Driver: San Francisco İncelemesi [İnceleme]

W.PiTToN

W.C.ConsuAllen
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
19,043
Reaction score
0
Puanları
0
driversanfrancisco-475x267.jpg
2005 yılında yayınlanan Driv3r ile seri büyük bir badire atlatmıştı. En kaliteli oyun serileri bile yayınlanan kötü bir yapımla birlikte tarihin tozlu sayfaları arasında yerini alabiliyorken, Driv3r gibi kalitesini tarif bile edemeyeceğim (yanlış anlaşılmasın oyun o kadar kötüydü ki ne desem az) bir oyun da yıllardır süren Driver serisinin son oyunu olabilirdi. Neyse ki olmadı. 2007 yılında bir Driver oyunu daha yayınlandı. Driver: Parallel Lines kalitesizliğiyle artık başarılı serinin sıradan bir sürüş oyunu olduğunu ilan eder nitelikteydi. Yıl 2011 ve biz yeni bir Driver oyunuyla daha birlikteyiz. Peki bu oyun nasıl? Bu sorunun cevabını en iyisi yazının sonuna bırakalım.
Önceki iki Driver oyununun aksine nihayet sonunda tekrardan sürücü koltuğuna geçmiş vaziyetteyiz. Önceki oyunlarda da araba kullanıyorduk, fakat son iki GTA “çakması” yapımın aksine Driver: San Francisco oynanış anlamında seriyi özüne döndürmeyi başarıyor.
Driver-2011-10-03-17-38-29-92-475x356.jpg

TANNER ve JERİCHO KALDIĞI YERDEN DEVAM

Driv3r’dan da hatırlayacağınız John Tanner bir kez daha baş rolde karşımıza çıkıyor. Oyundaki ana düşmanımızda yine tanıdık bir isim, Charles Jericho. Kendisi Driv3r’da hayatını bağışlayan Tanner’ı tabancasıyla sırtından vurarak tüm aleme ne kadar delikanlı olduğunu ispatlamıştı hatırlarsanız. San Francisco ikilinin İstanbul’daki macerasından 6 ay sonrasında geçiyor Jerico bu oyunda yargılanmak üzere mahkeme binasına götürülen bir tutuklu olarak karşımıza çıkıyor.
Oyunun hemen başlarında Charles Jericho, Michael Scofield’ın ardından bir kez daha bizlere Amerikan adaletinden kaçmanın ne kadar kolay bir şey olduğunu ispatlayarak; kendisini mahkemeye götüren kamyona eşlik eden konvoyu adamları vasıtasıyla (aslında adamları sayılmaz tek bir kadın) alt ediyor ve kendisi de yanındaki polislerin işini bitirerek, içinde bulunduğu kamyonla kaçıyor. Onun hapishaneye tıkıldığını görmeden rahat etmeyecek Tanner ise tetikte beklemekteyken yaşanan bu olayların ardından Jericho’nun kaçırdığı kamyonu takip etmeye başlıyor, ne var ki Jericho’nun tuzağına düşerek geçirdiği trafik kazası sonucu komaya giriyor. Görev aşkıyla yanıp tutuşan Tanner komada gördüğü rüyada bile Jericho’yu yakalamaya uğraşıyor ve bizde ona bu kutsal görevini başarmasında yardımcı oluyoruz.
Driver-2011-10-05-11-35-12-32-475x356.jpg

Bizleri rüya ortamına hapseden Reflections bu senaryodan sonuna kadar yararlanmış ve oyuna gayet zevkli bir mekanik olan “shift”i eklemiş. Driver San Francisco şehirde özgür bir şekilde dolaşma ve görev tabanlı oynanış dinamikleriyle ilk anda çoğu diğer araba oyunundan ayrılmayı başarıyor, işin içine bir de shift gibi bir özelliğin dahil edilmesi ise oyunu daha da benzersiz bir hale getiriyor.
Shift sayesinde etrafımızdaki bütün arabaları istediğimiz an kullanabiliyoruz. “Shift” tuşuna bastığınızda Tanner’ın ruhu bedeninden ayrılıyor ve şehri kuş bakışı bir kamera açısıyla görmeye başlıyorsunuz. Tabi bu arada zaman da bir hayli yavaşlıyor ve böylece sizde rahatlıkla trafikte akan arabalardan birini seçerek onun sürücü koltuğundaki kişinin içine giriyorsunuz ve bu arada sizin arabanız da bilgisayar tarafından kontrol ediliyor. İlk bakışta shift gereksiz bir özellikmiş gibi görünse de, bir süre sonra oyundaki her şeyin, sizin bu özelliği ne kadar iyi kullanmanıza bağlı olduğunu anlıyorsunuz.
Driver-2011-10-05-09-01-49-59-475x356.jpg

