heLLPaix'TeN +18 Fıkralar ( Birleştirildi )
Karne
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
3 Bayan 3 Erkek ve Bir Bilet
Üç bayan ve üç erkeğin is icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir.
Tren garına giderler. Üç bayan 3 bilet aldığı halde erkekler tek bilet alır. Bayanlar bunun sebebini sorduklarında erkekler 'bekleyin ve görün' derler.
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üç erkek kalkıp
hep beraber trenin tuvaletine girerler.
Biraz sonra kondüktör gelir ve üç bayandan üç bileti alir. Tuvaletin
önünden geçerken kapıyı tıklatıp,'bilet lütfen,' der. Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. Bayanlar bunu görürler.
Taktiği kapmışlardır. Dönüş yolculuğu için yine gara giderler. Bayanlar bu sefer tek bilet almışlardır.
Erkekler ise hiç bilet almaz.
Bayanlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında Erkekler yine bekleyip görmelerini
söylerler.
Bir süre sonra yolculuk başlar.
Önce bayanlar kalkıp tuvalete girer. Ardından da erkekler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın, erkeklerdeb biri çıkıp karsı kapıyı tıklar ve 'bilet lütfen,' der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan erkek diğer tuvalete geri girer!..
Bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı, ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Alla hım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına bir şey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar
- "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye.
- Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!"
Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer. Adam ne yapayım ne yapayım diye düşünürken birden bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür. Adam içinden "İste şimdi b...u yedik" der. O anda düşüncesinde Nur yüzlü dedenin sesini duyar.
- Hayır evladım b...u yemedin.
- Peki ne yapmam gerek ?
- Şuradaki mızrağı görüyor musun?
- Evet.
- Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır. Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır.
-Evladım işte şimdi b..u yedin.
Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var." 1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın. 2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin. 3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu O.Ç değil.
Yaşlı bir adam elinde bastonla bir otobüse binmiş.Fakat oturacak bir yer bulamamış.Bunun üzerine ilerdeki bir delikanlının yanına gitmiş belki bana yer verir diye,ama ne mümkün.Adam ayakta zor duruyor,otobüs hareket ettikçe bastonu sağa sola kayıyor.Durumu gören çocuk adama bakıp
-Amca Bastonunun altına lastik takarsan kaymaz
- demiş.Adam istifini bozmadan
-Zamanında o lastiği baban taksaydı şimdi orada ben oturuyor olacakdım !!!
trabzon otobüsü
________________________________________
Temel’le Dursun Trabzon’a gideceklermiş... Ama ceplerinde hiç para kalmamış...
Neyse Trabzon’a doğru yürümeye başlamışlar... Yolun kenarında giderken otobüs garajı görmüşler... Etrafa bakmışlar kimseler yok...
Temel, Dursun’a demiş ki;
“-Ula Dursun, Trabzon’a kadar yürümektense gel şurdan bir otobüs çalalım onunla gidelim...”
Dursun “Tamam” demiş... Temel içeri girmiş, Dursun ise dışarda etrafı kontrol ediyormuş...
Aradan 10 dakika geçmiş Temel yok... Tam o sırada içerden motor sesi gelmiş ve Temel otobüsle dışarı çıkmış...
Dursun hemen atlamış otobüse ve Temel’e sormuş;
-Neden bu kadar geç kaldın...
“-Ula Trabzon’a giden otobüsü en arkaya koymuşlar...”
ucuz işitme cihazı
________________________________________
Adam işitme cihazı almak için bir mağazaya girmiş...
Tezgâhtar Temel’e “Ucuz bir şey olsun” demiş...
Temel tarifeyi bildirmiş;
“-Fiyatlar 2 dolar ile 2000 dolar arasında değişiyor efendim...”
-2 dolarlık model nasıl bir şey?...
“-Bu butonu kulağınıza takıp şu teli boynunuzun üzerine bırakıyorsunuz efendim...”
-Nasıl çalışıyor?...
“-Çalışmıyor efendim... Kulağınızda bunu görenler daha yüksek sesle konuşmaya başlıyor...”
EŞek Kafasi
________________________________________
İstanbul'a yeni gelen köylü, kuşcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
• Hemşerim, dedi, ne bakıyorsun
sun öyle?
• Hiç... Bu dükkânda ne satılır
diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
• Eşek kafası satılır.
• Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
• Nereden bildin, dayı?
• Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış..
Akbaba
________________________________________
Çiftçi tavuklari için yorulmayan bir horoz almaya pazara gider. Pazarcı "Istediğiniz herşeyi bu horoz yapar" diye azgın mı azgın bir horoz satar.
Adam çiftliğe döner, horozu kümese koyar koymaz tüyler uçusur, gıdaklamalar başlar. Çiftçi çok memnundur. Ama horoz çok azgındır, adam endişelenmeye başlar horoz iki günde ölecek diye. Horozu tutmaya çalışır, başaramaz.
Neyse der, eve döner. Ertesi gün bir bakar ki horozun ayaklar havada dil dışarıda yatıyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçuşuyor.
Çiftçi kendi kendine "eh işte geberdi" diye söylenir. Horoz bir gözünü hafif açarak çiftçiye yarım ağızla ve kısık sesle homurdanır.
"Git lan git!.. Kaçıracan şimdi akbabayı!.."
Senin Değil
________________________________________
Adamın biri birgün hemoroit olmuş tek çara k.ç nakli imiş.K.ç nakli yapılmış doktor adamı taburcu etmiş bir kaç hafta sonra adamın telefonu çalmış arayan doktor imiş;
Ne oldu memnun musun k.çında demiş adam memnunum memnun olmayada bu durmadan kaşınıyor demiş doktor biraz araştırayım seni sonra ararım demiş
bir kaç gün sonra yine telefon çalmış doktor arıyormuş
adam ne oldu doktor bey sorun ne diye sormuş
doktor senin k.çın sahibi biraz i.ne imiş ondan kaşınıyor demiş
adam ne yapacağım o zaman demiş;
doktor iki yol var demiş
1-kaşıntıya katlanacaksın.
2-k.ç nasıl olsa senin değil s.ktir gitsin..
CADILAR PARTISI
Evli bir çift cadilar partisine davetliydi. Disariya çikmak için hazirlanirlarken kadinin migreni tuttu, evde kalmak zorundaydi. Kocasina, partiye yalniz gitmesini, onun eglencesini bozmak istemedigini söyledi. Biraz tartistiktan sonra adam kostümünü giydi ve partiye gitti ve kadin da birkaç aspirin alip yatti.
Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandi ve partiye giderek kocasina sürpriz yapmaya karar verdi.
Tam hazirlanirken "acaba ben yaninda degilken kocam neler yapiyor" diye düsündü ve kocasinin kendisini tanimamasi için degisik bir kostüm giyerek partiye gitti. Oraya vardiginda bir kenarda onu izlemeye basladi. Kocasi arka arkaya degisik kizlarla ve onlarla çok yakinlasarak dansediyordu, nereye kadar gidebilecegini görmeye
karar verdi.Kocasina yaklasti ,Onunla çok samimi bir sekilde dansetmeye basladi,kulaginadisariya çikabileceklerini fisildadi. Arabalardan birine girerek sevistiler ve
gece yarisindan önce maskeler çikarilmadan kadin eve gitti, kocasinin dönüsünü beklemeye basladi.
