Fıkralar ve Fıkra Gibi Olaylar

sabahci.06

New member
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
407
Reaction score
0
Puanları
0
Fıkralar

Papağan ve Kadın
Kadının biri bir petshop a gider ve "bir papağan almak istiyorum" der.Mehmet ismindeki petshop sahibi
-"Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım" fakat bir papağan sahibi olmak isteyen kadın
-" Hayır almak istiyorum" der ve papağını alır. Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde'hoşgeldin ******' diyerek karşılar. Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petshopa geri götürür. Mehmet bey bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni hoşgeldin ****** diyerek selamlıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum. Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet bey hanımefendi merak etmeyin birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın... Kadın inanmayarak da olsa tamam der ve gider. Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır. Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde diye sorar papağana
-"Hoşgeldin ****** diycem." der. Bunun üstüne papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar.Papağan yine aynı yanıtı verir. Bir olur , iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz
-"Hoşgeldiniz hanımefendi diycem" der. Ertesi gün kadın gelir ve Mehmet bey kadına papağanı terbiye ettiğini söyler. Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar. Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?
-"Hoşgeldiniz hanımefendi" diyeceğim der papağan. Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder. Peki yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
-" Hoşgeldiniz hanımefendiler" diyeceğim peki yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
-"Hoşgeldiniz beyfendi" diycem. peki yanımda 2
-3 erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin? Papağan biraz duraksar ve cevap verir :
-"Oğlum Mehmet suyu kaynat bu karı harbi *****!!!

Bizde prensip budur.
Odanın birine 1 kadın, 1 ütü ve 1 gömlek koymuşlar. 5 dakika içinde gömleği ütüleyip, kadınla beraber olan kişi kazanacakmış. Japon, almış ütüyü eline gömleği bir güzel ütülemiş. Kadına sıra gelince süre bitmiş. Çıkışta : Bizde prensip budur demiş: Önce iş gelir. Fransız girmiş ve hemen kadına saldırmış. Ütüye sıra gelince süre bitmiş. Çıkışta: Bizde prensip budur demiş: Önce aşk gelir. Türk girmiş. Girer girmez vermiş kadına ütüyle gömlegi, o ütülerken kadının işini bitirmiş ve kazanmış. Çıkışta: Bizde prensip budur demiş: ..Çalışanı ?ikerler...

4 Rahibe
4 rahibe ölmüs ve cennet cehennem sınırında sorgulamaya alınmışlar. Sorgulama meleği demiş ' şimdi herkes sırayla dünyadayken işledigi en büyük günahı anlatsın. Sakın atmayın tespit ederiz. 1. rahibe ben hayattayken bir kere penise dokunmustum parmağımın ucuyla demiş melek hangi parmağınla diyince sağ elinin isaret parmağını göstermiş. Melek: Tamam yavrum şimdi git ve günahı işlediğin o parmağı yan taraftaki kutsal suya sokarak arın günahlarından demiş. 2. Rahibe ben hayattayken bir kere penisi tutmuştum Melek: hangi elinle demiş. Sag elini kaldırmış 2.rahibe, melek de ona gidip o elini yandaki kutsal suya sokarak günahlarından arınmasını ögütlemiş. Bu sırada 3. rahibeyle 4. rahibe aralarında fısıldaşıyolarmış. Sonra aniden yer değiştirmişler. Sorgulama meleği bunu farkederek: 'Bir dakika ne oluyor, siz niye yer değiştirdiniz ' diye sorunca daha önce 4. sırada olup 3. sıradakiyle yer değiştiren rahibe: ' İzin verirseniz, arkadaş kutsal suya g.tünü sokmadan ben bi ağzımı çalkalayıp çıkayım efendim...

Sinekler
Sekiz yaşındaki erkek çocuğu elinde raket, gözünü pencere camına konmuş çiftleşmekte olan sineklere dikmiş ve sonra da:
- 'Anneee!!' diye çağırmış... 'Sineklerin erkeği olur mu?' Anne bu masum sorudan kuşkulanmadığı için
- 'Olur yavrum...' cevabını verince, oğlan sorusunu ikilemiş:
- 'Peki sineğin dişisi olur mu?' Kadın o zaman soruların içinden çıkılmaz bir yere gideceğini sezip yan çizmiş ve:
- 'Olmaz evladım...' demiş. Çocuk aradığı cevapları alınca elindeki raketi hırsla sineklerin üzerine yapıştırmış:
- İbneler!

Uyanık Hasta
Doktorun biri yeni bir muayenehane açmış. Kapıya yazmış... " Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz..." Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor... Her gelen hasta iyileşip gidiyor... Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş... Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış... "Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum..." Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş: "Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin" Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş... "Ama Bu bok!!!!!" Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.." Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş... Aradan birkaç ay geçmiş. Büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun .. "Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!" Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş. Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"... Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...." Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra.. "Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..." Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz Numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "S.kecem,seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış.. Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!"

