1001Design
330i ///M3 Design
Fado, son yıllarda tüm dünyaya yayılan bir müzik türü. Türk müzikseverlerin de geçtiğimiz yıllarda keşfettiği fado, derin denizlerin şarkıları. Portekiz kaynaklı bu müziği dünyaya taşıyan Mariza, 2 Mayıs akşamı İş Sanat'ta Türk müzikseverlerle buluşacak. Tutkulu, zarif, hisli ve buğulu kelimeleriyle özetlenen fadoyu neden seçtiğini Mariza şu cümlelerle anlatıyor: "Fado, yalnızca bir müzik değil, histir. Üzücü değil, melankoliktir.
Fado müziğinin usta sesi Mariza, 2 Mayıs'ta saat 20.00'de İş Sanat'ta sahneye çıkacak.
Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi." Son albümü Transparente, Avrupa, Latin Amerika ve Amerika'da 35'ten fazla ülkede yayınlanan Mariza, billboard dünya müzik listelerinde en çok satanlar arasında ilk ona girmeyi başardı. Başrolünde yer aldığı Carlos Saura'nın en son filmi 'fados' ise Cannes Film Festivali'nde prömiyerini yapacak. 1999 yılında Amalia Rodrigues Vakfı tarafından "Fado'nun Sesi" unvanı verilen Mariza ile telefonda fado müziğini ve hedeflerini konuştuk.
Müzik türü olarak neden faduyu seçtiniz?.
Tamamen kader olduğunu düşünüyorum. Çocukluğumun bir kısmı Brezilya'da geçtiğinden, Bossa Nova'larla büyüdüm. Şarkı söylemeye merak duyduğumda caz dinlemeyi ve söylemeyi seviyordum; ama bir taraftan da babam Portekizli olduğu için ondan sürekli Fado duyuyordum. Profesyonel olarak şarkı söylemeye adım attığımda, hocam Carlos do Carmo oldu. Bana çok yakın geldiğini fark ettim ve söylemeye başladım. Fado'nun içtenliğini ve hüznünü çok seviyorum.
Fado, denizcilerin acılarını, ayrılıklarını içten anlatan şarkılar olarak biliniyor. Sizin denize aşinalığınız nereden geliyor?
Sadece denizcilerin hikâyelerini değil, denizi çok seviyorum. Kokusunu ve dalgaları seviyorum. Fado şarkılarında dalgalar, denize gidip dönmeyenlerin duyguları, derinlik var. Fado yalnızca bir müzik değil, bir his.
Büyükanneniz Hint asıllı, anneniz ise Afrikalı. Farklı kültürlerin sentezi olmanız hayatınıza ve müziğinize yansıyor.
Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Birçok Avrupalı kahve içmeyi sever; ama ben annem Afrikalı, büyükannem Hint asıllı olduğundan çayı severim. Portekiz kültürünün de sömürge ve göçmenleriyle renkli bir tarihi var.
Londra konserinizde Primavera adlı şarkının sizin için özel bir yeri olduğunu söylediniz...
Her şarkının özel bir yeri var. Primavera bunlardan biri; ama hikâyesi en değerli şarkım 'Transparante'. Afrikalı köklerime ithaf ettiğim bir şarkı. Fados filminde bana danslarıyla eşlik eden Patrick de Bana da yarı Afrikalı olduğu için, ikimizin de çok özel hissettiği bir şarkı.
'Live 8' konserleri gibi birçok yardım faaliyetlerine katılıyorsunuz.
Böyle konserlerde organizasyonu yapanların aklına gelen isimlerden biri olmak benim için gurur verici.
Birçok profesyonel ile ortak çalışma yaptınız. Bunlardan hangisi sizin en için önemli?
Beni en çok heyecanlandıran Carlos Saura'yla tanışma fırsatı oldu. Yine bu film sayesinde Patrick De Bana'yla beraber çalıştık. 2 Mayıs'ta da İstanbullulara müzik ziyafetini Patrick De Bana ile beraber sunacağız.
