mzahid53
New member
- Katılım
- 25 Ara 2009
- Mesajlar
- 342
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
31 Aralık 2009 08:15
Zihni Cakır, 2007 Ağustos ayında bir kitap yazdı "Ergenekon'un Çöküşü" adını taşıyan bu kitapta yazanlar, geçen zaman içinde bir bir çıktı. İşte Cafesiyaset yazarı Çakır'ın o günden bu yana çıkan yazdıkları:
2007 yılı Ağustos ayında “Ergenekon’un Çöküşü” diye bir kitap çıktı piyasaya.
Geçmişte Celal Kazdağlı ve Can Dündar’ın kaleme aldığı “Ergenekon” isimli bir kitap vardı ama; Cumhuriyet Gazetesi bombalanması ve Danıştay saldırısı gibi eylemlerin Ergenekon isimli bir örgütce planlandığını kimse konuşmuyordu bile.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliki Hareketi Derneği’ne yönelik Girdap operasyonunun, Danıştay Saldırısı, Cumhuriyet’e bomba, Hablemitoğlu cinayetleri gibi eylemlerin zanlısı bir derin örgüte uzayacağı yer alıyordu Zihni Çakır tarafından kaleme alınan Ergenekon’un Çöküşü kitabında.
Çakır sahip olduğu bilgilerle Ergenekon soruştuırması’nda da tanıktı ve verdiği bilgiler birçok operasyon dalgasının temeliydi adeta.
Kitabında ise, derin yapının bazı sivil toplum örgütlerini de bünyesine alan ve paramiliter örgüt yapısına sahip bir piramidi andıran şeması anlatılıyordu.
Adı Ergenekon olan bu yapının kendine ilk adı Seferberlik Tetkik Kurulu, sonra Özel Harp Dairesi ve şimdilerde Özel Kuvvetler Komutanlığı olan ve NATO ve ABD yardımlarıyla kurulup yaşatılan rutin dışı operasyon birimlerini referans aldığı öne sürülüyordu.
Zihni Çakır’ın Ergenekon’un Çöküşü kitabı yaklaşık 7 ay sonra 22 Ocak 2008 tarihinde adına Ergenekon denilen operasyonla daha iyi anlaşıldı.
Üstelik Ergenekon’un Çöküşü’nde Vatansever Kuvvetler lideri Taner Ünal ve Ahmet Cinali’yi Ergenekon’dan bağımsız görmeyen Zihni Çakır’ın bu tezi yaklaşık 2 yıl sonra ispatlandı ve Girdap operasyonu dosyası Ergenekon dava dosyasına girdi.
Bu arada, 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen askeri mühimmatın sahibi, Çakır’ın kitabında tanımladığı ve analizini yaptığı Ergenekon denilen derin yapıydı.
Çakır ilk kitabı Ergenekon’un Çöküşü’nün 2. serisini de Mart 2008’de piyasaya sürdü.
Ergenekon’un Çöküşü’nde yapının tanımını ve organizasyonunu anlatan Çakır, Ergenekon’un Çöküşü-2’de ise örgütün eylemleri ve hedeflerini somut bilgi ve belgelere dayandırmıştı.
kullanKitabın 40 ve 41. sayfalarında, bugünü özetlercesine, Ergenekon’u Özel Harp Dairesi ile özdeşleştirirken, yapının dinamizmini de Seferberlik Tetkik Kurulu’na bağlıyordu.
Bugün PKK ve Ergenekon ilişkisi tartışıladursun, Zihni Çakır Ergenekon’un Çöküşü-2’nin 65. sayfasında PKK’nın kuruluşundan bu yana derin devletle ilişkisini ortaya koymuştu. Çakır, APO ile beraber hareket eden ve MİT’e çalıştığı öne sürülen Pilot Necati’nin aynı zamanda Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu meşru ve legal zeminden illegal örgüt bünyesine taşıma girişimlerinde de yer aldığını öne sürüyordu. Çakır’a göre THKP-C’yi kuran Mahir Çayan’ın yanında da Pilot Necati vardı. Yani İlyas Aydın.