Sosis
Babası çocuğuna güzel bir iş kurmak için paçaları sıvamış. Ancak oğlan salak olduğu için hiç bir işi beceremiyormuş.Babası ona ne is bulduysa hepsini elini yüzüne bulaştırmış berbat etmiş. En sonunda babası tam otomatik bir sosis fabrikası kurdurmuş. Çocuğunu elinden tutup, bari işi öğrensin diye hemen fabrikadaki bir sosis makinesinin başına götürmüş.
- "Bak oğlum" demiş. "Buradan böyle öküzü yolluyorsun... aha diğer taraftan sosis olarak çıkıyor, bu kadar basit anladın mı?". Çocuk dinlemeden başını sallamış, sallamış ta... sonra babasının yüzüne salak salak bakmış ve;
- "peki buba, buradan sosisi goysak, öteki taraftan öküz olarak çukar mu ?" diye merakla sormuş. Babası hemen cevaplamış:
- "Maalesef evladım, o teknoloji bir tek senin ananda var..."

Ölçüp, öyle yemek lazım
Adamın biri evcil maymunu ile bir bara gitmiş. Bir içki ısmarlamış, o sırada da maymunu ortalıkda dolaşıp eline ne geçirirse ağızına atıyomuş. Son olarak bilardo masasındaki bir topu mideye indirince barmen bağırmaya başlamış.
-"Yav naapo bu hayvan bilardo topumu yedi". Adam da
-"Ya o yer ,parası neyse veririm." demiş. Parayı verip çıkmışlar. Aradan bir hafta geçtikten sonra maymunlu eleman yine gelmiş. Yine bir içki ısmarlamış. Bu arada maymun da barda duran eriklere elini uzatmış. Barmende bir yandan seyrediyomuş. Maymun önce erigi götüne sokmuş sonra çıkarıp aazına atmış. Barmen adama dönüp
-"Bu ne yaptı şimdi" demiş.
- Adam: "Senin şu bilardo topu olayından sonra herşeyi ölçüp de yiyor."*

Pisiklet İsterem
Diyarbakır'da Şehmus okula gelir, tabii bizim Şehmus ilkokul talebesi, ama her tarafı yara bere içinde, hoca sorar, "Şehmus oğlum ne oldu sana", Şehmus der, "Babam dövmiştir". Hoca sorar, "Niye oğlum", "Valla bilmiyom hocam akşam evde yatıyık biraz sonra babamın sesini duyuyom, Ali uyudun mi ali den ses çıkmiy Veli uyudunmi e veliden de ses çıkmiy Mehmed uyudin mi Mehmedden de ses çıkmiy Şehmus uyudin mi diy, ben de yok buba uyumadım diyrem oda geliy beni doviy." Bunun üzerine hoca, bak Şehmus bu gibi durumlarda uyumasan da ses etmemek lazımdır der. Şehmus kafa sallar eve gider, ertesi gün okulda Şehmus daha fena dövülmüş olarak gelir. Bunu gören hoca merakla gider yanına ; "Şehmus ne oldi kim yapti" der. Şehmus der ki "Bubam yapmıştır." "Niye Şehmus ne oldi", Şehmus anlatır. "Hocam akşam evde yatıyık biraz sonra yine babam in sesini duyuyom, Ali uyudun mi ali den ses çıkmiy Veli uyudunmi e Veliden de ses çıkmiy Mehmed uyudin mi Mehmedden de ses çıkmiy Şehmus uyudin mi diy, ben de uyumadım ama hiç ses etmedim. Bunun üzerine anam ile bubam bir gıpraşmaya başladiler anlamadım ne oliy biraz sonra anam dedi ki, la ihsan ben geliyom, bubam da haticem ben de geliyom dedi ben de ula nereye gidiyonuz ben de Geliyom dedim... hoca derki; oğlum bunlar anne baba, gider gider gelirler. Sen hiç bozuntuya verme. Uyuyo gibi yap. peki demiş Şehmus. Ertesi gün bir bacak kırık. " Bu sefer ne oldu? " der hoca. Hocam, dediğin gibi yapmişem. Hiç ses çıkarmamişem. En son bubam anamın arkasına geçti, "ben çocuk isterem, ben çocuk isterem!" diye bağırmaya başlayınca; ben de fırsat bu fırsat demişem. Geçtim bubamın arkasına, " Ben de bisiklet isterem !!!! ""

Doğanın Dengesi
Temel ormanda ağaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni..

Bu Değil
Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki...
- Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacağım. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- Birinci kadın başlar. “ Bu değil, bu değil, bu değil BU!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- İkinci kadın gelir. “Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!”.. onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....

