Emekliye yılda yüzde 2, çaya kahveye günde 800 milyar!

bytan

LinuX GeeK
Moderatör
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
1,866
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
41° 0' 0 N, 27° 30' 0 E Amor en el exilio...
Emekliye yılda yüzde 2, çaya kahveye günde 800 milyar!

Haziran 23, 2008 - SABAHATTİN ÖNKİBAR, YENİÇAĞ

Tayyip Erdoğan’ın kapatılma davasındaki asıl korkusunun siyasete ara vermekten ziyade hesap vermek olduğu kaydediliyor.
Öyle, çünkü AKP ve Erdoğan için hesabını vermekte zorlanacağı korkunç iddialar ortaya atılıyor.
Bu iddiaların yüzde 99’u somut ya da belgeli olarak bilinmiyor ve sızmıyor, zira devletin o yakası ele geçirilmiş.


Bizim Erhan Göksel’le yaptığımız siyasi sohbeti bile kayda alıp bunları soru olarak tarafıma yöneltiyorlar, ama devlette olanlara karşı değil izleme zerre tık yok!
Bugün çetelerin etkisine giren devletin o yakasında kazara bir namuslu ortaya çıkıp örneğin enerji işine çomak soktuğunda ise o bürokrat soluğu derhal Edirne’de alıyor.

Gelelim ortaya çıkarılan yüzde 1 oranındaki usulsüzlüklere?
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Meclis’te bir soru önergesi veriyor ve Erdoğan’a soruyor:
“2007 yılında özel kalem müdürlüğünüz 290.7 trilyon harcadı. Bu paralar nereye gitti?”

Evet soru açık ve nettir!
Yasama görevini yapan bir vekil günlüğü 800 milyara gelen harcamanın nereye yapıldığını soruyor.
Tam bu noktada bir parantez açalım ve Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nün yasayla belirlenen görevlerinin ne olduğunu hatırlatalım:
1) Resmi ve özel yazışmaları yapmak.
2) Konuklara çay-kahve-meşrubat ikram etmek.
3) Başbakanın protokol işlerini yürütmek.

Evet yukarıda kanuni gerevini özetle sunduğumuz Özel Kalem bu görevler için geçtiğimiz yıl tamamı tamamına 290 trilyon harcamış ki bunun günlüğü yukarıda sunduğumuz gibi 800 milyara denk geliyor.
Sorarım size bu rakam açıklanmaya muhtaç değil midir?


Bakın aynı rakamlar Tayyip Erdoğan öncesi başbakanlarda değil onda bir, yirmide bir bile değildi.
Bırakın eski başbakanları Tayyip Erdoğan’ın özel kalemi 2005’te yılda 37 trilyon harcamıştı. Bugün ise onun 7-8 katı bir harcama var.
Efendim bir yıl için istisnai bir harcama oldu da diyemeyiz, zira miktar 2006’da birden 250 trilyona yükseldi.

Tayyip Erdoğan sorulan bu soruya Batman’da yaptığı gibi “Ben gazetecilere ve gazete sahiplerine hesap vermem” deyip işin içinden çıkamaz, zira kamu vicdanını tatmin şarttır.
Emekli, dul ve yetimlerin yılda yüzde 2, yani enflasyon oranının yarısının yarısı kadar fark alabildiği ya da verildiği fakir bir ülkede değil seçilmiş bir başbakan, kral ya da padişah olsanız bile bu hesabı belki kanunen olmasa bile vicdanen vermek durumundasınız.
Veremezseniz emin olun kafalar karışacak ve kamu vicdanı kanayacaktır.


Kuşkusuz söylemek istediğimiz elbette Başbakan o paraları kendine kanalize etti gibi bir şey asla değildir, ama yapılan harcamanın çarçur olup olmadığının bilinmesi gerekiyor.
Ağırlama, çay-kahve için günde 800 milyar çok büyük bir paradır ve böylesi işler için bu oranda para harcanan bir sekreteryanın dünyada örneği de yoktur.
Beyaz Saray ve Kremlin patronlarının özel kalem bütçeleri bile bu miktarın çok çok altındadır.


Çağrımızı yineliyoruz:
Sayın Başbakan lütfen bu korkunç harcamayı kalem kalem kamuoyuna açıklayınız.
Açıklamazsanız spekülasyonların önünü alamaz ve makamınızı yıpratırsınız.