Adam sabaha karsi 01.00 sularinda döndü ve dogru yataga gitti. Kadin :
-"Parti nasildi kocacigim" diye sordu,
Adam da:
-"Sensiz hiç eglenemedim tatlim" diye yanitladi.
Kadin:
-"inanmiyorum" diye cevapladi, "Bahse girerim çok eglenmissindir"
-"Gerçekten hayatim. Partiye gittigimde bazi arkadaslarla sikildik, altkata inip bütün gece poker oynadik. Fakat kostümümü ödünç verdigim o Allah'in cezasi herif bir eglenmis, bir eglenmis, anlata anlata bitiremedi.."
KARPUZ GIBI
Padisahin bir oglu varmis.
Aska ve kadinlara karsi duyarsiz olmasi padisahin dikkatini çekmis.
Güzel bir kiza talimat evrmis.
Kiz sehzadeyi av bahanesi ile ormana götürmüs. Padisah çaktirmadan gözetlemekteymis.
Ormanda kiz tamamen soyunmus, eline bir tutam ot almis ve ilveli bir sekilde,
-"sehzadem, sen at ol ve gelip elimdeki otu al!" demis ve sehzadeye arkasini dönerek egilmis, alttan bacak arasindan da otu göstererek;
-"Gel sehzadem gel!" der.
sehzadede hiç tik yoktur.
Saklandigi yerden padisah :-"Birak kizim, karpuz gibi göte gelmiyor da bir tutam ota mi gelecek!?"
LASTIKSIZ
Haylaz bir çocuk annesinin uyarilarina ragmen her zaman tirnaklarini yermis.
Anne :
-"Çocugum tirnaklarini yeme, hasta olursun.." der, çocuk herzamanki tavri ile tirnak yemeye devam edermis.
Bu sefer anne "Çocugum tirnaklarini yeme, yoksa karnin siser" demis, çocuk yine yemeye devam etmis.
Anne dayanamayip, "Çocugum tirnaklarini yeme yoksa ellerine lastik eldiven takacagim" demis ve çocugun devam etmesi üzerine lastik eldivenleri çocugun ellerine takmis.
Bir gün ailece misafirlige gittikleri evin hanimi hamiledir ve çocuk hamile kadina sorar:
-"Ben senin neden karninin sis oldugunu biliyorum, söylememi istermisin?"
Annesi ve aile sasirirlar.
-"Söyle bakalim neden?" der kadin.-"Neden olucak, lastiksiz yediniz dimi!.."
Sultanın göğüsleri
Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış.. - "Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı - büyücü karışımı bir kadın varmış. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz" demiş. Padişah çaresiz çağırmış Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş...
Pozisyon..
________________________________________
Yeni evli iki çift gerdek gecesi sevişmek için hazırlanırken kadın birden eşine
- "Yapamayacağım", der.
Eşi sebebini sorduğunda
- "Bu papağan bana bakarken rahat davranamıyorum", yanıtını verir. Bunun üzerine adam papağana doğru yönelir. Papağana
- "Şimdi arkanı dön. Eğer bizim tarafa dönecek olursan senin ananı mikerim" der.
Bunun üzerine papağan arkasını döner. Karı kocanın işi biter, sabah olur. Papağanın arkası hala dönüktür. Çift ise balayına gitmek için
valizlerini toplamaya başlarlar. Fakat son bir parça valize sığmamaktadır. İçeride şu diyalog geçer:
- "İttir ittir..."
- "Olmuyor ittiriyorum."
- "Biraz daha zorla, girdi girecek."
- "Dayanamayacağım, gücüm kalmadı."
- "Ha gayret, sık dişini, az kaldı giriyor."
- "Yok bu böyle olmayacak.Ben en iyisi gardolabın üstüne çıkıp oradan atlayiim, belki o zaman girer."
Bunun üzerine papağan arkasını dönerek
- "Valla diil anamı, sülalemi mikseniz bu pozisyon kaçmaz..."
Hollywood'un 46 kez işlediği, "uçakta
pilotlar ölür ya da bayılır,
yolculardan biri (mümkünse bir çocuk) telsiz talimatlarıyla uçağı sağ
salim indirir" klişesinin otobüse uyarlanmış hali.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
- aloo, aloo, abi ben kamil koc istanbul-ankara otobüsünden arıyorum.
kaptan molada içkiyi fazla kaçırdı herhalde, uyuyor şimdi.
+evlat sakin ol, muavin orda mı?
- hayır, otobüste değil, tanrım ona ne
olduğu konusunda hiçbir fikrim yok!
+tamam evlat, hiç korkma, sizi kurtaracağız. şimdi şoförü yavaşça
koltuktan yana çek, sen oturacaksın onun yerine.
- ama onu yana çekersem düşer, kendinde değil!
+ düşsün pezevenk! oraya senin oturman lazım.
- tamam, oturdum. şimdi ne yapmalıyım?
+ direksiyonu tut, ne çok sıkı ne çok gevşek.
- tuttum. çok eğlenceli görünüyor ehu
+ evlat, ciddi ol, 40 yolcunun hayatı senin elinde. şimdi;
önündeki panelde bir çok gösterge var değil mi?
+ tam ortadaki büyük olana bak, ne yazıyor orda?
- bismillahirrahmanirrahim.
+ hayır göstergenin üstündeki yazıya değil göstergeye bak!
+ hız göstergesine bak, kaçla gittiğinizi görebiliyor musun?
- sıfır.
+ nasıl sıfır? dikkatli bak.
- sıfır, gerçekten sıfır. ölecek miyiz?
+ otobüs duruyor mu gidiyor mu bunu söyle bana seni kuş beyinli!
- duruyooor
+ kalk sittir git eşşoğlueşşek! bize de panik yaptırdın. şoför
uyanınca devam edersiniz))
Çocukla annesi, birgün plaja gitmişler. Annesi güneşlenirken çocuk, sürekli annesini üzerine kum serpiyormuş. Annesi, çocuğa ne kadar kızsa da, çocuk, devam ediyormuş. Bu sırada yanlarına bir kıro gelmiş. Kıranun geldiğini duyan kadın, kıroya:
-Amcası, bu çocuk yaramazlık yaparsa döversin, değil mi?
Adam pala bıyıklarını sıvazlayarak "Anasını bile *ikerim" demiş..
Tekrar
________________________________________
18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler. Annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider. Sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir. Anne çıldırmıştır, bağırır çağırır ve “bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum” der. Kız telefon açar ve yarım saat içinde bir Ferrari evin önünde durur, içinden hafif kırlaşmış saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bi adam iner ve kapıdan içeri girer. Anne baba ve kızla beraber otururlar. Herif, “kızınız durumu anlattı” der , “kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem”, “ancak tüm sorumluluğu üzerime alıyorum.” “Eğer bir kız çocuğu doğarsa annesine bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon dolarlık bir banka hesabı, eğer bir erkek çocuk olursa birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap, eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim”, der.
