S
SiR ReaLiST
Guest

Galatasaray’ın Brezilyalı futbolcusu Elano Blumer Galatasaray Televizyonu’nda yayınlanan “Son Pas” programına konuk oldu.

Ligde 13 maç, Avrupa Kupaları’nda ise 10 maç geride kaldı. Türkiye Kupası’nı da sayarsak toplamda 24 karşılaşmayı içeren performans grafiğine baktığımızda kendini şu anda tam anlamıyla nerede görüyorsun?
Performansımı iyi bir şekilde değerlendirebilmek adına, Avrupa Ligi’nde ve Türkiye Ligi’nde gösterdiğim performanslar olarak ikiye ayırmamız lazım. Avrupa Kupaları’nda gösterdiğim performanstan memnunum. Hatırlayacağınız gibi bazı maçlarda oynadım, goller attım, asistler yaptım, takımın başarısında katkım vardı. Türkiye Ligi’nden bahsedecek olursak, burada biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Türkiye Ligi’nde oynanan futbol benim alışmış olduğum futbola nazaran biraz daha farklı, bu sebepten ötürü bir adaptasyon süreci geçiriyorum. Özeleştiri yaptığım zaman, her geçen gün daha iyiye gittiğimi, ortama daha iyi uyum sağladığımı söyleyebilirim. Ama biraz daha zamana ihtiyacım var.
Türkiye’de oynanan futbolun, Avrupa’da oynanan oyuna oranla sahip olduğu farklardan biraz daha kesin çizgilerle bahsedebilir misin? Avrupa Ligi’ndeki başarılı performansını Türkiye Ligi’nde istediğin gibi sergilemiyor olmanın sebeplerini anlatır mısın?
Dinamo Bükreş maçında oynadığımız sahayı düşündüğümüzde, futbol oynamaya elverişsiz ve ağır bir saha olduğunu hatırlıyoruz. Ama Panathinaikos maçına baktığımızda güzel bir zeminde, takım olarak iyi oynadığımızı görüyoruz. Karşılaşmanın oynandığı zemin sahadaki futbolu net bir şekilde etkiliyor. İngiltere’de futbol hızlı oynanıyor ve bunda zeminin de büyük etkisi var. Türkiye’de oyun biraz daha yavaş ve güce dayalı olarak oynanıyor. Markajlar daha sert, adam adama yapılan savunma daha ön plana çıkmış vaziyette... Hem oyun tarzına, hem de sahalara alışmam gerekiyor. İngiltere’deki sahalar sizi hızlı oyun oynamaya itiyor. Buradaki fark hem sahaların, hem de oyun mantalitenin değişik olmasından kaynaklanıyor.
Ligde son oynanan ve 2 puan kaybettiğimiz Manisaspor maçında, takımın olası bir galibiyet sonucunda liderliğe yükselecek olma ihtimalinin takımda strese sebep olduğunu, futbolcuları olumsuz etkilediğini düşünüyor musun?
Öncelikle takım üzerindeki baskıya değinmek istiyorum. Takım üzerinde her zaman bir baskı unsuru var, zira Galatasaray çok büyük bir camia ve çıktığı her karşılaşmada galibiyeti hedefliyor. Bu sebepten ötürü baskı olgusunun varlığını bir maçla sınırlandırmamak lazım. Manisaspor karşılaşmasında aldığımız beraberlikten ötürü takıma yönelik eleştiriler başladı ama ben bunlara kesinlikle kulak asmıyorum. Benim için hocamız Frank Rijkaard’ın düşünceleri önemli... Takım içinde arkadaşlarımın bana olan bakış açısı, benim onlarla birlikteyken mutlu olmam, onların bana aynı şekilde yaklaşması, benim için her şeyden daha önemli... Takım içinde hiçbir sıkıntımız yok. Üstümüzdeki baskıdan dolayı strese girmeye de gerek yok. Çünkü Galatasaray bütün maçlarını kazanmak zorunda ve bu maçları kazanarak istediğimiz başarılara ulaşacak potansiyelimiz var. Şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyiz, bu sebepten dolayı baskıdan bahsetmeye gerek yok.
Oyunun kilitlendiği bölümde tribünler orta sahada oynayan oyunculardan daha verimli bir performans bekliyor. Maçlar bir farklı üstünlüğümüzle giderken oyunu kopartacak hamleleri orta saha oyuncularımızdan göremediğimiz zamanlar olabiliyor. Bu durumu Manisaspor ve benzer takımların yaptığı kapalı savunmaya mı, yoksa takımın gününde olmamasına mı bağlıyorsun?
