Esad Gitse Bir Dert Gitmese Başka Dert

sonsuzluğa

Moderatör
Moderatör
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
26,181
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ayağın taşa mı çarptı, dön kalbine bak. ETTİN Mİ B








Tunus, Mısır, Libya ve Yemen'den sonra 'Arap Baharı'nın kurban alacağı son lider Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad gibi görünüyor. Suriye'de yaklaşık bir yıl önce başlayan şiddet olaylarında BM'nin verilerine göre 8 bin kişi hayatını kaybetti. ABD öncülüğündeki Batılı ülkeler, Suriye'de Libya benzeri bir askeri müdahaleden söz etmiyor. Bunun bir nedeni Suriye'nin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olmaması, diğer önemli neden ise Rusya ve Çin'in olası bir askeri müdahaleye şiddetle karşı çıkması. Suriye'de Beşşar Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasını en dikkatli izleyen ülkeler ise komşuları. Suriye komşusu ülkeler Esad'la ilgili pozisyonlarını belirlemeye başladı. Türkiye, Esad'a karşı açık tavır alarak muhalifleri desteklerken, Irak ve Lübnan, Esad'ın iktidarda kalmasını yeğliyor. Ürdün pozisyonunu tam olarak netleştirmedi. Suriye'nin güneydeki komşusu İsrail ise kim olacağını kestiremediği bir düşmandansa, tanıdık bir düşmanı yeğliyor. İşte Suriye'nin komşularının Esad rejimine karşı tutunduğu tavır:




Suriye'de geçtiğimiz mart ayında şiddet olayları başlamadan önce Ankara ile Şam arasında bir bahar havası hakimdi. Türkiye ile Suriye 2007 yılında serbest ticaret bölgesi anlaşması imzaladı. Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret hacmi 2 milyar dolara ulaştı. İki ülke karşılıklı olarak vizeleri kaldırmıştı. Şiddet olaylarının başlamasının ardından Ankara, Esad'a tavsiyede bulunarak, halkının sesini dinlemesini istedi. Ancak Esad'ın muhaliflerin isteklerini şiddetle bastırması sonrasında Ankara, Şam yönetiminden hızla uzaklaşarak, muhalifleri desteklemeye başladı. Suriye'deki şiddet olaylarından kaçan binlerce Suriyeli mülteci Türkiye'ye sığındı. Suriyeli muhalifler başta İstanbul'da olmak üzere Türkiye'de defalarca toplantılar düzenledi. Suriye'de rejim değişikliğinin biran önce olmasını isteyen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ankara, Suriye'de olası bir iç savaşın kendi sınırını aşarak topraklarına sıçramasından çekiniyor. Ayrıca Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle yaptığı ticaret yolu da Suriye'den geçiyor. Türkiye, Suriyede olası bir rejim değişikliğinde Şam'da yönetimde Sünni çoğunluğun temsilcilerini görmek istiyor. Ancak Şam'daki iktidar değişikliğinde Ankara, diğer bir komşusu İran'la da ilişkilerini bozmamak için çaba harcıyor.



Suriye konusunda politika belirlemekte en çok zorlanan ülkelerin başında Lübnan geliyor. Lübnan'da şu anda iktidarda bulunan hükümet Hizbullah destekli. Hizbullah ise Şii İran tarafından finanse edilen bir örgüt. Hizbullah da İran gibi Suriye'de Esad'ın gitmesini istemiyor. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah daha dün bir açıklama yaparak, Beşşar Esad'a desteğini yineledi. Hizbullah Suriye'de Esad'ın devrilmesinin kendisi için ağır bir darbe olacağını biliyor. Bu nedenle mevcut Suriye rejimiyle birlikte çalışmaya devam ediyor. Suriye'deki şiddet olaylarından kaçan mültecilere de Lübnan'da baskı uygulanıyor. Suriyeli muhaliflerin bu ülkedeki faaliyetleri Lübnan istihbaratı tarafından Şam'a rapor ediliyor. Şiddet olaylarından kaçıp Lübnan'a sığınanların zorla Suriye'ye gönderildiği de iddialar arasında. Buna karşın Lübnan'da muhalefet Suriye'deki iktidar değişikliğini büyük bir sabırla bekliyor. Lübnan eski başbakanı Refik Hariri suikastından Şam sorumlu tutuluyor. Ancak Lübnan'daki muhaliflerin başka bir endişesi daha var. İktidardan düşmesi halinde Esad yanlılarının Lübnan'a kaçarak, şiddet olaylarını bu ülkeye yaymasından korkuyorlar.



