S
SiR ReaLiST
Guest
Sporun geleceği maalesef aydınlık değil. Şunu düşünüyorum: Fizikte, kimyada, astronomide veya jeolojide destek göremeyen bilim insanlarımız arasına, sporu seven insanlarımızda mı katılacak?
Türkiye sıcak günler yaşıyor. Türban, terör, ekonomide cari açık problemi, Amerikan politikasının rahatsızlık veren vücut çalımları, küresel ısınmanın iyice kendini hissettirdiği takvim yaprakları arasında günlerimiz gelip geçiyor.
Spora nasıl bakıyoruz peki? Sporu seviyor muyuz? Spor deyince aklımıza sadece güzel oyun futbol mu geliyor? Sabah kalkın, herhangi bir lisenin bahçesine veya spor salonuna bakın ne göreceksiniz? Boşluk, sadece parkeler ve yerleri temizleyen birkaç görevli… Neden? Çünkü ÖSS hazırlıkları başladı.
Birçok yetenek, lise son sınıfta spor kültürünü, yarışma ruhunu kazanamadan kayboluyor. Üniversite sınavı, bu ülkede hayat memat meselesi… Amerika Birleşik Devletleri burs sistemiyle bu sorunu çözeli kim bilir kaç yıl oldu... Basketbolda veya atletizmde bu ülkede yetenekliysen, hukuk veya bilgisayar eğitimini bedava, sınav stresi çekmeden alabiliyorsun. Sonra bir bakmışsın Los Angeles Lakers seni transfer etmiş. Bunu geçelim…
Bu yıl Çin'de olimpiyat var. Dünyanın ağır abileri olan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya, olimpiyat hazırlıklarını tamamladılar bile. Altın madalyaları tıkır tıkır alacaklar. Biz, olimpiyatta... Pardon, duyamadım… Siz de duyamadınız, değil mi? Ne yapacağız, bilen var mı? Olimpiyatlara bir hafta kala, dünyanın en büyük spor organizasyonunu anımsayacağız, küçük pul gibi haberlerle... Bizim güzel ülkemizin doğusunda kar, 6 hatta 7 ay yerden kalkmaz. Kayakta 76'ıncı olursak seviniyoruz. El insaf! Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, yüzme bilmiyoruz. Deniz Ticareti Bakanlığımız yok! Bir de yüzmede dünya şampiyonumuz… Bütün ilköğretim spor organizasyonları yerinde sayıyor. Pardon! Yanlış yazdım geriye sayım başladı. Her yer halı saha dolu. Baklavasına maçlar sabahtan gece yarısına kadar sürüyor. Bilinçsiz maçlar, bol kalp krizi, kırık ve çıkıklar arasında halı saha kültürünü devam ettiriyoruz. Futbolu hala güzel oyun olarak göremiyoruz. Bazen hakemler, bazen teknik direktörler bazen de yöneticiler arasında kalan futbolumuz… Ama yılların cümlesi halen devam ediyor: “önümüzdeki haftalara/maçlara bakacağız”. Bayılıyorum bu kült açıklamaya. Televizyon ve spor yayıncılığına değinmiyorum bile. Bu konu ayrı bir yazı konusu olur, ne yazısı kitap olur kitap.
Peki gelelim devlet politikasına… Olimpiyat Yasası olan Türkiye, olimpik tesisler ve yapılanmada, hangi hamleleri yapıyor? Geçiniz… Bu ülkede basketbol karşılaşmalarının yapıldığı spor salonları ne zaman pırıl pırıl olacak? Turkcell Süper Lig maçlarının oynandığı sahaların zeminleri, neden buğday tarlası gibi sapsarı? Almanlar Şubat ayında bırakın karı, taş yağsa yemyeşil zeminde oynuyorlar. Futbolda kulüp ve ulusal bazda kazandığımız başarıları, klakson çalarak veya havaya silah sıkarak kutlamaya devam ediyoruz.
Geçmişi, Osmanlı tarihini konuştuğumuzda gururlanıyoruz ama tarih sadece geçmişi anımsatır. Sporda ise dün yoktur. Hep yarın vardır. Girin siyasi partilerin internet sitelerine seçim vaatlerine şöyle bir bakın lütfen… Spora ne kadar yer ayrılmış, ne hedeflenmiş, ne yapılacak… Cevaplar sitelerde saklı. Sporun geleceği de maalesef aydınlık değil. Şunu düşünüyorum: Fizikte, kimyada, astronomide veya jeolojide destek göremeyen bilim insanlarımız arasına, sporu seven insanlarımızda mı katılacak? Belki de biz yanlış biliyoruz… O zaman yaşasın magazin! Vur patlasın çal oynasın…
NTVSPOR
13 Mart 2008 Perşembe

Türkiye sıcak günler yaşıyor. Türban, terör, ekonomide cari açık problemi, Amerikan politikasının rahatsızlık veren vücut çalımları, küresel ısınmanın iyice kendini hissettirdiği takvim yaprakları arasında günlerimiz gelip geçiyor.