“Ancak düşük olursa....”
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın
Omuzuna koyar ve “o zaman tekrar s......sin evladım” der.
PURDA YAPACAGUM ( Temel )</B>
Temel görücü usulüyle evlenmis.
Gerdek gecesi odaya çikmislar fakat karisi Temel'e ;
-"Kocacugum, haçan pen utanirum, sen disari çik. Pen hazir olunca seni çagiriyum" demis.
Temel disari çikmis ama merak ya anahtar deliginden baslamis karisini seyretmeye.
Kadin takma gözünü çikarmis masaya koymus, takma kolunu çikarmis masaya koymus, takma bacagini çikarmis masaya koymus.
Temel'in tepesi atmis ve assagidaki verandaya inmis. Bir sigara yakmis ve kendi kendine:
-"Ulan salak herif!.., Haçan böyle bakmadan kari alirsan böle olur. Ula ben ne yapacagum simdi, hay anasini satayim" derken karisi yukardan bagirmis.
-"Kocacum, kocacum!.. Ben hazirum"
Temel'de assagidan bagirmis :
-"Ula at oni, purda yapacagum"
denizin derinliği
________________________________________
bir İngiliz, bir Alman bir de Temel sahilde
Güneşleniyorlarmış. Alman birden
ayağa kalkıp, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize
sokmuş.
Biraz bekledikten sonra:
- Mm, suyun sıcaklığı 32 derece geliyor, demiş.
Diğer ikisi şaşırmışlar. Beş dakika sonra İngiliz ayağa kalkmış, deniz
kenarına gitmiş, o da şortunu indirip aletini denize sokmuş. Biraz
bekleyip:
- Daha ayrıntılı konuşmak gerekirse suyun sıcaklığı tam olarak 32,3 derece geliyor, demiş ve gelip yerine oturmuş.
Temel altta kalır mı? Hemen o da ayağa kalkmış, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize sokmuş.
Aradan beş dakika geçtik ten sonra geri gelip yerine oturmuş. Diğer ikisi sormuşlar:
- Ee ,sen ne ölçtün?
- Valla suyun sıcaklığını bilmem de, derinliği 70 cm!
80 LİK DEDE (gerçekten çok iyi)
________________________________________
80 yasinda bir adam doktora gider. Doktor adamin sagligini sordugunda adam "harika, 18 yasinda bir karim var ve hamile" der.
Doktor birkaç dakika düsündükten sonra adama döner ve "sana bir hikaye anlatacagim"demis.
"Avlanmaktan cok hoslanan bir adam varmis. Her gün tufegini alarak ava gidermis. Fakat bir gün dalginlikla yanina tüfek yerine şemsiyesini almis. Ormana gitmis.Agaclarin arasinda yürürken karsida bir geyik görmus. Hemen semsiyeyi çikarmis nisan almis ve...pat...geyik yere yigilmis. " Ihtiyar sasirmis ve doktora dönerek
"Olamaz...Baska birisi vurmus olmali" demis.
Doktor "KESiNLiKLE"
8 Numaralı Kutu
________________________________________
kasabanın birine yeni bir doktor gelir, muayenehane açar, önüne de kocaman bir tabela asar: "tedavi edemeyeceğim hastalık yoktur". vizite ücreti 100 dolardır ve tedavi edemediği hastaya bunun 2 katını geri ödeyeceğini söyler. puşt bir hasta "şunun 200 dolarını alayım" der ve doktora gider.
doktor: buyrun neyiniz vardı?
hasta: tad alma duyumu kaybettim doktor bey..
doktor: hemen halledelim. (hemşireye döner) kızım 8 numaralı kutuyu getir.
(8 numaralı kutu gelir)
doktor: şunun tadına bakın lütfen
(hasta 8 numaralı kutudan bir parmak alır)
hasta: e doktor bey, bu boook?
doktor: bakın, tad alma duyunuz yerine geldi. 100 dolar rica edeyim.
neyse efendim, puşt hastamız 100 dolar kösülmüştür ama aynı zamanda
köpürmüştür de kararlıdır hasta, illa alacaktır o 200 doları, birkaç gün
sonra tekrar doktora gider,
hasta: doktor bey ben hafızamı kaybettim..
doktor: kızım 8 numaralı kutuyu getir.
hasta: e doktor bey, o b*ktu?
doktor: bakın hafızanız yerine geldi. 100 dolar rica edeyim.
işin inada binmesi kaçınılmazdır, birkaç gün sonra yeniden,
hasta: doktor bey ben cinsel isteğimi kaybettim..
doktor: kızım 8 numaralı kutuyu getir.
hasta: ee s**ecem şimdi sekizini de kutusunu da haa !!!
doktor: 100 dolar rica edeyim.
Restoran
________________________________________
Gecen hafta bir aksam arkadaslarla yemege gittik. Lokantada siparisimizi
alan garsonun, gomlek cebinde bir kasik tasidigini
farkettim. Once biraz garip geldi, ama fazla dikkat etmedim. Daha
sonra,masaya su ve catal kasik getiren kominin de cebinde bir
kasik tasidigini gordum. Salona baktigimda tum garsonlarin cebinde birer
kasik tasidigini anladim. Siparislerimizi kontrol etmeye
gelen garsona:
"Neden kasik?" diye sordum.
"Soyle anlatayim," diyerek soze basladi,
"lokantanin sahipleri Andersen Danismanlik"tan, yaptigimiz islerle ilgili
danismanlik aldilar. Aylar suren istatistiksel analizlerden
sonra musterilerin kasiklarini, catal bicaklara oranla %74 daha sik
dusurdugune karar verildi. Bu durumda, masa basina saatte
dusen kasik adedinin uc oldugunu gorduler. Garsonlarimizin bu duruma karsi
hazirlikli olmalariyla, mutfaga gidip gelmelerden
yapacagimiz tasarruf, vardiya basina saatte bir bucuk adam ediyor."
Konusmamiz bittiginde arka masadan metalik bir ses duydum. O anda garson,
yere dusen kasik yerine cebindekini koyarken "bir
dahaki mutfaga gidisimde yeni bir kasik alacagim, boylece fazladan mutfaga
gidip gelmeme gerek kalmiyor," dedi. Etkilenmistim;
garson masadaki diger siparislerle ilgilenirken ben de cevremi incelemeye
koyuldum. Bu sefer dikkatimi baska bir sey cekti.
Garsonlarin tumumunun fermuarlarindan disari incecik ipler sarkiyordu.
Merakima yenik dusup garson uzaklasmadan sordum: "Ozur dilerim, suradan
sallanan ip ne isinize yariyor, soyler misiniz?"
"Tabii ki!" diye yanitladi, sesini alcaltarak.
