Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Butto ailesinin trajik sonuna ilişkin geriye dönüşlü haberler, Benazir Butto 'nun döndüğü günle başlayan radikal, kanlı İslami terör saldırıları.. öldürülmesini El Kaide örgütünün üstlenmesi, Pakistan'da olup bitenler, iç savaş.. ülkenin geleceği üzerine ürkütücü karanlık tablonun ipuçlarını fazlası ile veriyor. Ancak Pakistan halkının kendi karanlık kaderi gibi de gösteriliyor.. Bu karanlık kaderde emperyalizmin rolünü, kıskacını tam da anlatmıyor.
Dahası olup bitenlere çok teğet baktığınızda, bugünkü iktidarın lideri Müşerref , seçimlerde iddialı, katliamın kurbanı Butto, Butto'nun öldürülmesi üzerine seçimlerden çekildiğini açıklayan diğer güçlü muhalif lider Navaz Şerif de dahil, iktidar olmuş siyasi partilerin, askeri darbe liderlerinin hepsinin bir biçimde ABD, AB yanlısı konumunda olduklarını düşündüğünüzde ortaya bir kavram kargaşası, algılama sorunu da çıkıyor. Hele de bugün ABD, İngiltere başta olmak üzere, Pakistan üzerinde etkin olan AB iktidarlarının El Kaide ve Pakistan'a yerleşik İslami terör örgütleri ile karşı karşıya bulundukları, başlarının belada olduğu anımsandığında... Sanki emperyal güçlerin Pakistan'da demokrasiyi yerleştirmek için çırpındıkları, ancak Pakistan'da yerleşik radikal İslami örgütlenmelerin gücü karşısında yenilgiye uğradıkları gibi gerçeğin tam tersi bir tablo ortaya çıkabiliyor.
****
Emperyalizmin kıskacındaki Pakistan'da gerçekten olup bitenleri anlamak için; ilk aklıma gelen Zülfikar Ali Butto , baba Butto'nun idamı üzerine gazetemizde yayımlanmış sayfaya, o tarihlerdeki haber ve yorumlara bakmak oldu. 4 Nisan 1979 tarihi ile bağlantılı birkaç günlük gazete koleksiyonuna bakınca irkilmemek elde değil. Zülfikar Ali Butto, Batı'nın en iyi üniversitelerinde en üst düzeyde eğitim almış, Pakistan'da seçimle iktidara gelen ilk siyasi lider. 1977'nin 7 Mart'ında yapılan seçimlerde, partisi 200 milletvekilinin 160'ını kazanıyor. Pakistan'ın kötü kaderini değiştirmek üzere seferberliğe kalkışıyor. Ekonomisinin yüzde 75'i, banka mevduatlarının yüzde 80'i, 22 ailenin elinde olan Pakistan'da çok büyük bir kamulaştırma eylemine girişiyor. Toprak reformu ile ağalık düzenini kırmaya çalışıyor. Nüfusun ancak yüzde 25'i okuma yazma bilen Pakistan halkı için eğitim seferberliği başlatıyor...
Karşıdevrim çarkları hemen en acımasız biçimde işliyor.. Eminim sizin de belleğiniz sizi, benimki gibi yanıltıyor, Zülfikar Ali Butto'nun siyasi lider ağırlığına bakıp uzun bir iktidar süreci yaşadığını düşünüyorsunuz. Oysa yapmak istediği devrimlere karşı öylesine şiddetli bir karşıdevrim, ayaklanma süreci işliyor ki, grevler, ayaklanmalar, derken baştan birlikte yola çıktıkları askerlerin, dönemin genelkurmay başkanı Ziya ül Hak eliyle darbe yapmaları aynı yıl, 5 Temmuz'da gerçekleşiyor. Tabii bu kez sokaklara dökülme sırası Butto yanlılarına geliyor.