Jim ile Mary
Jim ile Mary akıl hastanesinde iki hastadır. Bir gün hastanenin yüzme havuzunun etrafında dolaşırken Jim aniden suya atlayıp en dibe batar. Bunu gören Mary hemen ardından atlar ve dibe kadar yüzüp Jim'i kurtarır. Tabii Mary'nin bu kahramanca davranışı hastanede olay olur. Bunu duyan başhekim de Mary'nin artık iyileştiğini düşünüp, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. İşlemler yapılır, belgeler çıkartılır, Başhekim ayni gün Mary'nin yanına gider:
-Mary, sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim, yaptığın kahramanca davranıştan ötürü anladık ki akli dengen tamamen yerinde ve böylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kötü habere gelince, kurtardığın hasta, Jim, intihar etmiş. Az önce odasının banyosunda kendisini asmış bulundu.
- Mary gayet sakin yanıt verir: “O intihar falan etmedi ki. Ben onu astım kurusun diye. “

Fare İlacı
AliCan babasının odasında prezervatif bulmuş. Baba bu ne demiş. Babası: Yavrum ben onunla fare öldürüyorum demiş.
- AliCan cevabı yapıştırmış: " Baba fareleri s?ke s?ke mi öldürüyorsun?"

Temelin babası nasıl öldü?
Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: Nasıl oldu? Cevap: 30.kattan aşağıya düştü... Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş... Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... Adam: Demek çatıya çarpıp öldü. Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: Ulan nasıl öldü bu adam? Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!"

Fıkra Gibi Olaylar

1-Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak bulunduğu ilkokulu dışardan bitirme sınavlarından birinde gerçekleşiyor. Dışardan bitirme sınavı ya, yağlı ballı adamlar da var sınavda. Gözetmenler sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar. Tam o sırada gözetmen bakıyor, adamın biri soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor dama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip cevabı fısıldıyor: " Katı, Sıvı, Gaz." Sınav kurulunu dumura uğratan an cevap kagıtları okunurken gerçekleşiyor. Sorunun cevabı, kagıtların birinde aynen şöyle yer alıyor:
- Katır, Sığır, Kaz

2-Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var. Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek evimi aradığında telesekretere bıraktığı not.
- "Babaannesi aradı dersiniz."

3-Nasıl yağmur nasıl fırtına, adam bir taksiye el kaldırır, taksi durur.. Adam gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak "Ohaa orası çok yakın alamam seni" der ve gazlar gider.. Adam çok bozulur ama sonra bir şekilde evine gitmeyi başarır.. Ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki taksi durağındadır ve üçüncü sıradadır.. Hemen plan yapar ve ilk taksi söförüne yanaşır:
- Ataköy'e kaça götürürsün ?"
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bir kere verirsin.
- Hadi be sapık mısın, defol.. Adam bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye yanaşır
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bana bir kere verirsin
- Vay sapıkkk vayy defol sıra üçüncü taksiciye yani bizim taksiciye gelmistir.. Adam yanaşır:
- Ataköy'e kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Peki sana 20 milyon veririm ama bir sartım var
- Nedir ?
- Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın
- Ayıbettin abi tabii...

4-Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp kasaya yanaşıyor... Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın Abimiz de soruyor;
- 43 lira değil mi?...
- Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira..." Abi'mizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor;
-Olur mu hanımefendi, altında 'Size 43' yazıyor...

5-Ünlü güftekâr ve tamburî Osman Nihat Beyefendi çapkınlığı ile pek meşhurmuş. Ankara'da bulunduğu sıralarda güzel bir günde Kızılay'a doğru yürümekte iken hemen önü sıra da çok güzel endâmlı, alımlı, çalımlı bir bayan yürüyormuş. Osman Nihat Bey kadına biraz yaklaşarak başlamış dil dökmeye:
- Aman Ya Rabbi! Ne güzel endamınız var! Şu belin inceliğine bakın. Ya saçların omuzlara dökülüşü. Kadın omuzunun üzerinden arkasına söyle bir bakıp, kafasını çevirmiş ve de sinirli sinirli yoluna devam etmiş. Fakat Osman Nihat Bey kadının peşini bırakmamış ve dil dökmeye devam etmiş:
- Bacaklarınızın güzelliği, keklik gibi sekisiniz ne de hoş... Sizinle birlikte olmak her halde hayata bedeldir..." Ve daha neler ne dil dökmeler. .. Tam bu sırada Kızılay Meydanı' na yaklaşmışlar. Dört yol ağzına ve polisin olduğu yere geldiklerinde kadın bütün sinirli haliyle Osman Nihat Bey'e dönerek:
-Şimdi polise veririm! Deyince: Osman Nihat, masumane bir tavır takınıp, ses tonunu yumuşatarak
- Aman hanımefendi, ben bir saattir yalvarıyorum. Niye polise?

