Enver Paşa'nın Yer Adlarının Değiştirilmesi İle İlgili Emirnamesi

kRuMp

murcielago
Katılım
24 Kas 2007
Mesajlar
3,560
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
administration of justice
Osmanlı Devleti'nde 1800’lü yılların ikinci yarısında Balkanlar’da yükselen milliyetçilik akımlarına bağlı olarak dışarıdan da destekli ayrılıkçı hareketlerin ortaya çıkışıyla, Osmanlıcılık(1) karşı ideoloji olarak yerini aldı(2). Osmanlı coğrafyasında hızla yükselen milliyetçilik akımlarının bağımsızlık mücadelelerine dönüşmeye başlaması üzerine, farklı etnik yapıya sahip toplulukları Osmanlıcılık hareketiyle bir arada tutma olanağının kalmadığı fikriyatının yerleşmesi sonucunda bu ideoloji yerine Türkçülük ideolojisi ikame edildi(3). Yönetim kademesinde bulunan İttihat ve Terakki’nin sahiplendiği Türkçülük akımı, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve hatta sırasında etnik-ayrılıkçı girişimler karşısında siyasi ve askeri tedbirlerin yanı sıra bir takım idari düzenlemelerle de kendini gösterdi. Ülkede ecnebi kökenli, “terbiye-i milliye ye mugayir” olarak görülen yer adlarının değiştirilmesi için yapılan girişim de bu idari düzenlemelerdendir. Ancak bu idari düzenlemenin sınırlarının belirgin olmaması ve bu işin yeterince bilgi sahibi olmayan yerel yöneticiler eliyle yapılmaya çalışılması bazı karışıklıklara yol açtı. Yapılan çalışmalar hükümetin beklentilerine cevap veremeyince Dâhiliye Nezareti hangi adların değiştirilmesi gerektiğini açıklayan bir ¤¤¤kire yayınladı. Buna rağmen fiiliyatta bir takım aksaklıklar görüldü. Bunun üzerine İttihatçı kadronun liderlerinden, o dönem Harbiye Nazırı ve aynı zamanda padişah adına Başkomutan Vekili olan Enver Paşa 23 Kanun-ı Evvel 1331 (5 Ocak 1916) tarihinde yurt çapında, kıstaslarını bizzat kendisinin belirlediği bir emirname yayınlayarak Rumcadan, Ermeniceden ve Bulgarcadan geldiği düşünülen yer adlarının değiştirilmesini istedi. Enver Paşa’nın emirnamesine göre:

1-Ülkede Müslüman fakat Türk olmayan kavimler hariç; Rumca, Ermenice, Bulgarca ve gayrimüslim kavimlere ait vilayet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir ve benzeri yer adları Türkçeye çevrilecek.

2-Mıntıka dâhilindeki askeri erkân ve mülkiye memurları toplanarak, değişiklik çizelgelerini hazırlayacak ve önce vilayet, sancak, kaza merkezlerinden başlayıp biten çizelgeler genel karargâha gönderilecek. Bir araya getirilen çizelgeler incelenecek, birbirine çok benzeyen isimler karşılıklı yazışılarak değiştirildikten sonra uygulanmak üzere Dâhiliye Nezareti ve Posta Nezaretlerine gönderilecek.

3-Yeni yer adlarında çalışkanlık ve askeri zaferlerimiz konu edilecektir. Gerek şimdi, gerekse önceden harp alanı olan mevkiler oraya mahsus şanlı hadiseyi hatırlatmalı; eğer bu mümkün değilse, en namuslu ve memleketine yararlı hizmetleri bulunup da vefat etmiş kişilerin isimleri zikredilmeli veyahut da mevzu bahis yörenin bol miktarda yetişen ve tanınan mahsulünün, sanayi ve ticareti daim kılacak, vaziyet ve coğrafi şekline uygun isimler bulunmalı. Mektep öğretmenleri öğrencilerine coğrafya dersi sırasında vatanımızın her parçasını anlatırken onlara her mevkiin şanlı geçmişine, iklim, mahsul, sanat ve ticaretine ait konular bulabilmelidir. Bir de ahali ağzına yerleşmiş isimlerin birdenbire değiştirilmesi çeşitli karışıklıklara ve eski adların halk tarafından yeniden kullanılmasına yol açacağından, o bölge halkının kabiliyet, fıtratı ve alışkanlıkları göz önünde bulundurularak yeni yer adlarının belirlenmesine özen gösterilmeli. Mesela, bu zikredilen esas dâhilinde isim bulunması mümkün olmazsa, Ereğli’ye “Erikli” veyahut “Eraklı”, Gelibolu’ya “Velibolu” demekle eski alışkanlıklara ters düşmemiş olur.
 
Geri
Üst