FB 3-1 GS [TSL 10.Hafta - Tek BaşLık]

black06

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
4,279
Reaction score
0
Puanları
0
resimler%5Chaber%5Ctsl-logobeyaz.jpg

fenerbahce_galatasaray_anket.jpg


25 Ekim 2009
Pazar
20:00
Şükrü Saraçoğlu Stadyumu
Bünyamin Gezer-Serkan Gençerler ve Tarık Ongun
Mücadelenin 4. hakemi Aytekin Durmaz
8200812051259224-300x300.jpg

Dünyanın bir numaralı derbisi yine geldi çattı.25 Ekim 2009 pazar akşamı Türk Futbolunun iki ezeli rakibi 363.kez karşı karşıya gelecek.Bugüne kadar daha önce oynanan karşılaşmaların 136.nda Fenerbahçe gülerken 116.karşılaşma sarı kırmızılı takımın galibiyetiyle tamamlanmış.110 maçta ise taraflar birbirine üstünlük sağlayamamış.25 Ekim 2009 tarihinde oynanacak Fenerbahçe - Galatasaray derbisi öncesi son 9 yılın maçlarına baktığımızda enteresan bir sonuç ortaya çıkıyor. Fenerbahçe Galatasaray maçı öncesi aldığı yenilgiler sonrası Galatasaray'ı genelde rahat yenmiş.

Ufak bir not olarak şunu söyliyelim. Oynanan bu 9 maçta Fenerbahçe Galatasaray'a toplam 24 gol atmış, sadece 4 gol yemiş. Şükrü Saraçoğlu'ndaki her maça intikam parolası içinde çıkan Galatasaray taraftarları da artık ümidini kesmiş durumda. Galatasaray'ın bu sene çok rahat gol yemesinden dolayı, fark yiyeceklerine dair beklenti çok yüksek düzeyde :)

fb_gs_2841_334.jpg


2008-2009
Eskişehir deplasmanından 2-2'lik beraberlik ile dönen Fenerbahçe'nin başında gelmiş geçmiş en kötü teknik direktörlerden biri Aragones var. Uzun süredir Fenerbahçe'yi evinde yenemeyen Galatasaray için bulunmaz fırsat. Hem efsane skor 6-0'ın intikamı, hem de artık fobiye dönüşmüş olan bu makus talihi kırmak için Galatasaray'da her şey hazır. Fakat sonuç yine aynı oluyor. Fenerbahçe Galatasaray'ı 4-1 yeniyor.

2007-2008
Denizlispor'u deplasmanda 1 gol ile yenen Fenerbahçe, Galatasaray'ı evine 2-0'lık sonuç ile uğurluyor.

2006-2007
Fenerbahçe Trabzon deplasmanından 1-2'lik galibiyet ile dönüyor ve aynı tarifeyi evinde Galatasaray'a karşı uyguluyor.

2005-2006
Fenerbahçe, Manisa deplasmanında 3 gol atmasına rağmen 5 gol yiyor ve yeniliyor. Fenerbahçe'de moraller bozukken, Galatasaray maça fark atma beklentisi ile çıkıyor. Ancak Fenerbahçe hiç gol yemeden 4 gol atarak Galatasaray'ı bir kez daha bozguna uğratıyor.

2004-2005
Deplasmanda Ankaragücü'ne 1-0 yenilen Fenerbahçe, Galatasaray'ı bir kez daha 1-0'lık sonuç ile yenmeyi başarıyor.

2003-2004
Gaziantep2i deplasmanda 1-5 gibi farklı bir skorla yenen Fenerbahçe, intikam ateşi içinde yanan rakibi Galatasaray'ı evinde 2-1'lik skor ile yeniyor.

2002-2003
Fenerbahçe, Gençlerbirliği ile deplasmanda 1-1 berabere kalıyor. Sonrasında efsane skor doğuyor. Galatasaray'ı evinde misafir eden Fenerbahçe tam 6 gol atıyor ve hiç gol yemiyor. Bir çok Fenerbahçeli bu maçtan sonra Galatasaray kelimesini 6saray ya da 6alatasaray şeklinde yazmaya başlıyor.