6-Konuyla ilgili açıklama yapan davacının avukatı İdris Karadeniz "Müvekkilim marketten aldığı 2 Lt.lik kampanyalı cocacola ürününün kapağını açtığında hediye çıkmadığını ve tekrar deneyiniz yazısını görmüş. Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar açmış ancak yine aynı şey. Bunun üzerine aynı şişe kapağında tam 4246 defa deneme yapmasına rağmen hediye çıkmamıştır. CocaCola şirketinin tüketiciyi dolandırdığını düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar vermiştir. Bizde bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 10 bin YTL. Maddi tazminat talep etmekteyiz" dedi. Davadan haberdar olan CocaCola yönetimi adına açıklama yapan bir sirket yetkilisi olayın çok komik olduğunu ve artık Karadeniz bölgesine gönderilen ürünlerin kapağına " Başka şişede inşallah " yazmayı düşündüklerini söyledi.

7-Sene 1968, İstanbul Bahçelievlerde Skip tükenmez kalemlerinin fabrikası var ve önünde de 98 no lu otobüslerin durduğu otobüs durağı. Bu durak Bahceli evlerden sonraki ilk durak ve anlatacağım olay gerçekten yaşanmış olay. Otobüsle Bakırköyden Güngörene giderken Bahcelievler durağında otobüse çok güzel bir bayan bindi. Tam biletini alacağı zaman otobüs hareket etti. Bayan biletçiye bir şirinevler bileti verirmisiniz diye sordu. Biletçi bu otobüs Şirinevlere gitmez deyince bayan durdurun otobüsü ineceğim dedi. Biletçinin cevabı hayli ilginç oldu.
- Hanım, hanım kalktı birkere sikip te indirecegiz. Bu lafı duyunca kadının yüzündeki ifadeyi görmenizi isterdim ( bu arada skip otobüs durağının adı )

8-Gerçek Avustralya Mahkeme Gündemi 12659
- Hamile Bayan Davası Yaklaşık 8 aylık hamile bir bayan otobüse biner. Karşısında oturan adamın ona gülümsediğini farkeder. Hemen başka bir koltuğa geçer. Bu sefer gülümseme sırıtmaya dönüşür ve bayan da tekrar yer değiştirir. Adam daha da eğleniyor gibidir. 4. yer değiştirmede adam kahkaha atar, bayan ,şoföre şikayet eder ve o da adamı tutuklattırır. Olay mahkemeye intikal eder. Hakim adama ( yaklaşık 20 yaşındadır ) söyleyeceği bir şeyi olup olmadığını sorar. Adam cevap verir.'' Sayın Hakim , şöyle oldu: Bayan otobüse bindiğinde durumunu farkettim. Üstünde ''Çift Nane İkizleri Geliyor '' yazısı olan bir reklam afişinin altına oturdu ve ben sırıttım. Daha sonra kalktı ve üzerinde ''Logan'ın ağrı kesici merhemi şişikleri azaltır '' yazılı afişin altına oturdu , ben de gülümsemek zorunda kaldım. Daha sonra '' William'ın büyük çubuğu yaptı '' yazan deodorant afişi altına oturunca kendimi çok zor tuttum. Fakat , Sayın hakim , dördüncü defa kalkıp '' Goodyear kauçuğu bu kazayı önleyebilirdi '' afişinin altına oturunca.... ben koptum. DAVA DÜŞMÜŞTÜR.

9-Barbaros bulvarında olmuş bir olay... Arkadaşlarla öyle Barbaros bulvarında yürüyorduk. Bir anda yanımızdan son sürat bir minibüs geçti. Biz 'Freni patladı' filan demeye kalmadan, minibüs kafadan elektrik direğine bindirdi. Hemen koştuk, yardım edelim diye. Minibüse ulaştığımızda manzara şuydu: Yolcuların kiminin kası açılmıs, kiminin dudağı patlamış... Dağılmış vaziyetteler yani. Ama bir tuhaflık var. Çünkü o hallerine rağmen, gözlerinden yaşlar gelecek şekilde gülüyorlar. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. 'Ne oldu?' diye sorduk. Bir iki tanesi, güçlükle 'Şoför, şoför...' diyebiliyor ama yine gülmeye başlıyorlar. Bu şaşırtıcı manzaranın aslını öğrenebilmek için 2,3 dakika geçmesi gerekti. Meğer şoför, tükürürken minibüsten düşmüş. Hani, bizim şoförlere özgü, giderken kapıyı açıp dışarı tükürme hareketi vardır ya. Baba, dengeyi tutturamamış, tükürükle beraber, gümbürt aşagı düşmüş. Minibüs de kontrolden çıkıp direğe bindirmiş.

10-Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı Erzurum Kültür Kurumu İlköğretim Okulu'ndan Mansır Bey anlatıyor... Bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
- "Kardeşim sizin anlattıgınız kimi yapirem fegat program düzgün çalışmiir." Teknik servis elemanı sorar:
- "Nasıl yapıyorsunuz?"
- "Senin anlattıgın kimi."
- "Hata ne?"
- "Yazdıgım bilgiler kaydetmeme ragmen saklanmiir."
- "İşlem basamaklarını tek tek anlatır mısınız?."
- "Tamam" diyor ve başlıyor, anlatmaya.
- "Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıhtan sonra senin anlattıgın kimi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı geliir: Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı çıkir. Ben de diyirem Hee..."

