MilliEğiti
New member
- Katılım
- 6 Nis 2010
- Mesajlar
- 530
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma ve açıklamalarda kullandığı kavramları ve temaları belli aralıklarla tahlil etmek, kendisinin düşünce dünyasını anlayabilmek açısından yararlı bir egzersizdir.
Bugünkü yazımda Başbakan’ın geride bıraktığımız günlerde dikkatimi çeken ve kamuoyunda yeterince tartışılmadığını düşündüğüm bazı ifadelerini irdelemek istiyorum.
NEDEN ASMADINIZ ÖCALAN’I
Bunlardan birincisi, Başbakan Erdoğan’ın 22 Haziran tarihinde yaptığı grup konuşmasında MHP’yi köşeye sıkıştırmak için Abdullah Öcalan’ın asılması konusunu kürsüden gündeme getirip yeniden tartışmaya açmış olmasıdır.
“Terör örgütünün lideri size altın tepsinin üzerinde sunuldu” diye söze giriyor Erdoğan ve ekliyor: “O zaman idam vardı, o zaman sümen altı ettiniz. Niçin görmezden geldiniz? Niçin gereğini yerine getirmediniz? Neden? Çünkü size teröristbaşını teslim edenler, sizden söz aldılar, o yazılı belgeyi aldılar ve siz o sözü çiğneyemediniz. Şimdi bunu bize fatura etmek istiyorsunuz. Bunun faturası kesilecekse, size kesilecek, size... Bunu benim milletim aslında biliyor, aslınca bilecek, anlatacağız...”
Bu sözleriyle Başbakan, MHP’ye “Neden gereğini yerine getirmediniz”, yani daha doğrudan bir anlatımla “Neden asmadınız” teziyle yükleniyor. Erdoğan, ayrıca Öcalan’ı asmayan tarafın MHP olduğunu halka anlatma taahhüdünde de bulunuyor.
HEM AB, HEM İDAM CEZASI
Burada idam cezasını siyasi bir malzeme olarak kullanmaktan çekinmeyen klasik bir sağ politikacı kimliğiyle karşımıza çıkıyor Başbakan Erdoğan.
Ancak idam cezasının infaz edilebilirliğinden bu şekilde söz etmek, en ileri demokrasi ve hukuk kavramlarını dilinden düşürmeyen, bu amaçla Anayasa değişiklikleri gerçekleştirdiğini söyleyen Erdoğan açısından düşündürücü bir duruma işaret ediyor.
Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik adayı olduktan sonra Kopenhag siyasi kriterlerini karşılamak için gerçekleştirdiği ilk reformlardan birinin idam cezasını kaldırmak olduğunu unutmuş gözüküyor.
Keza, 2004’te kendi hükümeti döneminde çıkarılan bir yasayla mevzuattan idam cezaları ile ilgili tüm hükümlerin çıkarıldığını, 2005’te yürürlüğe giren yeni TCK’da idam cezasına yer verilmediğini, ölüm cezasını her koşulda kaldıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 13’üncü Protokol’e de 2006’da yine kendi hükümetinin imza attığını da...
Brüksel’deki müzakerelerde yeni başlık açma törenine üç bakan gönderip AB’ye tam üyelik hedefine kuvvetli taahhüdünü vurgulayan Başbakan’ın, içeride idam cezasından söz edip “Neden asmadınız” mealinde çıkışlar yaptığı bir fotoğrafın AB sürecinde yol alan bir ülkeye ait olmaması gerekir.
BİRLİK BERABERLİĞE EN ÇOK İHTİYAÇ DUYULAN DÖNEM
Yine son dönemde, özellikle PKK saldırılarının şiddetlenmesiyle birlikte Başbakan Erdoğan’ın “milli birlik ve beraberlik” söylemini de daha kuvvetli bir şekilde vurguladığı gözleniyor.
Burada ilginç olan, Erdoğan’ın aynı konuşmada, görüntülü ve yazılı medya ya sorumluluklarını hatırlatırken, “Böyle bir milli meselede birlik beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz” söylemine başvurmuş olmasıdır.
Bu söylem, Türk siyasetçilerinin her zaman değişik konjonktürlerde değişik başlıklar altında en çok kullandıkları şablonlardan biridir; ayrıca 12 Eylül döneminde de sıkça kullanıldığı hafızalardan çıkmamıştır.
Yani demek istiyorum ki, liderler gelir gider, dünya değişir ama Türk milletinin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyması durumu bütün zamanlara meydan okumaya devam eder.
