€rd@ls10
Altın Üye
- Katılım
- 2 Ocak 2008
- Mesajlar
- 16,867
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İstanbul un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet bütün mahkumları serbest bırakmış. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz çıkmak istememiş.
Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zulümü ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlarda birdaha dışarı çıkmamaya yemin etmişlerdi.
Durum Fatih e bildirilince papazları huzuruna davet etti. Papazlar neden çıkmak istemediklerini anlattı. Fatih de iki papaza şöyle hitap ettii:
Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz müslüman hakimlerin ve müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde sizinki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz hemen gelip bana bildiriniz ve sizlerde evvelki kararınız gereğince hala küsmekte haklı olduğunuzu ispat ediniz.
Fahih in bu teklifi papazlar için çok cazip gelmişti. Hemen Padişahtan aldıkları tezkere ile İslam beldelerine seyahate çıktılar. İlk vardıkları yerlerden biri Bursa idi. Bursa da şöyle bir olayla karşılaştlar.
Bir Müslüman bir yahudiden bir at satın almış, fakat hiçbir kusuru yok diye satılan at hasta imiş. Müslümanın ahırına gelen atın ilk akşamdan hasta olduğu anlaşılınca Müslüman sabahın olmasını sabırsızlıkla beklemiş. Sabah olunca ilk iş olarak atını alarak kadı nın yolunu tutmuş. Fakat olacak ya o saatte kadı henüz dairesine gelmemişolduğundan bir müddet bekledilten sonra adam kadı nın gelmeyeceğine hükmederek atını alıp ahırına götürmüş ama at da o gece ölmüş.
Hadiseyi öğrenen kadı atı alan Müslümanı çağırtıp meseleyi şu şekilde halletmiş.
Siz ilk geldiğinizde ben makamımda olsaydım sağlam diye satılan atı sahibine iade eder paranızı alırdım. Fakat zamanında makamımda bulunmadığımdan hadisenin bu şekilde gelişmesine mademki ben sebep oldum atın ölümünden doğan zararı benim ödemen lazım deyip parasını Müslümana vermiş.
Papazlar İslam adaletinin bu derece ince olduğunu görünce parmaklarını ısırmışlar ve hiç zorlanmadan bir kimsenin kendi cebinden mal tazmin etmesi karşısında hayret etmişler. Mahkemeden çıkan papazların yolu İznik e uğramış. Papazlar orda şöyle bir mahkeme ile karşılaşmışlar:
Bir Müslüman diğer bir Müslümandan tarla satın almış ve ekin zamanı tarlayı sürmeye başlamış. Karabasanla tarlayı sürmeye çalışan çiftçinin sabanına biraz sonra ağzına kadar dolu bir küp altın takılmaz mı? Hiç heyecan bile duymayan Müslüman bu altınları küpüyle tarlayı satın aldığı öbür Müslümana götürüp teslim etmek ister. Kardeşim ben senden tarlanın üstünü satın aldım altın değil der. Eğer sen tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin herhalde bu fiyata bana satmazdın. Al şu altınlarını der.
Tarlanın ilk sahibi daha başka düşünmektedir. O da şöyle söyler:
Kardeşim yanlış düşünüyorsun. Ben sana tarlayı olduğu gibi sattım taşı ile toprağı ile der. Bunun içindirki içinden çıkanda dışından çıkanda senindir der. Bu altınlar senindie der. Tarlayı alanla satan anlaşamayınca iş kadıya yani mahkemeye intikal eder. Her iki taraf da iddialarını kadı nın huzurunda tekrarlar.
Kadı efendi her iki şahısada çocukları olup olmadığını sorar. Onlardan birinin kızı diğerinin de oğlu olduğunu öğrenir ve ikisini nikahlayarak bir küp altını da çeyiz olarak verir.
Papazlar daha fazla gezmenin gereksiz olduğunu anlayıp Fatih in huzuruna gelip şöyle derler:
Bizler artık inandık ki bukadar adalet ve birbirinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Böyle bir dine inananlar, sahip olanlar başka dinden olan hiç kimseye bile kötülük yapamazlar. Dolayısı ile biz zindana dönme fikrimizden vaz geçtik. Sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğruyacağına inanmıyoruz derler.
Daha sonraki geçmiş tarihlerde de yine Fatih Sultan Mehmet bütün ordusunu toplayarak Trabzon Rum Potnus devletin almak için sefere çıkacaktır. Fakat annesi oğlum bir avuç toprak için bu ordu bu sefer niye der:
Fatih Sultan Mehmet anne ben oraya bir avuç toprakiçin deyil oraları İslam toprağına katmak için İslam için gidiyorum der ve sefere gider.