Yine Ergenekon’un Çöküşü isimli kitabın 96 ve 97. sayfalarında da Ergenekon, Gladyo ya da kontrgerillanın Seferberlik Tetkik Kurulu’ndan ayrı düşünülemeyeceğini iddia eden Zihni Çakır üstelik bunları tarihsel verilere dayandırıyordu.
Aynı kitabın 121. sayfasından 129. sayfasına kadar Şemdinli olaylarını da irdeleyen Zihni Çakır, 5 Kasım 2005 tarihli provokasyonun da Ergenekon’dan ayrı düşünülemeyeceğini öne sürüyordu.
Ergenekon’u Sivil Toplum Örgütleri üzerinden sivil topluma sirayet eden bir derin yapılanma diye tanımlayan Zihni Çakır, kitabın 135. sayfasındaki şu tanımıyla bugün devam eden dava ve soruşturma ile tartışmaları da tek cümlede özetliyordu adeta: “Üst karargah adı Ergenekon olan bu derin yapının anlayışında ‘özel harp’ mantığı hakimdir ve ‘gayri nizami harp’ yöntemini benimserler”.
3 KRİTİK TOPLANTI
Çakır’ın kaleme aldığı Ergenekon’un Çöküşü-2’de en dikkat çeken bölümse, 163-172 sayfalar arasında anlatılan kritik toplantılar. Çakır, toplantı katılımcılarının isimlerini kodlayarak verirken toplantıların detaylarını olduğu gibi aktarıyordu. Hablemitoğlu suikasti ve Danıştay saldırısı öncelerinde düzenlendiğini iddia ettiği bu toplantılar dışında Ergenekon’un yeniden yapılanma toplantısı da yer alıyordu. Üstelik Çakır’a göre o dönem yapının 1 Numarası da bu toplantılarda yer alıyordu.
ÖZEL KUVVETLER BELGESİ KOD ADI DARBE’DE
Yine Zihni Çakır tarafından kaleme alınan ve 2008 yılı Mayıs ayında haftalarca gündemin baş sırasına oturan Kod Adı Darbe kitabı da bugüne ışık tutuyordu.
Kitapta, yaklaşık 3 ay sonra açıklanan 1. Ergenekon iddianamesinin en kritik belgelerine yer veriliyordu.
Bunlardan en dikkat çekici olanı, kitabın 30. sayfasında yer verilen ve Genelkurmay Başkanlığı binası ile Deniz Kuvvetleri binalarını birbirine bağlayan tüp geçidin bombalanmnasına dair planın hedef kartı belgesiydi.
Üstelik bu belge, halen yapılan operasyonla gündemde olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ait bir matbu belgeydi iddiaya göre. Yani Çakır, bugün kozmik oda denilen gizli bölgelere daha o zamanlar ulaşmıştı anlaşılan.
Kod Adı Darbe kitabının 45. sayfasında yer verilen, “gizli” ibareli, 12 Mart 2004 tarihli, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından hazırlanan “28 Şubat 1997 Öncesindeki Durum İle Günümüzdeki Durumun Karşılaştırılması” raporu, o dönemin darbe hazırlıklarının da hangi mantığa dayandığını ortaya koyan bir belgeydi.
Çakır bu nedenle 28 Şubat ve Ergenekon’un birbirinden ayrılamayacak iki ayrı gerçek olduğunu iddia ediyordu.
Kod Adı Darbe’nin bir diğer bombası da, yer altından fışkıran askeri mühimmatlarla ilgili tartışmaları daha o dönem görüp noktalayacak bilgiye sahip olmasıydı.
GİZLİ CEPHANELİKLERİ DE AÇIKLAMIŞTI
Kitabın 48. sayfasında “Vietnam sandıkları mı açıldı?” başlıklı bölümde, Ergenekon’un yer altına gömülü çok sayıda mühimmatı olabileceğini söylüyordu. Bunun dayanağı da Seferberlik Tetkik Kurulu’nun yurdun şeşitli bölgesindeki gizli cephaneliğinin Ergenekonca kullanıldığı iddiasıydı.
