Vtnsvr
New member
Mücadelenin Stratejisi ve Stratejik Kültür
Bilinen bir doğrudur.
Kolaycı aydın hep şikâyet eder. "Birleşmek lazım kardeşim, birleşmezsek kaybederiz."
Yazının başlığında strateji sözcüğünü Türkçe olmadığı için kullanırken tereddüt ettim. Strateji bir süreci anlattığı için kavranması oldukça zordur. Türkçeye "dolaylı tutum" diye tercüme edilse de tam
karşılamadığını sanıyorum.
Stratejiyi bir süreç olarak anladığımızı söyleyerek devam edelim.
İçinde yaşadığımız mücadelenin stratejisi süreç içinde daha büyük halk kitlelerini mücadeleye dâhil etmektir. Böylece, stratejinin bir amacı ve bu amaca gidilen bir yolu olduğunu söylemiş olduk.
Öncelikle amacı doğru tanımlamak gerektiğine inanıyorum.
Bir yerde mücadele varsa, bir yerlerden tehdit geliyor demektir.
Tehdit AB-D emperyalizminden gelmektedir.
Düşmanın stratejisi (amacı) bellidir. BOP' tur. Büyük Ortadoğu Projesidir.
Tehdit'in AB-D'den geldiği fikrinde birlik olamazsak "amaçta birlik" yok demektir. Birleşmenin veya ittifakın temel unsuru amaçta birliktir. Yani özlemde(programda) birliktir. Örnek amacımız laikliği korumak ise laikliğe giden süreçte birlik oluruz. Amaç Türkiye'nin birliği, toprak bütünlüğü ve devletini korumak ise bunda birlik olmamız lazım gelir.
Gelelim bu süreçte neden bir türlü birleşemediğimize.
Muhalif toplumların içinde en büyük çoğunluğu sosyal demokratlar ve milliyetçiler oluşturmaktadır.
Önce sosyal demokratlardan başlayalım.
Eğer sosyal demokratlar veya kendini öyle tanımlayanlar "emperyalizm" sözcüğünü söyleyemezlerse mücadelede birlik olmaz. Çünkü mücadele emperyalizmin kendisine karşıdır.
Sosyal demokratların emperyalizmi hedef alamadan kendi aralarında yapacağı birliğin kıymeti har biyesi yoktur.
Milliyetçilere geldiğimiz de durum aynıdır. Emperyalizm sözcüğünü telaffuz edemeyen bir kimse milliyetçi olamaz. Olsa olsa ırkçı ya da Amerikan İslamcısı olur. O da sonunda emperyalizme hizmet eder. 12 Eylülden önce bunun uygulamasını yaşadık.
Emperyalizm sözcüğünü telaffuz edemeyen bir sosyal demokrat kolayca vahşi liberalizmin kolları arasındadır. Memleketimizde vahşi liberalizm işbirlikçiliğin temel ideolojisidir.
Dönekliğin felsefesini de buradan çıkarmak mümkündür.
Çokça emperyalizm sözcüğünün ifade edilmesinin önemine işaret ettim. Tabi ki kuru kuruya ifade etmeyi kast etmedim. Emperyalizm olgusunun içselleştirilmiş olması hususunu ifade etmek istedim.
Yukarda tartıştığımız kuramsal çerçeveye bir örnek vererek bitirelim.
Eğer Ergenekon Tertibini laikliğe karşı olan çevrelerin yarattığı bir oyun olarak görürsek, gene zokayı yuttuk demektir. Yo eğer, Ergenekon Tertibini ABD'nin (CIA) Fethullahçıları kullanarak doğrudan yönettiği bir tertip olarak alırsak, doğru yoldayız demektir.
Amerika değil, biz kazanacağız.
Bülent Esinoğlu
Bilinen bir doğrudur.
Kolaycı aydın hep şikâyet eder. "Birleşmek lazım kardeşim, birleşmezsek kaybederiz."
Yazının başlığında strateji sözcüğünü Türkçe olmadığı için kullanırken tereddüt ettim. Strateji bir süreci anlattığı için kavranması oldukça zordur. Türkçeye "dolaylı tutum" diye tercüme edilse de tam
karşılamadığını sanıyorum.
Stratejiyi bir süreç olarak anladığımızı söyleyerek devam edelim.
İçinde yaşadığımız mücadelenin stratejisi süreç içinde daha büyük halk kitlelerini mücadeleye dâhil etmektir. Böylece, stratejinin bir amacı ve bu amaca gidilen bir yolu olduğunu söylemiş olduk.
Öncelikle amacı doğru tanımlamak gerektiğine inanıyorum.
Bir yerde mücadele varsa, bir yerlerden tehdit geliyor demektir.
Tehdit AB-D emperyalizminden gelmektedir.
Düşmanın stratejisi (amacı) bellidir. BOP' tur. Büyük Ortadoğu Projesidir.
Tehdit'in AB-D'den geldiği fikrinde birlik olamazsak "amaçta birlik" yok demektir. Birleşmenin veya ittifakın temel unsuru amaçta birliktir. Yani özlemde(programda) birliktir. Örnek amacımız laikliği korumak ise laikliğe giden süreçte birlik oluruz. Amaç Türkiye'nin birliği, toprak bütünlüğü ve devletini korumak ise bunda birlik olmamız lazım gelir.
Gelelim bu süreçte neden bir türlü birleşemediğimize.
Muhalif toplumların içinde en büyük çoğunluğu sosyal demokratlar ve milliyetçiler oluşturmaktadır.
Önce sosyal demokratlardan başlayalım.
Eğer sosyal demokratlar veya kendini öyle tanımlayanlar "emperyalizm" sözcüğünü söyleyemezlerse mücadelede birlik olmaz. Çünkü mücadele emperyalizmin kendisine karşıdır.
Sosyal demokratların emperyalizmi hedef alamadan kendi aralarında yapacağı birliğin kıymeti har biyesi yoktur.
Milliyetçilere geldiğimiz de durum aynıdır. Emperyalizm sözcüğünü telaffuz edemeyen bir kimse milliyetçi olamaz. Olsa olsa ırkçı ya da Amerikan İslamcısı olur. O da sonunda emperyalizme hizmet eder. 12 Eylülden önce bunun uygulamasını yaşadık.
Emperyalizm sözcüğünü telaffuz edemeyen bir sosyal demokrat kolayca vahşi liberalizmin kolları arasındadır. Memleketimizde vahşi liberalizm işbirlikçiliğin temel ideolojisidir.
Dönekliğin felsefesini de buradan çıkarmak mümkündür.
Çokça emperyalizm sözcüğünün ifade edilmesinin önemine işaret ettim. Tabi ki kuru kuruya ifade etmeyi kast etmedim. Emperyalizm olgusunun içselleştirilmiş olması hususunu ifade etmek istedim.
Yukarda tartıştığımız kuramsal çerçeveye bir örnek vererek bitirelim.
Eğer Ergenekon Tertibini laikliğe karşı olan çevrelerin yarattığı bir oyun olarak görürsek, gene zokayı yuttuk demektir. Yo eğer, Ergenekon Tertibini ABD'nin (CIA) Fethullahçıları kullanarak doğrudan yönettiği bir tertip olarak alırsak, doğru yoldayız demektir.
Amerika değil, biz kazanacağız.
Bülent Esinoğlu