11-Burasi Turkiye; Olayın kahramanları, iki üniversite öğrencisi. Koyu geyik muhabbetinin döndüğü akşamlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer. Delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulü kendi ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz 100 mumluk ampulü. Ve sığdırır da. Ancak bir sorun vardır. Ampulü ağzından geri çıkaramamaktadır. Öbür arkadaşı hayret eder, o da evdeki başka bir ampulü ağzına sokar ve tabi ki o da çıkaramaz. Bu iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verir. Ağızlarında ampul olduğu halde bir taksiye atlarlar. Konuşma zorluğu çekerek güç bela taksiciye dertlerini anlatırlar. Taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da "nasıl olur abi ya, uğraşsanız çıkar, bir asılın şöyle, şaka mi yapıyonuz ?" diye söylenmektedir. Neyse akşamın bir yarısında acile gelirler. Taksiciyle ayrılırlar, doktorlar çocukları beklemeleri için bir odaya alır. Veeee aradan 15 dakika geçmeden taksici kapıda görünür, ağzında ampulle. Amcam çocuklara inanmamış, açık olan bir marketten ampul almış ve denemiştir !!

12-Bu bizim arkadaş bir zaman kuş almış bir yerden. Poşete koymuş deli. Tam eve gidecek, yolda babasını görmüş. O da eve gidiyormuş. "Baba sen bunu al götür eve" demiş. Babası da eve gelince annesine pazardan getirdiği poşetleri vermiş, yanında da bizim arkadaşınkini. Ne bilsin annesi hepsini buzdolabına koymuş. Neyse bizim deli arkadaş eve gelmiş, babasına poşeti sorunca " Buzdolabında" demiş babası. Hemen kuşu poşetten çıkarmış ama hayvan kaskatı kesilmiş. Babası benzin damlatmış ağzına biraz. Kuş 2 dakika sonra havalanmış ama pencereye varmadan küt diye yere yapışmış.
-Babası: "Benzini bitti"

13-Temizlikçi bir kadın dışardan İlkokul diploması almak için sınava girer. Tabiat bilgisinden sorular ve cevaplar şöyle
-Soru "Mide ne iş yapar?"
-Cevap "Sindirim yapar, yediklerimizi ögütür."
-Soru "Akciğer ne iş yapar?"
-Cevap "Solunum yapar, Bizi yaşatır.
-Soru "Kalp ne iş yapar?
-Cevap "Dolaşım yapar.
-Soru "Beyin ne iş yapar?
-Cevap "Bizim apartmanda kapıcılık yapar...

14-Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır arabaya.... adam arka tarafa biner.....
-Şöför " eee hemşerim kimsin nereye gidersin...der"
-Yolcu " ben Azrailim..canını almaya geldim der......şöför alaycı bir tavırla
- "Sen mi Azrailsin der..yaw senin gibi Azrail olurmu hiç der." Yolcu sakin bir tavırla
- "Sen daha önce Azrail gördünmüde tarif ediyorsun der... ve ekler yolcu inanmadın bana öylemi der"
-Şöför " İnanmadım tabii der"
-Yolcu "O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der" gerçekten de adamın dediği gibi şöför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır.. Ama yolcu ön tarafa oturur...olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır.
-Şöför yanındakine "Ee sen kimsin nereye gidersin der."
-Öndeki "Abi ben merkezde biryerde indirirsen çok sevinirim adım felanca der." Şöför " Yaw şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyonmu şu herifi hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der." Öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur.
-Öndeki " Abi arkada kimse yokki" Şöför hışımla arkaya bakar ve
-" Körmüsün be adam arkada oturuyorya der." Öndeki arkaya bir daha bakar ve
-" Abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der." Bu sefer arkadaki söze girer.
- " Gördünmü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der şöföre. Şöförün bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar....arkadaki şöföre.
- "Hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam der. Şöför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan. Sonra....sonra ne olmuş biliyormusunuz????? Adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar...) )

16-Birkaç gün önce trafiğin çok işlek olmadığı bir yerde normal olarak kırmızı ışıkta durdum. O an arkama yanaşan trafik polisinin anonsunu aynen aktarıyorum:
-'34 XXX... devam et, devam et. Sanki biz olmasak duracaksın.'

17-Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk, 'Herkes geçiyordu ben de geçtim' gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor
-'Kaç oğlum kaç! Götünde plakan mı var?!'