Çakır’ın bu kitabının hemen akabinde yürdun şeççitli bölhelerinde askeri nitelikli cephanelikler toprak altına gömülmüş olarak bulundu.
Zihni Çakır, Kod Adı Darbe kitabının 109. sayfasında “Devlete sızma girişimleri” başlıklı bölümde de ıslak imza tartışmalarının muhattabı olan Dursun Çiçek’in görev yaptığı Psikolojik Harp ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Ergenekon sanıklarından rapor almasına yer veriyordu.
Şimdilerde itirafçı olduğu açıklanan Ümit Sayın’ın kaleme aldığı bu raporlar, Ergenekon yapılanmasının sivil ayağı olan sivil toplum örgütleri ve kuvvacı yapıların desteklenmesi gerektiğini nedenleriyle anlatıyordu.
Yine aynı kitapta Dağlıca baskını ile Ergenekon arasında ilişki kurarken, TÜBİTAk tarafından hazırlanan ve GES komutanlığını zan altında bırakan “gizli bir rapora” da yer veriyordu. Rapora göre, baskındaki zaafiyetlerin asıl nedeni, telsizlerin yer tespitlerini saptamakta kullanılan sistemin 3-4 kilometrelik sapmadan 50 kilometrelik sapmaya çıkarılmış olmasıydı.
Zihni Çakır’ın en son piyasaya çıkan “Korku İmparatorluğu GLADIO” kitabı da tartışılmakta olan Özel Kuvvetler Komutanlığı ve seferberlik Tetkik Kurulu’na dikkat çekiyor.
GLADIO’yu bu birimlerde vücut bulan bir derin operasyon birimi diye adlandıran Zihni Çakır, Ergenekon yapılanmasının bu birimlerden ayrıştırılamayacağını söylüyor.
Cafesiyaset
Zihni Cakır, 2007 Ağustos ayında bir kitap yazdı "Ergenekon'un Çöküşü" adını taşıyan bu kitapta yazanlar, geçen zaman içinde bir bir çıktı. İşte Cafesiyaset yazarı Çakır'ın o günden bu yana çıkan yazdıkları:
2007 yılı Ağustos ayında “Ergenekon’un Çöküşü” diye bir kitap çıktı piyasaya.
Geçmişte Celal Kazdağlı ve Can Dündar’ın kaleme aldığı “Ergenekon” isimli bir kitap vardı ama; Cumhuriyet Gazetesi bombalanması ve Danıştay saldırısı gibi eylemlerin Ergenekon isimli bir örgütce planlandığını kimse konuşmuyordu bile.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliki Hareketi Derneği’ne yönelik Girdap operasyonunun, Danıştay Saldırısı, Cumhuriyet’e bomba, Hablemitoğlu cinayetleri gibi eylemlerin zanlısı bir derin örgüte uzayacağı yer alıyordu Zihni Çakır tarafından kaleme alınan Ergenekon’un Çöküşü kitabında.
Çakır sahip olduğu bilgilerle Ergenekon soruştuırması’nda da tanıktı ve verdiği bilgiler birçok operasyon dalgasının temeliydi adeta.
Kitabında ise, derin yapının bazı sivil toplum örgütlerini de bünyesine alan ve paramiliter örgüt yapısına sahip bir piramidi andıran şeması anlatılıyordu.
Adı Ergenekon olan bu yapının kendine ilk adı Seferberlik Tetkik Kurulu, sonra Özel Harp Dairesi ve şimdilerde Özel Kuvvetler Komutanlığı olan ve NATO ve ABD yardımlarıyla kurulup yaşatılan rutin dışı operasyon birimlerini referans aldığı öne sürülüyordu.