Oyunun hikaye görevleri Tanner Mission adını taşıyor ve ‘Tanner Mission’ları aktif hale getirmek için belli sayıda City Mission tamamlamanız gerekiyor. ‘City Mission’larda Tanner sürüş konusunda kendisine ihtiyacı olan San Francisco halkına yardım ediyor. Oyundaki görevler genel olarak aynı olsa da (yarışıyoruz, belli bir sürede belli bir yere gitmeye çalışıyoruz, polis olarak bir suçluyu kovalıyor ya da polisten kaçıyoruz vs.) her bir görevin kendine has bir hikayesi olması bu görevleri eğlenceli bir hale getiriyor. Örneğin okul parası için yarış yapmak zorunda kalan bir çift öğrencinin arabasını kontrol ediyoruz, daha sonra başka bir görevde yeniden bu ikilinin yarıştığı arabanın kontrolünü ele aldığımızda, yanımızdaki elemanın okumayı bırakıp yarışçı kariyerinden bahsetmeye başladığına tanıklık ediyoruz. Bu şekilde her City Mission farklı ve kimi zaman şaşırtıcı bir hikaye ile karşınıza çıkıyor ve oyunun ana hikayesiyle pek alakalı olmasa da bu görevler sizi eğlendirmeyi başarıyor.
Yarış da yapsanız, polisten de kaçsanız San Francisco’da sadece sürüş yeteneklerinize güvenemezsiniz. Zira sizinle yarışan ya da sizi takip eden arabalar ile asla arayı açamıyorsunuz. Rakibiniz bir yere çarpıp gerinize düşse bile birkaç saniye içerisinde sizi yakalamayı başarıyor, yani bir nevi Reflections sizi shift mekaniğinden yararlanmaya mecbur bırakıyor. Peşinizde bir polis mi var? Karşı şeritten gelen bir arabanın kontrolünü ele geçirin ve bu arabayla polis otosuna çarpın. Benzer şekilde yarışlarda da bunu yapabilir hatta rakiplerinizin arabalarını komple hurdaya çıkararak yarışta tek kalan araç olup, yarışı bitirmeden bile galip gelebilirsiniz. Otobüs, tır gibi araçların kontrolü zor olsa da genelde tek bir çarpışta, çarptığı arabayı hurdaya çıkardığını da unutmayın. Aslında bu hususta araba seçerken size önerim, “strength” seviyesi yüksek olan araçları tercih etmeniz.
Driver-2011-10-05-08-42-36-92-475x356.jpg

Oyundaki arabalarda strength haricinde speed ve drift özellikleri de mevcut. Bu özellikler sayesinde oyunda her arabanın kendine has bir stili oluyor. Oyunda 120 kadar lisanslı araba var ve bunlar satın alınabilir durumda, elbette ki öncelikle bunları unlock etmeniz ve ardından satın alacak yeterli paranız olmalı. Oyunda para yerine geçen ‘will power’ı yaptığımız her aksiyonel hareketin (drift yapma, yüksek yerlerden uçma vs.) ardından; ‘challenge’ları tamamladıkça ve dare ile activity gibi senaryosuz, oyunun yalnızca sürüş yönüne odaklanmış ve belli noktalara giderek alabildiğimiz görevleri tamamladıkça kazanıyoruz. Ayrıca ne kadar garaj açar ve araba satın alırsanız da daha fazla ‘will power’ kazanmaya başlıyorsunuz. Dare noktalarından “20 metre drift yap”, “hiç çarpmadan 1 kilometre ilerle” gibi görevler alırken, Activity noktalarından yarış ve kovalamaca gibi görevler alıyoruz. Bu görevleri satın aldığınız arabalardan isteğinizi kullanarak gerçekleştirebilirisiniz, yalnız öncelikle garajdan araba seçmeniz gerekiyor. Ana görevlerde ise satın aldığınız bu arabaları kullanamıyorsunuz.
YENİ BİR OYUN, YENİ BİR DÜNYA