"Herkes sizin gibi iyi bir gozlemci degil. Bu bahsettigim danismanlik
firmasi tuvaletlerde de zaman kazanabilecegimizi kesfetti."
"Nasil yani?"
"Bakin," diye devam etti, "ipin ucunu ...seyimize...bagladigimiz zaman
pisuar onunde elimizi degdirmeden disari cekebiliyoruz,
boylece elimizi yikamaya gerek kalmadigi icin tuvalette harcadigimiz sureyi
%76 oraninda azaltmis oluyoruz."
"Tamam, mantikli... ama bu ip disari cikmasina yardimci oluyor da, geriye
nasil sokuyorsunuz?"
"Sey," diye fisildadi, sesini iyice alcaltarak,
"Baskalarini bilmiyorum ama ben kasigi kullaniyo
Hala Zonkluyor 18+
________________________________________
Bir cumartesi sabahi.. Iki genc kadin golf oynuyorlar. Sarisin olani topu dikmis.. Sopayi oyle bir savurmus ki.. Top havada kursun gibi ucmus, obur delikte golf oynayan bir erkege o hizla carpmis.. Kadinlar dehset icinde, erkegin iki elini bacaklarinin arasinda kelepceleyip iki buklum kaldigini gormusler.
Sarisin hizla oraya kosmus ve ozur dilemeye baslamis..
"Lutfen izin verin size yardim edeyim.. Ben bir fizik tedavi uzmaniyim ve eger izin verirseniz cektiginiz aciyi azaltabilecegimi biliyorum."
"Yooo.. Yooo.. Gerek yok" diye inler gibi konusmus adam, elleri hala bacaklarinin arasinda kelepceli.. "Onemli degil.. Birkac dakika icinde duzelirim merak etmeyin.."
Sarisin israr etmis.. Oyle israr etmis ki adam "Peki" demis sonunda..
Kadin cok yumusak hareketlerle adamin ellerini birbirinden ayirip iki yana sarkitmis once. Sonra adami cimlere uzatmis. Pantolonun kemerini gevsetmis.. Elini iceri sokmus ve masaj yapmaya baslamis..
Biraz sonra sormus..
"Simdi nasil hissediyorsunuz kendinizi.."
"Harika" demis adam.. "Harika hissediyorum.. Ama bas parmagim hala fena halde zonkluyor!.
Sincap 18+
________________________________________
Karısının sözünden hiçbir şekilde çıkmayan bir iş adamı varmış. Bu adam bir gün iş için Japonya'ya uçacakmış ki karısı ondan gelirken bir sincap getirmesini istemiş. Adam tamam karıcım diyerek Japonyaya uçmuş. İşlerini bitirdikten sonra karısının isteği üzerine bir sincap almış ve havaalanına gitmiş. Kapıda uçağa hayvanların bindirilemeyeceğine ilişkin bir yazı görmüş ve WC'ye gitmiş. Sincabı donunun içine koymuş. Uçağa binmiş. Uçak havalandıktan bir süre sonra adam bi "Ah" çekmiş. Yanında oturan adam
-"Beyfendi noldu bişeyiniz mi var?" demiş. Adam yok bişey diyerek geçiştirmiş... 1 saat kadar sonra bir kez daha "Ah" çeker. Bu sefer bütün yolcular sorar;
-"Beyfendi noldu bişeyiniz mi?" var diye. Adam yine yok bişey diyerek geçiştirir. Kısa bir süre sonra yeniden "Ah" çeker ve hosteslerden biri gelip
-Beyfendi ne oldu bişeyiniz mi var der. Adam yine yok bişey der. Uçak artık Türkiyeye inmek üzeredir; bizim ki öyle bir "AH" çeker ki pilotlar bile gelip nasıl olduğunu sorarlar adam
-"Yok bişey siz sadece uçağı yere indirin yeter!" der. Uçak iner ve bizim ki hemen WC'ye gider sincabı çıkarır ve başlar onunla konuşmaya:
-"A.... kodumun sincabı, s.k.mizi dal sandın sallandın bişey demedik, g.tümüzü yuva sandın girdin çıktın birşey demedik, ...aşşaklarımızı ceviz sandın birbirine vurup kırmaya çalıştın bişey demedik, be or.spu evladı o cevizleri o yuvaya sokmanın ne anlamı vardı?"
bu değil.....
________________________________________
Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki...
- Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacağım. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- Birinci kadın başlar. “ Bu değil, bu değil, bu değil BU!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- İkinci kadın gelir. “Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!”.. onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....
sihirli sandalet
________________________________________
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!..."
BENIM BISIKLET
Afrika'da, çok geri kalmis olan bir köye gelen bir papaz, yerlileri egitmeye çalisiyormus.
Her sabah insanlarin iyilik yapmalarini, birbirlerine karsi iyi davranmalarini vaaz ederken, ögleden sonralari da kabilenin reisine, ingilizce ögretmeye çalisirmis.
Bir gün papaz yanina kabile reisini alip dolasmaya baslamis. Bu arada gördükleri seylerin ingilizcelerini de söyleyerek reisin ingilizce bilgisini arttirmaya çalisiyormus.
Bir kayanin önünde papaz "Kaya" demis, reis de "Kaya" diye tekrar etmis.Bir göle gelmisler, papaz "Göl" demis, reis de "Göl" deyince papaz sevinip "Aferin" demis.Biraz sonra çaliliklarin arasinda sevismenin son asamasinda olan bir çifte rastlamislar.
Papaz : biraz kizarmis ve yutkunarak "Bisiklete binmek" demis.
Reis oynasanlara söyle bir bakmis ve oku ile her ikisini de öldürmüs.
Papaz saskinlik içinde bagirmis :
-"Ne yapiyorsun, bunca zamandir sizi medenilestirmek için ugrasiyorum, insanlara karsi iyi davranmanizin lâzim oldugunu, bunu Tanrinin istedigini anlatiyorum. su yaptigin ise bak!"
Reis parmagi ile ölü kadini göstermis,
-"Bisiklet benim bisiklet"
SUTLU KAKAKO
Adam 80 yasina gelmis olan babasini huzur evine birakir. Bir hafta sonra da gidip ziyaret eder. Halini, hatirini sorar:
-"Nasilsin, baba? Iyi bakiyorlar mi sana burada? Bir seye ihtiyacin varmi?"
-"Oglum, bu huzurevi çok güzel. Bana burada çok iyi bakiyorlar, her aksam yatmadan önce bir bardak sütlü kakao bir de viagra veriyorlar. Allahrazi olsun, çok memnunum, hiç bir seye ihtiyacim yok." der babasi.
Ziyaret sonunda adam hemen hemsireyi bulur.
-"Hemsire hanim, babam birseyler anlatiyor. Yatarken bir bardak sütlü kakao bir de viagra veriyormussunuz, dogru mu?"
-"Dogru" der hemsire. -"Doktor beyin talimati. Sütlü kakao çabucak uyutuyor, viagra da yuvarlanip yataktan düsmelerine engel oluyor."
