
1-Sekiz Buçuk (8½) (1963): Fellininin kendi benliği içinde yaşadığı yaratıcılık krizini, sekiz buçuk film sonrası bir sürece yerleştiren bir başyapıt. Sayısız eseri etkileyen, rüyasal sancıları ve boyutlarıyla çığır açan özel bir sinema evreninin sahibi. Kimilerine göre gerçeküstücü auteur yönetmen Federico Fellininin en iyi filmi.

2-Waxworks (Das Wachsfigurenkabinett) (1924)

3-Hayal ve Görüntü (Images) (1972):Robert Altmanın edebiyat egolu sancılık filmi denemesi. Sekiz Buçuk etkisinde, Avrupa sineması kaynaklı bir sürecin ürünü. Psikolojik-gerilim atmosferiyle, dolaştığı türlerle, röntgenci kamera algısıyla ve tekinsizliğiyle şizofreni güdüsüne farklı bir yaklaşımın adresi...

4-Barton Fink (1991):Coen Kardeşlerin Hollywoodun erken dönemindeki kara film aşkını açığa çıkardığı filmleri. Fazlasıyla sinemaya ve B filmlerine saygı duruşunda bulunan yapıtın otel algısıyla Hitchcocktan Michael Curtize uzanan bir çizgide hareket ettiği kesin. Sürprizleri, motifleri, sahneleri ve detaylarıyla halen sinema çevrelerine konu olmayı sürdürüyor.

5-Müthiş Yemek (Naked Lunch) (1991): William S. Burroughsun uyuşturucu ve kafa gidikliği dolu evreninden bir portre... David Cronenbergin garip, body-horror yetkini ve imge simsarı tabanından özgün bir yorum... Judy Davisin performans boyutluluğu ve akılda kalan el yapımı efektleriyle zihin kurcalayan özlü bir yapıt...

6-Lucia (Lucía y el Sexo / Sex and Lucia) (2001):Cinsel arayış meselesi odaklı bir yaratıcılık krizi dönemi filmi. Julio Medemin gözünden üreyen mistik, erotik, gerçeküstücü, lineer akışı bozan ve göz kamaştırıcı bir eser. Lucia, çok bilinmez ve önemsenmez belki. Ama kendisini takdir eden özel kitleyi de her zaman elinde tutmuştur.

7-Lütfen Beni Öldürme (Stranger Than Fiction) (2006): Woody Allen yaratıcılık dönemi filmi çekmiş de başrolünde Will Ferrell oynamış gibi. Anlatıcısını duyabilen ve geometrik şekillerle yönlendirilen bir baş karakterin, bir roman kahramanının hikayesi. Marc Forster-Zac Helm uyumuyla yükselirken, samimi ve ayrıksı gibi sıfatları bir araya getirebilen bir yapıt karşımızdaki.

8-Havuz (La Piscine / Swimming Pool) (2003): François Ozonun polisiye romanlarına atıfta bulunduğu, hafif Dövüş Kulübü etkili eseri. Kadın doğası ve daha nicesi üzerine ilginç bir inceleme.

9-Tersyüz (Adaptation.) (2002): Charlie Kaufman süzgecinden şizofrenik bir yaratıcılık dönemi hikayesi denebilir. Nicolas Cagein en kalıbına uygun performansına Spike Jonzeun garip mizah anlayışı da eşlik ediyor.

10-Hint Noktürnü (Nocturne Indien) (1989): Jean-Hugues Angladeın gizem yetisiyle ve Alain Corneaunun işçiliğiyle öne çıkan bir yabancı/bilinmeyen ülke oryantalizmi öyküsü. Hint Noktürnü, sayısız sahnesiyle sinema zihminize kazınmış çarpıcı bir öteki dünya temsili sunuyor.

11-Inland Empire (2006): Lynch usulü yaratıcılık dönemi krizi filmi ya da Mulholland Çıkmazının üç hikayeli versiyonu denebilir. Ama ne olursa olsun buradaki motifleri, rüyaları, sesleri ve sekansları incelemek çok zevkli. Keskin bir Hollywood eleştirisi yine var.

12-Kafka (1991): Kafkanın dünyasına siyah-beyaz bir bakış sunan, içeriye giriş durumunda da dışavurumculuk yetisini harekete geçiren, siyasi açıdan dolgun bir yapıt. Steven Soderberghin dehası ve Jeremy Ironsın tekinsizliğiyle parlıyor.

13-Altın Düşler (Sogni doro / Golden Dreams) (1981): Nanni Morettinin Sekiz Buçuka saygı duruşunda bulunurken diyalog ve siyaset bazlı mizah anlayışıyla harmanladığı eseri. Yönetmenin kariyerinin en kayda değer halkası olan Altın Düşler, kişisel arayışının da kendisine en usturuplu çerçeve bulduğu yerlerden biri.

14-Hayalet Dünya (Gwai Wik / Re-Cycle) (2006): Bir korku romanı yazarının gözünden böylesi bir eğilimi harekete geçiren ve Carpenterı kıskandıran bir eser. Hayalet Dünya, Çılgınlığın Ötesindenin canavarlara kapıldığı için yapamadığını efekt ve kurgu yüklü görsel güçle perdeye aktarmış. Elbette Pang Kardeşler kalitesiyle...

15-Gizli Pencere (Secret Window) (2004): Kopyacılıkla suçlanan bir yaratıcı, onun peşinde bir adam ve gizem duygusu... Stephen Kingin romanından David Koeppin sinemalaştırdığı eser, Johnny Deppin varlığıyla da çokça kalite depoluyor.