DEĞİRMENİN SUYU…

Kim bu finansör?
Hatırlayın bu sütunda birkaç kez Taraf gazetesinin finansörünü sormuş ve cevap alamamıştık. Aynı soru iki gün önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından da soruldu. Tabii Genelkurmay Başkanı’nın böyle bir soru sorması önemlidir, zira o makamda oturanlar afaki konuşmaz ve devlet bilgilerini en yakından bilen insanlardır… Ben hayatım boyunca gazetecilikten başka hiçbir iş yapmadım. Bu meslekte de pek çok büyük kurumda üst-düzey yöneticilik yaptım. Bu bilgilerle söyleyeceğim. Taraf gibi birkaç bin satan bir gazetenin çıkmasının maddi anlamda mümkün olamayacağıdır. Taraf çıktığı her gün büyük zararlar yazıyor. Hal böyleyken bu gazete her gün yine çıkıyor… Büyüme ve tiraj alma ihtimali de hiç yok. O zaman sorarım size böyle bir gazete nasıl olur da yayımlanmaya devam edilir? Bu sorunun cevabı Taraf’ın attığı manşetlerde, yani icra ettiği fonksiyonda gizlidir.. Taraf aslında bir gazete değil bir psikolojik harekât ürünüdür. Onu finans edenler de attığı manşetlerde yararları olanlardır… Evet Taraf’ın gizli finansörünü arıyorsanız onun yayınları ile kimlerle kol kola olduğuna bakın ve hükmünüzü ona göre verin!.. Ben AKP güruhunun bu Taraf’tan bir gün bile şikâyetçi olduklarını hiç işitmedim. Tersine ilan destekleri verdiklerini de biliyorum.. Ne dersiniz Taraf’ın ardında AKP’nin bilinmeyen yakası olabilir mi?

HANİ YASAKTI?

TSK’ya küfredene Taksim’i tahsis ettiler!


Hatırlayın Taksim Meydanı, Güneydoğu Şehitleri için yapılmak istenen yürüyüşe kapatılmıştı. Yasaklama ’Bayrak Mitingleri’nde de devam etti. Keza 1 Mayıs’ta işçilere de yasak dendi.. Söylenen gerekçe hep aynıydı: Taksim artık yürüyüş ve toplantı merkezi olmayacak… Derken garip bir hadiseye şahit olduk. Güneydoğu Şehitleri ve Türk Bayrağı için yapılmak istenen mitinge kapatılan Taksim Meydanı, Hrant Dink adını istismarla devlete küfür etmeyi esas alan malum miting ve gösteriye tahsis edildi… Dahası, devletin polisi o göstericilere korumalık yaptırıldı.. Bitmedi, dün benzer bir hadiseye ikinci kez şahit olundu.. Aralarında AKP’li kalemşörlerin de bulunduğu sözde anti-darbeci yürüyüşçülere Tünel-Taksim arası yine altın tepside sunuldu… Sorarım size nedir bunun adı? Yoksa bu ülkede bayrak ve şehitlerden daha mukaddes şeyler mi var? Bayrağımıza tahsis edilmeyen meydan nasıl oluyor da Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hücum eden türedilere tahsis ediliyor? Muhatabı kimse bunun hesabını vermelidir!

VATANDAŞTAN SONRA…


Türkiye’yi haczettirecekler
Kısa bir süre önce bir yakınımın vefatı nedeniyle memleketim Ardeşen’deydim. Orada kaldığım iki gün içinde dinlediğim en ilginç hadise bankaların hacizde topladıkları araba ve ev eşyaları için çok sayıda depo ve arsayı kiralama olayı idi. Ardeşen nihayet 50 bin nüfuslu küçük bir merkez, orada bunlar oluyorsa siz İstanbul ve Ankara gibi metropolleri düşünün. Dün ATO’nun bu konuyla ilgili araştırmasını görünce eyvah dedim. Bizim yakın bir zaman memleketimizde şahit olduklarımız belli ki büyük kentlere de sıçradı. Ankara Ticaret Odası bankaların bundan böyle öncelikli görevlerinin haciz olacağını söylüyor. Maalesef ATO’nun araştırması doğrudur. Evet AKP iktidarıyla beraber sadece Türk Devleti değil, vatandaşı da artık ipotekli hale getirilmiştir. Ama kredi kartı, ama başka şey herkesin bankalara borcu var. AKP bir süre daha kalırsa korkarım Türkiye’yi topyekûn haczettirecektir.
 
evet soru çok açık. merakla cevap bekliyoruz. bu kadar para nereye gitti.

ama bu hükümet böyle bir soruya cevap vermez, veremez.
Sonucu söyleyeyim : Hükümetimiz bağırır çağırır, saldırır. Yavuz hırsız misali üste çıkmaya çalışır.. Halk yerse tabiki...
 
yazıklar olsun bunları ülkenin başına musallat edip ülkeyi soyduranlara.Yazıklar olsun üç kuruşluk çıkar için,irticai idealleri için vatanını emperyalizme peşkeş çekenlere.
Ayrıca oktay Ekşi'de bu konuyu işlemiş işte yazısı.