Karne
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
3 Bayan 3 Erkek ve Bir Bilet
Üç bayan ve üç erkeğin is icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir.
Tren garına giderler. Üç bayan 3 bilet aldığı halde erkekler tek bilet alır. Bayanlar bunun sebebini sorduklarında erkekler 'bekleyin ve görün' derler.
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üç erkek kalkıp
hep beraber trenin tuvaletine girerler.
Biraz sonra kondüktör gelir ve üç bayandan üç bileti alir. Tuvaletin
önünden geçerken kapıyı tıklatıp,'bilet lütfen,' der. Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. Bayanlar bunu görürler.
Taktiği kapmışlardır. Dönüş yolculuğu için yine gara giderler. Bayanlar bu sefer tek bilet almışlardır.
Erkekler ise hiç bilet almaz.
Bayanlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında Erkekler yine bekleyip görmelerini
söylerler.
Bir süre sonra yolculuk başlar.
Önce bayanlar kalkıp tuvalete girer. Ardından da erkekler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın, erkeklerdeb biri çıkıp karsı kapıyı tıklar ve 'bilet lütfen,' der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan erkek diğer tuvalete geri girer!..
Bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı, ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Alla hım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına bir şey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar
- "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye.
- Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!"
Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer. Adam ne yapayım ne yapayım diye düşünürken birden bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür. Adam içinden "İste şimdi b...u yedik" der. O anda düşüncesinde Nur yüzlü dedenin sesini duyar.
- Hayır evladım b...u yemedin.
- Peki ne yapmam gerek ?
- Şuradaki mızrağı görüyor musun?
- Evet.
- Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır. Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır.
-Evladım işte şimdi b..u yedin.
Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var." 1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın. 2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin. 3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu O.Ç değil.
Yaşlı bir adam elinde bastonla bir otobüse binmiş.Fakat oturacak bir yer bulamamış.Bunun üzerine ilerdeki bir delikanlının yanına gitmiş belki bana yer verir diye,ama ne mümkün.Adam ayakta zor duruyor,otobüs hareket ettikçe bastonu sağa sola kayıyor.Durumu gören çocuk adama bakıp
-Amca Bastonunun altına lastik takarsan kaymaz
- demiş.Adam istifini bozmadan
-Zamanında o lastiği baban taksaydı şimdi orada ben oturuyor olacakdım !!!
trabzon otobüsü
________________________________________
Temel’le Dursun Trabzon’a gideceklermiş... Ama ceplerinde hiç para kalmamış...
Neyse Trabzon’a doğru yürümeye başlamışlar... Yolun kenarında giderken otobüs garajı görmüşler... Etrafa bakmışlar kimseler yok...
Temel, Dursun’a demiş ki;
“-Ula Dursun, Trabzon’a kadar yürümektense gel şurdan bir otobüs çalalım onunla gidelim...”
Dursun “Tamam” demiş... Temel içeri girmiş, Dursun ise dışarda etrafı kontrol ediyormuş...
Aradan 10 dakika geçmiş Temel yok... Tam o sırada içerden motor sesi gelmiş ve Temel otobüsle dışarı çıkmış...
Dursun hemen atlamış otobüse ve Temel’e sormuş;
-Neden bu kadar geç kaldın...
“-Ula Trabzon’a giden otobüsü en arkaya koymuşlar...”
ucuz işitme cihazı
________________________________________
Adam işitme cihazı almak için bir mağazaya girmiş...
Tezgâhtar Temel’e “Ucuz bir şey olsun” demiş...
Temel tarifeyi bildirmiş;
“-Fiyatlar 2 dolar ile 2000 dolar arasında değişiyor efendim...”
-2 dolarlık model nasıl bir şey?...
“-Bu butonu kulağınıza takıp şu teli boynunuzun üzerine bırakıyorsunuz efendim...”
-Nasıl çalışıyor?...
“-Çalışmıyor efendim... Kulağınızda bunu görenler daha yüksek sesle konuşmaya başlıyor...”
EŞek Kafasi
________________________________________
İstanbul'a yeni gelen köylü, kuşcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
• Hemşerim, dedi, ne bakıyorsun
sun öyle?
• Hiç... Bu dükkânda ne satılır
diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
• Eşek kafası satılır.
• Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
• Nereden bildin, dayı?
• Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış..
Akbaba
________________________________________
Çiftçi tavuklari için yorulmayan bir horoz almaya pazara gider. Pazarcı "Istediğiniz herşeyi bu horoz yapar" diye azgın mı azgın bir horoz satar.
Adam çiftliğe döner, horozu kümese koyar koymaz tüyler uçusur, gıdaklamalar başlar. Çiftçi çok memnundur. Ama horoz çok azgındır, adam endişelenmeye başlar horoz iki günde ölecek diye. Horozu tutmaya çalışır, başaramaz.
Neyse der, eve döner. Ertesi gün bir bakar ki horozun ayaklar havada dil dışarıda yatıyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçuşuyor.
Çiftçi kendi kendine "eh işte geberdi" diye söylenir. Horoz bir gözünü hafif açarak çiftçiye yarım ağızla ve kısık sesle homurdanır.
"Git lan git!.. Kaçıracan şimdi akbabayı!.."
Senin Değil
________________________________________
Adamın biri birgün hemoroit olmuş tek çara k.ç nakli imiş.K.ç nakli yapılmış doktor adamı taburcu etmiş bir kaç hafta sonra adamın telefonu çalmış arayan doktor imiş;
Ne oldu memnun musun k.çında demiş adam memnunum memnun olmayada bu durmadan kaşınıyor demiş doktor biraz araştırayım seni sonra ararım demiş
bir kaç gün sonra yine telefon çalmış doktor arıyormuş
adam ne oldu doktor bey sorun ne diye sormuş
doktor senin k.çın sahibi biraz i.ne imiş ondan kaşınıyor demiş
adam ne yapacağım o zaman demiş;
doktor iki yol var demiş
1-kaşıntıya katlanacaksın.
2-k.ç nasıl olsa senin değil s.ktir gitsin..
CADILAR PARTISI
Evli bir çift cadilar partisine davetliydi. Disariya çikmak için hazirlanirlarken kadinin migreni tuttu, evde kalmak zorundaydi. Kocasina, partiye yalniz gitmesini, onun eglencesini bozmak istemedigini söyledi. Biraz tartistiktan sonra adam kostümünü giydi ve partiye gitti ve kadin da birkaç aspirin alip yatti.
Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandi ve partiye giderek kocasina sürpriz yapmaya karar verdi.
Tam hazirlanirken "acaba ben yaninda degilken kocam neler yapiyor" diye düsündü ve kocasinin kendisini tanimamasi için degisik bir kostüm giyerek partiye gitti. Oraya vardiginda bir kenarda onu izlemeye basladi. Kocasi arka arkaya degisik kizlarla ve onlarla çok yakinlasarak dansediyordu, nereye kadar gidebilecegini görmeye
karar verdi.Kocasina yaklasti ,Onunla çok samimi bir sekilde dansetmeye basladi,kulaginadisariya çikabileceklerini fisildadi. Arabalardan birine girerek sevistiler ve
gece yarisindan önce maskeler çikarilmadan kadin eve gitti, kocasinin dönüsünü beklemeye basladi.
