'Erdoğan'ın Kariyeri Tehlikede'

Newwave

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell





'Erdoğan'ın kariyeri tehlikede'


Ortadoğu uzmanı Patrick Seale Türkiye'deki 'Demokratik açılım' politikasını yorumladı.


El Hayat'ın Ortadoğu uzmanı Patrick Seale, Türkiye'de yapılmaya çalışılan 'Demokratik açılım" politikasını yorumladı.

Seale, Erdoğan'ın bu açılımla kariyerini riske soktuğu yazdı.

'Demokratik açılım' AKP hükümetinin komşularla sıfır sorun politikasının gerekliliklerinden biri. Zira Erdoğan iç barış sağlanmazsa Türkiye'nin bölgesel bir aktör haline gelemeyeceğini biliyor. Türkiye başbakanı bu girişimle bütün siyasi kariyerini de büyük bir tehlike altına soktu.

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, ülkenin 15 milyon Kürt’üne yönelik ‘demokratik açılım’ını başlatarak siyasi kariyerinin en tehlikeli dönemine girmiş olabilir. Kürt girişimi kendisine bir sonraki seçimde oy kaybettirebilir.

Eğer geri teperse, AKP’nin 2002’deki ilk seçim zaferinden bu yana Türk siyaseti üzerinde kurduğu hâkimiyeti bile sonlandırabilir. Girişim şimdiden tutucu Türk milliyetçileri arasında ateşli bir düşmanlığa yol açtı; onlar girişimi ülkeyi parçalamak yönünde hain bir komplo olarak kınıyorlar. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün
bir tür ulusal saplantı olduğu düşünülürse, bu çok ağır bir suçlama.

Fakat Erdoğan şunu biliyor: Kürtlerle uzlaşma ne kadar zor olursa olsun kaçınılamayacak bir gereklilik. Bu uzlaşma, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu’nun başını çektiği iddialı diplomatik kampanyanın asli bir unsuru; bu kampanya ihtilaflara arabuluculuk yaparak, Suriye, Irak ve İran gibi komşularla ekonomik bağları güçlendirerek ve genel olarak bölge çapında barış ve istikrarı yayarak Türkiye’yi Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da kilit önemde bir aktör haline getirmeyi amaçlıyor.

PKK TECRİT EDİLDİ

AKP, Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sloganını sanki kendi sloganıymış gibi benimsedi. Ülke içinde barış yoksa, yurtdışında da uzun vadeli barış sağlanamaz. Kısa süre önce yurtdışında dramatik bir ilerleme kaydeden Erdoğan hükümeti şimdi, kendisini ülke içinde eleştirenlerle potansiyel olarak yaralayıcı bir savaş anlamına bile gelse, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ denkleminin ilk kısmını ele almaya kararlı.

Erdoğan’ın Kürt reform programını 13 Kasım’da başlattığı uzun ve duygusal meclis konuşması destekçileri tarafından tarihi bir olay olarak selamlandı. Çok sayıda Kürt bu yeni uzlaşmacı yaklaşımı memnuniyetle karşıladı, fakat daha militan olanları kendilerine verilen ödünleri hâlâ çok ürkek buluyor.

Erdoğan’ın ikilemi burada: Kürtlere yönelik açılımı çok sayıda seçmeni karşısına alma riskini taşıyor;
fakat PKK’yı silah bırakmaya ikna edecek ve çeyrek yüzyıldır yaklaşık 40 bin kişinin ölümüne yol açan ihtilafı sonlandıracak kadar ileri gitmemiş de olabilir.

Geçen ay bir grup PKK üyesi teslim oldu ve Kuzey Irak dağlarından evlerine dönmelerine izin verildi. Fakat onların dönüşünü kutlamak için güneydoğuda yapılan kutlamalar ülke çapında yaygın protestolara yol açtı. Ana muhalefet partisi CHP PKK’yla müzakerelerin yasadışı, savaşçıların dönüşünün de
‘nihai bir hakaret’ olduğunu ilan etti. Kürt militanlara yönelik kapsamlı bir affın çok uzak olduğu açık.

