Geçen hafta, YAŞ öncesindeki yazımda, bu şurada siyasetin kışlaya etkisinin, Org. Hasan IĞSIZ’a karşı alacağı tavır ile ölçüleceğine değinmiştim.
Beklenen oldu.
Org.IĞSIZ’ın, yasa ve teamüller çerçevesinde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması Gnkur.Bşk.nca teklif edildi. AKP cephesi ve onun Cumhurbaşkanı reddetti. Bu durum da yasalara göre olağandı. Yetki siyasi iktidarındı.
Buraya kadar normalleri sıraladık.
Anormal olan bir şeyler de var bu gelişmelerde. Onlar nedir?
AKP’lilerin Org.IĞSIZ’a karşı olmalarının sebebi, İNTERNET ANDICI olarak dillendirildi.
Andıç iddiası doğru ise suç unsuru nerede ona bakmak lazım. Anayasa ve yasalara göre irtica suç değil mi?
Suç ise, irticaya karşı çalışma yapmak neden suç olsun?
Alb.Dursun ÇİÇEK olayında da açıkça söylenmesi gereken şey bu sorunun yanıtındadır.
Alb.Çiçek’e atfedilen çalışma, deli saçması planları, TSK’nın hiç bir şekilde başvurmayacağı provakosyonları da kapsamaktadır. Bir subay ürününden ziyade, provakatif bir grup çalışması olasılığı çok daha yüksektir.
Ancak, Gnkur.Kh.nda böyle bir çalışma yapılmasının suç olmadığı öncelikle söylenmeli ve bilinmelidir.
Söz konusu çalışmanın da Org.IĞSIZ’ın emri ile yapıldığı iddia edilmektedir.
Doğru olduğunu varsaysak bile sorumluluk Gnkur.Bşk.nındır. Öncelikle ona sorulmalı, O, eğer Org.IĞSIZ’ı işaret ederse Org.IĞSIZ suçlanmalıdır.
Birinci anormallik budur.
İkinci anormallik ise, yargı işleyişinin siyaset güdümünde olduğunu bağıran zamanlamalarıdır.
İNTERNET ANDICI, 3 KASIM 2009′da, yani şuradan 9 ay önce gündeme girmiştir. Savcılığın durup durup da tam Org.IĞSIZ’ın kuvvet komutanlığına atanmasının görüşüleceği gün, onu sanık sıfatıyla ifade vermeye çağırması tesadüf olarak değerlendirilebilir mi?
Diğer bir zamanlama harikası da BALYOZ denen BUYDURULMUŞ Dava sanığı 102 subay hakkında çıkarılan yakalama kararının şura bittikten hemen sonra reddedilmesi olayında yaşanmıştır. Hükümetin bir bakanlığının hukuk müşavirlerinin, terfilerinde sakınca olmadığına dair görüş verdiği subay ve generallerin terfileri engellendikten sonra verilen bu karar da, bağımsız ve tarafsız yargımıza ödül gerekçesi (!) olarak değerlendirilmelidir.
Her iki olayda da müşterek bir anormallik daha vardır ki, ülkemizin acı gerçeğidir.
Birilerinin, varlığı hukukçularca da açıklanmış yasal hakları siyasi irade tarafından yok sayılarak terfi ve atamaları yani hakları engellenir, yükselme ve bazı makamlara gelmeleri sakıncalı görülürken; bu görüşün sahipleri; yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma vb. bir sürü suç dosyasını dokunulmazlık zırhına sığınarak bekletmekte ve ülkeyi yönetmektedir.
Ne yaman bir çelişkidir bu…
Demokrasi ve hukuku sözle savunurken, uygulamayla her iki değere de ne büyük zarar vermektedirler.
Yazımı kaleme aldığım saatlerde, Başbakan, TSK’daki atama krizinin çözülmek üzere olduğunu açıklıyordu.
Kriz yarat, sonra da çöz. Ne başarı ama?
Devletin kurumlarını, onların kurumsal yapılarıyla da oynayarak yıprat, yapılan işi de demokrasiyle, askerin vesayetini önlemekle bağdaştır. Bu kirli ve beceriksiz oyunun sonucundan da referanduma artı puan çıkarmaya çalış.
Neymiş? Askerin siyasete etkisini kaldırma yolunda cesur adım atılmış…
Kaç kişi kanar bu kurnaz kurt masallarına bilemem.
Org.IĞSIZ’ın atanmasının engellenmesi kadar önemli gelişme de, Org.Atilla IŞIK’ın emekliliğini istemesidir.
Org.IĞSIZ’ın reddedilmesi ile adının Kuvvet Komutanı adayı olarak geçmesi üzerine yapılan bu girişim çok anlamlı, onurlu ve saygı duyulası bir davranıştır.
Org.IŞIK, Gnkur.Bşk. tarafından seçilmemiştir. Hükümetin reddettiği bir silah arkadaşının yerine, o hükümetin onayı ile atanması kendisinin AKP çizgisinde biri olarak algılanmasına yol açacaktı.
Org.IŞIK bu davranışı ile, siyasilerin değil, TSK’NIN IŞIĞI olduğunu haykırmıştır. Komutanımı kutluyor ellerinden öpüyorum.
AKP, yandaşları, destekleyicileri, çıkarcı yanaşmaları şunu çok iyi anlamalıdır; Türk subayı Cumhuriyetin temel değerleri olan Atatürk devrimlerine gönülden bağlıdır.
Bu bağ, makamla, rütbeyle, maddi çıkarla çözülemez.
“Meçhul subay” diye namlanan birkaç sahtekar, TSK’yı değil sadece birkaç sahtekar ve karakter yoksunu olan kendilerini temsil etmektedir.
TSK’nın temsilcileri Org. IĞSIZ, Org. IŞIK ve onların silah arkadaşlarıdır. Terörün “T” sinden habersiz görevlerde bulunarak emekli olmuş, emekli olunca hazımsızlığını gizleyemeyerek olay çıkartmış birinin rüzgar istikametindeki üfürükleri de ancak kendisine maddi çıkar kapısı açar. PKK destekçilerinin 17 bin faili meçhulden bahsetmesi kadar tutarsız açıklamar ile dikkat çekmek isteyen muhterislerin kimseye yaranması olası değilidir. Almış oldukları rütbe ve sıfatlara zaten layık olmadıklarını kanıtlamaktan öteye gidemezler.
Kim ne derse, kim ne kadar üfürse de kervan yürüyecektir.
TSK’ NIN “IŞIK”LARI SÖNMEYECEKTİR.
E.TÜMG. NACİ BEŞTEPE Yazdı: TSK’NIN IŞIĞI - İlk Kurşun Gazetesi