Bayanlar için ... 
Eski zaman köşklerinde "evlatlık", yahut "besleme" denen; Anadolu köylerinden getirtilmiş bedava "çocuk hizmetçiler"in, evdeki hanımlara hitapları ikiye ayrılırdı; yaşlılara "büyük hanım" denirdi, gençlere de "küçük hanım"...
Günümüzün, torunlarım yaşındaki "küçük hanımları"yla, bazen konuşup şakalaştığım oluyor.
Onlara:
- Erkek arkadaş çok, ama evlenmek için koca pek yok; öyle değil mi, diye soruyorum gülerek...
Bazıları, yine eski bir Rumeli deyimiyle, "kuyruğu dik tutarak":
- Evlenip de ne olacak, şart mı sanki evlenmek, diyorlar.
Bilemiyorum, içlerinden geçeni mi söylüyorlar gerçekten?
***
Okul yaşlarında, birbirleriyle durmadan konuşup gülüşen genç kızların, belirli bir yaştan sonra yürekten gelen kahkahaları azaldıkça azalıyor; elde olmayan bir refleksten ateşlenen gerçek gülüşlerin yerini, yapay kibarlık gülücükleri almaya başlıyor...
Sanırım tüm dünya kadınlar için de, bir oranda böyle bu...
Neden belirli bir yaştan sonra otantik gülüşler azalıyor kadınlarda?
Bu konularda yapılmış araştırılar, nedense pek yansıtılmıyor evrensel kitlelere...
***
Üstünde hiç araştırı da yapılamamış, bir başka konu ise; 60 - 70 yaş arası kadınların, kendi yaşam serüvenleriyle ilgili gizli kalmış pişmanlık oranları...
Zaman zaman iç çekerek:
- Ah keşke o ilk nişanlımdan ayrılmasaydım, diyenler...
- ...
- Ah keşke şu dangalak herifle evlenmeseydim, diyenler...
- ...
- Ah keşke evden kaçacağıma, bitirseydim o okulu, diyenler...
60 - 70 yaş arası kadınların ortalama acaba kaç "keşke"leri, kaç temel pişmanlıkları var?
Şimdiye dek yeryüzünde hiç araştırılmamış bir konu işte...
***
Nedense pek aklıma takılır, hiç araştırılmamış konular...
Vaktiyle otomatik olmayan ev telefonlarını, istenen telefon numaralarına bağlayan küçük bir telefon santralı bulunduğu için, adı "Santral" Sokağı olan, bugünkü Ömer Paşa Caddesi''''''''nden yürürken; gözlerim yine vaktiyle Burhan Felek''''''''in, artık "Cafe"ye dönüşmüş, tek katlı, küçük bahçeli yazlık evine derinliğine bir kanca atıyor bazen...
Sanırım Babıali''''''''de, köşe yazarlığını en uzun sürdürmüş kalem oydu; hani nerdeyse 90''''''''ına kadar...
Acaba tüm yazılarından toplam, ne kazanmıştı?
İşte yine hiç merak edilmemiş bir konu...
Tıpkı kadınların oranı hiç merak edilmemiş "keşkeleri" gibi; tıpkı son 80 yılda "örtülü ödenek"ten kimlere neler verilmiş olduğunun hiç merak edilmemiş olması gibi...
***
Sirkeci - Halkalı banliyö treni, Sirkeci Garı''''''''nda manevra yaparken frenleri tutmamış ve raydan çıkarak beton perona bindirmiş; bir büfe yıkılmış. Neyse ki ölen ve yaralanan olmamış.
Atatürk Havalimanı''''''''nda, klimalar bozulmuş, tartışmalar çıkmış.
Daha böyle yüzlerce eksi olay...
***
Türkiye''''''''de sayıları 450 bini bulan "erkek erkeğe kahveleri"nde, bütün bu çapaçulluğun, vurgun, soygun ve üçkağıtçılığın üstesinden gelinmesi için, ileri sürülen ortak bir formül vardır:
- Önce ahlakı düzeltmek gerek, derler.
Yıllar önce o kahvelerden birinde, ahbaplık ederken; kasketleri yamalı, bazıları altın dişli dostlar, bendenize de aynı şeyi söylemişlerdi:
- Önce ahlakı düzeltmek gerek...
***
Ben de:
- Ya, demiştim, ahlaksızlık daha çok para getiriyor, daha çok avanta sağlıyorsa... Kim kolayından vazgeçer o kadar parayla avantadan, sırf ahlaklı olmak için?.. Ahlaklı olmak, ahlaksız olmaktan daha fazla olanak sağlıyorsa; cümle alem bir saniyede ahlaklı olur... Bu da ancak sizler, Türkiye''''''''nin saydamlaşmasından yana olanlarla bütünleşirseniz gerçekleşir...
***
Bir başka kahvede ise, "devlet eliyle kişi zengin etme mekanizmasını" anlatmaya çalışmıştım. Güleç yüzlü bir kasketli, yanıma sokulmuş:
- Kim kimi nasıl zengin ederse etsin beyim, demişti; yalnız azıcık bizi de görsünler...
***
Tarım ürünlerine yüksek fiyat ödenmesi, gecekondulara göz yumulması; biraz da böylesi bir isteğin sonucuydu. Ortak talandan, bir ölçüde garibana da pay ayrılıyordu...
***
Türkiye de, bir başka açıdan bakıldığında, belirli bir yaştan sonra gülmesi azalan ve "keşke"si çoğalan kadınlara benziyor; öyle değil mi?
Ayrıca erkek arkadaş bolluğu gibi, savurganlık çok fazla; ama koca yokluğu gibi, 30 milyar dolarlık dış ticaret açığını kapatma olasılığı yok mu yok...