2001-2002
Fenerbahçe Yozgatspor'u deplasmanda 1-2'lik skor ile yeniyor. Daha sonra evinde Galatasaray'ı 1-0 yeniyor.

2000-2001
Fenerbahçe Trabzonspor'a deplasmanda 1-0 yeniliyor. Daha sonra Galatasaray'ı evinde 2-1 yeniyor.​

7 Ocak 1909 tarihinde ''Papazın Çayırı'' olarak adlandırılan yerde yapılan ilk maçı 2-0 kazanan Galatasaray oldu.
Fenerbahçe, Galatasaray karşısında ilk golü ve galibiyeti, ezeli rekabetteki 8. randevuda elde etti. 4 Ocak 1914 tarihinde Union Club sahasında yapılan İstanbul Ligi maçını 4-2 kazanan Fenerbahçe, böylece ezeli rakibi karşısında yaklaşık 5 yıl süren suskunluğuna da son vermiş oldu.
Sarı-lacivertli takım adına Galatasaray'a tarihteki ilk golü ise Hasan Kamil Sporel attı.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda en az seyirci 17 Kasım 1922'deki karşılaşmaya geldi.
İttihat Sahası'nda şiddetli yağmur altında yapılan ve hakem Fethi Tahsin Başaran'ın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi.
21 Eylül 2003'de İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci izlerken, bu rakam, ezeli rakipler arasındaki bir maçı izleyen seyirci sayısındaki rekor olarak tarihe geçti.
B_148edc7a2d2845156f0775605d0d4ca4.jpg

Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki 99 yıllık rekabette en fazla golü, Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel attı.
Sporel, Galatasaray'a karşı oynadığı 42 maçta, toplam 27 kez rakip fileleri havalandırdı.
Zeki Rıza Sporel'i, 24 golle yine bir Fenerbahçeli Alaattin Baydar izliyor.
Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis'in 20, Galatasaraylı Metin Oktay'ın ise ezeli rekabette 19 golü bulunuyor.
Bu arada 2 takımda da forma giyen Tanju Çolak'ın da 14'ü Galatasaray, 8'i Fenerbahçe formasıyla olmak üzere ezeli rekabette toplam 22 golü var.
Lig maçlarında ise Galatasaraylı Metin Oktay 9, Fenerbahçeli Aykut Kocaman da 8 golle takımlarının en golcü isimleri olarak tarihe geçti.
Galatasaray-Fenerbahçe maçlarında en çok oynama rekoru Turgay Şeren'e ait.
(A) Milli Takım ve Galatasaray'ın unutulmaz kalecilerinden Şeren, sarı-kırmızılı kaleyi 55 kez Fenerbahçe'ye karşı korurken, ezeli rekabette en çok forma giyen futbolcu unvanını elinde bulunduruyor.
Ezeli rakipler, rekabetin bazı dönemlerinde birbirlerine karşı galibiyet alma bakımından üstünlük kurmakta zorlandı.
Galatasaray üst üste 18, Fenerbahçe ise 11 maçta galip gelemedi.
Sarı-kırmızılı takım, 17 Mayıs 1942'de 3-1 kazandığı maçın ardından tam 18 maç galip gelemedi ve 19. maçta 1 Aralık 1946'da sahadan 1-0 galip ayrıldı.
Sarı-lacivertliler ise 20 Kasım 1949'da 2-0 kazandığı maçın ardından üst üste 11 maç galip gelemedi ve 22 Şubat 1953'de taraftarlarına Galatasaray galibiyeti armağan edebildi.
B_55d5fbcd6846b6034d6e1b848e8d85d4.jpg

Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinde, şimdiye dek birçok oyuncu futbolculuk yaşamında 2 formayı da giyme şansını buldu.
Son dönemde iki takımda da oynayan futbolcular şöyle:
Raşit Çetiner, Güngör Tekin, Erdoğan Arıca, Engin Verel, Mehmet Oğuz, Erhan Önal, Arif Kocabıyık, İlyas Tüfekçi, Tanju Çolak, Semih Yuvakuran, Selçuk Yula, Hasan Vezir, Benhur Babaoğlu, Elvir Boliç, Sedat Balkanlı, Saffet Sancaklı, Ahmet Yıldırım, Sergen Yalçın, Emre Aşık, Fatih Akyel, Elvir Baliç, Haim Michael Revivo, Abdullah Ercan, Mehmet Yozgatlı, Stjepan Tomas, Servet Çetin.
Galatasaray-Fenerbahçe maçlarında şimdiye dek 1 maçta bir futbolcu tarafından atılan en fazla gol, 4 olarak gerçekleşti.
Galatasaraylı Celal İbrahim, Cemil Gürgen ve Metin Oktay ile Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel, rakip filelere 4'er gol atma başarısını gösterdi.
Ezeli rakiplerin 99 yıllık geçmişinde, geride kalan 357 maçta en çok görülen sonuç 1-0 oldu.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki maçlarda tam 66 kez 1-0'lık sonuç ortaya çıkarken, 45 kez 2-1'lik skor alındı.
İki takım arasındaki 99 yıllık ezeli rekabette geride kalan 357 maçta en farklı skorlu galibiyeti, 7-0'lık sonuçla Galatasaray aldı.
12 Şubat 1911'de İstanbul Ligi'nde yapılan maçı, Galatasaray 7-0 kazanmıştı.
12_k.jpg

-FENERBAHÇE'NİN FARKLI SKORLU GALİBİYETLERİ-
Fenerbahçe ise ezeli rakibi Galatasaray karşısında şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti, 2002-2003 sezonunun ilk yarısında Kadıköy'de yapılan maçta elde etti.
6 Kasım 2002'de yapılan lig maçını 6-0 kazanan sarı-lacivertli ekip, aynı zamanda lig maçlarında 2 takım arasındaki en farklı skorlu galibiyete imza attı.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki en gollü maçlarda, penaltılar dışında sporseverler toplam 8'er gol gördü.
5 Haziran 1983 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan lig maçında, ezeli rakipler 4-4 berabere kaldı.
İki takım arasında 2000-2001 sezonunda, 7 Şubat 2001'deki Türkiye Kupası yarı final karşılaşması da 4-4 berabere sonuçlandı.
fenerbahce-galatasaray-derbi.jpg

-CENTİLMENLİK ÖRNEĞİ-
İki takım arasındaki 99 yıllık ezeli rekabette futbolcu ve yöneticilerin centilmence davranışları, bu zevkli mücadeleye renk kattı.
Spor tarihçilerinin derlemelerine göre, ezeli rakiplerin birbirleriyle yapacakları bir maç öncesinde, Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılar'a, ''Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim'' diye haber göndererek, maçın ertelenebileceğini iletti.
Fenerbahçe'nin bu önerisini kabul eden Galatasaray, oyuncuların iyileşmesinden sonra, 20 Ekim 1914'de yaptığı erteleme maçında sarı-lacivertli rakibini 6-1 yendi.
Aynı kaynaklara göre, ezeli rekabetin yeni başladığı dönemlerde Galatasaray ile Fenerbahçe sporcuları ortak kiraladıkları bir evde kalıyorlar ve beraber ava çıkıyorlardı.
İki takım sporcuları geceleri bir araya gelerek sohbet ediyorlardı. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada Galatasaray'dan Ali Sami Yen, Fenerbahçeliler'i, ''Said, yarın bizimle maçınız var. Git yat ve dinlen'' diye uyardı.
Ezeli rakipler arasında 17 Kasım 1922'de yapılan maç öncesinde de ilginç bir durum yaşandı.
Bu tarihte Kadıköy'de ezeli rakiplerin maçı vardı. Maç öncesinde günlerce yağan yağmur sahayı adeta göl haline getirmişti. Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Kulübü'ne telefon ederek, ''Saha çok kötü, maçı erteleyelim'' dedi. Galatasaray Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, ''Anamız bizi bugün için doğurdu. Galip Bey, gelip maçı oynayacağız'' diye yanıtladı. Galatasaray, Kadıköy'e gelip maça çıktı ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı.
Ezeli rakiplerin kuruluşlarının ilk yıllarında birleşme durumlarının bile ortaya çıktığı, hatta iki kulüp başkanının ortak takım kurma konusunda anlaştıkları iddia edildi.
Galatasaray Kulübü'nün resmi yayın organı Galatasaray Dergisi'nin Şubat 2003 sayısında, Adnan Işık'ın belgelere dayandırarak verdiği haberde, 1912 yılında Galatasaray Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Hulusi Bey'in ortak imzayla kayıt altına aldıkları belgenin, birleşmeseler dahi, 2 kulübün yabancılara karşı ''ortak bir takım'' kurma konusunda anlaştıklarını, hatta tüzüğü bile hazırladıklarını gösterdiği kaydedildi.
fbgs.jpg

Derbi favorisi Fenerbahçe!