Hesap sorulabilirlik


ŞU aşağıdaki ifadeler cumartesi günü Batman’da halka hitap eden Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait:

"Bakınız, devletin Başbakanlık makamında bir ’Örtülü Ödenek’ denilen, bütçede yer alan bir kalem vardır. Bu örtülü ödenekten nerelere para harcanacağı yasayla belirlenmiştir."

Başbakan devam ediyor:

"Bunun hesabını biz bu gazetenin patronuna vermek (O konuyla ilgili haberi VATAN Gazetesi yazmıştı. Başbakan, VATAN Gazetesi’nin sahibi diye Sayın Aydın Doğan’ı işaret ediyor.) zorunda değiliz. Yasa neyi öngörüyorsa yapılan odur. (...) O medya organının mensuplarına da, patronuna da söylüyorum. Milletimi aldatmayın."

Sayın Başbakan’ı bu kadar kızdıran şeyin ne olduğunu özetleyelim:

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, 2005 yılında 31.2 milyon YTL ödenek kullanan Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nün 2006 yılında bütçeden verilen ödeneği toplam 27 milyon YTL iken tam 249.5 milyon YTL; 2007’de ise 31.5 milyon YTL ödenek verildiği halde 290.7 milyon YTL harcadığını görünce bu paraların nereye harcandığını sormuş.

Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, bu önergeye yanıt olarak milletvekiline, "Bütçe gerçekleşmelerini 2007 yılı kesin hesap kanununda görebileceğini" yazmış. Önergeyi Başbakan adına yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de bunun altına imzayı atıp milletvekiline göndermiş.

Kısaca yanıt olarak, "Beklerseniz paranın harcama ayrıntılarını öğrenirsiniz" denmiş.

Ama Başbakan Tayyip Erdoğan tam tersini söylüyor. "Bu parayı biz Örtülü Ödenek olarak kullandık. Size hesap vermem!" diyor.

Sadece bu çelişki de gösteriyor ki, o işin altından "Çapanoğlu" çıkabilir.

Çapanoğlu deyince, Ahmet Ersin’in "Bu ödenekten Anadolu’daki birçok tarikat bağlantılı dergi ve gazeteye para aktarıldığı" yolunda ihbarlar aldığını belirtelim.

Ama kanımızca daha da önemli olan husus, Sayın Başbakan’ın zihniyetinde yatıyor:

Başbakan hani işleyen demokrasilerin temel kurallarından biri olan "Hesap sorulabilirlik" (accountibility) ilkesi var ya... Ona karşı çıkıyor. "Ben hesap vermem!" diyor.

Oysa verecek! Vermeye mecbur olduğu için verecek. Çünkü babasının değil, milletin parasını harcıyor.

Ama o kızdığı bir medya grubuna veya patronuna dönüp, "Bunun hesabını biz bu gazetenin patronuna vermek zorunda değiliz. (...) O medya organının mensuplarına da, patronuna da söylüyorum. Milletimi aldatmayın. Çünkü biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmediğimiz için halkımızın gönlünde yer bulduk" diyor. Bununla ortadaki soruyu yanıtlamış sayıyor kendini.

Sayın Başbakan öyle saysa da Ahmet Ersin’e verilen resmi yanıt gösteriyor ki, o paralar Örtünü Ödenek cümlesinden harcanmamış. Onu Özel Kalem kullanmış. Aksi olsa yanıtta, "Kesin Hesap Yasası’nda bunun ayrıntılarını göreceksiniz" denmezdi.

O nedenle, biz ısrar ediyoruz ve diyoruz ki o hesap verilecektir. Accountibility budur.
 
Günlük 800 milyar para nereye mi gidiyor diye soruyorsanız söyliyeyim merakta kalmayın.İktidar Cumhuriyet değerlerine havlayan bir sürü besliyor da onların yemlenmesine gidiyor.
 
Oktay EKŞİ

Kuşku


BİZDE bir konunun kendisinin önemli olup olmamasından çok, o konuda kopan gürültü dikkate alınır. Bu bilindiği için de "uyanık" diyebileceğimiz kişiler konu çok önemli de olsa, işlerine gelmeyince seslerini çıkarmazlar.

Böyle bir değil, iki konu son günlerde bizim dikkatimizi çekti. Gerçi ikisine de değindik ama kamuoyu gerektiği kadar ilgi göstermedi.

Birincisi CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nün 2006 ve 2007 yılı harcamalarıyla ilgiliydi.