Vee Bence En Komiklerden Biri
18-Tüketici hakları konusunda "Müşteri her zaman haklı mı?" sorusunu irdelerken çeşitli ülkelerdeki mahkemelik olayları araştırmışlar ve buldukları belgelerden birisi. Olay gerçek... WorldPerfec (Bilmeyenler için yazıyorum, bilgisayar, elektrikli daktilo gibi aletler için program yapımcısı)... Bu Şirketin müşteriye yardım hattında banda alınmış bir telefon konuşmasını okuyacaksınız. Bu konuşma sonrası WorldPerfect görevlisi işinden kovuluyor. Kovulan görevli WorldPerfect'i kendisini "Gerekçesiz" işten çıkardığı için mahkemeye veriyor. İşte bu konuşmanın deşifresi.
-WorldPerfect yardım hattı, buyrun, nasıl yardımcı olabilirim.
-WorldPerfect`te bir sorun oldu.
-Nasıl bir sorun?
-Yazı yazıyordum, birden bütün kelimeler gitti.
-Gitti mi?
-Yokoldu!
-Ekranda şu anda ne görüyorsunuz?
-Hiç bir şey.
-Hiç bir şey mi?
-Yazdığım hiç bir şey ekrana çıkmıyor.
-Hala WorldPerfect programında mısınız yoksa programdan çıktınız mı?
-Bunu nereden bileyim.
-Ekranda bir "C" harfi görüyormusunuz?
-Bir "hece" mi..
-Boşverin. Ekranda yanıp sönen bir çizgi var mı?
-Söyledim ya hiç bir sey yazmıyor.
-Monitör üstünde yanan bir lamba var mi?
-Monitor ne?
-Ekranı olan yer, televizyon gibi... Çalıştığınızı gösteren küçük bir lamba var mı?
-Bilmiyorum.
-Monitorün arkasına bakın, oraya bir elektrik kablosu giriyor olması lazım. Görebiliyor musunuz?
-Evet.
-Harika, o kabloyu takip edin duvarda elektriğe bağlımı bana söyleyin.
-Bağlı.
-Harika. Monitorün arkasına bakınca bağlı olan tek kablo mu gördünüz, yoksa iki tane mi?
-Görmedim.
-Tekrar bakar mısınız, ikinci bir kablonun da bağlı olması lazım.
-Evet buldum.
-Tamam, şimdi onu takip edin bilgisayara bağlı mı diye bakın.
-Kabloya ulaşamıyorum.
-Ulaşmayın, bağlı mı diye bakabilir misiniz?
-Olmuyor.
-Bir seyden destek alıp eğilip bilgisayarın arkasına baksanız...
-Eğilmek dert değil, karanlık olduğu için bakamıyorum.
-Karanlık?
-Ofisin ışıkları kapalı, pencereden gelen ışık yetmiyor.
-Ofisin ışıklarını yakın.
-Yanmaz.
-Neden?
-Elektrikler kesik.
-Elektrikler mi kesik. Tanrım..! (kısa bir sessizlik) Bilgisayarın kutusu, kitapları her şeyi duruyor mu?
-Evet dolapta.
-Şimdi bilgisayarı sökün, aynen aldığınızdaki gibi paketleyin ve aldığınız dükkana iade edin.
-Durum bu kadar kötü mü?
-Korkarım öyle!
-Peki tamam. Onlara ne diyeceğim?
-"Ben bilgisayar kullanamayacak kadar aptalım" diyeceksiniz...

Tabu Diyalogları

Kelime: Çirkef
x: Hani var ya böyle hamamda kadınlar kavga
ederken birbirlerine bu şekilde bağırırlar
y: Or...puuuuu
x: Ya hani var ya böyle çirkin gibim bi şey
y: Ördek yavrusu
x: Ya böl çirkin'i ortadan, bişey ekle
y: Çiroz
x: Allah belanı versin!


Kelime: Timsah
x: Abi bööle hani kertenkele nedir ?
y: Hayvan
x: Ne cins hayvanı ?
y: Sürüngen
x: Ok abi bu kertenkelenin birkaç beden büyüğü
x: Ejderha
y: ?!???!!


Kelime: Suşi
x: Hani oğlum varya ya gözleri çekik kim onlar
y: Caponn !
x: Hah !. ne yer bunlar abi ?
y: Iıııh, neydi la... tsunami..


Son kelime eğer bilinirse oyun ve hesap girecektir.
Süre son 10 saniye
Kelime: Lambada
Ekip1 bakan kişi: Aha sıçtınız
Ekip2 anlatan kişi: Sen öyle san. Söyle bakalım
Alaaddinin cini nerede yaşar ?
Ekip2 anlayan kişi: Lambada
Ekip1 toptan: Haskktirr...


Kelime: Van Gogh
x: Abi bu kişi bir organını kesen bir sanatçı
y: Bülent Ersoy!!!


Kelime: Miras
x: Şimdi diyelim Mısır'da deden var, bu artık
yaşamıyor, sana ne bırakır?
y: Piramit.


