kuvvetin varlığı, Hollanda- Eindhoven’da Philips laboratuvarlarında çalışan Hendrik Casimir tarafından 1948 yılında öngörüldü. Kuantum mekaniğinin denklemleriyle oynayan Hollandalı fizikçi, boşlukta karşılıklı yerleştirildikleri takdirde, iki ayna arasında bir çekim etkisinin ortaya çıktığını gösterdi. Bu aynalar tüneldekine benzer şekilde, boşlukta özellikle elektromanyetik türdeki çalkantıları deforme eden bir rezonans (titreşim) meydana getiriyor: Yalnızca, levhalar arasındaki mesafeyi bölen dalga uzunluğundaki titreşimler bu aralıkta var olabiliyor. Dıştaki boşluğun çalkantılarından kaynaklanan basınç, içtekinden yüksek olduğundan levhalar arasında çekim etkisi ortaya çıkıyor.Aynı dalga boyundaki titreşimlerin ürettiği negatif enerji kontrol edilebilirse, yapay bir wormhole (solucan deliği) elde etmek mümkün. Ama bunun için çok yüksek miktarda negatif enerji gerekiyor, (güneşin bir yılda yarattığının on katı kadar) teorik olarak kontrol edilebilir wormhole yaratmak mümkün. Eğer bu başarılabilirse zamanda yolculuktan, ışık hızında seyahate kadar bir çok şey mümkün olabilir.
The Station Orchid'in orientation filminde 15 numarali tavşanin aniden odanın başka bir yerinde belirdiğini görüyoruz. Bu Casimir Kuvvetinden yararlanarak dengeli yani kontrol edilebilen bir wormhole yarattıklarını ya da buna çok yakın oldukları gösteriyor. Eğer wormhole’un bir ucundan girip diğer ucundan aynı noktaya çıkarsanız aynı mekanda aynı anda fakat farklı zaman dilimlerinde var olmanız mümkün. (Düşünce kulağa her ne kadar saçma gelse de teorik olarak mümkün. Bu fikri birazcık olsun anlayabilmek için bildiğiniz tüm zaman ve mekan kavramlarını boşvermeniz gerekiyor.) Dr Candle’ın tavşanları birbirinden uzak tutmaya çalışmasının nedenide bu. Çünkü aynı madde aynı mekanda farklı zaman dilimlerinde var olamaz (ya da olmamalı). Eğer tavşanlar birbiriyle temas etseydi mantık sınırlarının dışında bizim henüz anlayamayacağımız bir etki doğurabilirdi.
Doktorun söylediği bir başka dikkat çekici şey ise bu adanin özel yapısının Casimir Kuvvetini yaratmaya elverdiğini söylemesi.Yani ada gereken enerjiyi sağlıyor. Bu durumda adada kendiliğinden kontrolsüz bir şekilde wormhole yaratıyor olabilir. Bu da bize düşen uçakların, ormanın orta yerindeki geminin vesairenin nasıl adaya geldiğini, neden kimsenin adaya doğrudan ulaşamadığını ve ayrılamadığını açıklıyor. Çünkü adadaki basit ve küçük ölçekteki wormhole dengesiz oldugu icin giriş ve çıkış noktalarını bulmak kolay değil. Biraz daha ileriye gidecek olursak adadaki zamanın dünyadaki zamandan daha yavaş aktığınıda söyleyebiliriz.Çünkü wormhole’da seyahat ederken geçirdiğiniz zaman dünya zamanından daha yavaş akıyor. İlk kez Einstein’ın ortaya attığı bu fikre göre zaman görecelidir. yani dünyadaki bir saatlik zaman diliminin uzunluğuyla adadaki bir saatlik zaman diliminin uzunluğu aynı olmayabilir.
The Station Orchid'in orientation filminde 15 numarali tavşanin aniden odanın başka bir yerinde belirdiğini görüyoruz. Bu Casimir Kuvvetinden yararlanarak dengeli yani kontrol edilebilen bir wormhole yarattıklarını ya da buna çok yakın oldukları gösteriyor. Eğer wormhole’un bir ucundan girip diğer ucundan aynı noktaya çıkarsanız aynı mekanda aynı anda fakat farklı zaman dilimlerinde var olmanız mümkün. (Düşünce kulağa her ne kadar saçma gelse de teorik olarak mümkün. Bu fikri birazcık olsun anlayabilmek için bildiğiniz tüm zaman ve mekan kavramlarını boşvermeniz gerekiyor.) Dr Candle’ın tavşanları birbirinden uzak tutmaya çalışmasının nedenide bu. Çünkü aynı madde aynı mekanda farklı zaman dilimlerinde var olamaz (ya da olmamalı). Eğer tavşanlar birbiriyle temas etseydi mantık sınırlarının dışında bizim henüz anlayamayacağımız bir etki doğurabilirdi.
Doktorun söylediği bir başka dikkat çekici şey ise bu adanin özel yapısının Casimir Kuvvetini yaratmaya elverdiğini söylemesi.Yani ada gereken enerjiyi sağlıyor. Bu durumda adada kendiliğinden kontrolsüz bir şekilde wormhole yaratıyor olabilir. Bu da bize düşen uçakların, ormanın orta yerindeki geminin vesairenin nasıl adaya geldiğini, neden kimsenin adaya doğrudan ulaşamadığını ve ayrılamadığını açıklıyor. Çünkü adadaki basit ve küçük ölçekteki wormhole dengesiz oldugu icin giriş ve çıkış noktalarını bulmak kolay değil. Biraz daha ileriye gidecek olursak adadaki zamanın dünyadaki zamandan daha yavaş aktığınıda söyleyebiliriz.Çünkü wormhole’da seyahat ederken geçirdiğiniz zaman dünya zamanından daha yavaş akıyor. İlk kez Einstein’ın ortaya attığı bu fikre göre zaman görecelidir. yani dünyadaki bir saatlik zaman diliminin uzunluğuyla adadaki bir saatlik zaman diliminin uzunluğu aynı olmayabilir.