Ekonomide Atatürk ve Özal çizgisi

Ekonomide Atatürk ve Özal çizgisi



Turgut Özal, 14. vefat yıldönümünde düzenlenen mevlit ve toplantılarla anıldı. Özal'ın ekonomik devrimleri hâlâ tartışılıyor ve bazılarınca ağır biçimde tenkit ediliyor.
Vefat yıldönümü vesilesiyle, Özal'ın iktisadi görüşlerinin Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleriyle paralelliğini iki rahmetli liderimizin söz ve icraatlarına bakarak inceleyelim.

Cumhuriyet tarihimizin ilk ve hayati iktisat olayı Atatürk'ün önayak olmasıyla toplanan İzmir İktisat Kongresi'dir. Bu kongrenin ilginç yönlerinden birisi, daha Cumhuriyet ilan bile edilmeden (17 Şubat- 2 Mart 1923 tarihlerinde) gerçekleştirilmesiydi. Anlıyoruz ki, devletimizin kurucuları ekonomiye her şeyden daha fazla önem atfetmişler. Atatürk, kongre açılışında verdiği nutukta, kendisi ve arkadaşlarının ekonomiye verdiği ehemmiyeti kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya koydu. Gazi Mustafa Kemal, tarih boyunca milletlerin hayatı, yükselişi ve batışının tamamen iktisatla ilgili olduğunu ifade etti ve özellikle Türk milletinin yükseliş ve çöküşünün münhasıran iktisadi nedenlerden kaynaklandığını vurguladı.

1920'lerin şartlarında sermayedar sınıfı olmadığından devletin ekonomiye aktör olarak girmesi kaçınılmazdı. Bu nedenle kongrede karma ekonomi modeli benimsendi. Devlet özel sektör tarafından kurulamayan işlere el atacaktı. Özel sermayeden beklenen ise gıda ve tekstil gibi hafif sanayilere yönelmesiydi.

İzmir Kongresi'nden sonraki ikinci önemli iktisat olayı Turgut Özal'ın mimarı olduğu 24 Ocak 1980 istikrar tedbirleridir. Atatürk'ten sonra, ilk kez Turgut Özal ekonominin ülkemiz ve milletimiz için yaşamsal önemde olduğunu açıkladı ve bu yönde büyük icraatlarda bulundu.

Rahmetli Özal 58 yıl sonra özel sektör ağırlıklı ekonomik modeli benimsedi. Artık ülkede özel şirketler eskiyle karşılaştırılmayacak kadar büyümüştü. Dolayısıyla, kalkınmada daha büyük roller üstlenebilirdi. Devlete sadece altyapıyı kurmak ve özel şahıslara rehberlik yapmak görevini verdi. Kamunun ekonomiden elini eteğini çekmesini istiyordu. Ata'nın da o zamanlar bütün arzusu, ileride şartlar elverdiğinde özel kesimin ticaret ve sanayide devletin yerini alması ve devletin direkt ekonomik faaliyetlerden çekilmesiydi.

Her iki lider de yerli olsun, yabancı olsun, tekellere karşı çıktı. Çünkü tekelin demokrasiye ve piyasa ekonomisinin ruhuna aykırı olduğunu çok iyi biliyorlardı.

Muhalifleri hâlâ Turgut Özal'ı yabancı sermaye kavramıyla adeta özdeşleştirir. Hâlbuki Atatürk ve arkadaşları en az rahmetli Özal kadar uluslararası sermaye taraftarıydı. Şu sözlere bakın: "... zannolunmasın ki, biz ecnebi sermayeye karşı bulunuyoruz. Hayır, bizim memleketimiz çok vasidir, say ve sermaye ihtiyacımız vardır." Gazi'nin hızlı kalkınma için, dışarının sermayesini ve daha ileri giderek uzmanlığını kullanmamızın milli menfaat gereği olduğuna dair sözleri pek aşikâr: "Memleketimizi az bir zamanda mamur etmek için milletimizin gayri kâfi sermayesi karşısında haricin sermayesi vesaitinden, ihtisasından istifade etmek hakiki menfaatimizin iktizasındandır." Mustafa Kemal, ülkeye gelecek yabancı sermayeye teminat vereceklerini bile beyan etmekten kaçınmadı. Nitekim, İktisat Bakanı Mahmut Esat Bey, teknolojik gelişme için dış yardım alacaklarını ve bu alanda bir ecnebi firmayla sözleşme imzalamış bulunduklarını kongre esnasında ilan etti. İki büyük lider de yabancı sermayeye (hiçbir komplekse, korkuya kapılmadan) sadece akıl mantık ile dünya ve ülke gerçekleri açısından baktı.

Acaba, KİT'lerin özelleştirilmesi konusunda Özal Atatürk çizgisinden ayrıldı mı? Tam tersine, devlet kuruluşlarının özel sektöre, bilhassa uluslararası şirketlere devren satılması iki lideri belki en çok birbirine yaklaştıran bir uygulamadır. Böylece İktisat Kongresi'nin, yani Cumhuriyet'in koyduğu hedeflere (yabancı sermaye, teknoloji, özelleştirme) doğru ilerlemek mümkün olabiliyor. Yaşadıkları dönemin şartları içinde Türkiye'nin iktisaden kalkınmasına birinci önceliği veren, bu uğurda gayret gösteren iki rahmetli önderimiz, birbirinin zıddı değil tamamlayıcısı olmuşlardır.
 

osiris_cemo

New member
Özal birşeyler yaptı sağolsun günahıyla sevabıyla onun sayesinde pek çok atılım hamlesi gerçekleştirildi bu ülkede Tayyip emmi ve kemal aabi ne var ne yok sattı aradaki fark bu işte.
 

HTML

Üst