Erdoğan hükümetinin açıkladığı reform önlemleri siyasi olmaktan ziyade kültürel:

Radyo ve televizyon programlarında Kürt diline izin verilmesi; DTP gibi siyasi partilerin kendi dillerinde kampanya yapmasına olanak sağlamak; bazı yerlere Türkçe isimlerle değiştirilen orijinal Kürtçe isimlerinin geri verilmesi; gösteriler sırasında taş attıkları için tutuklanmış genç Kürtlere verilen sert cezaların azaltılması; Kürt tutukluların ziyaretçileriyle anadillerinde iletişim kurmasına izin verilmesi; işkence suçlamalarını araştırmak için bağımsız bir komitenin kurulması. Hepsi birarada düşünüldüğünde, bunlar Türkiye’nin huzursuz Kürt azınlığına yönelik yaklaşımda devrimci bir değişimi temsil ediyor.

Böyle bir yaklaşımı sergilemenin mümkün hale gelmesinin nedeni, bunun Türkiye’nin uluslararası imajını yeniden şekillendiriş biçimi ve dinamik dış politikasıyla uyumlu, hatta ikisinin de başarısı için şart olmasıydı. Fakat bir diğer neden de, PKK’nın eskisi kadar tehdit edici bir güç olmaması. PKK Türkiye’nin Şam, Bağdat ve Tahran’la yaptığı yeni güvenlik işbirliği ve özellikle de Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’yle (KBY) yeni bağları tarafından zayıflatılıp tecrit edildi. Türkiye’nin KBY’yle ticareti hızla artıyor. 2008’deki 5 milyar dolarlık ticaretin 2010’da sıradışı biçimde 20 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Son 10 yıldır adadaki hapishanesinde neredeyse tek başına çürüyen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın akıbetine dair can sıkıcı sorunsa devam ediyor. Pekçok Kürt Öcalan’ı uluslarının kurucusu olarak görüyor. Siyasi bir rol oynaması için serbest bırakılmasını istiyorlar. Fakat Türklerin izici çoğunluğu açısından, Öcalan serbest bırakılması söz konusu bile olamayacak kanlı bir katil.

Türkiye’nin Suriye, Irak ve İran’la filizlenen ekonomik, siyasi ve stratejik bağlarına paralel olarak İsrail’le ilişkilerinin büyük ölçüde yıkıcı Gazze saldırısı yüzünden soğuması, İsrail’in ABD ve başka yerlerdeki destekçileri arasında bir protesto tufanına yol açtı. Bu kişiler, Erdoğan’ın İsrail’in Filistinlilere yönelik gaddar muamelesi için ‘terörizm’ ve ‘soykırım’ gibi terimleri kullanmasına öfkeli.

Washington Post gazetesi 23 Kasım’da, Türkiye’nin ‘İran, Suriye ve Sudan’ın sabıkalı muktedirleriyle giderek artan yakınlaşmasına İsrail’e yönelik keskin ithamların eşlik etmesini’ kınadı. Bu tür bir dil, İsrail’in önemli bir bölgesel müttefiki kaybetme ihtimali karşısında duyduğu rahatsızlığın göstergesi.

ABD’deki İsrail lobisinin parçası olan Washington Enstitüsü, İsrail’i Türkiye’deki yıllık hava kuvvetleri tatbikatından dışlamaya cesaret ettiği için Ankara’nın NATO’dan atılmasını bile önerdi.

