degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
[video=Kütahya Kalesinden gece seyri]10138[/video]
Dünyanın İlk Antik Borsasının Çavdarhisar İlçesindeki Aizanoi’de kurulduğunu,
Zeus Tapınakları içinde Dünya’da en sağlam korunagelmiş tapınağın Aizanoi’de olduğunu,
Dünyadaki İlk Toplu İş Sözleşmesi’nin 13 Temmuz 1766’da Kütahya’da imzalandığını,
Avrupa ve Dünyadaki ilk ve tek Çini Müzesinin Kütahya’da olduğunu,
Evliya Çelebi’nin Kütahya’lı olduğunu,
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin büyükannesi, Hayme Ana’nın türbesinin Domaniç İlçesi Çarşamba Köyü’nde olduğunu,
Kütahya’nın Germiyan Beyliğine 130 yıl başkentlik, Osmanlı Anadolu Beylerbeyliğine 400 yıl merkezlik yaptığını,
Türkiye’nin en önemli porselenlerinin Kütahya olduğunu,
Kütahya’daki termal kaynakların bin bir derde deva olduğunu…… unutmayın.
Kütahya deyip de geçmemek gerek. Bir zamanlarin en güçlü beyligi Germiyanogullarinin baskenti olan Kütahya, gerek siyaset, gerekse sanat alaninda, tarihin dügüm noktalarindan biridir.
Kütahya'da tarih ne zaman baslar, sehri kim kurmustur. Bunu kimse kesin olarak bilemez. Çok eski bir efsaneye göre, dul bir kadinin, Çanak, çömlek pazarina getirdigi, birbirinden güzel testiler, tabaklar, vazolar hem çok zarif, hemde çok saglammis. Pazara gelen alicilar, kadinin yolunu gözler, onun pisirdigi toprak kaplari satin alabilmek için etek dolusu para harcarlarmis. Çanak çömlek esnafi neredeyse iflas edecek duruma düsmüs. Toplanip karar vermisler:
- Bu ince isçilik, bu saglam çanak - çömlek, kadinin hüneri degil, kullandigi çamurun eseri. Bizim çamurumuz iyi degil. Izini izleyelim, kadin nereden toprak aliyorsa, görelim biz de oradan toprak alalim, demisler.
Bir Pazar dönüsü, yasli kadini gizlice izlemisler. Kadin gide gide, bugünkü Kütahya'nin bulundugu yere gelmis, küçücük bir tepeden heybesini toprakla doldurmus, geri dönmüs. Ondan sonra, tüm çanak çömlekçiler buraya üsüsmüs, atölyeler kurmus, bir sehir yapmislar. Adi, o günden sonra "Seramorum" yani "Seramik sehri" olmus. Daha sonra "Koteyum" denen sehre, Selçuklularla birlikte Kütahya adi verilmis.
Kütahya, Orta Anadolu'da köklü bir uygarlik kuran Friklerin de önemli bir sehri oldu. Masal ve hikayeleri ile taninan halk filozofu Frikyali Ezop'un bu devirde, Milât'tan önce 620 yillarinda Kütahya'da dogdugu, Kütahya'dan kaçirilarak köle diye satildigi söylenir. Herkesçe bilinen fikralarinda, daima egitici ve ögretici olan Ezop, Kütahya'nin ince ve kivrak zekasina sahip, hos sohbet bir insandir. Bir gün, efendisi ondan, en iyi seyle, en kötü seyi, pazardan alip pisirmesini ve bir yemek yapmasini ister. Ezop, pazara gider, bir dil satin alarak pisirir, efendisinin önüne kor:
- Iste, en iyi seyle, en kötü sey dildir.
Kullanisa göre degisir, der.
