı verilmektedir.
GLADYO’NUN KIŞKIRTICI AJANLARI
Tertipte bir takım kışkırtıcı ajanların kullanıldığı da ortada. Bunlardan birini Aydınlık daha önce kapak yapmıştı. Yine sahneye çıkartılıyor. Benzerleri de gözüküyor. Bunlar üzerinden kurgulanan senaryolarda, Orhan Pamuk gibiler masum ve mağdur gösteriliyor.
ABD, Orhan Pamuk’u öldürtmez; ona ödüller verip, Türkiye’ye karşı psikolojik savaş elemanı olarak kullanır. Eğer bu tür parlak fikirler çıkmışsa, göreceksiniz altından Gladyo’nun kışkırtıcı ajanları çıkacaktır. Orhan Pamuk gibi “Ermeni ve Kürt soykırımı” yalanının seslendiricileri için yapılan büyük reklam kampanyası da operasyonun yan ürünü olmaktadır.
GLADYO SUİKASTLERİNİN KODLARI
Gladyo suikastlerinin kodları bellidir: Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı ve diğer kahramanlarımız. Bugüne kadar Gladyo suikastine kurban gitmiş bir ABD veya AB muhibbi var mı?
Bu hengamede bir suikast olacaksa, tehlikede olanlar yine Uğur Mumcu’lardır.
Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli olanak sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye’nin büyük millî güçleri olacak, işte buna dört dörtlük bir SüperNATO operasyonu denir.
Operasyonun arka planında ABD servisleri var elbette, ama emri verenin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu gazeteler yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in de bu operasyonun merkezinde olduğu basında yer alıyor. Sicilinde, “Emniyet içinde irtica örgütlenmesine dahil olduğu ve Fethullahçılığı” yıllarca önce valilerce saptanmış.
İŞTE GLADYO KADROSU
Yukarda belirttik, Gladyo devlet teşkilatının içine yuvalanmıştır. İşçi Partisi, uzun araştırmalar sonucu Emniyet teşkilatına yuvalandırılan Fethullahçı Gladyo kadrosunu isim isim saptamıştır. 57 üst düzey görevlinin isimlerini ve konumlarını suç duyurusu kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve parti kapatma nedeni olarak Yargıtay Başsavcılığı’na veriyoruz. Bu 57 görevlinin dökümü şöyledir: 4 daire başkanı, 11 daire başkan yardımcısı, 32 şube müdürü, 3 başkomiser, 3 öğretim üyesi ve 3 çeşitli görevlerdeki yönetici.
Yalnız Partimiz mi, Emniyetin vatansever kadrosu da, onları yakından biliyor. Eski İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü, Polis Okulları birincisi Adil Serdar Saçan, yapılan operasyonun Emniyet içerisindeki "F tipi" örgütlenmeyle bağlantılı olduğunu belirtti ve Ramazan Akyürek'in hâlâ görevde olmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ulusal Kanal’dan bütün Türkiye dinledi o yürekli devlet görevlisini.
Sayın Adil Serdar Saçan, Fethullah Gülen'in "ulusalcı dalgayı aşacağız" sözlerinin bu operasyonun amacını bulmada anahtar değerinde olduğunu da belirtmiştir.
İşte ABD merkezli büyük tertipler böyle bozguna uğratılır. Vatan böyle savunulur. Huzur ve barış böyle sağlanır.
ZAMANLAMA ESKİ ZAMANLAMA
Gladyo tarihi açısından bakarsanız, operasyonun zamanlaması, CIA’nın 1971 ve 1980 öncesindeki Türkiye’yi istikrarsızlaştırma operasyonlarındaki bazı koşulları hatırlatmaktadır.
O zamanlar da ekonomik kriz vardı.
Yine o zamanlar, ABD’nin Türk Ordusundaki vatansever birikimden rahatsızlığı biliniyor.
ORDUYA DARBELER TARİHİ
1971 ve 1980 darbelerinin asıl amacı hep gözden kaçırılır: Her iki darbede toplam 3000’in üzerinde bağımsızlıkçı subay tasfiye edilmiştir. 1971 ve 1980 darbeleri, bu yönüyle ABD’nin aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı gerçekleştirdiği darbelerdir.
O koşullardan farklı olan nedir?