Mariza'nın müzik adına yapmak istediği en büyük hedefi nedir?
Bu yıl yine tüm dünyayı dolaşıyor olacağım. Benim istediğim özellikle geleneksel Portekiz kültürünü en iyi temsil etmek. Bu kültürü daha çok insanla paylaşmayı hayal ediyorum.
Fado müziğinin usta sesi Mariza, 2 Mayıs'ta saat 20.00'de İş Sanat'ta sahneye çıkacak.
Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi." Son albümü Transparente, Avrupa, Latin Amerika ve Amerika'da 35'ten fazla ülkede yayınlanan Mariza, billboard dünya müzik listelerinde en çok satanlar arasında ilk ona girmeyi başardı. Başrolünde yer aldığı Carlos Saura'nın en son filmi 'fados' ise Cannes Film Festivali'nde prömiyerini yapacak. 1999 yılında Amalia Rodrigues Vakfı tarafından "Fado'nun Sesi" unvanı verilen Mariza ile telefonda fado müziğini ve hedeflerini konuştuk.
Müzik türü olarak neden faduyu seçtiniz?.
Tamamen kader olduğunu düşünüyorum. Çocukluğumun bir kısmı Brezilya'da geçtiğinden, Bossa Nova'larla büyüdüm. Şarkı söylemeye merak duyduğumda caz dinlemeyi ve söylemeyi seviyordum; ama bir taraftan da babam Portekizli olduğu için ondan sürekli Fado duyuyordum. Profesyonel olarak şarkı söylemeye adım attığımda, hocam Carlos do Carmo oldu. Bana çok yakın geldiğini fark ettim ve söylemeye başladım. Fado'nun içtenliğini ve hüznünü çok seviyorum.
Fado, denizcilerin acılarını, ayrılıklarını içten anlatan şarkılar olarak biliniyor. Sizin denize aşinalığınız nereden geliyor?
Sadece denizcilerin hikâyelerini değil, denizi çok seviyorum. Kokusunu ve dalgaları seviyorum. Fado şarkılarında dalgalar, denize gidip dönmeyenlerin duyguları, derinlik var. Fado yalnızca bir müzik değil, bir his.
Büyükanneniz Hint asıllı, anneniz ise Afrikalı. Farklı kültürlerin sentezi olmanız hayatınıza ve müziğinize yansıyor.
Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Birçok Avrupalı kahve içmeyi sever; ama ben annem Afrikalı, büyükannem Hint asıllı olduğundan çayı severim. Portekiz kültürünün de sömürge ve göçmenleriyle renkli bir tarihi var.
Londra konserinizde Primavera adlı şarkının sizin için özel bir yeri olduğunu söylediniz...
Her şarkının özel bir yeri var. Primavera bunlardan biri; ama hikâyesi en değerli şarkım 'Transparante'. Afrikalı köklerime ithaf ettiğim bir şarkı. Fados filminde bana danslarıyla eşlik eden Patrick de Bana da yarı Afrikalı olduğu için, ikimizin de çok özel hissettiği bir şarkı.
'Live 8' konserleri gibi birçok yardım faaliyetlerine katılıyorsunuz.
Böyle konserlerde organizasyonu yapanların aklına gelen isimlerden biri olmak benim için gurur verici.
Birçok profesyonel ile ortak çalışma yaptınız. Bunlardan hangisi sizin en için önemli?
Beni en çok heyecanlandıran Carlos Saura'yla tanışma fırsatı oldu. Yine bu film sayesinde Patrick De Bana'yla beraber çalıştık. 2 Mayıs'ta da İstanbullulara müzik ziyafetini Patrick De Bana ile beraber sunacağız.
Mariza'nın müzik adına yapmak istediği en büyük hedefi nedir?
Bu yıl yine tüm dünyayı dolaşıyor olacağım. Benim istediğim özellikle geleneksel Portekiz kültürünü en iyi temsil etmek. Bu kültürü daha çok insanla paylaşmayı hayal ediyorum.
zaman.com.tr