Eski zaman köşklerinde "evlatlık", yahut "besleme" denen; Anadolu köylerinden getirtilmiş bedava "çocuk hizmetçiler"in, evdeki hanımlara hitapları ikiye ayrılırdı; yaşlılara "büyük hanım" denirdi, gençlere de "küçük hanım"...
Günümüzün, torunlarım yaşındaki "küçük hanımları"yla, bazen konuşup şakalaştığım oluyor.
Onlara:
- Erkek arkadaş çok, ama evlenmek için koca pek yok; öyle değil mi, diye soruyorum gülerek...
Bazıları, yine eski bir Rumeli deyimiyle, "kuyruğu dik tutarak":
- Evlenip de ne olacak, şart mı sanki evlenmek, diyorlar.
Bilemiyorum, içlerinden geçeni mi söylüyorlar gerçekten?
***
Okul yaşlarında, birbirleriyle durmadan konuşup gülüşen genç kızların, belirli bir yaştan sonra yürekten gelen kahkahaları azaldıkça azalıyor; elde olmayan bir refleksten ateşlenen gerçek gülüşlerin yerini, yapay kibarlık gülücükleri almaya başlıyor...
Sanırım tüm dünya kadınlar için de, bir oranda böyle bu...
Neden belirli bir yaştan sonra otantik gülüşler azalıyor kadınlarda?
Bu konularda yapılmış araştırılar, nedense pek yansıtılmıyor evrensel kitlelere...
***
Üstünde hiç araştırı da yapılamamış, bir başka konu ise; 60 - 70 yaş arası kadınların, kendi yaşam serüvenleriyle ilgili gizli kalmış pişmanlık oranları...
Zaman zaman iç çekerek:
- Ah keşke o ilk nişanlımdan ayrılmasaydım, diyenler...
- ...
- Ah keşke şu dangalak herifle evlenmeseydim, diyenler...
- ...
- Ah keşke evden kaçacağıma, bitirseydim o okulu, diyenler...
60 - 70 yaş arası kadınların ortalama acaba kaç "keşke"leri, kaç temel pişmanlıkları var?
Şimdiye dek yeryüzünde hiç araştırılmamış bir konu işte...
***
Nedense pek aklıma takılır, hiç araştırılmamış konular...
Vaktiyle otomatik olmayan ev telefonlarını, istenen telefon numaralarına bağlayan küçük bir telefon santralı bulunduğu için, adı "Santral" Sokağı olan, bugünkü Ömer Paşa Caddesi''''''''nden yürürken; gözlerim yine vaktiyle Burhan Felek''''''''in, artık "Cafe"ye dönüşmüş, tek katlı, küçük bahçeli yazlık evine derinliğine bir kanca atıyor bazen...
Sanırım Babıali''''''''de, köşe yazarlığını en uzun sürdürmüş kalem oydu; hani nerdeyse 90''''''''ına kadar...
Acaba tüm yazılarından toplam, ne kazanmıştı?
İşte yine hiç merak edilmemiş bir konu...
Tıpkı kadınların oranı hiç merak edilmemiş "keşkeleri" gibi; tıpkı son 80 yılda "örtülü ödenek"ten kimlere neler verilmiş olduğunun hiç merak edilmemiş olması gibi...
***
Sirkeci - Halkalı banliyö treni, Sirkeci Garı''''''''nda manevra yaparken frenleri tutmamış ve raydan çıkarak beton perona bindirmiş; bir büfe yıkılmış. Neyse ki ölen ve yaralanan olmamış.
Atatürk Havalimanı''''''''nda, klimalar bozulmuş, tartışmalar çıkmış.
Daha böyle yüzlerce eksi olay...
***
Türkiye''''''''de sayıları 450 bini bulan "erkek erkeğe kahveleri"nde, bütün bu çapaçulluğun, vurgun, soygun ve üçkağıtçılığın üstesinden gelinmesi için, ileri sürülen ortak bir formül vardır:
- Önce ahlakı düzeltmek gerek, derler.
Yıllar önce o kahvelerden birinde, ahbaplık ederken; kasketleri yamalı, bazıları altın dişli dostlar, bendenize de aynı şeyi söylemişlerdi:
- Önce ahlakı düzeltmek gerek...
***
Ben de:
- Ya, demiştim, ahlaksızlık daha çok para getiriyor, daha çok avanta sağlıyorsa... Kim kolayından vazgeçer o kadar parayla avantadan, sırf ahlaklı olmak için?.. Ahlaklı olmak, ahlaksız olmaktan daha fazla olanak sağlıyorsa; cümle alem bir saniyede ahlaklı olur... Bu da ancak sizler, Türkiye''''''''nin saydamlaşmasından yana olanlarla bütünleşirseniz gerçekleşir...
***
Bir başka kahvede ise, "devlet eliyle kişi zengin etme mekanizmasını" anlatmaya çalışmıştım. Güleç yüzlü bir kasketli, yanıma sokulmuş:
- Kim kimi nasıl zengin ederse etsin beyim, demişti; yalnız azıcık bizi de görsünler...
***
Tarım ürünlerine yüksek fiyat ödenmesi, gecekondulara göz yumulması; biraz da böylesi bir isteğin sonucuydu. Ortak talandan, bir ölçüde garibana da pay ayrılıyordu...
***
Türkiye de, bir başka açıdan bakıldığında, belirli bir yaştan sonra gülmesi azalan ve "keşke"si çoğalan kadınlara benziyor; öyle değil mi?
Ayrıca erkek arkadaş bolluğu gibi, savurganlık çok fazla; ama koca yokluğu gibi, 30 milyar dolarlık dış ticaret açığını kapatma olasılığı yok mu yok...