ABD, artık kendi deyişiyle “bizim oğlanlar” bulmakta sıkıntı içine girmiştir. Darbeyi kime yaptıracak? Ordunun komuta kademesini denetim altına almadan bunu nasıl başarabilecek? Öyleyse bugün ABD’nin öncelikli hedefi, Türk Ordusu içinde nifak ve tasfiyeler ortamı yaratmak, Türk Ordusu’nu bölmek, Türkiye’nin milli ekonomisinin direncini kırmak, bölücü kalkışmalar tertiplemek ve en sonunda Türk Ordusu’nu mümkünse yenilgiye uğratmaktır. Polis içinde yapılan Fethullahçı yığınağa işte böyle bir planın içinde rol yüklenmiştir.
BAŞIBOZUKLUĞUN MALİYETLERİ
ABD’nin ve Gladyosunun amacı ve planı ortada.
Mesele, bu karanlık plana karşı koyacak programı, stratejiyi ve örgütlü gücü oluşturmaktır. Bu büyük işin, her tür tertibe olanak veren, ne idüğü belirsiz, disiplinsiz ve başıbozuk ilişkilerle başarılamayacağı açıktır.
ABD, 1971 ve 1980 öncesinde de planlarını başıbozukları kullanarak yürüttü. Bugün de öyle, bir takım şarlatanlar ortaya fırlıyor, program yok, güvenilir kadro yok, örgüt yok, strateji ve plan yok, “Kuvayı Milliye” gibi itibarlı kavramları eskiterek bir takım işlere kalkışıyor. Çoğu iyi niyetli, fakat tecrübesiz insanlarımız oraya buraya koşturarak büyük amaçların gerçekleşebileceği sanılarına kapılıyor.
Fatura, Türk milletine ve Cumhuriyete çıkartılmaktadır.
DOĞRU PROGRAM, DOĞRU STRATEJİ, DOĞRU ÖRGÜTLENME
Peki kime, hangi güce güveneceğiz?
Milli Hükümet Programı olan, stratejisi olan, sağlam ve bilgili önderliği, birikimli kurmay kadrosu olan, ast üst ilişkileri belli, disiplinli, kırk yıllık mücadeleler içinde denenmiş, doğrularından da hatalarından da ders çıkartmış öncü örgütlenme, İşçi Partisi’dir. İşçi Partisi’nin birikimi olmadan, Türkiye’de artık hiçbir milli görev yapılamaz. Bu, bir!
İkincisi Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Herkes bilsin: Türk Ordusu’nun alternatifi Amerikan ordusudur. Türk Ordusu’nun düşmanları, yaşanan Gladyo tertibinde görüldüğü gibi Amerikan ordusunun üzerimize sürdüğü vatansızlaştırılmış çıkar gruplardır.
Milletin büyük gücü Cumhuriyet mitingleri ve Mehmetçik yürüyüşleriyle ortaya çıkmıştır. Bu da üç!
Önümüzdeki büyük millî çözümün anahtarı, işte bu üç gerçekte saklıdır.
ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI
Herkes sanıyor ki, ABD güdümlü Fethullah Hoca, Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül üçlüsü, büyük mesafe almışlardır. Eğer dönüp arkanıza bakarsanız, öyledir. Ama önünüze bakarsanız, bu üçlünün çöküşün başlangıcında olduğunu görürsünüz.
Bir: ABD krizi, büyük bir mali yıkıma ve ekonomik durgunluğa dönüşmektedir.
İki: Türkiye’deki tefeci-mafya-tarikat ekonomisinin sıcak para kanalları tıkanmaktadır.
Üç: ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kayaya dayanmıştır. O kadar ki, ABD Irak’ta BAAS yöneticilerini hükümete çağırmaktadır.
Dört: Türkiye’de yukardaki üç gelişme nedeniyle yönetim krizi başlamıştır. Tayip Erdoğan’lar dönüşü olmayan bir sefere çıkmışlardır. Geri dönüş yollarını sel almıştır. Bu durumda bütün ufuksuz ve hesapsız güçler gibi maceralara yönelmektedirler. Türban hamlesi işte bu kapsamdadır. Son operasyonla Ordunun gücünü sınamaya kalkışmaları da, cahilliklerindendir. Bütün yıkılmakta olan güçler gibi kurşunu kendi ayaklarına sıkmışlardır.