Futbolda bu gibi sonuçlar var. Manisaspor maçında 1-0 öne geçtikten sonra da pozisyonlar bulduk ama olmadı, şanssız günümüzdeydik ve bu pozisyonları dilediğimiz gibi değerlendirip, skoru 2-0’a getiremedik. Şunu ayrıca belirtmek istiyorum ki; maçlarda alınan olumsuz skorlara kimse futbolculardan daha fazla üzülemez. Şu dakikadan sonra bu karşılaşmayı çok fazla dile getirmeye gerek yok, önümüze bakmamız lazım. 2-0’ı bulabilecek kapasitemiz var, ama 1-0’dan sonra neden 2-0’ı bulamadık sorusuna gelince, bu konuda Manisaspor’un da etkisi olduğunu inkar etmemek gerekiyor. Her takımın bünyesinde barındırdığı kaliteli futbolcular vardır, bu durum Manisaspor için de geçerli... Bize karşı iyi bir karşılaşma çıkardılar. Biz de birçok pozisyon bulmamıza rağmen, ne yazık ki ikinci gole kavuşamadık.
"Brezilya Milli Takımı’nda daha iyi oynuyor, Galatasaray’da daha farklı, istenen seviyeye ulaşamadı" şeklinde gelen eleştirilere ne cevap vermek istersin?
Galatasaray’da gösterdiğim performansla Brezilya Milli Takımı’nda gösterdiğim performansı kıyasladığımızda milli takımda sergilediğim performansın daha başarılı olmasının normal olduğunu düşünüyorum. Dört yıldır milli takıma gidiyorum ve bu grupla dört senedir beraber olduğumdan dolayı adaptasyon süreci gibi bir durum söz konusu olmuyor. Sahada kimin ne yapacağını daha iyi biliyorum. O yüzden Galatasaray’a oranla milli takımda daha iyi bir performans göstermem anormal bir durum değil. Bu performansı Galatasaray’da da göstereceğimden kimsenin şüphesi olmasın. Daha önce de belirttiğim gibi her geçen hafta daha iyiye gidiyorum. Basının bu tip eleştiriler getirmesini de normal karşılıyorum. Onların da işi bu, çeşitli konulardan bahsetmek, çeşitli eleştiriler getirmek zorundalar. Ama daha önce de söylediğim gibi basında yer alan eleştiriler beni ilgilendirmiyor, benim için önemli olan hocam ve arkadaşlarımla olan ilişkilerimdir.
Brezilya Teknik Direktörü Dunga seni milli takımda biraz daha sağ açığa yakın bir mevkide oynatıyor. Galatasaray’da oynadığın mevkiiyle ile ilgili bir sıkıntın var mı?
Oynadığım pozisyonla ilgili kesinlikle hiçbir sıkıntım yok. Çünkü orta sahada her pozisyonda oynayabilirim. Çok iyi ve kariyerli bir hocaya sahibiz. Kendisi antrenmanlarda, sahada neler yapmam gerektiğinden, nasıl oynamamı istediğinden bahsediyor. Buraya ilk geldiğim günlerle bugünü kıyaslayacak olursak adaptasyon sorunumu çok büyük ölçüde hallettiğimi, daha iyiye gittiğimi söyleyebilirim. Geldiğim günle şu an arasında büyük bir fark var. Belki %100 kapasitemi sergileyemiyorum ama daha iyiye gittiğimi söyleyebilirim.
Takım içindeki arkadaşlıktan daha detaylı bir şekilde bahseder misin?
Kaptanımız Arda başta olmak üzere bütün arkadaşlarım ve kondisyonerimiz Carlos Alberto bir ihtiyacım olup olmadığını sürekli olarak soruyorlar. Özel hayatımla ilgili hiçbir sıkıntım yok, her şey iyi gidiyor. Ama futbolumda kesinlikle geliştirmem gereken noktalar olduğunu biliyorum. Türkiye’de bulunduğum süre içerisinde beni üzen tek nokta futbolum. Biraz daha iyiye gitmem gerektiğini, biraz daha fazla goller atmam, takımıma biraz daha fazla yardım etmem gerektiğini en iyi ben biliyorum. Bunun için elimden geleni yapıyorum. Arkadaşlığı sorarsınız ilişkilerimiz üst düzey.
Yaklaşık 4 aydır İstanbul’dasın. İstanbul’a alıştın mı? Yaşantın, böyle büyülü bir kentteki hayatın nasıl devam ediyor?