Ersin, Başbakanlık Özel Kalemi’nin genel bütçeden 2006 yılı için 27 milyon YTL ödenek almasına rağmen nasıl 249.5 milyon YTL harcadığını, 2007 yılı için de 31.5 milyon YTL tutarındaki ödeneğine rağmen 290.7 milyon YTL harcamayı niçin ve nerelere yaptığını sormuştu.

Bu soruya hükümet adına resmen verilen yanıtta, "2007 yılı Kesin Hesap Yasası çıktığı zaman bu soruyla ilgili ayrıntılı bilginin orada görülebileceği" bildirildi.

Oysa kesin hesap yasalarında böyle bir bilgi yok. Çünkü orada ayrıntı değil, tam tersine temel rakamlar var. Örneğin, 2006 yılı Kesin Hesap Yasası’nda sadece;

"(I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin 2006 yılı bütçe gideri 175.084.120.528,92 Yeni Türk Lirası olarak gerçekleşmiştir" deniliyor. O kadar ki "1" numaralı cetvelde hangi kamu kurumlarının bulunduğu bile gösterilmiyor.

Konuyu izleyenler görmüşlerdir. Bir de Başbakanlık’tan açıklama yapıldı. Orada;

"Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü 2007 yılı bütçesi 290 milyon 785 bin 381 YTL olup, bunun yüzde 90’ı olan 262 milyon 286 bin 521 YTL’si örtülü ödenektir. Örtülü ödenek, bütçe tekniği gereğince ’görev gideri’ olarak Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü bütçesinde gösterilmektedir" denildi.

Eğer bu bilgi doğru ise Ahmet Ersin söz konusu ödeneğin 31.5 milyon YTL olduğunu söylerken bizi mi aldatıyor? Yok o doğru söylüyorsa Başbakanlık söz konusu ödeneğin 290 milyon YTL olduğunu nasıl iddia edebiliyor?

Kaldı ki o dönemde Başbakanlık Özel Kalem Müdürü olan Hikmet Bulduk dünkü Cumhuriyet’te örtülü ödeneğin Özel Kalem Müdürlüğü tarafından kullanıldığına ilişkin iddiayı yalanladı. "Örtülü ödenek, Özel Kalem Müdürlüğü’nün yetkisinde değil. Örtülü ödeneğin kendi sorumlusu vardır" dedi.

Görüldüğü gibi örtülü ödeneğin kim tarafından nasıl kullanıldığı halen açık değil. Bu bir.

Bu nokta üzerinde durmamızın nedeni örtülü ödeneğin hesabını sormak değil. O zaten sorulmaz. Ama başka amaçla ayrılmış bir ödenek eğer o kılıf altında harcanıyorsa, o zaman mesele var demektir. Zaten birkaç gün önce de değindiğimiz bu konu üzerinde tekrar durmamızın nedeni o.

Doğrusunu söylemek gerekirse kuşkumuzu biraz da son günlerde TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan geçen ve yakında TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen bir "Uluslararası Sözleşme" artırdı.

O sözleşmeye göre de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, İslam Konferansı Örgütü’ne bağlı "Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu" isimli organa Türkiye’ye istediği kadar parayı getirip istediği gibi kullanma imtiyazı veriyor. Yer bitti. Yarın ayrıntıya girelim de anlatalım.

Tufan TÜRENÇ

Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’nün 2007 bütçesinde bir önceki yıla göre 9 kat artırılan ve 290 milyon YTL’ye çıkarılan paranın hesabına bakalım.

Bu olağanüstü artışın nedeni ve bu paraların nerelere harcandığı, CHP Milletvekili Ahmet Ersin’in merakına yol açmış ve bunu Başbakan’a sormuş.

Vatan Gazetesi de bunu haber yapmış.

Vay sen misin bunu soran, haber yapan...

Başbakan küplere binmiş. Batman’da Vatan’a basıyor fırçayı:

"Bunun hesabını biz bu gazetenin patronlarına vermeye mecbur değiliz."

Oysa mecbur. Yalnız Tayyip Erdoğan değil, demokratik ülkelerin bütün başbakanları, harcamalarının hesaplarını vermek zorunda.

Ve başbakanlar bu hesabı verirler.

Ama bizim Başbakan yalnız bunun değil, yaptığı hiçbir işin, harcamanın hesabını vermiyor.

Yalnız şunu iyi bilsin ki bundan kaçış yok.

İktidarı bittiği anda bütün hesapları istese de istemese de verecek.

Eşe, dosta, yandaşa dağıtılan ihalelerin, özelleştirmelerin, edindiği malların, mülklerin, çocuklarına verilen bursların, kredilerin, aldığı hediyelerin, ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmenin, hepsinin hepsinin hesabını verecek.
 
Geri
Üst