Kadıköy’de oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçında İddaa, sarı-lacivertli takımı favori gösterdi. Kurum, Fenerbahçe’nin galibiyetine 1’e 1.80, Galatasaray’ın zaferine ise 1‘e 3.00’lük oran verdi. Beraberliğin rakamı ise 3.20.​

t8xhc2.jpg


Her iki takımada başarılar diliyor hakedenin kazanmasını temenni ediyor ve tabiki FENERBAHÇE diyoruz.

 
Hak edenin kazanması cümlemizin ortak temennisi tabiki,umarım hakemin kulağını küfürlerle çınlatmak zorunda kalmayız ve umarım fair play çerçevesinde bi karşılaşma olur...
 
Bu derbinin bi anlamı kalmadı artık anadolu maçları bile 3 ihtimalli geçiyo daha zaevkli geçiyo bizim için bu kadar abartmayalım bu maçı 10 senedir aynı sonuç 20 sene daha böyle gidecek
 
İyi oynayan kazansın

Maçtan sonra nerede buluşuyoruz :)
 
gs alir bu maci hemde fark atar
 
F.Bahçemize başarıLar. . .
İnş 3 puanı aLıp aradaki puan farkını 5'e çıkaracağız. . .
 
3 puanı aLıp farkı yeniden 5 yapacağız
kimsenin şüphesi oLmasın :durdurun
 

Kadıköy'de top yuvarlak değildir!
23.10.2009
Futbol topu yuvarlak, deriden veya bir diğer uygun malzemeden imal edilmiş, çevresi en çok 70 santimetre (28 inç), en az 68 santimetre (27 inç), oyunun başlangıcındaki ağırlığı ise en çok 450 gr (16 onz), en az 410 gr (14 onz) gram arasında, basıncı deniz seviyesinde 0.6-1.1 atmosfer (600 gr/cm² - 1100 gr/cm²; 8.5 lbs/sq.in. 15.6 lbs/sq.in-vikipedi) arasında değişen şey, peki Kadıköy'de sizce top yuvarlak mıdır?

Dünyada yüzlerce televizyon kanalının onlarca Rıdvan Dilmen ile canlı yayınlamadığı için afili yalnızlıklara bürünmüş futbolseverin dünya derbisi olarak görmediği Fenerbahçe - Galatasaray 'derbisi' kapımızda bizi bekliyor. Onlar yanlış biliyor, bence derbi günü Ulusal Bayram'dır Türkiye'de. Milyonlar sırt sırta gülümseten bir savaştadır, yarıştadır. Belki skorbord 90 dakikaya ayarlanmıştır ama bu derbi psikolojidir, psikolojiktir. Saha sınırlarını belirleyen çizgilerin içinde mi sanıyorsunuz bu kapışmayı? Ne Sabri'nin ortasıdır bu derbi, ne Emre'nin Fenerbahçeli olma hiyerarşisi...

OFİSTEN BİR F.BAHÇELİ, BİR G.SARAYLI

Yine bir kıyamet günü öncesi iki takımın taraftarları derin mi derin serüvenler içinde. Geçtiğimiz yıllara oranla bu sefer kimliklerde Galatasaray cephesi adına farklar var. Çok uzaktan değil sizin o sürekli girerek spor dünyasının içine düştüğünüz Sporx'in ofisinden bahsediyorum. On yüz bin milyon insan dakikası için izlenim delisi olan ben hafta başından beri gözlerimi bir Fenerbahçeli'ye, bir Galatasaraylı'ya kilitledim, gördüğüm çok şeyde şaşırmadım, şarkının sözleri değişmiş, bestesi aynı; Kadıköy, üzerine herkes söz yazamaz tribün tezahüratı değil, formaların bağırışıdır bu semt, bu stat.