Suriye'nin komşuları içindeki en büyük ticari ortağı Irak. 4.2 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olan Irak, Suriye'de Esad'ın iktidardan düşmesini istemiyor. Saddam Hüseyin'in Irak'ta devrilmesinin ardından iktidara gelen Şiiler, Alevi Esad'ı kendilerine daha yakın görüyor. Irak'ın önemli bir endişesi de Esad'ın iktidardan düşmesi durumunda, sınırında yaşayacağı olası kargaşa. Irak'ta yaşayan Kürt ve Sünni muhalif gruplar, Suriye sınırına yakın bölgede yaşıyor. Sınırın diğer tarafında da yine Kürtler ve Sünniler yaşıyor. Sınırın iki tarafında akraba olan bu grupların şiddeti Irak'a taşımasından endişe ediliyor.




Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın iktidarı bırakmasını ilk talep eden Arap lider Ürdün Kralı Abdullah oldu. Geçtiğimiz kasım ayında Esad'ın iktidarı bırakmasını isteyen Kral Abdullah, Şam-İran-Hizbullah koalisyonu karşısında Batı ve İsrail'in yanında yer almayı tercih etti. Ürdün 1994 yılında Suriye'nin baş düşmanı İsrail ile barış anlaşması imzaladı ve 1999'da Hamas lideri Halit Meşal'i sınırdışı etti. Sınıdışı edilen Meşal'in durağı Şam oldu. Ancak Suriye'deki Esad rejiminin Ürdün'ü köşeye sıkıştırmak için önemli bir kozu var: Su. Ürdün için hayati önemde bulunan suyun kontrolü Suriye'nin elinde. Suriye, Ürdün'ün ticaret yolu üzerinde bulunduğu için ekonomik açıdan da büyük sıkıntı yaşayabilir.



Paradoks gibi görünebilir ama Esad'ın iktidarda kalmasını isteyen ülkelerden biri de İsrail. Suriye 1948, 1967 ve 1973 yıllarında İsrail'e karşı yürütülen savaşlarda öncülük yaptı. Bu savaşlardan sonra İsrail'in en büyük düşmanları Hamas ve Hizbullah'ı da Şam desteklemekten hiçbir zaman geri durmadı. Suriye'nin toprağı olan Golan Tepeleri 1974 yılından bu yana İsrail'in işgali altında. Ancak 1974 yılından bu yana ufak tefek çatışmalar dışında Suriye sınırı İsrail için en güvenli nokta oldu. İsrail, Suriye'nin nükleer tesislerini vurmasına rağmen bu sınırda bir çatışma yaşanmadı. Beşşar Esad iktidara geldikten sonra İsrail ile dolaylı barış görüşmeleri yürüttü. İsrail'deki Binyamin Netanyahu hükümeti resmi açıklamalarında Beşşar Esad'ın gitmesini savunuyor. Ancak İsrail'de kapalı kapılar ardında Esad'ın iktidarda kalmasının kendileri için daha iyi olacağı belirtiliyor. İsrail'in bu konudaki poltikası net: 'Ne yapacağı kestirilemeyen bir düşmana sahip olacağıma, davranışlarını kestirebileceğim bir düşmanım olsun daha iyi.' İsrail'in bu siyaseti gütmesinin nedeni Mısır'da yaşadıkları. Mısır'da Müslüman Kardeşler iktidara geldikten sonra İsrail ile Mısır'ın Camp David'te imzaladığı anlaşmayı tartışmaya açtılar.





KAYNAK


 
orta doğuda daha doğrusu islam toplulukarında ne hikmetse insan hayatı oldukça ucuz ama bizim bir vatandaşımı haksız yere bir yerde ölse pek umrumuzda olmuyor ama adamın askeri bir yerde ölse orayı kilometrelerce oteden vuruyor ırakta körfez savaşında saddamın sarayları yerıne ırak ıstıhbarat bınasını vurdu bu kadar güç vardı neden saddamı vurmadı veya bölgesel operasyon yapıp saddamı almadı neden ?

gelelım asıl konuya SURİYE ölenler masum sıvıller ama kimi zaman ölenler ellerinde silah olanlar yanı ayaklanan halk destekcileri bilinmiyor aslında bellide girmye gerek yok

esada bağlı kuvetler sıvılerı ölduruyor bu kıyım ya sıvılerın öldürdüğü askerler ne ?

çok önemlı değil asker bu ölmek için o göreve geldi diyorsak avrupalı ülkelere bakın bir askerı tehlikeye atmamak için bir sokagı yok ediyor içindeki siviller ile

ve surıyede bölgesel catışmlar vardı en son 100 kadar surıye askerı pusuya düştü coğu öldü sonra esada baglı kuvetler bunun üzerine baskıyı ve kıyımı artıtrdı

burada suçlu kim hanı demokrası deriz ya esadı seveler de var sevmeyenlerde o zaman coğunluga bakarız peki cogunluk kımde ?

biz 82. vilayetimiz surıye derken ıraka konuşlanmayı düşünürken orta doguda süper güç olma yolunda giderken birden patlak veren bu arap baharı neden oldu ki ?


sivil veya asker ölenler var bunlar ne içinve kim için ölüyor merak ediyorum
 
Geri
Üst