Adam sabaha karsi 01.00 sularinda döndü ve dogru yataga gitti. Kadin :
-"Parti nasildi kocacigim" diye sordu,
Adam da:
-"Sensiz hiç eglenemedim tatlim" diye yanitladi.
Kadin:
-"inanmiyorum" diye cevapladi, "Bahse girerim çok eglenmissindir"
-"Gerçekten hayatim. Partiye gittigimde bazi arkadaslarla sikildik, altkata inip bütün gece poker oynadik. Fakat kostümümü ödünç verdigim o Allah'in cezasi herif bir eglenmis, bir eglenmis, anlata anlata bitiremedi.."
KARPUZ GIBI
Padisahin bir oglu varmis.
Aska ve kadinlara karsi duyarsiz olmasi padisahin dikkatini çekmis.
Güzel bir kiza talimat evrmis.
Kiz sehzadeyi av bahanesi ile ormana götürmüs. Padisah çaktirmadan gözetlemekteymis.
Ormanda kiz tamamen soyunmus, eline bir tutam ot almis ve ilveli bir sekilde,
-"sehzadem, sen at ol ve gelip elimdeki otu al!" demis ve sehzadeye arkasini dönerek egilmis, alttan bacak arasindan da otu göstererek;
-"Gel sehzadem gel!" der.
sehzadede hiç tik yoktur.
Saklandigi yerden padisah :-"Birak kizim, karpuz gibi göte gelmiyor da bir tutam ota mi gelecek!?"
LASTIKSIZ
Haylaz bir çocuk annesinin uyarilarina ragmen her zaman tirnaklarini yermis.
Anne :
-"Çocugum tirnaklarini yeme, hasta olursun.." der, çocuk herzamanki tavri ile tirnak yemeye devam edermis.
Bu sefer anne "Çocugum tirnaklarini yeme, yoksa karnin siser" demis, çocuk yine yemeye devam etmis.
Anne dayanamayip, "Çocugum tirnaklarini yeme yoksa ellerine lastik eldiven takacagim" demis ve çocugun devam etmesi üzerine lastik eldivenleri çocugun ellerine takmis.
Bir gün ailece misafirlige gittikleri evin hanimi hamiledir ve çocuk hamile kadina sorar:
-"Ben senin neden karninin sis oldugunu biliyorum, söylememi istermisin?"
Annesi ve aile sasirirlar.
-"Söyle bakalim neden?" der kadin.-"Neden olucak, lastiksiz yediniz dimi!.."
Sultanın göğüsleri
Ahmet sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış.. - "Bana sultanın göğüslerini koklat. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş. Harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe. Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı - büyücü karışımı bir kadın varmış. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz" demiş. Padişah çaresiz çağırmış Ahmet'i hareme. Ahmet bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş. Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş...
Pozisyon..
________________________________________
Yeni evli iki çift gerdek gecesi sevişmek için hazırlanırken kadın birden eşine
- "Yapamayacağım", der.
Eşi sebebini sorduğunda
- "Bu papağan bana bakarken rahat davranamıyorum", yanıtını verir. Bunun üzerine adam papağana doğru yönelir. Papağana
- "Şimdi arkanı dön. Eğer bizim tarafa dönecek olursan senin ananı mikerim" der.
Bunun üzerine papağan arkasını döner. Karı kocanın işi biter, sabah olur. Papağanın arkası hala dönüktür. Çift ise balayına gitmek için
valizlerini toplamaya başlarlar. Fakat son bir parça valize sığmamaktadır. İçeride şu diyalog geçer:
- "İttir ittir..."
- "Olmuyor ittiriyorum."
- "Biraz daha zorla, girdi girecek."
- "Dayanamayacağım, gücüm kalmadı."
- "Ha gayret, sık dişini, az kaldı giriyor."
- "Yok bu böyle olmayacak.Ben en iyisi gardolabın üstüne çıkıp oradan atlayiim, belki o zaman girer."
Bunun üzerine papağan arkasını dönerek
- "Valla diil anamı, sülalemi mikseniz bu pozisyon kaçmaz..."
Hollywood'un 46 kez işlediği, "uçakta
pilotlar ölür ya da bayılır,
yolculardan biri (mümkünse bir çocuk) telsiz talimatlarıyla uçağı sağ
salim indirir" klişesinin otobüse uyarlanmış hali.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
- aloo, aloo, abi ben kamil koc istanbul-ankara otobüsünden arıyorum.
kaptan molada içkiyi fazla kaçırdı herhalde, uyuyor şimdi.
+evlat sakin ol, muavin orda mı?
- hayır, otobüste değil, tanrım ona ne
olduğu konusunda hiçbir fikrim yok!
+tamam evlat, hiç korkma, sizi kurtaracağız. şimdi şoförü yavaşça
koltuktan yana çek, sen oturacaksın onun yerine.
- ama onu yana çekersem düşer, kendinde değil!
+ düşsün pezevenk! oraya senin oturman lazım.
- tamam, oturdum. şimdi ne yapmalıyım?
+ direksiyonu tut, ne çok sıkı ne çok gevşek.
- tuttum. çok eğlenceli görünüyor ehu
+ evlat, ciddi ol, 40 yolcunun hayatı senin elinde. şimdi;
önündeki panelde bir çok gösterge var değil mi?
+ tam ortadaki büyük olana bak, ne yazıyor orda?
- bismillahirrahmanirrahim.
+ hayır göstergenin üstündeki yazıya değil göstergeye bak!
+ hız göstergesine bak, kaçla gittiğinizi görebiliyor musun?
- sıfır.
+ nasıl sıfır? dikkatli bak.
- sıfır, gerçekten sıfır. ölecek miyiz?
+ otobüs duruyor mu gidiyor mu bunu söyle bana seni kuş beyinli!
- duruyooor
+ kalk sittir git eşşoğlueşşek! bize de panik yaptırdın. şoför
uyanınca devam edersiniz))
Çocukla annesi, birgün plaja gitmişler. Annesi güneşlenirken çocuk, sürekli annesini üzerine kum serpiyormuş. Annesi, çocuğa ne kadar kızsa da, çocuk, devam ediyormuş. Bu sırada yanlarına bir kıro gelmiş. Kıranun geldiğini duyan kadın, kıroya:
-Amcası, bu çocuk yaramazlık yaparsa döversin, değil mi?
Adam pala bıyıklarını sıvazlayarak "Anasını bile *ikerim" demiş..
Tekrar
________________________________________
18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler. Annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider. Sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir. Anne çıldırmıştır, bağırır çağırır ve “bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum” der. Kız telefon açar ve yarım saat içinde bir Ferrari evin önünde durur, içinden hafif kırlaşmış saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bi adam iner ve kapıdan içeri girer. Anne baba ve kızla beraber otururlar. Herif, “kızınız durumu anlattı” der , “kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem”, “ancak tüm sorumluluğu üzerime alıyorum.” “Eğer bir kız çocuğu doğarsa annesine bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon dolarlık bir banka hesabı, eğer bir erkek çocuk olursa birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap, eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim”, der.