Galatasaraylı bu derbi öncesi farklı çizimlerde. Yakın geçmişi kolayca unutmuş arkeolojik çalışmalar peşinde gibi. Onca geçmiş yıl süren 'bu sefer olacak' tıngırtısı yerini sessizliğe bırakmış, hayatlar sessiz totemlere kilitlenmiş. Etrafınızda kaç Galatasaraylı bu derbi öncesi "Bu sefer yeneceğiz" diye derbi öncesi son iki hafta diyalogu için sizi görevli yaptı? Epey canlı derbi öncesi Galatasaraylı kesimi içinde biriktiyor bir şeyleri, kin tutuyor sanki geçmiş yıllarına, fena. Her Kadıköy derbisi öncesi aynı kesimden farklı taktikler, keyifli, derbinin tuzu, tadı, biberi, klasiği, Mozart senfonisi.

Galatasaraylı bu derbi öncesi içine kapanmış, bu sefer şansını öyle deniyor. Dile kolay 10 yıldır yılın 365 gününde en az 1 gün onlar için hayat Aşk-ı Memnu olmuş. 10 yılın küsuratı var mı yok mu bilemiyorum, o kadar sayamıyorum. Frank Rijkaard'tan önce G.Saraylı taraftar derbi öncesi taktiğini değiştirmiş. Derbinin bir kahramanı da onlar elbette. Şu ana kadar söylediklerim de gerçek olmayan bir şey var mı? Ya da bir hakaret? Galatasaray camiasının büyüklüğünü kabul etmemek kimin haddine...

Fenerbahçeli ise aylar öncesinden bu haftaya olan bütün randevularını iptal etmiştir. Sevgilisini aldatacağını defalarca söylemiş, oturduğu ofis masasında sarı-lacivert dik çizgiler ile çubuklu ile dans etmiş durumda. Fenerbahçeli kendisi için kim ne derse desin ayin günü olarak ilan ettiği bu maç için her gün ruhunda başka bir Fenerbahçe efsanesi ile paslaşıyor. Pazartesi güne Lefter olarak başlıyor, Salı Rıdvan Dilmen oluyor, gün geliyor unutulmaz maçı hatırlıyor ellerini kafasında boğa işareti yaparak birilerini selamlıyor. Fenerbahçeli kendine güveniyor, insanlar buna ukalalık diyor ama onların güvendiği bir adet forma, onlarınkisi ruh değil, çubuklu, özgüven. Onlar ortalama iki yılda bir "Ey 2000 ruhu geldiysen tıkla" demiyor onlar tertemiz sarı-lacivert çubuklunun her dakika kardeşi.

Siz hiç Kadıköy'de bir Galatasaray derbisinde F.Bahçe tribünlerinde ayakta durdunuz mu? Siz hiç orada oldunuz mu? Siz hiç Galatasaray sahaya çıktığında Fenerbahçe tribünlerinin ne durumda olduğun gördünüz mü? Bence tribünün içinde bunu hissetmek derbinin şifresidir, istatistik değil...

DAUM DERBİYİ BİLİYOR, YA PEKİ RIJKAARD...


Cephelerin insan vucudunda barındırdıkları kısmen böyle. Bir de takımların başında yağmura karşı şişme ceketli teknik adamların hayatları var bu derbi öncesi. Galatasaray cephesinde Frank Rijkaard. Hollandalıya bir asır bu derbinin önemini anlatsalar Kadıköy'de titremeden, üşümeden anlayabilir mi? Şimdi yolunu çevirin "Fenerbahçe maçı nedir" diye sorun. Vereceği cevap "önemli bir maç". Oysa bu maç önemli bir maç değil bu maç soldan ceza sahasına yapılan orta hiç değil, bu maç Saracoğlu'ndaysa Kadıköy, yani ne sinema ne tiyatro, hayatın ta kendisi. Rijkaard kendi başına Fenerbahçe'yi öğrenebilir mi? Bu tip maçlarda hoca çok ama çok önemlidir, futboldan da ötedir. Soyunma odasından çıkarken söylenecek, bilinen iki kelime futbolcunuzun derbide çizgide yere atlaması değil, ayakta durması demektir.

