Euro 2008

Vtnsvr

New member
Yılmaz ÖZDİL


Takunyaspor: İman gücüyle oynayıp, geçen sezonu şampiyon bitirdi. Rakipler duran toplara bile vuramadığı için liderliğini koruyordu. Tam kupayı kaldırmaya hazırlanırken, Yargıspor’dan Abdurrahman’ın uzatmada attığı rövaşata golüyle şoke oldular... Santrfor Takoz Recep çılgına döndü, hakemlere saldırdı. 100 bin maç saha kapatma cezası yemeleri bekleniyor. Kulüp kapatılırsa, Takkespor’a transfer olacaklar.

*

Liboşspor: Forma aşkı sıfır... Zaten forma renkleri de yok. Bonservisleri Sorosspor’da... Bu sezon Takunyaspor’da kiralık oynuyorlar. Daha önce Kıratgücü’nde ve Papatyagençlik’te ter dökmüşlerdi. Yabancı pasaport taşımalarına rağmen yabancı kontenjanından sayılmıyorlar; ancak, kendi kalelerine gol atmaktan adeta zevk aldıkları için milli takıma alınmıyorlar.

*

Hizipspor: Ver topu bunlara, 24 saat pas yapsınlar, kafasında sektiren mi ararsın, kendi kendine çalım atan mı... Gene de bitirici vuruşu yapamazlar. Herkes kendi ortasına kendisi vurmak istediği için, ceza sahasına girince birbirleriyle kavga ederler, küserler, kimi maçı terk eder, kimi topu alır gider. Yanlışlıkla gol bile atsalar, bu sefer hakeme itiraz ederler, "ofsayttı, görmedin" derler. Her maçtan sonra "yenildik ama ezilmedik" derler. Geçenlerde bir tanesi soyunma odasında "no"ya basacağına "yes"e bastı, taktiği bütün rakipler duydu. Telefonu UEFA’ya şikáyet ettiler, UEFA’yı FIFA’ya şikáyet ettiler, FIFA’yı da taraftara şikáyet ettiler. Taraftar kulübü yakmaya kalkınca, taraftarı da UEFA’ya şikáyet ettiler.

*

Kımızspor: Sert futbol oynayan bir takım; dan dun... Desteklemeyeni dövüyorlar. Teknik direktörü kapalı kutu... Sezon öncesi ip atlayarak formda olduğunu göstermiş, tribünleri doldurmuştu. Ancak, kendi takımına taktik vereceğine, "şöyle oynayın, böyle oynayın" diye, devamlı Takunyaspor’a taktik veriyor. Bu nedenle Takunyaspor’la şike yaptığından şüpheleniliyor. Bu şüpheyi dile getireni de dövüyorlar. Şampiyonluk için, Yargıspor-Takunyaspor ve Postalspor-PKK İTmanyurdu derbilerinin sonucunu bekliyor.

*

Garibanspor: Gelen takıyor, giden takıyor. Folluk oldu. Stadı satıldı. Kramponlarına bile haciz geldi. Tekmeye kafa uzattığı için, beyin sarsıntısı geçirdi, durumu kavrayamıyor. Bu akşam maçı var gene... Umutlu hálá... Avrupa Kupaları’na katılacağını sanıyor.
 

Vtnsvr

New member
"Garibanspor: Gelen takıyor, giden takıyor. Folluk oldu. Stadı satıldı. Kramponlarına bile haciz geldi. Tekmeye kafa uzattığı için, beyin sarsıntısı geçirdi, durumu kavrayamıyor. Bu akşam maçı var gene... Umutlu hálá... Avrupa Kupaları’na katılacağını sanıyor."
Çok çok doğru.
 

Vtnsvr

New member
Oktay EKŞİ


Biz utandık


SİZ önceki gece oynanan Türkiye-Hırvatistan futbol maçını çocuklarımızın kazanmasına sevinenlerden birisiniz değil mi?

Futboldan anlamayan, maç izlemeyen, özellikle maç yorumu dinlemekten nefret eden biri olmamıza rağmen elbet biz de çok sevindik.

Ama keşke utancımız, sevincimizden büyük olmasaydı.

Gece saat 24.00’e yaklaşırken bir anda kendimizi Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesini haraca kesen, şehirleri yağmalayıp katliam yapan Cancevit (Janjawid) haydutlarının baskınına uğramışız gibi çaresiz, devletsiz, yapayalnız hissettik.

Çünkü 2010 yılının Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildi diye övündüğümüz İstanbul’un sevgili ve pek medeni (!) halkı, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda hayli şanslı maçlar çıkardığı bilinen milli takımımızın Hırvat milli takımını yenmesini kutluyordu.

Nitekim bir serseri kurşuna -pardon bir serserinin kurşununa- hedef oluruz korkusuyla pencereden dışarı bakamadık.

Yanılmıyorsak 10-15 dakika boyunca İstanbul’un tüm semtleri, sadece tabancalardan değil, ancak güvenlik güçlerinde veya terör yahut mafya tipi örgütlerin elinde bulunan otomatik silah sesleriyle inledi.

Bu satırların yazıldığı dakikaya kadar gelen bilgiye göre İstanbul’da 5 kişi atılan bu kurşunlarla yaralanmıştı

Niğde’de, Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde birer, Adana’da 2, Mersin’de 2, Kahramanmaraş’ta 1, Bursa’da 1, Gaziantep’te 5, Samsun’da 1 kişi de sırf Türkiye-Hırvatistan maçından galip çıkmamızı insanca değil de hayvanca kutlayanlar yüzünden yaralandılar.