****
Zülfikar Ali Butto'nun bir hapiste bir dışarda olduğu kargaşa, çatışmalar içindeki Pakistan'da sular durulmayıp, Zülfikar Ali Butto, Ziya ül Hak'ın iktidarına teslim bayrağını çekmeyince 4 Nisan 1979'da idam edilmekten kurtulamıyor. Erkek çocuklarının zehirlenerek öldürülmeleri, kızının, partisinin başına geçerek iktidara gelmesi, iktidarında adının yolsuzluklara bulaşması, hapse düşmesi, sürgün yılları, benzer kaderi paylaşan diğer siyasi liderler, darbeler, ayaklanmalar, kanlı çatışmalar.. hepsi emperyal güçlerin desteğinde iktidarların el değiştirmeleri, Pakistan'ın değişmez karanlık kaderi oluyor...
Değişmeyen ABD, AB emperyal ülkeleri, emperyalizmin çıkarları adına Pakistan'ın stratejik önemi. Sovyetler Birliği eksenli Marksist tehdide karşı yeşil kuşak örülmesinde üs olarak kullanılması. Afganistan'a sürülen Taliban'ın yetiştirilmesinden, saldırılar için üs olarak kullanılmasından başlayın, Orta Asya, Ortadoğu'ya yönelik İslami örgütlenmelerde en yaygın, etkin eğitim merkezi, üs yapılması. Tabii ki emperyalizmin çıkarları adına beslenen, güçlenen sonra da emperyalizmin bile başına bela olan radikal İslami terör örgütlerinin yaratılması.
İşin en trajik boyutu belki de, ABD'nin başına bela olan 11 Eylül'ün arkasından, terör örgütlerine karşı, demokrasiyi getirme adına yürüttüğü savaşın bile sonunda, en stratejik ortağı Pakistan'ı daha büyük bir bataklığa, iç savaş kaosuna sürüklemesi. Afganistan, Irak, demokrasi, terörü önleme adına ABD, İngiltere başta olmak üzere ittifak silahlı güçleri tarafından işgal edilirken, en radikal, güçlü İslami terör örgütlerinin Pakistan'da odaklanmaları... Pakistan'da yoksullaşma, yoksunlaşma, İslam adına radikal terörün, şeriat fanatizminin daha ilkel gerici yorumlarla çığ gibi büyümesi ile, ülkenin bugün yaşanan kaosa sürüklenmesi.. Atatürk devrimleri, Cumhuriyet kazanımları, laiklik, demokrasi birikimine, deneyimlerine karşılık, NATO'ya, CENTO'ya bağlı, ABD'nin stratejik ortağı kalmak için çırpınan Türkiye'nin geleceğine yönelik, etkili, ders verici, uyarıcı olmalı...
ŞÜKRAN SONER
Cumhuriyet
Dahası olup bitenlere çok teğet baktığınızda, bugünkü iktidarın lideri Müşerref , seçimlerde iddialı, katliamın kurbanı Butto, Butto'nun öldürülmesi üzerine seçimlerden çekildiğini açıklayan diğer güçlü muhalif lider Navaz Şerif de dahil, iktidar olmuş siyasi partilerin, askeri darbe liderlerinin hepsinin bir biçimde ABD, AB yanlısı konumunda olduklarını düşündüğünüzde ortaya bir kavram kargaşası, algılama sorunu da çıkıyor. Hele de bugün ABD, İngiltere başta olmak üzere, Pakistan üzerinde etkin olan AB iktidarlarının El Kaide ve Pakistan'a yerleşik İslami terör örgütleri ile karşı karşıya bulundukları, başlarının belada olduğu anımsandığında... Sanki emperyal güçlerin Pakistan'da demokrasiyi yerleştirmek için çırpındıkları, ancak Pakistan'da yerleşik radikal İslami örgütlenmelerin gücü karşısında yenilgiye uğradıkları gibi gerçeğin tam tersi bir tablo ortaya çıkabiliyor.
****
Emperyalizmin kıskacındaki Pakistan'da gerçekten olup bitenleri anlamak için; ilk aklıma gelen Zülfikar Ali Butto , baba Butto'nun idamı üzerine gazetemizde yayımlanmış sayfaya, o tarihlerdeki haber ve yorumlara bakmak oldu. 4 Nisan 1979 tarihi ile bağlantılı birkaç günlük gazete koleksiyonuna bakınca irkilmemek elde değil. Zülfikar Ali Butto, Batı'nın en iyi üniversitelerinde en üst düzeyde eğitim almış, Pakistan'da seçimle iktidara gelen ilk siyasi lider. 1977'nin 7 Mart'ında yapılan seçimlerde, partisi 200 milletvekilinin 160'ını kazanıyor. Pakistan'ın kötü kaderini değiştirmek üzere seferberliğe kalkışıyor. Ekonomisinin yüzde 75'i, banka mevduatlarının yüzde 80'i, 22 ailenin elinde olan Pakistan'da çok büyük bir kamulaştırma eylemine girişiyor. Toprak reformu ile ağalık düzenini kırmaya çalışıyor. Nüfusun ancak yüzde 25'i okuma yazma bilen Pakistan halkı için eğitim seferberliği başlatıyor...