Peki ya Christoph Daum, ya Fenerbahçe? Daum'un bilmediği herhangi bir Türk geleneği var mı? Daum Fenerbahçe isminden bir paragraf sonra Galatasaray maçının geldiğini 1993 yılında Beşiktaş'ı çalıştırmaya başlamışken öğrenmişti bile. Fenerbahçe için çoğu zaman sadece Galatasaray'ı düşünmek bir vizyonsuzluk değil, bir duygusal harekettir. Kimin kimi ne nedenle, neden, ne için seveceğine kim karışabilir ki, bunun adı Fenerbahçe...

Rijkaard derbiyi iki purolu adamın sözleri ile yattığı yastıkta düşünür mü bilinmez ama mavi gözlü, tavlabaz Daum'un futbolcularına aşılayacağı derbi motivasyonu iki hoca kıyaslandığında dağ ve inektir. Bu söylenenler gerçek değil midir? Derbilerden önce büyük sayfaların büyün puntoları 'şifreler' başlığı altında süslenir fakat hepsi ilkokulda 23 Nisan kutlamalarında sınıfların süslenmesi gibidir, boştur, geçicidir. Derbide evet oynanan futboldur ama sahada futbol değil renklerin üst üste gelişi vardır. Arda da önemli değildir bu derbide, Alex de, bu derbide önemli olan tribünlerin bağırdığıdır.

Futbol dersek bu maçın 90 dakika öncesi özeti Fenerbahçe'nin haftalalardır, inatla, bağırarak söylediğimiz, isabetli pas yüzdesi, Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi düşündüren sağ kanatıdır. Bir cümle bile derbi için futbola fazladır, fazlasını söyleyenler kukladır, derbide meşin yuvarlağın mafya babası olduğunu sananlardır. Peki derbi futbola değil renklere dayalıdır da nedir? Derbi Kadıköy'dür. İki kelime ile dünyanın keşfi bu olsa gerek. Milan Baros'un üç ayağı, Harry Kewell'a ait on beste, sekiz kolu da olsa Kadıköy'deyse derbi oynanan futbol değil Fenerbahçe'nin istediği, istediği kadar oynanan dakikadır. Her ne kadar büyük TL'li bilet fiyatlarına rağmen elleri balık kokan da o derbidedir, maçtan saatler önce dolar saymış paralı amca da. Derbide tribünde de sahada da Fenerbahçeli vardır.

Kadıköy'de düşünce özgürlüğü yoktur mesela. Düşük beyinli insanların, “F.Bahçe'yi bir diktatör yönetiyor” dediği için değil oysa. Derbide çünkü herkes Fenerbahçe'dir. Kadıköy'de banttan yayın yoktur, herkes canlıdır. Tribünlerde trafik şoktur, eller birbirine çarparken kesişir ama kimse bundan şikayet etmez. Çünkü bu Galatasaray derbisidir, doğru ve güvenilir ellerin çarpışma sesidir sarı-kırmızılı futbolcu topu ayağına aldığında çıkan ulu uğultu. Geçtiğimiz sene derbi öncesi "Derbilerin tahmini olmaz, Kadıköy'de her zaman favorisi bellidir" diyen ben çok yaşamıştır bu şanslı 90 dakikaları, teslim etmiştir insan gözlemlerine kendisini.

İKİ GÜN ÖNCEDEN YIKANAN FORMA

Galatasaray derbisinde Fenerbahçe taraftarının çılgınlığı, çıldırışı bırakın sarı-kırmızı ya da değişik renklerde forma giymiş ezeli rakip oyuncusunun topa vurmasını, taç kullanmasını cesaret ettirmeyecek cinstedir. Tekrarlayalım şu ana kadar söylediklerimizde bir yalan var mı, yoksa gerçekler mi? Benim vizyonum haddimce geniştir mesela, fakat bu derbi dedim ya benim için Ulusal Bayram'dır. Çünkü derbi öncesi yoğun bir toz, derbi sonrası kalan tortular çayda dudak payı gibidir, zevktir. Ertesi hafta Türkiye'nin haline bakın, yaklaşık bir hafta süren açılımın tadını düşünün, her skorda, her durumda böyledir bu.