OBAMA'NIN VİZYONUYLA UYUMLU

Washinton Enstitüsü’ndeki Türkiye programının direktörü Soner Çağaptay’sa, bu ay ‘Türkiye Batı’yı bırakıyor mu?’ başlıklı yazısında AKP’nin ‘İslamcı dünya görüşü’nün Türkiye’nin Batılı dış politikayı desteklemesini giderek daha da imkânsız hale getireceğini yazdı. Bu bakış açısı son derece hatalı. Tam aksine, Türkiye sorunlu Ortadoğu’da barış ve uzlaşma arayışına girerek, İsrail’in aşırı sağcı başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırgan ve yayılmacı duruşundan ziyade ABD Başkanı Barack Obama’nın vizyonuna yakın davranıyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman önceki hafta, ‘Türkiye’nin İsrail’e karşı hakaret ve azarları’ndan sonra İsrail’le Suriye arasında daha fazla Türk arabuluculuğunu reddetti. Bu da bir hata. Eğer İsrail bölgesel tecritten kurtulacaksa Türkiye’ye ihtiyacı var. İsrail’in Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben-Eliezer’se bunu anlamış görünüyor. Kendisi geçen haftasonu ciddi biçimde gerilen ilişkileri onarmak için Türkiye’ye gitti.

Bütün bu gelişmelerden çıkan kaçınılmaz sonuç şu: İsrail kısır ve modası geçmiş bir bakış açısına
saplanıp kalmış görünürken, Türkiye iç sorunlarını nasıl çözeceği ve dış ilişkilerini nasıl geliştireceği konusunda yaratıcı ve aktif bir biçimde kafa yoruyor. (Londra’da Arapça yayımlanan gazete, Ortadoğu uzmanı, 28 Kasım 2009)

Kaynak
 
iç ve dış mihrakların eline bu verilen bu kadar büyük bir koz elbette kariyerini tehlikeye atacak

ama tehlike olmazsa da kariyer büyük olamaz

elini taşın altına tek başlarına koydular ve herkesin tüm yıkım çabalarına rağman hala tek başlarınalar ve tek başına kalacak gibi gözüküyorlar

eğer becerirse bi 10 yıl daha akp'yi izlemeye devam edin derim ...
 
herşeye rağmen yolda devam diyorlar..
insaallah sorun hallolur. Türkiye daha güzel yerlere gelecektir.
tek problemimiz bu sorun. hal oldumu artık Amerika değil TÜRKİYE var dünyada !
 
ben dha ırkçı yaklşımdan yanayım. 30bin den fazla şehit askerin kanının yerde kalmamasından yanayım. barışmış kürt açılımıymış safsata. 30bin şehitten bahseden öldürülen bebelerden katliamlardan bahseden yok ama. Şehit aileleri en başta bu açılıma karşı. Oğlumun kanı yerde mi kalsın diye tepkili. Bnm daha bişi dememe gerek var mı!!!

bu arada tayyip de ordan çıksa gayet iyi olur
 
hayal kurmayın.türkiye artık yok.iki devlet olduk şimdilik.dedelerimin kazandıgı kurtuluş savaşına biz veya çocuklarımız yeniden başlamak zorunda kalacagız.kariyermiş peeeh.ne kariyeri varsa.onun kariyeri kürdistanda geçerlidir ancak.apo ona madalya verir bu gidişle.
 
Heeçç bişey olmaz...
 
avrupa dan denetlemeye gelceklermiş. 10 metrekare lik hücre küçükmüş. o bebek katili bu ülkenin 1metrekarelik lik toprağında dahi yaşamayı haketmiyo. moleküllerine ayrılması gerekir o ve onun gibi kalleş parazitlerin.
 
peki sende haklısın kardeşim, bu kadar kişi ağladı.. bir okadar da daha mı ağlasın ??
biliyorsun tek taraflı can yanmıyor..
 
Şunu sizde iyi biliyorsunuz ki bu sorunun bugüne kadar gelmesinin tek sebebi vardı, ülkemi seviyorum diyerek alttan alttan ülkeyi satanların oyununda baska bişey değildir bu..

farkındaysanız birileri evet dedikçe yandaşları hayır diyor. zaptedilemeyecek duruma geldi bu ülke.. hiç kimse kendisini kandırmasın. zaman ırkçılığın zamanı değil İNSAN OLARAK İNSAFLI OLMANIN VAKTİDİR.
 
Geri
Üst