Eğitimde adalet ve millilik mi? Güldürmeyin beni... 27/7/2009

guns4rose

New member
Efendim öncelikle sözüm ona milli eğitimin 45'ten beri milli mi değil mi olan kısmı için bir şeyler yazmak istiyorum.

Merhum milli şefimiz İsmet İnönü zamanında imzalanan bir sözleşme vardır. Belgesi meclis kütüphanesinde mevcuttur.

Sözleşmeden kastımız anlaşmadır arkadaşlar. İmzalanış tarihi 1945 olarak geçmektedir.
Konu eğitimdir arkadaşlar. İçeriği hakkında bakın dünyanın en geç Profesörü Oktay Sinanoğlu ne diyor.

"Eğitim dilini İngilizce yapma oyunlarıyla 45'de başlamış meğersem, 53 deyip duruyorduk, 45'de Amerika ile anlaşma yapılmış ve teslim edilmiş, İsmet Paşa zamanında...
Onuda bilin. Belgesi meclis kütüphanesinde var.
1945'de Amerika ile yapılan anlaşmada ortak eğitim kurulu oluşturuluyor.
Kurul 8 kişiden oluşuyor. Bunların 4'ü Türk, 4'ü Amerikalı üye.
Ancak, kurul başkanı daima Amerikalı olması ve 2 oy hakkı bulunması şart koşuluyor. Bu Türk Eğitim sistemi 1945'den beri amerikalıların dediklerine göre görev yapıyor. Yani, Milli Eğitim gerçekten milli değil, eğitimde eğitim değildir."

Büyük Uyanış adlı derleme söyleşilerinin Otopsi yayınında 69-70. sayfalarında bulunmaktadır. 4. basım Ekim 2002

Doğruluğu bizzat açıktır. Tarafımdan meclis kütüphanesinde bulunmuştur.

Şimdi bunu bu şekilde düşündüğümüz zaman sadece İsmet Paşaya suç bulmanın yanlış olacağı gibi bütün suçun diğerlerine atılmasıda kötüdür. Biz meğer kimlere oy veriyoruzda bu gidişatı düzeltmiyorlar diyesi geliyor adamın. İsmet Paşa imzaladı diyelim bunu ondan sonra gelenler niye düzeltmedi. Bakın orada düşünülüyor. Düşündüğümüz zaman aklımıza gelen ilk şey İsmet Paşa'da ondan sonra gelenlerde bir yerden kumanda ediliyor şeklide oluşuyor.

Gerçekçilik payı yok değildir arkadaşlar. Eğitimin yıkık dökük olması buradan başlıyor demektir.

Gelelim adalete;

Sizce birileri eğitimde fırsat eşitliğini ister mi? Evet, biz millet olarak isteyebiliriz. Fakat toplumları ve ülkeleri para yönetir. Liderler değil. Bölgesinde güçlü bir devlet olacak olan Türkiye'yi inanın bana Güney Kore bile istemez. Komik değil mi?

Biz biliyoruz ki her şey eğitimden geçiyor. Fakat yıkık döküklüğü ortada olan eğitim sistemine yapılan bu yama adeta bir fiyaskodur.

Dikkatle öss birincilerini inceleyiniz. Neden hep özel okul mezunu olurlar? Bir açıklaması vardır umarım. Dikkatle inceleyiniz düz lisedeki kazanan öğrencileri; okulun dönem içinde verdiği mezunların %5-6 sını geçmez. Bununda bir sebebi vardır herhalde.

Önce özel okulların durumundan girmek istiyorum. Orta öğretimde özel kurumların varlığı inanılmaz derece kayırıcı durumdadır. Bunlar sömürdükleri paraların yalnızca ufak bir bölümüyle öss'nin ülk 100'ünü yetiştiriyorlar. Bunu kimse yalanlayamaz. Sistem o kadar kayırmacı ki özel okula para verenler öss birincilerini yada 99. larına yardım ediyor. Paranın nelere kadir olduğunu görelim lütfen.

Gelelim düz liselerin haline. Sınav içine sınav konulmuş memleketimde kötü puan yapanlar bu ülkeden sayılmıyor sanki. Bakınız düz liselerdeki yağma kültürü ve arabesk kültürü toplumu etkisi altına almış.
Düz liseden mezun olanların % 85 ile 95 arasındakilerin çoğu üniv kazanamazlar. Bunların ciddi bir mesleğide olmaz.
Bunların yarısı usta çırak ilişkisi altında iş bulabiliyorsa ki bunlar şanslı isimlerdir bulamayanların bulaşmadıkları kavga, gürültü, çete işi yoktur. Bunlar bir gerçek. Hatta öyleler ki sokakta canları sıkıldığı için kavga çıkarırlar.

İşte bakınız sistem öyle bir sistem ki kendi avukatını, kendi doktorunu, kendi mühendisini yetiştiriyor; ama aynı zamanda kendi katilini, suçlusunu, hırsızınıda yetiştiriyor. Bunun kimse farkında değil. Teorik bilim gerçekten zordur. Her öğrencinin bunu kavrayıp hazmetmeside öyledir. İlgisi bu yönde gelişmemiş olan öğrencilerin zorlanması demek işte her yıl bir sınavda yarım milyon insanın kaybedilmesi demektir.