Mesela Fenerbahçeli derbiden iki gün önce çubuklu formasını yıkamış, evinde en ideal yere koymuştur, gece yatmadan önce mutlaka bir kez dokunur, bir kez düşünür. Ne yardan, ne serden değil sürekli yardan vazgeçmeyen bir Fenerbahçe taraftarı vardır Şükrü Saracoğlu semalarında. Mesela siz Kadıköy'de gerçekleşen bir Galatasaray derbisinde golleri Semih, Güiza, Alex, Güiza, Emre'nin filan attığını mı sanıyorsunuz? Gollerin kahramanları olarak onları maç öncesi ve sonrası anlatanlara inanıyor musunuz? Kadıköy'de Galatasaray derbisinde golleri Fenerbahçe atmaz, Fenerbahçeli taraftar formasıyla atar.

Ya da bu pazar milyonlarca insan saatlerini geri alacak ama Fenerbahçeli için fark etmeyecek, onların saatleri hep belirli açılarda. Ya da bu pazar bir Fenerbahçeli futbolcu Kadıköy'de Galatasaray derbisinde penaltı kullanmak isterken topu öpecek, o andan bir saniye önce binlerce insan koyu lacivert ya da beyaz ağırlıklı formasını değil, çubuklu formasına avucuyla dokunacak. Bu maçta belki Alex, Güiza oldu da Lugano Fenerbahçe forması giyemeyecek peki onların yerine mücadele edenler Dallas Mavericks forması mı giyecek? Kadıköy'de rakip Galatasaray'sa formayı stat müdürü de giyebilir, sorun değildir.

Fenerbahçe - Galatasaray derbisi ligin bir haftasında oynanacak maç değil, Kadıköy'de oynanacak açık hava şovudur. Anlattığım Kadıköy'ün içindeki alışverişlerdir, gerçeklerdir. Ali Sami Yen'de kimilerine göre hava başka renktir, ortada yine bir savaş vardır, gülümsetir, ulusaldır da Kadıköy'de havayı meteorolojiyi değil Fenerbahçe'nin binleri belirler. Siz hiç orada oldunuz mu? Siz hiç Galatasaray maçında orada oldunuz mu?

Galatasaray - Beşiktaş maçı öncesi üç olur diyen büyük ağabeye sesleniyorum. Bu maç öncesi üç diyebilir misiniz? Bu maç öncesi üç derseniz hayatınız güç olur mu? Siz bu lafı literatüre koyar mısınız bilinmez ama Türkiye'nin kabul ettiği gerçeğin özetidir, Kadıköy'de top yuvarlak değildir.

Gönül isterdi şimdi bir haftadır konuşulan Liverpool'un o yediği golde topun balon değil, bir beach ball (plaj topu) olduğunu söyleyerek Türkiye'yi aydınlatarak, bizim 61. dakika şovundaki balonlara dikkat çekmek, ya da gönül isterdi Avrupa'da bir şeyleri iyi yaptığımızı örneklendirmek, 12.7 milyar avroluk bir Türk döner hacmimizin olduğunu söylemek...

Ya da gönül isterdi 2010 Dünya Kupası Elemeleri öncesi Avrupa Elemeleri'nde play-off turunda yapılan seribaşı emrivakiliğinin ne kadar iğrenç olduğuna dikkat çekmek veya Liverpool menajeri Rafael Benitez'in 2004'ten beri Liverpool'a kazandırdığı 76 oyuncunun bedelinin 274 milyon avro olduğunu söylemek. Fakat gönül bunların hiçbirini istemiyor gönül derbi diyor, diyor ve derbinin Kadıköy sınırlarında olduğuna dikkat çekiyor, Kadıköy'de top yuvarlak değildir diyor. Saygı duyarsınız ya da duymazsınız, eyvallah.