Kelime: Cumhuriyet
x: Ataturk ne kurdu?
y: Kitap kurdu


Kelime: Göçmen
x: Ördekler kışın ne yapar?
y: Göç eder.
x: Adamın ingilizcelisini bunun sonuna getir.
y: Ördekmen?
x: Error verdim!!!


Kelime: Uğur Dündar
x: Tv de program yapiyo hani yillardir
y: Reha muhtar? ali kirca?
x: Yok yok sarisin mavi gozlu
y: Ataturk?
x: İptal!


Kelime: Kramp
x: Hani futbolculara girer
y: Krampon


Kelime: Serüven
x: Abi Macellan nası biriydi?
y: Ne biliyim iyi biriydi heralde (birinci kopuş, ama duur)
x: Abi onu demiyorum neye düşkündü?
y: Karıya kıza bi de içkiye olabilir


Kelime: Mısır
x: Keops nerde?
y: Etiler!!
x: Allah cezanı versin emre....

Bunları Duymuş muydunuz?

Elektrikli tele tuvaletini yapma, çarpılırsın! Denize dalarak size doğru ateşlenen silahın kurşunlarından korunabileceğinizi biliyor muydunuz?
Belki bu hileyi şimdiye kadar izlediğimiz James Bond filmlerinde görmüş ama olayın heyecanından kendimizi kurtardığımız anda böyle bir şeyin sadece filmlerde olabileceğini düşünmüştük. Fakat 'Discovery' kanalının en hit şovlarından 'Mythbusters'ın yapımcıları bu hilenin ve bunun gibi onlarca ilginç şehir efsanesinin gerçekten de hayat kurtardığını bilimsel verilerle açıkladı.
İşte sizin için seçtiklerimiz…

1-Şimşeklerin çaktığı bir havada cep telefonuyla konuşan bir kişiyi elektrik çarpar mı? 'Mythbuster' ekibi bu teoriyi bir kuklaya 200 bin voltluk elektrik vererek test etti. Ve sorunun cevabının kesinlikle 'çarpar' olduğunu kanıtladı.

2-Tavanda dönen bir pervane yerinden çıkıp bir insanın üzerine gelirse o kişinin kafasını keser mi?

Dönen pervanelerle bir dizi deney gerçekleştiren 'Mythbuster' ekibi pervane son hızda dönse bile bir insana çarptığında kırılıp kimseye zarar vermeyeceğini ispatladı.

3-Göğüslere takılan silikonlar yüksek irtifada veya alçak hava basıncında patlar mı? Çılgın ekip yaptıkları testlerden sonra silikonların birçok farklı çevre koşuluna uygun olarak tasarlandığını ve asla patlamayacağını kanıtlayarak bu sorunun cevabını 'hayır' olarak belirledi.

4-Balıkların hafızası 3 saniyede bir silinir mi? Bir grup balığı engel testlerinden geçiren Mythbuster ekibi bir ay sonra aynı teste tabi tuttuğu balıkların testi nasıl tamamlayacaklarını hatırladıklarını ortaya çıkardı. Bu sonuca göre yukarıdaki sorunun cevabı için kesinlikle 'hayır' diyebiliriz.

5-Benzin istasyonunda cep telefonuyla konuşmak patlamaya neden olur mu?
'Bir cep telefonu statik elektrik birimini keserek benzini tutuşturamaz. Yine de telefonunuzla sürekli arabaya çıkıp girerseniz düşük bir ihtimal bile olsa bu durum bir patlamaya neden olabilir'. Mythbuster ekibinin ortaya koyduğu bu bilimsel gerçeklerin ışığı altında bu sorunun cevabına rahatlıkla 'hayır' diyebiliyoruz.

6-Elektrik teline tuvaletinizi yaparsanız çarpılır mısınız?
'Mythbusters' ekibi bu sorunun cevabını bulmak için de kapsamlı bir deney yaptı. Bir cansız mankeni birkaç litre idrarla ıslatarak elektrikli tele bağladı ve olanlar oldu. Bu deneyin sonuçlarına göre elektrik teline tuvaletinizi yaparsanız %100 çarpılırsınız.

7-İnsan sesi bir bardağı çatlatabilir mi? Bir bardağı çatlatacak insan sesi frekansını bulmak için en son teknolojiyle donatılmış araçlarla deney yapan çılgın ekip bu deneyimlerine opera sanatçısı Jaime Vendera'yı da ortak etti. 'Mythbuster' ekibinin bulduğu frekansı sesiyle taklit eden Vendera cam bir bardağı çatlatmayı başardı. Bu deneyin sonucuna göre bir insanın sesini bir şarap bardağını çatlatacak frekansa getirerek eğitmesi mümkün.