Ben sakin bir hayat tarzını benimsemiş insanım. Brezilya dışında yaşadığım ülkelere bakarsak şu ana kadar sadece Ukrayna’da biraz sıkıntım oldu. Çünkü Brezilya’dan yeni çıkmıştım ve bu kolay bir durum değil. İklimine alışmak kolay değil, çok soğuk bir ülke, devamlı kar yağıyor. Bu tip sıkıntılarım vardı. Ama İstanbul hem iklim açısından oldukça iyi, hem de her aradığınız şeyi bulabiliyorsunuz. Kızım yabancı bir okula gidiyor burada, eşim çok mutlu istediği her şeyi bulabiliyor. İstanbul’la ilgili hiçbir sıkıntım yok, burayı gerçekten çok seviyorum.
İngiltere ve Türkiye liglerini kıyasladın, Donetsk’teki dönemle iklim koşullarına baktığımız zaman Türkiye’nin farklı olduğunu anlattın. Kulüp yapılarından bahsetmemiz gerekirse ve Shaktar Donetsk, Manchester City ve Galatasaray’ı aynı paralelde düşünecek olursak, bu kulüplerin sana olan yaklaşımını kıyaslayabilir misin? Galatasaray buraya gelmeden önceki beklentilerini karşılayabildi mi?
Öncelikle İngiltere’yle başlayalım. İngiltere’de organizasyonu en üst düzeyde görebiliyorsunuz. Duruma sadece Premier Lig olarak değil, Championship, İkinci Lig, Üçüncü Lig organizasyonlarını da katarak bakıyorum. Premier Lig mücadelenin en üst seviyede yaşandığı, şampiyonun sezon başından belli olmadığı bir organizasyon. Ukrayna’ya bakıyorum, Shaktar kulübü gerçekten çok büyük ve bence Avrupa’nın önde gelen kulüplerinden biri. Hem kulüp yapısı, hem maddi, hem de olanaklar olarak üst düzey bir camia. Ukrayna Ligi’ne baktığımızda, Shaktar ve Dinamo Kiev’in rekabet içerisinde olduğunu görüyoruz. Genelde bu iki takım şampiyon oluyor. Türkiye’de Galatasaray ile Fenerbahçe favori gibi görünüyor ama Galatasaray kulüp yapısı açısından kesinlikle çok iyi. Ligi bu rekabetin haricinde değerlendirirsek; Galatasaray ve Fenerbahçe önde görünüyor ama diğer takımların da bir şeyler yapabilme olasılığı var. Belki çoğu takım çok iyi atak yapamıyor, ama bir oyun mantalitesine sahipler ve çok iyi kapanıyorlar. Ligin kalitesinin yüksek olduğuna inanıyorum. Bu üç ligi kıyaslarsak bence Türkiye Ligi de oldukça zor geçiyor.
Tesisler konusunda neler söylemek istersin? Florya Metin Oktay Tesisleri Türkiye’nin en güzel spor alanlarından bir tanesi… Burada geçen zamanı, buradaki antrenman sahalarını değerlendirebilir misin?
Galatasaray tesislerinden kesinlikle memnunum. Değerlendirmem sadece sahaları kapsamıyor, tesiste çalışan insanlar çok iyi, çok pozitifler ve bu tip insanlardan pozitif enerjiyi aldığınız zaman, bu durum sizi kesinlikle iyi etkiliyor. Benim tesislerle ilgili kesinlikle problemim yok ve çok da memnunum.
Türkiye Ligi’nde deplasmanlar, hakemler, statlar gibi diğer yan faktörleri nasıl buldun? Türkiye’yi Avrupa’yla kıyaslayınca neler söyleyebilirsin?
Ligleri karşılaştırmak doğru olmayabilir. İngiltere futbolunun da, Türkiye futbolunun da, kendine göre karakteristik özellikleri var. İngiltere’deki taraftarlar ve Türk taraftarları birbirine oranla gerçekten çok farklı. İngiltere’deki taraftarlar maçları biraz daha sakin seyrediyorlar. Türkiye’de taraftarlar takımlarını sürekli ateşlemeye çalışıyorlar. Türkiye’deki taraftarlık Brezilya’dakine çok benziyor. Bu açıdan bu iki ülkeyi birbirleriyle özdeşleştiriyorum. İngiltere’deki statlar biraz daha organize. Türkiye Ligi’nde de statlar çok kötü değil ama biraz daha eksikleri var. Türkiye Ligi bence her geçen gün kendini geliştiriyor. İngiltere’de Globe Sport var biliyorsunuz ve çok önemli bir kanal. Orada genelde Fransa Ligi, İngiltere Ligi, İspanya Ligi, Portekiz Ligi bu tip maçları seyredebiliyorum. Şu anda Türkiye Ligi’ni de koydular. Bu demektir ki Türkiye Ligi’nin kalitesi, Türkiye Ligi’nin değeri her geçen gün artıyor. Brezilya’da bir kanal Türkiye Ligi’ni canlı olarak yayınlıyor. Böylelikle benim gibi Brezilyalı futbolcuların aileleri bizleri takip etme fırsatı bulabiliyor.