Shift özelliğine geri dönecek olursak, oyunda ilerledikçe bu özellik de gelişme gösteriyor. Örneğin ilk başlarda yalnızca küçük bir alanı görebilirken, ilerleyen bölümlerde shift yaparak bütün bir San Francisco şehrini tepeden görebiliyorsunuz. Bu sayede varmak istediğiniz noktaya arabayla gitme derdiniz de ortadan kalkıyor, size sadece önünüzde uzanmış San Francisco haritası üzerinden yapmak istediğiniz görevi seçmek kalıyor. Bunun yanı sıra yine ‘Z’ harfi ile iki araç arası hızlı geçişler gerçekleştirebiliyorsunuz.
Driver-2011-10-04-11-43-47-32-475x356.jpg

San Francisco trafiğinde Shift’in yanı sıra Ram ve Boost da oldukça işinize yarayacak özelliklerden. Ram ile arabanızı diğer araçlara doğru hızlı bir şekilde fırlatabiliyorsunuz. Bu özellik hem çarpışma anındaki hasarı arttırmaya, hem de sizi yolunuzdan alı koyabilecek araçları devre dışı bırakmaya yarıyor. Boost özelliği ise bildiğiniz üzere arabanızın daha çabuk hızlanmasını sağlıyor. Bu iki özellik aynı barı tüketiyor, bu yüzden zaman zaman sıkıntı yaşansa da, barın tükendikten birkaç saniye sonra tekrar dolması ciddi sıkıntılar yaşamanızın önüne geçiyor. Ayrıca bu iki özelliği de bir garajınıza giderek upgrade edebiliyorsunuz.
Diyelim ki oyundaki onlarca Dare ve Activity’i tamamladınız, yine de multiplayera geçmeden önce yapacaklarınız var. Oyunun ana menüsündeki ‘challenge’lara göz atmanızı öneririz. Özellikle şehrin dört bir yanına dağılmış film klaketlerini toplayarak unlock yapabileceğiniz filmlerden alıntılanmış takip sahnelerinden oluşan ‘challenge’lar oldukça zevkli.
Driver-2011-10-05-10-53-32-89-475x356.jpg

Reflections oyuncuların ‘single player’ı tükettikten sonra Driver San Francisco’yu bir kenara atmalarını istememiş ve oldukça özenle hazırlanmış bir multiplayer içerik ile karşımıza çıkmış. Sıradan yarış oyunlarından hoşlananlar için shift özelliğinin devre dışı olduğu modların yanı sıra; shift mekaniğinden sonuna kadar yararlandığınız, arabaların birbirlerine çarpıp bayrağı ele geçirip, muhafaza etmeye çabaladıkları TAG modu gibi modlar da mevcut. Ayrıca teke tek kapışmalar yapabileceğiniz split screen modlarına da oyunda yer verilmiş.
Gidip göremesek de bu oyun sayesinde San Francisco’nun uçsuz bucaksız bir yer olduğunu öğrenmiş olduk. Şehirde boş boş gezinmeyi seven oyuncular bu duruma sevineceklerdir, gerçi oyuna ilk başladığınızda şehrin büyük bir bölümünün kapalı olduğunu ve oyunda ilerledikçe açıldığını belirtelim. Karşımızda hayalet bir şehir olduğunu söyleyemeyiz. En azıyla trafik işlerliği yeterli seviyede. Daha kalabalık olabilir miydi? Tabii ki de olabilirdi, ancak bu kadarı da kafi. Oyunda polis olduğumuz için yapımcılar yayaları ezmemizi engellemişler. Arabanızı yayaların üzerine sürdüğünüzde kıvrak hareketlerle sizden kurtuluyorlar, kurtulmayı başaramayanların ise vücutları arabanın içine giriyor ve birkaç saniye sonra yollarına devam ediyorlar. Gerçi söz konusu arabalar olduğu için yayaların hareketleri ya da sosyallikleri kanımca pek de önem arz etmiyor.
Driver-2011-10-05-09-11-41-14-475x356.jpg