“Ancak düşük olursa....”
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın
Omuzuna koyar ve “o zaman tekrar s......sin evladım” der.
PURDA YAPACAGUM ( Temel )</B>
Temel görücü usulüyle evlenmis.
Gerdek gecesi odaya çikmislar fakat karisi Temel'e ;
-"Kocacugum, haçan pen utanirum, sen disari çik. Pen hazir olunca seni çagiriyum" demis.
Temel disari çikmis ama merak ya anahtar deliginden baslamis karisini seyretmeye.
Kadin takma gözünü çikarmis masaya koymus, takma kolunu çikarmis masaya koymus, takma bacagini çikarmis masaya koymus.
Temel'in tepesi atmis ve assagidaki verandaya inmis. Bir sigara yakmis ve kendi kendine:
-"Ulan salak herif!.., Haçan böyle bakmadan kari alirsan böle olur. Ula ben ne yapacagum simdi, hay anasini satayim" derken karisi yukardan bagirmis.
-"Kocacum, kocacum!.. Ben hazirum"
Temel'de assagidan bagirmis :
-"Ula at oni, purda yapacagum"
denizin derinliği
________________________________________
bir İngiliz, bir Alman bir de Temel sahilde
Güneşleniyorlarmış. Alman birden
ayağa kalkıp, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize
sokmuş.
Biraz bekledikten sonra:
- Mm, suyun sıcaklığı 32 derece geliyor, demiş.
Diğer ikisi şaşırmışlar. Beş dakika sonra İngiliz ayağa kalkmış, deniz
kenarına gitmiş, o da şortunu indirip aletini denize sokmuş. Biraz
bekleyip:
- Daha ayrıntılı konuşmak gerekirse suyun sıcaklığı tam olarak 32,3 derece geliyor, demiş ve gelip yerine oturmuş.
Temel altta kalır mı? Hemen o da ayağa kalkmış, deniz kenarına gitmiş, şortunu indirip aletini denize sokmuş.
Aradan beş dakika geçtik ten sonra geri gelip yerine oturmuş. Diğer ikisi sormuşlar:
- Ee ,sen ne ölçtün?
- Valla suyun sıcaklığını bilmem de, derinliği 70 cm!
80 LİK DEDE (gerçekten çok iyi)
________________________________________
80 yasinda bir adam doktora gider. Doktor adamin sagligini sordugunda adam "harika, 18 yasinda bir karim var ve hamile" der.
Doktor birkaç dakika düsündükten sonra adama döner ve "sana bir hikaye anlatacagim"demis.
"Avlanmaktan cok hoslanan bir adam varmis. Her gün tufegini alarak ava gidermis. Fakat bir gün dalginlikla yanina tüfek yerine şemsiyesini almis. Ormana gitmis.Agaclarin arasinda yürürken karsida bir geyik görmus. Hemen semsiyeyi çikarmis nisan almis ve...pat...geyik yere yigilmis. " Ihtiyar sasirmis ve doktora dönerek
"Olamaz...Baska birisi vurmus olmali" demis.
Doktor "KESiNLiKLE"
8 Numaralı Kutu
________________________________________
kasabanın birine yeni bir doktor gelir, muayenehane açar, önüne de kocaman bir tabela asar: "tedavi edemeyeceğim hastalık yoktur". vizite ücreti 100 dolardır ve tedavi edemediği hastaya bunun 2 katını geri ödeyeceğini söyler. puşt bir hasta "şunun 200 dolarını alayım" der ve doktora gider.
doktor: buyrun neyiniz vardı?
hasta: tad alma duyumu kaybettim doktor bey..
doktor: hemen halledelim. (hemşireye döner) kızım 8 numaralı kutuyu getir.
(8 numaralı kutu gelir)
doktor: şunun tadına bakın lütfen
(hasta 8 numaralı kutudan bir parmak alır)
hasta: e doktor bey, bu boook?
doktor: bakın, tad alma duyunuz yerine geldi. 100 dolar rica edeyim.
neyse efendim, puşt hastamız 100 dolar kösülmüştür ama aynı zamanda
köpürmüştür de kararlıdır hasta, illa alacaktır o 200 doları, birkaç gün
sonra tekrar doktora gider,
hasta: doktor bey ben hafızamı kaybettim..
doktor: kızım 8 numaralı kutuyu getir.
hasta: e doktor bey, o b*ktu?
doktor: bakın hafızanız yerine geldi. 100 dolar rica edeyim.
işin inada binmesi kaçınılmazdır, birkaç gün sonra yeniden,
hasta: doktor bey ben cinsel isteğimi kaybettim..
doktor: kızım 8 numaralı kutuyu getir.
hasta: ee s**ecem şimdi sekizini de kutusunu da haa !!!
doktor: 100 dolar rica edeyim.
Restoran
________________________________________
Gecen hafta bir aksam arkadaslarla yemege gittik. Lokantada siparisimizi
alan garsonun, gomlek cebinde bir kasik tasidigini
farkettim. Once biraz garip geldi, ama fazla dikkat etmedim. Daha
sonra,masaya su ve catal kasik getiren kominin de cebinde bir
kasik tasidigini gordum. Salona baktigimda tum garsonlarin cebinde birer
kasik tasidigini anladim. Siparislerimizi kontrol etmeye
gelen garsona:
"Neden kasik?" diye sordum.
"Soyle anlatayim," diyerek soze basladi,
"lokantanin sahipleri Andersen Danismanlik"tan, yaptigimiz islerle ilgili
danismanlik aldilar. Aylar suren istatistiksel analizlerden
sonra musterilerin kasiklarini, catal bicaklara oranla %74 daha sik
dusurdugune karar verildi. Bu durumda, masa basina saatte
dusen kasik adedinin uc oldugunu gorduler. Garsonlarimizin bu duruma karsi
hazirlikli olmalariyla, mutfaga gidip gelmelerden
yapacagimiz tasarruf, vardiya basina saatte bir bucuk adam ediyor."
Konusmamiz bittiginde arka masadan metalik bir ses duydum. O anda garson,
yere dusen kasik yerine cebindekini koyarken "bir
dahaki mutfaga gidisimde yeni bir kasik alacagim, boylece fazladan mutfaga
gidip gelmeme gerek kalmiyor," dedi. Etkilenmistim;
garson masadaki diger siparislerle ilgilenirken ben de cevremi incelemeye
koyuldum. Bu sefer dikkatimi baska bir sey cekti.
Garsonlarin tumumunun fermuarlarindan disari incecik ipler sarkiyordu.
Merakima yenik dusup garson uzaklasmadan sordum: "Ozur dilerim, suradan
sallanan ip ne isinize yariyor, soyler misiniz?"
"Tabii ki!" diye yanitladi, sesini alcaltarak.