8-Bir köpekbalığının burnuna yumruk atarsanız saldırıya uğrar mısınız?
Bu konuda da çalışmalar yapan ekip köpekbalıklarının aldıkları darbelere kaçarak tepki verdiklerini fakat siz onları yumrukladıktan kısa bir süre sonra geri geldiklerini belirtti. Eğer hayatta kalmak istiyorsanız köpekbalığını yumruklamaya devam etmeniz gerektiği de sıra dışı ekibin verdiği bir başka tüyo.

9-Bir gökdelenden düşen bozuk para birinin kafasına gelirse ölümcül sonuçlar doğurabilir mi? 'Mythbuster' ekibi bozuk paranın bir silahtan çıksa bile derinin içine işlemeyeceğini fakat temas ettiğinde insanın canını feci şekilde yakacağını belirtirken bu sorunun cevabını 'hayır' olarak belirledi.

Öfke Kontrolü

Bazen işler yolunda gitmez ve cinlerimiz
tepemize çıkar ve sinirimizi başkasından
çıkartırız! Ama böyle durumlarda sinirimizi
tanıdığımız birinden değil de, hiç
tanımadığımız birisinden çıkartmak daha iyidir.

Bir gün arkadaşıma telefon edecektim, numarayı
çevirdim, bir erkek 'alo?' dedi, ben 'Zeynep'i
aramıştım' deyince, adam bağırarak 's.....git
lan, doğru numarayı çevir!' demez mi! Bir
insanın bu kadar kaba olabileceğine inanamadım.
Sonra gerçekten arkadaşımın son iki
numarasını şaşırdığımı farkettim.

Ama birden aklıma bir şey geldi. Bilerek, tekrar
yanlış numarayı çevirdim. Karşıma yine aynı
adam çıktı. Ve 'alo' deyince, 'sen eşşolueşeğin
tekisin' deyip, telefonu yüzüne kapattım.
Sonra o numarayı yazıp yanına 'eşşolusu'
diye not ettim.O günden sonra, ne zaman
bir şeye sinirlensem, öfkelensem, eşşsolusu'nu
çevirip, 'sen eşşolueşeğin tekisin' deyip
kapatıyor ve rahatlıyordum.

Bir gün alışveriş merkezinde tam park yeri
bulmuşken, siyah bir BMW benim saatlerdir
beklediğim yere girmez mi! Korna çaldım
ama aldırmadı, arka camında 'satılık'
ilanı ve telefon numarası vardı. Hemen
numarayı not ettim. Eve dönünce,
numarayı aradım, karşıma bir adam çıktı.

'Siz, siyah satılık BMW'si olan kişi misiniz?'
'Evet'
'Arabayı nasıl görebilirim?'
' Suadiye, Akın sokak, 34 numara, araba
tam evin önünde duruyor'
'İsminiz?...'
' Mehmet.....'
'Ne zaman müsait olursunuz Mehmet Bey?'
'Her akşam 6'dan sonra evde olurum'
'Sana bir şey söyleyeceğim Mehmet..' 'Evet?...'
'Sen eşşolueşşeğin tekisin'

Ve telefonu yüzüne kapattım, onun numarasını
da yazdım ve yanına 'eşşolusu 2' diye not aldım.

Bundan sonra iki tane eşşolusu vardı.
Bir gün eşşolusu 1'i aradım. Telefonu açıp da ben 'Sen eşşolueşeğin tekisin' der demez,
'Senin kim olduğunu bir bulursam.. .'

'Ne yaparsın?'
'Kıçına tekmeyi yiyeceksin!'
'O zaman sana adresimi vereyim de gel'
' Ver de gör gününü!..'
'Suadiye, Akın sokak, 34 numara, siyah
bir BMW var kapıda..'
'Hemen geliyorum, son duanı etmeye başla!'
'Hah, hah ödüm koptu' deyip telefonu kapattım. Sonra 'eşşolusu 2' yi aradım, ona da
'sen eşşolusueşeğin tekisin' deyince, çok
kızdı, kim olduğumu bilse beni öldüreceğini
söyledi, ona 'öyle mi, birazdan geliyorum,
bekle' dedim.

Ve hemen polisi arayıp, Suadiye, Akın
sokak 34 numarada oturan gay sevgilimi
öldürmeye gittiğimi söyledim. Peşinden
magazine meraklı bir tv kanalını arayıp,
aynı adresi verip, travestilerin çıngar
çıkardığını, ortalığı birbirine kattığını
söyledim! Ve sonra arabama atlayıp,
olacakları izlemek için aynı adrese
doğru sürdüm. Tam zamanında gitmiştim,
iki 'eşşolusu' birbirlerine girmişken,
altı-yedi polis onları ayırmaya geliyordu,
tv. kameramanları da olayı görüntülüyorlardı.

Kendimi çok iyi hissettim. Öfkeyi
kontrol etme mekanizması çok işe yaramıştı.

Verilen varsa özür dilerim verilmeyenler için teşekkür beklerim

LÜTFEN EMEĞE SAYGI YORUMSUZ KALMASIN
 
Geri
Üst