Şehirde oyun boyunca günlük güneşlik bir havanın hakim olması araçların üzerinde güzel yansımaların oluşmasına yol açıyor, ancak yapımcıların bu yansıma işini biraz abarttıklarını söyleyebiliriz. Öyle ki size yol göstermek için konmuş ‘check point’ler ve viraj işaretlerinin bile yansımalarını arabanızda görebiliyorsunuz. Abartı yansımaların dışında grafiklerde göze batan bir şey yok. Oyunun grafiklerinin mükemmel olduğunu söyleyemesek de, oyuncuya rahatsızlık vermeyecek türden ve oyun için yeteli bir görsellik ile karşı karşıyayız.
Araba modellemelerinin asıllarına uygun olması ve Reflection’ın bu konu üzerinde itina ile çalışmış olması ise araba tutkunlarının fazlasıyla hoşuna gidecektir. Önümüzde oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış, devasa bir koleksiyon var bütün bu koleksiyon elimizin altında. Hızlı arabalara atlayıp San Francisco asfaltlarını ağlatmak oldukça eğlenceli, yalnız fazla hızlı gitmeyin kaza yaparsanız arabanız hurdaya çıkabilir. Bazı araba oyunlarının aksine Reflaction oyuna hasar modellemesi eklemeyi de ihmal etmemiş. Arabanızı yandan bir yerlere çarptığınızda kaportanız çiziliyor, eziliyor; çarpışma anlarında etrafa küçük parçacıklar saçılıyor, arabanızın önünü haşat oluyor, dikiz aynanız arabanızdan kopuyor… Kısacası yapımcılar hasar modellemelerini “yapalım olsun” şeklinde değil, ciddi bir şekilde yapmışlar ve iyi de olmuş.
Driver-2011-10-05-11-09-34-01-475x356.jpg

Araç sesleri kulağı tırmalayıcı durmuyor. Oyundaki arabaların neredeyse hiç birini kullanma imkanı bulmadığım için hızlanırken ya da dururken nasıl ses çıkardıklarını bilmiyorum, o yüzden araç sesleri tıpkı modellemeler konusunda gerçekleriyle bire bir mi fikrim yok ancak, yapımcıların bu konuda başarılı bir iş çıkardıklarını söyleyebilirim. Arabalarda radyonun olması ve oyun için seçilen müziklerin birbirinden güzel olması da iyi bir şey, böylece şehir içindeki yolculuklarımız sırf araba gürültüsüyle geçmemiş oluyor.
Oyunda film tadında ara videolar da mevcut. Oyunun hikaye ağırlıklı olduğunu belirtmiştik ve bu hikaye kurgusu başarılı bir şekilde hazırlanmış sinematiklerle işlerlik kazanıyor. Başarılı karakter seslendirmeleri de bu sinematikleri daha da izlenebilir kılıyor. Özellikle Tanner’ın tonlamaları oldukça başarılı ve karakterin o an neler hissettiğini size yansıtmayı başarıyor.
Driver-2011-10-05-10-56-28-67-475x356.jpg

SON SÖZLER

Driver San Francisco’yu oynamaya başladığınız ilk anda biraz afallayabilirsiniz, ancak oyunun sürüş dinamiklerine alışmanız pek fazla zamanınızı almıyor. Buna rağmen zaman zaman direksiyon hakimiyetini kaybedebiliyorsunuz. Özellikle peşinizde birileri varken işiniz daha da zorlaşıyor. Ayrıca yapay zeka tarafından kontrol edilen arabaların bazen tam önünüzde durması ya da arabanızı üzerlerine sürdüğünüzde hiç bir şekilde direksiyon kırmamaları kötü.
Driver San Francisco’nun görev tabanlı ve arka planda bir senaryoya sahip olması ise oyunu her türden oyuncuya açık bir hale getiriyor. Yarış oyunlarından hoşlanmayan biri bile bu oyundan hoşlanabilir, ancak yarış oyunlarından hoşlananların bu oyundan hoşlanmama ihtimallerini de atlamamak gerek.
Yazının başında sorduğumuz soruyu yanıtlama vakti sanırım geldi. Reflections’ı buradan bizzat tebrik ediyorum. Doğru hamleler ve yapılan hatalardan geri dönüş ile sonunda Driver’ı hak ettiği bir noktaya çıkarmayı başardılar. Umarız bir daha bu köklü seri zor anlar yaşamaz.
 
Oyun güzel eski günlere döneceğinin sinyalini verdi Birde şu ışınlanma olayı enteresan ama güzel bir yenilik çok işe yarıyor
 
Geri
Üst