Zihni Çakır’ın Ergenekon’un Çöküşü kitabı yaklaşık 7 ay sonra 22 Ocak 2008 tarihinde adına Ergenekon denilen operasyonla daha iyi anlaşıldı.
Üstelik Ergenekon’un Çöküşü’nde Vatansever Kuvvetler lideri Taner Ünal ve Ahmet Cinali’yi Ergenekon’dan bağımsız görmeyen Zihni Çakır’ın bu tezi yaklaşık 2 yıl sonra ispatlandı ve Girdap operasyonu dosyası Ergenekon dava dosyasına girdi.
Bu arada, 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen askeri mühimmatın sahibi, Çakır’ın kitabında tanımladığı ve analizini yaptığı Ergenekon denilen derin yapıydı.
Çakır ilk kitabı Ergenekon’un Çöküşü’nün 2. serisini de Mart 2008’de piyasaya sürdü.
Ergenekon’un Çöküşü’nde yapının tanımını ve organizasyonunu anlatan Çakır, Ergenekon’un Çöküşü-2’de ise örgütün eylemleri ve hedeflerini somut bilgi ve belgelere dayandırmıştı.
kullanKitabın 40 ve 41. sayfalarında, bugünü özetlercesine, Ergenekon’u Özel Harp Dairesi ile özdeşleştirirken, yapının dinamizmini de Seferberlik Tetkik Kurulu’na bağlıyordu.
Bugün PKK ve Ergenekon ilişkisi tartışıladursun, Zihni Çakır Ergenekon’un Çöküşü-2’nin 65. sayfasında PKK’nın kuruluşundan bu yana derin devletle ilişkisini ortaya koymuştu. Çakır, APO ile beraber hareket eden ve MİT’e çalıştığı öne sürülen Pilot Necati’nin aynı zamanda Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu meşru ve legal zeminden illegal örgüt bünyesine taşıma girişimlerinde de yer aldığını öne sürüyordu. Çakır’a göre THKP-C’yi kuran Mahir Çayan’ın yanında da Pilot Necati vardı. Yani İlyas Aydın.
Yine Ergenekon’un Çöküşü isimli kitabın 96 ve 97. sayfalarında da Ergenekon, Gladyo ya da kontrgerillanın Seferberlik Tetkik Kurulu’ndan ayrı düşünülemeyeceğini iddia eden Zihni Çakır üstelik bunları tarihsel verilere dayandırıyordu.
Aynı kitabın 121. sayfasından 129. sayfasına kadar Şemdinli olaylarını da irdeleyen Zihni Çakır, 5 Kasım 2005 tarihli provokasyonun da Ergenekon’dan ayrı düşünülemeyeceğini öne sürüyordu.
Ergenekon’u Sivil Toplum Örgütleri üzerinden sivil topluma sirayet eden bir derin yapılanma diye tanımlayan Zihni Çakır, kitabın 135. sayfasındaki şu tanımıyla bugün devam eden dava ve soruşturma ile tartışmaları da tek cümlede özetliyordu adeta: “Üst karargah adı Ergenekon olan bu derin yapının anlayışında ‘özel harp’ mantığı hakimdir ve ‘gayri nizami harp’ yöntemini benimserler”.
3 KRİTİK TOPLANTI
Çakır’ın kaleme aldığı Ergenekon’un Çöküşü-2’de en dikkat çeken bölümse, 163-172 sayfalar arasında anlatılan kritik toplantılar. Çakır, toplantı katılımcılarının isimlerini kodlayarak verirken toplantıların detaylarını olduğu gibi aktarıyordu. Hablemitoğlu suikasti ve Danıştay saldırısı öncelerinde düzenlendiğini iddia ettiği bu toplantılar dışında Ergenekon’un yeniden yapılanma toplantısı da yer alıyordu. Üstelik Çakır’a göre o dönem yapının 1 Numarası da bu toplantılarda yer alıyordu.