Spora nasıl bakıyoruz peki? Sporu seviyor muyuz? Spor deyince aklımıza sadece güzel oyun futbol mu geliyor? Sabah kalkın, herhangi bir lisenin bahçesine veya spor salonuna bakın ne göreceksiniz? Boşluk, sadece parkeler ve yerleri temizleyen birkaç görevli… Neden? Çünkü ÖSS hazırlıkları başladı.
Birçok yetenek, lise son sınıfta spor kültürünü, yarışma ruhunu kazanamadan kayboluyor. Üniversite sınavı, bu ülkede hayat memat meselesi… Amerika Birleşik Devletleri burs sistemiyle bu sorunu çözeli kim bilir kaç yıl oldu... Basketbolda veya atletizmde bu ülkede yetenekliysen, hukuk veya bilgisayar eğitimini bedava, sınav stresi çekmeden alabiliyorsun. Sonra bir bakmışsın Los Angeles Lakers seni transfer etmiş. Bunu geçelim…
Bu yıl Çin'de olimpiyat var. Dünyanın ağır abileri olan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya, olimpiyat hazırlıklarını tamamladılar bile. Altın madalyaları tıkır tıkır alacaklar. Biz, olimpiyatta... Pardon, duyamadım… Siz de duyamadınız, değil mi? Ne yapacağız, bilen var mı? Olimpiyatlara bir hafta kala, dünyanın en büyük spor organizasyonunu anımsayacağız, küçük pul gibi haberlerle... Bizim güzel ülkemizin doğusunda kar, 6 hatta 7 ay yerden kalkmaz. Kayakta 76'ıncı olursak seviniyoruz. El insaf! Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, yüzme bilmiyoruz. Deniz Ticareti Bakanlığımız yok! Bir de yüzmede dünya şampiyonumuz… Bütün ilköğretim spor organizasyonları yerinde sayıyor. Pardon! Yanlış yazdım geriye sayım başladı. Her yer halı saha dolu. Baklavasına maçlar sabahtan gece yarısına kadar sürüyor. Bilinçsiz maçlar, bol kalp krizi, kırık ve çıkıklar arasında halı saha kültürünü devam ettiriyoruz. Futbolu hala güzel oyun olarak göremiyoruz. Bazen hakemler, bazen teknik direktörler bazen de yöneticiler arasında kalan futbolumuz… Ama yılların cümlesi halen devam ediyor: “önümüzdeki haftalara/maçlara bakacağız”. Bayılıyorum bu kült açıklamaya. Televizyon ve spor yayıncılığına değinmiyorum bile. Bu konu ayrı bir yazı konusu olur, ne yazısı kitap olur kitap.
Peki gelelim devlet politikasına… Olimpiyat Yasası olan Türkiye, olimpik tesisler ve yapılanmada, hangi hamleleri yapıyor? Geçiniz… Bu ülkede basketbol karşılaşmalarının yapıldığı spor salonları ne zaman pırıl pırıl olacak? Turkcell Süper Lig maçlarının oynandığı sahaların zeminleri, neden buğday tarlası gibi sapsarı? Almanlar Şubat ayında bırakın karı, taş yağsa yemyeşil zeminde oynuyorlar. Futbolda kulüp ve ulusal bazda kazandığımız başarıları, klakson çalarak veya havaya silah sıkarak kutlamaya devam ediyoruz.
Geçmişi, Osmanlı tarihini konuştuğumuzda gururlanıyoruz ama tarih sadece geçmişi anımsatır. Sporda ise dün yoktur. Hep yarın vardır. Girin siyasi partilerin internet sitelerine seçim vaatlerine şöyle bir bakın lütfen… Spora ne kadar yer ayrılmış, ne hedeflenmiş, ne yapılacak… Cevaplar sitelerde saklı. Sporun geleceği de maalesef aydınlık değil. Şunu düşünüyorum: Fizikte, kimyada, astronomide veya jeolojide destek göremeyen bilim insanlarımız arasına, sporu seven insanlarımızda mı katılacak? Belki de biz yanlış biliyoruz… O zaman yaşasın magazin! Vur patlasın çal oynasın…
NTVSPOR
13 Mart 2008 Perşembe