Beş: Önümüzdeki krizden Kemalist Devrim rotasında bir Milli Hükümetle çıkarız. O nedene krizden ABD korksun!
Kahrolsun Kontra-Gerilla
ÖZETLER
• Gladyo, ABD’nin Türk devletinin kumanda merkezlerini denetim altına alan gizli örgüttür. Oysa yakalananlar, etkisiz ve güçsüz, devlet içinde esamesi okunmayan, vurulması kolay, sahipsiz kimseler.
• Gladyo, karanlık amacını, “darbe hazırlığı” suçlamalarıyla da ortaya koymuştur. Darbeyi kim yapabilir? Kimse gözaltındakilere böyle bir güç yakıştıramaz. Ama onlar üzerinden Türk Ordusu’nun vatanı ve cumhuriyeti her koşulda savunma kararlılığına gözdağı verilmektedir.
• Türkiye’de Gladyo’nun devlet içindeki operasyon merkezi, 1990’lı yıllarda adım adım polis teşkilatının içine kaydırılmıştır. Türk Ordusu’nun cephesini ABD tehdidine çevirmesine SüperNATO’nun cevabı, polis teşkilatı içinde Fethullahçılardan oluşan bir yığınak yapmak olmuştur. Bu süreçte Gladyo, aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı operasyonlar yapan bir örgütlenmeye dönüştürülmüştür.
• Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli olanak sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye’nin millî güçleri olacak, işte buna dört dörtlük bir SüperNATO operasyonu denir.
• Tayyip Erdoğan’lar dönüşü olmayan bir sefere çıkmışlardır. Bu durumda bütün ufuksuz ve hesapsız güçler gibi maceralara yönelmektedirler. Türban hamlesi işte bu kapsamdadır. Son operasyonla Ordunun gücünü sınamaya kalkışmaları da, cahilliklerindendir. Bütün yıkılmakta olan güçler gibi kurşunu kendi ayaklarına sıkmışlardır.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (26 Ocak 2008 Cumartesi) Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek, Emniyet Teşkilatına yerleştirilen 57 Fethullahçı Gladyo kadrosunun “Gladyo” operasyonunu açıklayarak, bu isimler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Perinçek’in açıklaması şöyle:
En baştan yazalım: Bu, bir Gladyo operasyonudur. Bütün NATO ülkelerinin içine bir ahtopot gibi kollarını uzatan ABD’nin “Derin Devleti”, bu operasyonu yapmaktadır. O devlete kendi içlerinde “SüperNATO” diyorlar. Bir zamanlar Türkiye’de yaygın olarak “Kontrgerilla” adıyla tanındı.
GLADYONUN OPERASYON MERKEZİ POLİSİN İÇİNE TAŞINDI
Bu birikimle saptıyoruz: Türkiye’de Gladyo’nun devlet içindeki operasyon merkezi, 1990’lı yıllarda adım adım polis teşkilatının içine kaydırılmıştır. Türk Ordusu’nun 1990’lı yıllarda cephesini ABD tehdidine çevirmesine karşı, SüperNATO’nun cevabı, polis teşkilatı içinde Fethullahçılardan oluşan bir yığınak yapmak olmuştur. Bu yığınak, aynı zamanda Cumhuriyetin Emniyet teşkilatlanmasına karşıdır. Bu süreçte Gladyo, aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı operasyonlar yapan bir örgütlenmeye dönüştürülmüştür. Bu örgütün Hırant Dink suikastinde ortaya çıkan ilişkiler ağını bir şemayla açıklamıştık. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan ile Emniyet İstihbarat Şefi Ramazan Akyürek’in açtığı davalar da aklanmamızla sonuçlandı. Her şey ortadadır.
ÖRGÜTSÜZLERİN ÖRGÜTÜ
Gözaltına alınanlara bir bakalım: Güler Kömürcü gibi kamuoyu önündeki bir gazeteciden Sami Hoştan gibi tanınmış bir sabıkalıya kadar birbiriyle bağlantı kurulması güç, dağınık, bireysel davranışlı kimseler. Aralarında örgütümsü gruplar da var. “Yeniden Kuvayı Milliye” türü örgütlenmelerin “başıbozuk” özelliklerine hep değindik. Bunlardan bir Gladyo senaryosu üretenlerin kurgu gücünü kutlamak gerekir. Ama kamuoyunu kandırma yetenekleri için aynı değerlendirme yapılamaz.