Diyebilirsiniz ki, "Ceza Kanunu, kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilere korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda (...) silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde bir hüküm içermiyor mu?

Elbet içeriyor. Nitekim İstanbul Valisi Muammer Güler, "sevinçlerini silahla havaya ateş açarak gösterdiği tespit edilen 54 kişi hakkında adli işlem başlatıldığını" bildirmiş.

Kimse kimseyi çocuk yerine koymasın!

İstanbul Valisi Güler de biliyor ki, hakkında işlem başlatıldığı bildirilen 54 kişi, aynı suçu işleyen belki 54 bin kişinin sadece binde birini ya temsil ediyordur yahut o kadar bile değildir.

Çünkü "maçı kazandık" diye havaya mermi sıkanların önemli bir kısmı çok muhtemelen bu maddeyi uygulaması gerekenlerdi.

Bir suçu bizzat devlet görevlileri işleyince o suçun önlenmesini bekleyebilir misiniz?

Türkiye’yi ilkel bir Afrika ülkesi konumuna düşürenlerin başında o nedenle, sokaktaki adamdan önce, devlet yetkisiyle donatılmış kravatlı hayvanların geldiğini görmeye mecburuz.

Onların da başında, nerdeyse her isteyenin silah taşımasına izin verecek kadar kötü ve tehlikeli bir "silahlanma" politikasını uygulayanlar gelmektedir.
 

Vtnsvr

New member
Recep Terim...


Fatih Terim kadar başarı kazanıp, Fatih Terim kadar sevilmeyen bir başka teknik direktör yoktur herhalde dünyada...

Aynı şekilde, Tayyip Erdoğan kadar oy alıp, Tayyip Erdoğan kadar sevilmeyen bir başbakan da yoktur.

*

Kaderleri ortak.

*

Bana sorarsanız, bu garip durum, Türk halkının "futbol"u ve "siyaset"i çok biliyor olmasından kaynaklanıyor... Herkes teknik direktör, herkes siyaset adamı.

*

Gir bir manava, sana Almanya karşısında nasıl oynamamız gerektiğini anlatsın... Veya bin taksiye, illa ki, işsizlik, enflasyon konularında çözüm önerileri vardır... Askerliğini kantinde onbaşı olarak yapan, Irak’ı nasıl dümdüz edeceğimizi bilir... Hayatında Edirne’den öteye geçmemiş zabıta, Avrupa Birliği uzmanıdır.

*

Aslına bakarsanız, ahalinin kendini ’’otorite’’ hissetmesinin sebebidir, bizzat Fatih Terim ile Tayyip Erdoğan...

Ona bakar, bir de kendine bakar, pek bir fark göremediği için "o yapıyorsa, ben de yaparım" diye düşünür...

Mesela, Tayyip Erdoğan’dan başbakan oluyorsa, Hal Müdürü’nden niye olmasın?

Yıldırım Akbulut olmadı mı?

*

Ve, aslına bakarsanız, Fatih Terim’le Tayyip Erdoğan’ın bunca başarıya, bunca oya rağmen, bu kadar gergin, bu kadar tahammülsüz, bu kadar tedirgin olma sebebi de, budur... "Ben olduğuma göre, başkası niye olmasın" diye düşünür... Olabilir çünkü.

NOT:

Travmanı da al git.


Yılmaz ÖZDİL
 

klavuz13

Banned
saçmaspor...

saçmasporun teknik direktörleri hergün saçmamalamalarına biryenilerini ekleyrek ligin dibinde yer almaya devam ediyor....
 

VolkaN

Altın Üye
üslubunuza dikkat edin her ağzınıza geleni söylemeyin burası forum
kişisel atısmalarınızı pm yoluyla halledin

gereksiz mesajlar silinmiştir
 

Vtnsvr

New member
Yılmaz ÖZDİL
2002-2008...


Herkes karnından konuşuyor ama, Avrupa Şampiyonası’na damgasını vuran flaş isim, sahada değil, tribündeydi...

Futbol Federasyonu Başkanı’nın eşi.

*

Öncelikle, eşini saklamayan, onurlu bir şekilde yanına oturtan, elinden tutan, sevindiğinde coşkuyla sarılan Futbol Federasyonu Başkanı’nı kutlarım...

Bence her kocaya örnek olmalı.

*

Ama o görüntülerin anlattığı bir başka Türkiye gerçeği var. O da şu...

*

Sene 2002, Haziran.

Dünya Kupası’ndayız.

Cumhurbaşkanı’nın eşinin başı açıktı... Başbakan’ın eşinin başı açıktı... Başbakan Yardımcılarının eşlerinin başı açıktı... Dışişleri Bakanı’nın eşinin başı açıktı... Tüm protokol gibi Futbol Federasyonu Başkanı’nın eşinin de başı açıktı.

*

Sene 2008, Haziran.

Avrupa Şampiyonası’ndayız.

Cumhurbaşkanı’nın eşi türbanlı... Başbakan’ın eşi türbanlı... Başbakan Yardımcılarının eşleri türbanlı... Dışişleri Bakanı’nın eşi türbanlı... Futbol Federasyonu Başkanı’nın eşi türbanlı.

*

Adam adama...

Tam saha prestir bu.

Şimdi sıra geldi, eşi türbanlı milli takım teknik direktörüne...

*

Değişmeyen ve anlaşılan o ki, değişmeyecek tek durum var: 2002 Dünya Kupası’nda Ekonomiden Sorumlu Bakanımızın eşi Amerikalı’ydı, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda Ekonomiden Sorumlu Bakanımızın eşi Amerikalı...

Cümleten hayırlı maçlar.
 

HTML

Üst