Emekli paşa bakkalı denetlerse �

eiffel

Forumun Kulesi
Altın Üye
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
Emekli paşa bakkalı denetlerse�


Bir önceki yazımın sonunda sizlere, merhum gazeteci Şakir Süter�in kaleminden nefis bir emekli paşa anekdotu aktaracağımı ifade etmiş ve günümüzdeki tartışmalara bir yönüyle ışık tutacağına temas etmiştim.

Önce söz konusu anekdotu aktaralım, ardından iki çift kelam ederek yazımızı sonlandıralım.

Şakir Süter, Emekli askere meşgale başlıklı yazısında şunları yazar:

Genç yaşta emekli olan bir binbaşı sürekli evde oturmaktan sıkılınca mahallenin bakkalına gitmiş ve şöyle bir öneride bulunmuş:
- Sana ayda 200 lira vereyim, bunun karşılığında seni her gün denetleyeyim.
Bakkal hem para kazanacak hem de kendisine uyarılarda bulunacak deneyimli bir emekli subayın yardımını almış olacaktır. Teklif hoşuna gider ve kabul eder.
Emekli binbaşı, her sabah 08.00\\\\\\\'den akşam mesai sonuna kadar bakkalı denetlemeye başlar.
Fakat bakkal bir süre sonra denetimle baş edemeyecek hale gelir.
\\\\\\\"Binbaşım al şu 200 lirayı, bu işten vazgeçelim\\\\\\\" diyerek anlaşmayı bozar.
Emekli binbaşı bakkaldan sonra manav, kasap, kırtasiyeci derken, bütün esnafa aynı teklifi yapar.
Önce her biri teklifi sevinerek hemen kabul eder, daha sonra da denetimden sıkılıp tıpkı bakkal gibi çok geçmeden anlaşmayı bozarlar.
Fakat emekli binbaşı son olarak gittiği manifaturacı ile çok güzel anlaşır. Denetim işi aylardır sürmesine rağmen, manifaturacı öncekiler gibi hemen pes etmez. Manifaturacı, binbaşının her isteğini \\\\\\\"Başüstüne komutanım\\\\\\\" diyerek yerine getirir.
Emekli binbaşının merakı hat safhaya çıkar. Bu şekilde altı yedi ay geçtikten sonra bir gün binbaşı dayanamaz ve \\\\\\\"Yav arkadaş\\\\\\\" der:
- Bütün mahalle esnafı denetimden sıkıldı. Seninle gayet iyi çalışıyoruz. Bu başarımızın sana göre sırrı nedir? diye sorar
Manifaturacı, bir topuk vurup \\\\\\\"hazır ola\\\\\\\" geçtikten sonra soruyu yanıtlar:

- Binbaşım, ben de emekli başçavuşum!�


Bir çözümü olmalı�

Önceki gün okuduğum bu anekdot, yıllardır yazmak için fırsat kolladığım iki ayrı tarihi şahsiyetimizin önemli tespitlerini hatırlattı.
Rivayet edilir ki, Osman Gazi vefat ederken oğlu Orhan�a vasiyette bulunur ve der ki; �Oğlum Orhan, aradan 10 yıl geçmemiş olsun ki, bu ülkeyi savaşa girmemiş olsun. Askeri asla boş tutmayasın.�
Yine buna benzer bir konuya farklı bir açıdan Sultan II. Abdülhamit�te temas eder. On dokuzuncu asrın sonlarından itibaren Japonya�nın Uzakdoğu�daki kalkınması tüm dünyada dikkatleri çekmeye başlayınca, Sultan II. Abdülhamit şöyle bir tespitte bulunur ve der ki; �Bizi 10 yıl rahat bıraksalar, Japonların çok gıpta edilen yaptıkları işleri biz de yapardık. Fakat aradan 10 yıl geçmemiş olsun ki, hasımlarınız bizi rahatsız etmemiş olsunlar� der.

Bu tespitlerde iki önemli nokta dikkati çekmektedir. 10 yıldan fazla içe kapalı, atıl, dinamizmini ve heyecanını kaybetmiş bir şekilde kalan toplumlarda bir kokuşma, rehavet ve iç enerji kaybı olmaktadır.
İkincisi de, eğer bir toplum yerinde saydırılmak, dünyadan koparılmak ve kalkınmasının önüne bir ket vurulmak isteniyorsa, yapılan her türlü olumlu işlerin berhava olması için 10 yılda bir, bir iç gaileyle meşgul edilmektedir.
Sultan II. Abdülhamit�in yukarıdaki tespitini okuduğumda nedense ülkemizde 10 yılda bir yaşanan darbe süreçleri geldi aklıma. Birileri aradan 10 yıl geçmemiş olsun ki, ülkenin huzurunu kaçırmamış olsunlar diye düşündüm.
Gelelim Şakir Süter Bey�in aktardığı olayın bugüne bakan yönüne.

Enerji boşa gidiyor�

Güçlü ordumuz, bu gücünü seçilmiş hükümetlerin arkasında bir destek olarak verip ülkemizin dünyada daha saygın ve daha etkili bir dış politika izlemesine katkıda bulunacağına, enerjisinin büyük bölümünü içeride harcamaya başladı. Dışarıda kırmızı çizgilerimiz alt üst edilirken, bir komutanın darbe günlüklerine de yansıdığı gibi, komuta kademesinin bir bölümü seçilmiş iktidarı nasıl itibarsızlaştırır ve devirebiliriz konusuna enerji harcadı, kitleleri hükümet karşıtı eylemlere teşvik edecek yapılanmalara gidildi.
Dünyada güvenlik alanında neler olup bittiğini takip etmesi gereken ve ona uygun çıkarımlarda bulunması gereken ordumuz, tehdit önceliği olarak iç güvenlik konularını öne çıkardı ve bireyleri tek tek fişlemeye başladı. Günlük tartışma konularına bulaştı. Bir siyasi parti gibi, iç gündeme ilişkin hemen her konuya müdahil olmaya başladı.
Gündeminin ağırlığını bu tür konular oluşturan bir yapıdan emekli olan paşalardan bir kısmı da, tıpkı görevdeymişler gibi, emekli olduktan sonra da aynı uğraşılarını sürdürme çabasında oldu. Ülke bir darbe ortamına sürüklenirse, bu çorbadan kendilerine kamuda üst düzey görev, belediye başkanlıkları, KİT�lerde yöneticilik düşer mi beklentisine girenler oldu. Toplumu denetleme merakı taşıyan emekli paşalar çıktı.
Bu işin böyle gitmeyeceği aşikar. Emekli paşaların tecrübelerinden farklı şekillerde yararlanılmalı ve enerjilerini ülke için daha hayırlı alanlarda harcamalarının yolu aranmalıdır.

Yoksa bazıları kendilerini bir yere taşımak için ülkeyi harcayacaklar.

Pire için yorgan yakmak dedikleri böyle bir şey olmalı...

Önerisi olan var mı ?



Osman ÖZSOY​
 
askerler emekli olunca bunalıma giriyolar.emir verecek kimseleri kalmıyor etrafında.işte bu yüzden ordu evleri ve askeri gazinolar war...
 
Geri
Üst