GLADYO DEVLETİN KUMANDA MERKEZLERİNİ DENETLER
Daha önemlisi, Gladyo, devletin kumanda merkezlerini denetim altına alan bir örgüttür. Oysa yakalananlar, etkisiz ve güçsüz, devlet içinde esamesi okunmayan, vurulması kolay, sahipsiz insanlar. O nedenle eğer “derin devlet” aranıyorsa, gözaltına alınanlar arasında bulabilene aşkolsun! Buna E. Tuğg. Veli Küçük de dahildir. Hele ismi sürekli hedef haline getirilmiş devlet görevlileri, böyle yüksek düzeyde gizliliği olan bir örgütlenme için de “emekli” konumundadır. Ama Ordunun hedef alınması için, hele bir generalin operasyona dahil edilmesi gereklidir. Gazetelerin birinci sayfalarını kaplayan, boy boy üniformalı fotoğrafların anlamını herkes biliyor.
GLADYO HER ZAMAN ABD’NİN GLADYOSUDUR
Gladyo tanısında kilit özellik, ABD bağlantısıdır. Türk Devletinin NATO döneminde bir “derin devleti” kalmamıştır. Derinlikler, ABD’nin egemenlik alanına alınmıştır. Operasyonla ilgili yayınlara bakıyoruz, gözaltına alınan etkisiz insanlar üzerinden Türkiye’nin etkili ve büyük güçleri hedef alınıyor. Bu gözaltına alınanlar, ABD için de, Tayip Erdoğanlar için de bir tehdit oluşturmaz. Demek ki hedef, gözaltındakiler değildir. Onlar üzerinden yürütülen psikolojik savaş, aslında operasyonun hedefi yanında, arkasındaki gücü de ele veriyor. Türkiye’de “Kuvvacılar”, “Milliyetçiler”, vatanseverler suçlu ilan ediliyor. Eskiden SüperNATO edebiyatında “komünistler” baş suçluydu, şimdi baş suçlu “millici”dir. Çünkü küreselleşme, milli devleti boğmak içindir. Zaten Tayip Erdoğan’ın basın personeli, daha ilk günden okları millî kuvvetlere ve özellikle de Ordu’ya yöneltmişlerdir.
HEDEF KAPSAMLI
Demek ki, operasyon savunmasız ve etkisiz güçlerden başlatılmıştır. Ancak güçleri yeterse, ellerindeki kara neşterle ABD’nin baş düşman kabul ettiği Türk Ordusu’na ve milli güçlere ilerleyeceklerdir. Nitekim Gladyo’nun değnekçiliğine soyunan Radikal Başyazarı İsmet Berkan, 25 Ocak 2008 günü, ‘bu operasyon milli hükümet diyenlere kadar genişletilmelidir’ diye yazıyor. Uğur Mumcular da, hep böyle katlettirilmedi mi? Ahmet Altan ve Mehmet Altanlar’ın rolleri geçerlidir.
Gladyo, basındaki elemanlarına yazdırttığı karanlık amacını, “darbe hazırlığı” suçlamalarıyla da sergilemiştir. Darbeyi kim yapabilir? Kimse gözaltındakilere böyle bir güç yakıştıramaz. Ama onlar üzerinden Türk Ordusu’nun vatanı ve cumhuriyeti her koşulda savunma kararlılığına gözdağı verilmektedir.
GLADYO’NUN KIŞKIRTICI AJANLARI
Tertipte bir takım kışkırtıcı ajanların kullanıldığı da ortada. Bunlardan birini Aydınlık daha önce kapak yapmıştı. Yine sahneye çıkartılıyor. Benzerleri de gözüküyor. Bunlar üzerinden kurgulanan senaryolarda, Orhan Pamuk gibiler masum ve mağdur gösteriliyor.