Sevgiler!
An be an Esat DERGİ
Takip edin...
Esat Dergi (esatd) on Twitter
 
olmasın manitam cebimde hiç param canım feda olsun şanlı Kanaryamm sensiz geçen günler haram saniyeler senin sevgin beni derbeder eder yalan dolan aşklar peşinde koşarlar gerçek sevgiyi onlar hiç tatmamışlar sevmeyi öğrendik aşkından delirdik Senin ...için Fener ne kızlar sildik Çubuklu formanla o kutsal armanla aklımdasın aldığım her solukta umrumda değil inan ne okul ne manita Haydi bastır Fener koy alayına ... Evden rest çektiler hemen gittim parka Daldım hayallere üstümde formaaa Sınıfta kalmışım kimin umurunda Şampiyon ol Fener o yeter bana
 
FENERBAHÇE'YE İKİ KARA HABER!

Derbi öncesi Fenerbahçe'de şok... Camiayı sarsacak iki kara haber son antrenmandan geldi...

30jkvwo.jpg


Antrenmanın son bölümünde kaleci Mert ile girdiği ikili mücadele sırasında sakatlık geçiren Emre ile sağ ayağında ağrıları olan Diego Lugano antrenmanı tamamlayamadı.


Kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık, her iki oyuncunun da tedavilerine başlandığını söyledi. İki futbolcunun durumlarının yapılacak kontrollerden sonra netlik kazanacağı öğrenildi.

Antrenmana, sakatlığı bulunan Deivid dışında tüm oyuncular katılırken, Brezilyalı futbolcu, antrenman başlamadan önce bireysel oyuncu antrenörü Dolu Arslan gözetiminde başladığı çalışmasını, idman devam ederken de sürdürdü.


Sarı-lacivertliler, tesislerde toplu olarak yenilen akşam yemeğinden sonra kampa girerek maç saatini beklemeye başladı.

KENDİ GÜCÜMÜZÜ SAHAYA YANSITMALIYIZ


Fenerbahçe, Turkcell Süper Lig'de yarın yapacağı Galatasaray derbisinin hazırlıklarını tamamlayarak, tesislerinde kampa girdi.Teknik direktör Christoph Daum yönetiminde Can Bartu Tesisleri'nde basına kapalı gerçekleştirilen antrenman, yaklaşık 1 saat 50 dakika sürdü.

Antrenmanın başında saha ortasında toplanan oyunculara yönelik bir konuşma yapan Daum, “Yarınki maçta kendi gücümüzü sahaya yansıttığımız sürece bir problem yok. Kendi gücümüzü sahaya yansıtmamız bize yeter” dedi. Daha sonra sözü alan antrenör Roland Koch, alışılmış motivasyon konuşmasını yaptı.

Ancak boğaz enfeksiyonu nedeniyle Koch'un sesinin kısık çıkması, oyuncular arasında gülüşmelere neden oldu. Koch, tüm oyunculara, “Bizim takımımız, bizim gücümüz” sloganını söyleterek konuşmasını tamamladı.

Daha sonra Daum için kupalı doğum günü kutlaması yapıldı. Daum'un kupasından, oyuncuların kendisine hediye ettiği bir saat çıktı.

Koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başlayan antrenmanın başında, futbolcular 5'e 2 top kapma çalışması yaptı.
Daha sonra iki gruba ayrılan sarı-lacivertliler, teknik ve taktik çalışmalar gerçekleştirdi. Antrenman, dar ve geniş alanlarda yapılan çift kale maçlarla sona erdi.

 
Biz GS'liler FB'nin eksik kadroyla çıkmasını istemiyoruz.

Tam kadro çıksınlar akla kara belli olsun :)
 
Fener Tam kadro çıksın sonra yeniLince eksiktik ondan yeniLdik diye ağLarLar =)
 
herşeye rahmen fenerim alıcak yoruma gerek yok keita ya pek guvenmesınler her maç öle oynayan bi futbolcu degıl hem futbol 11 kısı ıle oynanıyor tek kısı ıle degıl :..
 
son bi haftada amma çok fenerbahçeLi futboLcu sakatLanıp iyiLeşti..
ben bunLarı basit bi taktik oLarak görüyorum..
yarın beLLi oLacak ak(carLos) mı kara (keita) mı =)
 
Geri
Üst