Kütahya tarihinde önemli bir olay da, Bizans Imparatoru Romen Diogenes'in bu sehirde gözlerinin oyulmasidir. Bilindigi gibi, Büyük Selçuklu Sultani Alp Arslan'a karsi, 26 Agustos 1071 Cuma günü Malazgirt'te yaptigi meydan savasinda büyük bir yenilgiye ugrayan ve esir düsen Romen Diogenes, affedildikten sonra Istanbul'a dönerken, yolda yakalanarak Kütahya'ya getirilmis, burada Imparator'un oglu Jan, babasinin gözlerini acimadan oymus, sonra da çiplak bir katira bindirerek "Prote" adasina sürmüstü. Bu olaydan kisa bir süre sonra, Türkiye Selçuklulari Devleti kurucusu Kutalmisoglu Süleyman Sah, 1074 yilinda Kütahya'yi fethetti. Fethetti ama bu geçici oldu, Kütahya alindi verildi. Sonunda Selçuklu Sultani Alâedin Keykubad, Kütahya'yi kesin olarak Türk topraklarina katti. Bu fetih, bir destanla süslendi. Halktan derlenen bu destana göre, Selçuklu Sultani, Kütahya'nin gerçekten saglam ve sarp kal'asinin nasil fethedileceginin düsünürken, güvendigi Emir'lerinden Imadeddin Bey yanina gelmis, su teklifi yapmisti:
- Sultanim bunun bir çaresi vardir. Kulunuza izin veriniz. Kütahya'ya gidip kesif yapayim. Beni esir ederler, kal'aya götürürler. Kal'adaki durumu, düsmanin gücünü iyice ögrenirim. Sonra da siz beni satin alirsiniz. Ondan sonrasi kolay.
Sultan bu teklifi kabul etti. Imadeddin Bey, Kütahya Kal'asi önünde gûya kesifler yaparken, Bizanslilar üzerine atilip esir ettiler. Kütahya'ya götürdüler, kimsin, ne ariyordun? Diye basladilar sorguya.
Imadeddin Bey:
- Ben Sultanin avcibasisiyim. Attigim ok, her zaman hedefine ulasir. Isterseniz deneyin. Buralarda Sultanima keklik avliyordum.
Bizanslilar, onu denemek için namli nisancilariyla imtihan ettiler. Baktilar ki yaman avci, attigi ok hedefini buluyor. Ona, askerlerini talim ettirmesini söylediler. Imadeddin Bey, üç gün, bes gün bu isi memnunlukla yapti. Yaparken de kal'anin girdisini, çiktisini adam akilli ögrendi. Derken, Sultan Alâeddin'in bir elçisi kal'a kapisi önünde görünüverdi. Kal'a komutanina su haberi getiriyordu:
- Sultanimiz avcibasisi yanlislikla siniriniza girmis, onun kal'ada esir oldugunu ögrendik. Bize iade etmenizi istiyoruz.
Durumu kal'a komutanina bildirdiler. Komutan:
- Böyle keskin bir nisanciya bizim de ihtiyacimiz var. Sultan, avcibasisini çok seviyorsa, bin altin dinar göndersin, birakalim.
Bin altin dinar o zaman büyük servetti, bununla bir kal'a satin alinabilirdi. Haber Sultana ulastigi zaman, Alâeddin hiç düsünmeden emretti:
- Öyle bir yigide bin degil, onbin altin da isteseler veririm. Tiz, satin alin.
Bizanslilara bin altin sayilarak, Emir Imadeddin satin alindi. Hürriyetine kavusan Imadeddin, hemen Sultanin huzuruna çikti:
- Taman Sultanim, her seyi ögrendim, yarindan tezi yok, kal'anin fethine beni memur edin. Sultanimin yüzünü ak edecek, benim için harcedilen parayi, bilegimin gücüyle ödeyecegim.
Ve böylece Imadeddin Bey, Kütahya kal'asini aldi, hazinelerini, Sultanin önüne serdi. O günden sonra, adi, "Bin dinar altinlik Imadeddin" anlamina gelen "Imadeddin-i Hezar Dinarî" oldu, bu adla tanindi. Kütahya'da camiler, mescidler yaptirdi, "Hazreti Dinar Suyu" denilen meshur "Asagi Çarsi Suyunu" getirtti. Fakirleri doyurdu, yetimleri güldürdü. Kütahyalilar onu kurtarici olarak biliyor, "Hizir gibi imdadimiza yetisti" diyerek, evliya derecesine yükseltiyorlardi. Bugünde hidirlik tepesinde her yil, Imadeddin anilir, halk burada yer, içer, eglenir.Kütahya, Selçuklulardan sonra, 1302 yilinda Germiyanogullarinin baskenti olur.
Bir süre sonra, Germiyanogullari Beyi Süleyman Sah, gözü gibi sevdigi, güzeller güzeli Devlet Hatun'u Osmanli padisahi Murad Hüdavendigâr'in yakisikli oglu Yildirim Bayezid'a nikâhlar. Dügün hediyesi olarak da Kütahya ve çevresini bagislar. Böylece Kütahya, alli pullu bir gelinin ardindan, çeyiz olarak Osmanlilara geçer, Osmanli ülkesinin anli sanli bir sancagi olur.
alıntıdır....