ABD, Orhan Pamuk’u öldürtmez; ona ödüller verip, Türkiye’ye karşı psikolojik savaş elemanı olarak kullanır. Eğer bu tür parlak fikirler çıkmışsa, göreceksiniz altından Gladyo’nun kışkırtıcı ajanları çıkacaktır. Orhan Pamuk gibi “Ermeni ve Kürt soykırımı” yalanının seslendiricileri için yapılan büyük reklam kampanyası da operasyonun yan ürünü olmaktadır.
GLADYO SUİKASTLERİNİN KODLARI
Gladyo suikastlerinin kodları bellidir: Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı ve diğer kahramanlarımız. Bugüne kadar Gladyo suikastine kurban gitmiş bir ABD veya AB muhibbi var mı?
Bu hengamede bir suikast olacaksa, tehlikede olanlar yine Uğur Mumcu’lardır.
Bir kısmı örgütsüz, bir kısmı bu tür tertiplere sürekli olanak sağlayan insanların arasına birkaç kışkırtıcı ajan koyacaksın, suç ve suçlu imal edeceksin, sonra büyük gümbürtü koparacaksın, ama hedefin de bu etkisiz insanlar değil, Türkiye’nin büyük millî güçleri olacak, işte buna dört dörtlük bir SüperNATO operasyonu denir.
Operasyonun arka planında ABD servisleri var elbette, ama emri verenin Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu gazeteler yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in de bu operasyonun merkezinde olduğu basında yer alıyor. Sicilinde, “Emniyet içinde irtica örgütlenmesine dahil olduğu ve Fethullahçılığı” yıllarca önce valilerce saptanmış.
İŞTE GLADYO KADROSU
Yukarda belirttik, Gladyo devlet teşkilatının içine yuvalanmıştır. İşçi Partisi, uzun araştırmalar sonucu Emniyet teşkilatına yuvalandırılan Fethullahçı Gladyo kadrosunu isim isim saptamıştır. 57 üst düzey görevlinin isimlerini ve konumlarını suç duyurusu kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve parti kapatma nedeni olarak Yargıtay Başsavcılığı’na veriyoruz. Bu 57 görevlinin dökümü şöyledir: 4 daire başkanı, 11 daire başkan yardımcısı, 32 şube müdürü, 3 başkomiser, 3 öğretim üyesi ve 3 çeşitli görevlerdeki yönetici.
Yalnız Partimiz mi, Emniyetin vatansever kadrosu da, onları yakından biliyor. Eski İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü, Polis Okulları birincisi Adil Serdar Saçan, yapılan operasyonun Emniyet içerisindeki "F tipi" örgütlenmeyle bağlantılı olduğunu belirtti ve Ramazan Akyürek'in hâlâ görevde olmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ulusal Kanal’dan bütün Türkiye dinledi o yürekli devlet görevlisini.
Sayın Adil Serdar Saçan, Fethullah Gülen'in "ulusalcı dalgayı aşacağız" sözlerinin bu operasyonun amacını bulmada anahtar değerinde olduğunu da belirtmiştir.
İşte ABD merkezli büyük tertipler böyle bozguna uğratılır. Vatan böyle savunulur. Huzur ve barış böyle sağlanır.
ZAMANLAMA ESKİ ZAMANLAMA
Gladyo tarihi açısından bakarsanız, operasyonun zamanlaması, CIA’nın 1971 ve 1980 öncesindeki Türkiye’yi istikrarsızlaştırma operasyonlarındaki bazı koşulları hatırlatmaktadır.
O zamanlar da ekonomik kriz vardı.
Yine o zamanlar, ABD’nin Türk Ordusundaki vatansever birikimden rahatsızlığı biliniyor.
ORDUYA DARBELER TARİHİ
1971 ve 1980 darbelerinin asıl amacı hep gözden kaçırılır: Her iki darbede toplam 3000’in üzerinde bağımsızlıkçı subay tasfiye edilmiştir. 1971 ve 1980 darbeleri, bu yönüyle ABD’nin aynı zamanda Türk Ordusu’na karşı gerçekleştirdiği darbelerdir.
O koşullardan farklı olan nedir?