Erdoğan, Öcalan� asmak ve milli birlik ihtiyacı - Sedat Ergin - Hürriyet
Bugünkü yazımda Başbakan’ın geride bıraktığımız günlerde dikkatimi çeken ve kamuoyunda yeterince tartışılmadığını düşündüğüm bazı ifadelerini irdelemek istiyorum.
NEDEN ASMADINIZ ÖCALAN’I
Bunlardan birincisi, Başbakan Erdoğan’ın 22 Haziran tarihinde yaptığı grup konuşmasında MHP’yi köşeye sıkıştırmak için Abdullah Öcalan’ın asılması konusunu kürsüden gündeme getirip yeniden tartışmaya açmış olmasıdır.
“Terör örgütünün lideri size altın tepsinin üzerinde sunuldu” diye söze giriyor Erdoğan ve ekliyor: “O zaman idam vardı, o zaman sümen altı ettiniz. Niçin görmezden geldiniz? Niçin gereğini yerine getirmediniz? Neden? Çünkü size teröristbaşını teslim edenler, sizden söz aldılar, o yazılı belgeyi aldılar ve siz o sözü çiğneyemediniz. Şimdi bunu bize fatura etmek istiyorsunuz. Bunun faturası kesilecekse, size kesilecek, size... Bunu benim milletim aslında biliyor, aslınca bilecek, anlatacağız...”
Bu sözleriyle Başbakan, MHP’ye “Neden gereğini yerine getirmediniz”, yani daha doğrudan bir anlatımla “Neden asmadınız” teziyle yükleniyor. Erdoğan, ayrıca Öcalan’ı asmayan tarafın MHP olduğunu halka anlatma taahhüdünde de bulunuyor.
HEM AB, HEM İDAM CEZASI
Burada idam cezasını siyasi bir malzeme olarak kullanmaktan çekinmeyen klasik bir sağ politikacı kimliğiyle karşımıza çıkıyor Başbakan Erdoğan.
Ancak idam cezasının infaz edilebilirliğinden bu şekilde söz etmek, en ileri demokrasi ve hukuk kavramlarını dilinden düşürmeyen, bu amaçla Anayasa değişiklikleri gerçekleştirdiğini söyleyen Erdoğan açısından düşündürücü bir duruma işaret ediyor.
Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik adayı olduktan sonra Kopenhag siyasi kriterlerini karşılamak için gerçekleştirdiği ilk reformlardan birinin idam cezasını kaldırmak olduğunu unutmuş gözüküyor.
Keza, 2004’te kendi hükümeti döneminde çıkarılan bir yasayla mevzuattan idam cezaları ile ilgili tüm hükümlerin çıkarıldığını, 2005’te yürürlüğe giren yeni TCK’da idam cezasına yer verilmediğini, ölüm cezasını her koşulda kaldıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 13’üncü Protokol’e de 2006’da yine kendi hükümetinin imza attığını da...
Brüksel’deki müzakerelerde yeni başlık açma törenine üç bakan gönderip AB’ye tam üyelik hedefine kuvvetli taahhüdünü vurgulayan Başbakan’ın, içeride idam cezasından söz edip “Neden asmadınız” mealinde çıkışlar yaptığı bir fotoğrafın AB sürecinde yol alan bir ülkeye ait olmaması gerekir.
BİRLİK BERABERLİĞE EN ÇOK İHTİYAÇ DUYULAN DÖNEM
Yine son dönemde, özellikle PKK saldırılarının şiddetlenmesiyle birlikte Başbakan Erdoğan’ın “milli birlik ve beraberlik” söylemini de daha kuvvetli bir şekilde vurguladığı gözleniyor.
Burada ilginç olan, Erdoğan’ın aynı konuşmada, görüntülü ve yazılı medya ya sorumluluklarını hatırlatırken, “Böyle bir milli meselede birlik beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz” söylemine başvurmuş olmasıdır.
Bu söylem, Türk siyasetçilerinin her zaman değişik konjonktürlerde değişik başlıklar altında en çok kullandıkları şablonlardan biridir; ayrıca 12 Eylül döneminde de sıkça kullanıldığı hafızalardan çıkmamıştır.
Yani demek istiyorum ki, liderler gelir gider, dünya değişir ama Türk milletinin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyması durumu bütün zamanlara meydan okumaya devam eder.
Erdoğan, Öcalan� asmak ve milli birlik ihtiyacı - Sedat Ergin - Hürriyet