Gelelim Meslek Liselerine;

Efenim meslek liselerinin uygulamalı ders gördüklerini herkes biliyor. Sizce bu eğitimden geçenlerin teorik bilimsel bir sınavı geçmeleri ne derece mümkündür. Bence bu eşitsizlik çok büyüktür. Eğitimde birlik anlayışının tersliğinden biriside burasıdır. Meslek liseleri kademe anlayışına göre mühendisin bir alt sınıfını yetiştiriyor. Biz onlara tekniker diyoruz. Bu katsayının kalkması emin olun hiç bir fark koymayacaktır.

Gelelim İmam Hatip liselerine;

Bunların düz liseden farkı fazla din dersi görmek oluyor. Ancak herkes şunu unutuyor. Diğer derslerin kredisi azalırken din dersinin kredisi yükseliyor, binayeten din üzerinde uzmanlık yapmış oluyorlar. Yani amaç imam yetiştirmek oluyor. Gülünecek konu o değil arkadaşlar, gülünecek konu bu liselere kız öğrenci alınması. Sebebi belli arkadaşlar. Ben rahibe misali İmam(e) görmedim. Zira haremlik selamlık uygulamasının olduğu bir dinde bir bayan imamın çıkıp arkasında onlarca erkeğe namaz kıldıramaz. Adama günahkar diyorlar ama bence kıldırabilmeli. Sorun o değil. Sorun şu tam bir meslek öğretimi yapan bu liselerin meslek liselerinden ayrı tutulması. Bence derhal meslek liseleri arasına alınıp meslek liselerinde bölüm olarak okutulmalı. Tabi fikir düşünce bu da.

Gelelim Anadolu ve Fen liselerine;

Arkadaşlar yıkık dökük sitemin bir parçası olan bu okullara değinmek önemli.

Bir bakınız Anadolu Liseleri sınav puanları arasında Türkçe-Matematik ağırlıklı puanlarla öğrenci kabul etmektedir. Fakat 10. sınıfta yapılan alan seçimlerine bakıldığında bu liselerden en fazla 1-2 sınıf tm öğrencisi mezun olmaktadır. Geri kalanlar ise Matematik-Fen mezunudurlar ki bu mezunlar her zaman Türkçe-Matematik ağırlıklı öğrencilerden fazladır. Bu tezatlık beni çok güldürüyor. Kimsede bir şey demiyor ya neyse.

Bir başka komik taraf Anadolu Liselerini düz liselerden ayıran etmenin İngilizce olmasına rağmen bu liselere öğrenci alınırken İngilizce sınavına tabi tutulmamasıdır. Madem ki bu liseler diğer liselerden yüksek kredili İngilizce dersleriyle ayrılıyor, öğrenci kabulünde de İngilizce sınavına girsinler. Öyle değil mi? Sistem o kadar düzmece işliyor ki kimse farkında değil. Sonra buraya giren öğrenci sanıyor ki iyi bir eğitim alacaz. Daha kapsamlı işleyeceğiz konuları falan filan... Bunların hepsi yalan.

Fen Liseleri çok büyük liselerdir arkadaşlar. O liselerden 81 ilde sadece 81 tane bulunmaktadır ve oraya kapağı atanlar öss de mutlaka yırtmaktadır. Sebebini açıklayalım. Bu liseleri kazanmak gerçekten güç çünkü bu liselerden çok az var ama bu lisede Matematik ve Fen dersleri daha 1. sınıftan itibaren yüksek düzeyde öğretilmektedir. Yetmezmiş gibi müfradatın hepsi neredeyse ilk 2,5 yıl içinde öğretilip yeniden tekrar edilmektedir. Bu düzeyde öğrenim görmelerinin sebebi sınavda iyi puan yapmak mı? Sanacaklar ki ben yapamadım o zamanlarda şimdi konuşuyorum. Hayır efenim durum şu değil mi? Katsayı...

Katsayıların böyle eşitlenmesine gerek yokki zaten bir tarafta yüksek eğitim veren kurumlar var bir tarafta katsayı eşitliği verilen ama asla eğitimi rekabete katılamayan kurumlar. Önce bunlar arasındaki fark kalkmalı bence. Birde dikkatle irdeleyiniz bu büyük liselere girmek için dersanelere verilen paraların büyüklüğü dudak uçuklatıyor. Oysa devlet okullarına ödenek ayırsa bu durum bundan çok daha farklı olabilir.

Sistem o kadar yıkık dökük ve paramparça olmuş ki bu şekilde çalışması neredeyse mümkün değil. İşin tuhaf yanı bu sistemi kökten düzeltmek yerine adaletsiz sisteme adalet getirilmeye çalışılması. Düşününüz ki müfredat uygulamasını yapan kurum, ve bu müfredatı uygulayan kurum farklı. Bu komik bir durum. Gerçekten çok komik.

Sistemin çöktüğü her yıl öss sınavında ortadayken bu sistemi düzeltmek yerine pek değerli siyasilerin, siyasi rant için bize adalet tacı diye gösterdikleri katsayı düzenlemesi gerçekten bir fiyaskodur arkadaşlar.

Teşekkür ederim.

Osman Can KARAMAN

KAYNAK
 

HTML

Üst