ÖZEL KUVVETLER BELGESİ KOD ADI DARBE’DE
Yine Zihni Çakır tarafından kaleme alınan ve 2008 yılı Mayıs ayında haftalarca gündemin baş sırasına oturan Kod Adı Darbe kitabı da bugüne ışık tutuyordu.
Kitapta, yaklaşık 3 ay sonra açıklanan 1. Ergenekon iddianamesinin en kritik belgelerine yer veriliyordu.
Bunlardan en dikkat çekici olanı, kitabın 30. sayfasında yer verilen ve Genelkurmay Başkanlığı binası ile Deniz Kuvvetleri binalarını birbirine bağlayan tüp geçidin bombalanmnasına dair planın hedef kartı belgesiydi.
Üstelik bu belge, halen yapılan operasyonla gündemde olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ait bir matbu belgeydi iddiaya göre. Yani Çakır, bugün kozmik oda denilen gizli bölgelere daha o zamanlar ulaşmıştı anlaşılan.
Kod Adı Darbe kitabının 45. sayfasında yer verilen, “gizli” ibareli, 12 Mart 2004 tarihli, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından hazırlanan “28 Şubat 1997 Öncesindeki Durum İle Günümüzdeki Durumun Karşılaştırılması” raporu, o dönemin darbe hazırlıklarının da hangi mantığa dayandığını ortaya koyan bir belgeydi.
Çakır bu nedenle 28 Şubat ve Ergenekon’un birbirinden ayrılamayacak iki ayrı gerçek olduğunu iddia ediyordu.
Kod Adı Darbe’nin bir diğer bombası da, yer altından fışkıran askeri mühimmatlarla ilgili tartışmaları daha o dönem görüp noktalayacak bilgiye sahip olmasıydı.
GİZLİ CEPHANELİKLERİ DE AÇIKLAMIŞTI
Kitabın 48. sayfasında “Vietnam sandıkları mı açıldı?” başlıklı bölümde, Ergenekon’un yer altına gömülü çok sayıda mühimmatı olabileceğini söylüyordu. Bunun dayanağı da Seferberlik Tetkik Kurulu’nun yurdun şeşitli bölgesindeki gizli cephaneliğinin Ergenekonca kullanıldığı iddiasıydı.
Çakır’ın bu kitabının hemen akabinde yürdun şeççitli bölhelerinde askeri nitelikli cephanelikler toprak altına gömülmüş olarak bulundu.
Zihni Çakır, Kod Adı Darbe kitabının 109. sayfasında “Devlete sızma girişimleri” başlıklı bölümde de ıslak imza tartışmalarının muhattabı olan Dursun Çiçek’in görev yaptığı Psikolojik Harp ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Ergenekon sanıklarından rapor almasına yer veriyordu.
Şimdilerde itirafçı olduğu açıklanan Ümit Sayın’ın kaleme aldığı bu raporlar, Ergenekon yapılanmasının sivil ayağı olan sivil toplum örgütleri ve kuvvacı yapıların desteklenmesi gerektiğini nedenleriyle anlatıyordu.
Yine aynı kitapta Dağlıca baskını ile Ergenekon arasında ilişki kurarken, TÜBİTAk tarafından hazırlanan ve GES komutanlığını zan altında bırakan “gizli bir rapora” da yer veriyordu. Rapora göre, baskındaki zaafiyetlerin asıl nedeni, telsizlerin yer tespitlerini saptamakta kullanılan sistemin 3-4 kilometrelik sapmadan 50 kilometrelik sapmaya çıkarılmış olmasıydı.
Zihni Çakır’ın en son piyasaya çıkan “Korku İmparatorluğu GLADIO” kitabı da tartışılmakta olan Özel Kuvvetler Komutanlığı ve seferberlik Tetkik Kurulu’na dikkat çekiyor.
GLADIO’yu bu birimlerde vücut bulan bir derin operasyon birimi diye adlandıran Zihni Çakır, Ergenekon yapılanmasının bu birimlerden ayrıştırılamayacağını söylüyor.
Cafesiyaset