Karşıdevrim çarkları hemen en acımasız biçimde işliyor.. Eminim sizin de belleğiniz sizi, benimki gibi yanıltıyor, Zülfikar Ali Butto'nun siyasi lider ağırlığına bakıp uzun bir iktidar süreci yaşadığını düşünüyorsunuz. Oysa yapmak istediği devrimlere karşı öylesine şiddetli bir karşıdevrim, ayaklanma süreci işliyor ki, grevler, ayaklanmalar, derken baştan birlikte yola çıktıkları askerlerin, dönemin genelkurmay başkanı Ziya ül Hak eliyle darbe yapmaları aynı yıl, 5 Temmuz'da gerçekleşiyor. Tabii bu kez sokaklara dökülme sırası Butto yanlılarına geliyor.
****
Zülfikar Ali Butto'nun bir hapiste bir dışarda olduğu kargaşa, çatışmalar içindeki Pakistan'da sular durulmayıp, Zülfikar Ali Butto, Ziya ül Hak'ın iktidarına teslim bayrağını çekmeyince 4 Nisan 1979'da idam edilmekten kurtulamıyor. Erkek çocuklarının zehirlenerek öldürülmeleri, kızının, partisinin başına geçerek iktidara gelmesi, iktidarında adının yolsuzluklara bulaşması, hapse düşmesi, sürgün yılları, benzer kaderi paylaşan diğer siyasi liderler, darbeler, ayaklanmalar, kanlı çatışmalar.. hepsi emperyal güçlerin desteğinde iktidarların el değiştirmeleri, Pakistan'ın değişmez karanlık kaderi oluyor...
Değişmeyen ABD, AB emperyal ülkeleri, emperyalizmin çıkarları adına Pakistan'ın stratejik önemi. Sovyetler Birliği eksenli Marksist tehdide karşı yeşil kuşak örülmesinde üs olarak kullanılması. Afganistan'a sürülen Taliban'ın yetiştirilmesinden, saldırılar için üs olarak kullanılmasından başlayın, Orta Asya, Ortadoğu'ya yönelik İslami örgütlenmelerde en yaygın, etkin eğitim merkezi, üs yapılması. Tabii ki emperyalizmin çıkarları adına beslenen, güçlenen sonra da emperyalizmin bile başına bela olan radikal İslami terör örgütlerinin yaratılması.
İşin en trajik boyutu belki de, ABD'nin başına bela olan 11 Eylül'ün arkasından, terör örgütlerine karşı, demokrasiyi getirme adına yürüttüğü savaşın bile sonunda, en stratejik ortağı Pakistan'ı daha büyük bir bataklığa, iç savaş kaosuna sürüklemesi. Afganistan, Irak, demokrasi, terörü önleme adına ABD, İngiltere başta olmak üzere ittifak silahlı güçleri tarafından işgal edilirken, en radikal, güçlü İslami terör örgütlerinin Pakistan'da odaklanmaları... Pakistan'da yoksullaşma, yoksunlaşma, İslam adına radikal terörün, şeriat fanatizminin daha ilkel gerici yorumlarla çığ gibi büyümesi ile, ülkenin bugün yaşanan kaosa sürüklenmesi.. Atatürk devrimleri, Cumhuriyet kazanımları, laiklik, demokrasi birikimine, deneyimlerine karşılık, NATO'ya, CENTO'ya bağlı, ABD'nin stratejik ortağı kalmak için çırpınan Türkiye'nin geleceğine yönelik, etkili, ders verici, uyarıcı olmalı...
ŞÜKRAN SONER
Cumhuriyet