ABD, artık kendi deyişiyle “bizim oğlanlar” bulmakta sıkıntı içine girmiştir. Darbeyi kime yaptıracak? Ordunun komuta kademesini denetim altına almadan bunu nasıl başarabilecek? Öyleyse bugün ABD’nin öncelikli hedefi, Türk Ordusu içinde nifak ve tasfiyeler ortamı yaratmak, Türk Ordusu’nu bölmek, Türkiye’nin milli ekonomisinin direncini kırmak, bölücü kalkışmalar tertiplemek ve en sonunda Türk Ordusu’nu mümkünse yenilgiye uğratmaktır. Polis içinde yapılan Fethullahçı yığınağa işte böyle bir planın içinde rol yüklenmiştir.
BAŞIBOZUKLUĞUN MALİYETLERİ
ABD’nin ve Gladyosunun amacı ve planı ortada.
Mesele, bu karanlık plana karşı koyacak programı, stratejiyi ve örgütlü gücü oluşturmaktır. Bu büyük işin, her tür tertibe olanak veren, ne idüğü belirsiz, disiplinsiz ve başıbozuk ilişkilerle başarılamayacağı açıktır.
ABD, 1971 ve 1980 öncesinde de planlarını başıbozukları kullanarak yürüttü. Bugün de öyle, bir takım şarlatanlar ortaya fırlıyor, program yok, güvenilir kadro yok, örgüt yok, strateji ve plan yok, “Kuvayı Milliye” gibi itibarlı kavramları eskiterek bir takım işlere kalkışıyor. Çoğu iyi niyetli, fakat tecrübesiz insanlarımız oraya buraya koşturarak büyük amaçların gerçekleşebileceği sanılarına kapılıyor.
Fatura, Türk milletine ve Cumhuriyete çıkartılmaktadır.
DOĞRU PROGRAM, DOĞRU STRATEJİ, DOĞRU ÖRGÜTLENME
Peki kime, hangi güce güveneceğiz?
Milli Hükümet Programı olan, stratejisi olan, sağlam ve bilgili önderliği, birikimli kurmay kadrosu olan, ast üst ilişkileri belli, disiplinli, kırk yıllık mücadeleler içinde denenmiş, doğrularından da hatalarından da ders çıkartmış öncü örgütlenme, İşçi Partisi’dir. İşçi Partisi’nin birikimi olmadan, Türkiye’de artık hiçbir milli görev yapılamaz. Bu, bir!
İkincisi Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Herkes bilsin: Türk Ordusu’nun alternatifi Amerikan ordusudur. Türk Ordusu’nun düşmanları, yaşanan Gladyo tertibinde görüldüğü gibi Amerikan ordusunun üzerimize sürdüğü vatansızlaştırılmış çıkar gruplardır.
Milletin büyük gücü Cumhuriyet mitingleri ve Mehmetçik yürüyüşleriyle ortaya çıkmıştır. Bu da üç!
Önümüzdeki büyük millî çözümün anahtarı, işte bu üç gerçekte saklıdır.
ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI
Herkes sanıyor ki, ABD güdümlü Fethullah Hoca, Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül üçlüsü, büyük mesafe almışlardır. Eğer dönüp arkanıza bakarsanız, öyledir. Ama önünüze bakarsanız, bu üçlünün çöküşün başlangıcında olduğunu görürsünüz.
Bir: ABD krizi, büyük bir mali yıkıma ve ekonomik durgunluğa dönüşmektedir.
İki: Türkiye’deki tefeci-mafya-tarikat ekonomisinin sıcak para kanalları tıkanmaktadır.
Üç: ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kayaya dayanmıştır. O kadar ki, ABD Irak’ta BAAS yöneticilerini hükümete çağırmaktadır.
Dört: Türkiye’de yukardaki üç gelişme nedeniyle yönetim krizi başlamıştır. Tayip Erdoğan’lar dönüşü olmayan bir sefere çıkmışlardır. Geri dönüş yollarını sel almıştır. Bu durumda bütün ufuksuz ve hesapsız güçler gibi maceralara yönelmektedirler. Türban hamlesi işte bu kapsamdadır. Son operasyonla Ordunun gücünü sınamaya kalkışmaları da, cahilliklerindendir. Bütün yıkılmakta olan güçler gibi kurşunu kendi ayaklarına sıkmışlardır.
Beş: Önümüzdeki krizden Kemalist Devrim rotasında bir Milli Hükümetle çıkarız. O nedene krizden ABD korksun!
Kahrolsun Kontra-Gerilla