İlk yarıda son 4 haftaya giriyoruz ve ligde Galatasaray liderin 2 puan gerisinde... Galatasaray ilk yarıyı nerede bitirebilir?
Şu anda odak noktamız Cuma günü oynayacağımız maç… Bu karşılaşmada da hedefimiz mutlak 3 puan. Her maça 3 puan parolasıyla çıkıyoruz ve hedefimiz bu dört karşılaşmayı 12 puan alarak tamamlamak.
Avrupa Ligi’nde de grup aşamasının bitimine iki maç kala Galatasaray gruptan çıkmayı garantiledi. Şampiyonlar Ligi’nden gelen 8 takımla birlikte turnuvada 32 takım olacak. Galatasaray’ın buradaki şansını nasıl değerlendiriyorsun?
Avrupa Ligi’nde gösterdiğimiz performanstan çok memnunum. Buradaki maçlar çok zevkli geçiyor. Büyük takımlara karşı oynuyoruz ve tabi ki her futbolcu büyük takımlara karşı oynamayı ister. Hocamızın çok önemli bir mantalitesi var. Rotasyon... Bir futbolcu yorgun olduğunda onun yerine bir başkası oynuyor. Dolayısıyla bu durum bütün grubu diri tutuyor. Herkes sonunda formanın kendisine geleceğini biliyor. Bu çok önemli… Rotasyon sistemini uygulamak adına çok büyük şansımız var, çünkü çok kaliteli bir ekibiz. İleride çok zor rakiplerle de oynayacağız ama takımıma güveniyorum.
2010 Dünya Kupası’nda Brezilya Milli Takımı formasını giyeceksin. Milli takımın şansını nasıl görüyorsun?
Dünya Kupası gibi büyük turnuvalar için yeterli tecrübem var. Dört senedir milli takımda oynuyorum. Brezilya’nın amacı her zaman şampiyon olmaktır. Bu turnuvayı da şampiyon olarak bitirebilecek kapasiteye de sahibiz. Ama turnuvaya katılacak olan bütün takımların amacının bizimkiyle aynı olduğunun farkındayız. Hepsi kendi ülkelerinin en iyi futbolcuları. Turnuva mutlaka zor geçecektir, ama kesinlikle iddialı olduğumuzu söyleyebilirim.
Galatasaray seyircisiyle ilgili gözlemlerini bizimle paylaşabilir misin? Galatasaray seyircisinin profilini bize özetleyebilir misin?
Galatasaray taraftarlarını tebrik etmek istiyorum. Çünkü bir takım için taraftar çok önemlidir. Taraftarlar üzerlerine düşen görevleri çok iyi yapıyor. Kötü oynadığımız zamanlarda bile bizim yanımızda oluyor. Taraftarlarla ilgili daha önemli şeyler söylemek istiyorum. Bazen basın gibi taraftarların da kafasında soru işaretleri olabilir. ‘’Elano buraya geldi fazla çalışmıyor, niye iyi oynamıyor, bir sene kalıp gidecek gibi’’ yorumlar beni çok üzüyor. Taraftarlara şunu söylemek istiyorum. Ben çok çalışkan bir insanım. Antrenmanlara ilk gelenlerden biriyim. Antrenmanlarda elimden geleni yapıyorum. Devamlı olarak ‘’nasıl daha iyi bir yere gelebilirim, Galatasaray’a nasıl daha faydalı olabilirim’’ diye düşünüyorum. ‘’Elano bir sene oynayıp gidecek’’ şeklinde bir düşünce oluşmasın. Haldun Bey beni transfer ederken bunu kendisine de söyledim. Ben Ukrayna’ya, İngiltere’ye giderken de bu mantaliteyle gittim. Her zaman kendime ve çalıştığım yere olan saygım büyüktür. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Taraftarlardan biraz daha fazla destek bekliyorum. Kimsenin şüphesi olmasın ki Elano çok çalışıyor ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Bunu çok iyi bilsinler.
Kaynak : GaLatasaray.org