"Herkes sizin gibi iyi bir gozlemci degil. Bu bahsettigim danismanlik
firmasi tuvaletlerde de zaman kazanabilecegimizi kesfetti."
"Nasil yani?"
"Bakin," diye devam etti, "ipin ucunu ...seyimize...bagladigimiz zaman
pisuar onunde elimizi degdirmeden disari cekebiliyoruz,
boylece elimizi yikamaya gerek kalmadigi icin tuvalette harcadigimiz sureyi
%76 oraninda azaltmis oluyoruz."
"Tamam, mantikli... ama bu ip disari cikmasina yardimci oluyor da, geriye
nasil sokuyorsunuz?"
"Sey," diye fisildadi, sesini iyice alcaltarak,
"Baskalarini bilmiyorum ama ben kasigi kullaniyo
Hala Zonkluyor 18+
________________________________________
Bir cumartesi sabahi.. Iki genc kadin golf oynuyorlar. Sarisin olani topu dikmis.. Sopayi oyle bir savurmus ki.. Top havada kursun gibi ucmus, obur delikte golf oynayan bir erkege o hizla carpmis.. Kadinlar dehset icinde, erkegin iki elini bacaklarinin arasinda kelepceleyip iki buklum kaldigini gormusler.
Sarisin hizla oraya kosmus ve ozur dilemeye baslamis..
"Lutfen izin verin size yardim edeyim.. Ben bir fizik tedavi uzmaniyim ve eger izin verirseniz cektiginiz aciyi azaltabilecegimi biliyorum."
"Yooo.. Yooo.. Gerek yok" diye inler gibi konusmus adam, elleri hala bacaklarinin arasinda kelepceli.. "Onemli degil.. Birkac dakika icinde duzelirim merak etmeyin.."
Sarisin israr etmis.. Oyle israr etmis ki adam "Peki" demis sonunda..
Kadin cok yumusak hareketlerle adamin ellerini birbirinden ayirip iki yana sarkitmis once. Sonra adami cimlere uzatmis. Pantolonun kemerini gevsetmis.. Elini iceri sokmus ve masaj yapmaya baslamis..
Biraz sonra sormus..
"Simdi nasil hissediyorsunuz kendinizi.."
"Harika" demis adam.. "Harika hissediyorum.. Ama bas parmagim hala fena halde zonkluyor!.
Sincap 18+
________________________________________
Karısının sözünden hiçbir şekilde çıkmayan bir iş adamı varmış. Bu adam bir gün iş için Japonya'ya uçacakmış ki karısı ondan gelirken bir sincap getirmesini istemiş. Adam tamam karıcım diyerek Japonyaya uçmuş. İşlerini bitirdikten sonra karısının isteği üzerine bir sincap almış ve havaalanına gitmiş. Kapıda uçağa hayvanların bindirilemeyeceğine ilişkin bir yazı görmüş ve WC'ye gitmiş. Sincabı donunun içine koymuş. Uçağa binmiş. Uçak havalandıktan bir süre sonra adam bi "Ah" çekmiş. Yanında oturan adam
-"Beyfendi noldu bişeyiniz mi var?" demiş. Adam yok bişey diyerek geçiştirmiş... 1 saat kadar sonra bir kez daha "Ah" çeker. Bu sefer bütün yolcular sorar;
-"Beyfendi noldu bişeyiniz mi?" var diye. Adam yine yok bişey diyerek geçiştirir. Kısa bir süre sonra yeniden "Ah" çeker ve hosteslerden biri gelip
-Beyfendi ne oldu bişeyiniz mi var der. Adam yine yok bişey der. Uçak artık Türkiyeye inmek üzeredir; bizim ki öyle bir "AH" çeker ki pilotlar bile gelip nasıl olduğunu sorarlar adam
-"Yok bişey siz sadece uçağı yere indirin yeter!" der. Uçak iner ve bizim ki hemen WC'ye gider sincabı çıkarır ve başlar onunla konuşmaya:
-"A.... kodumun sincabı, s.k.mizi dal sandın sallandın bişey demedik, g.tümüzü yuva sandın girdin çıktın birşey demedik, ...aşşaklarımızı ceviz sandın birbirine vurup kırmaya çalıştın bişey demedik, be or.spu evladı o cevizleri o yuvaya sokmanın ne anlamı vardı?"
bu değil.....
________________________________________
Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki...
- Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacağım. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- Birinci kadın başlar. “ Bu değil, bu değil, bu değil BU!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- İkinci kadın gelir. “Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!”.. onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....
sihirli sandalet
________________________________________
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!..."
BENIM BISIKLET
Afrika'da, çok geri kalmis olan bir köye gelen bir papaz, yerlileri egitmeye çalisiyormus.
Her sabah insanlarin iyilik yapmalarini, birbirlerine karsi iyi davranmalarini vaaz ederken, ögleden sonralari da kabilenin reisine, ingilizce ögretmeye çalisirmis.
Bir gün papaz yanina kabile reisini alip dolasmaya baslamis. Bu arada gördükleri seylerin ingilizcelerini de söyleyerek reisin ingilizce bilgisini arttirmaya çalisiyormus.
Bir kayanin önünde papaz "Kaya" demis, reis de "Kaya" diye tekrar etmis.Bir göle gelmisler, papaz "Göl" demis, reis de "Göl" deyince papaz sevinip "Aferin" demis.Biraz sonra çaliliklarin arasinda sevismenin son asamasinda olan bir çifte rastlamislar.
Papaz : biraz kizarmis ve yutkunarak "Bisiklete binmek" demis.
Reis oynasanlara söyle bir bakmis ve oku ile her ikisini de öldürmüs.
Papaz saskinlik içinde bagirmis :
-"Ne yapiyorsun, bunca zamandir sizi medenilestirmek için ugrasiyorum, insanlara karsi iyi davranmanizin lâzim oldugunu, bunu Tanrinin istedigini anlatiyorum. su yaptigin ise bak!"
Reis parmagi ile ölü kadini göstermis,
-"Bisiklet benim bisiklet"
SUTLU KAKAKO
Adam 80 yasina gelmis olan babasini huzur evine birakir. Bir hafta sonra da gidip ziyaret eder. Halini, hatirini sorar:
-"Nasilsin, baba? Iyi bakiyorlar mi sana burada? Bir seye ihtiyacin varmi?"
-"Oglum, bu huzurevi çok güzel. Bana burada çok iyi bakiyorlar, her aksam yatmadan önce bir bardak sütlü kakao bir de viagra veriyorlar. Allahrazi olsun, çok memnunum, hiç bir seye ihtiyacim yok." der babasi.
Ziyaret sonunda adam hemen hemsireyi bulur.
-"Hemsire hanim, babam birseyler anlatiyor. Yatarken bir bardak sütlü kakao bir de viagra veriyormussunuz, dogru mu?"
-"Dogru" der hemsire. -"Doktor beyin talimati. Sütlü kakao çabucak uyutuyor, viagra da yuvarlanip yataktan düsmelerine engel oluyor."