UEFA Hakem Komitesi Üyesi Jaap Uilenberg, yeni uygulamaları dile getirdiği Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin seminerinden seslendi. Uilenberg, kuralları uygulamamız durumunda asla UEFA seviyesine yükselemeyeceğini acı bir reçete gibi ortaya sundu.
Dokunma, itiraz etme, sadece futbolunu oyna!
Türkiye'de yıllardır işin içinden çıkamadığımız bir konudur hakeme itiraz etmek... İtirazın dozu ne olmalı, nerede, ne kadar, nasıl ve hangi duygular içerisinde itiraz edilmeli.
Futbolda işin içerisine duygular had safhada giriyor. Buna futbolcular da teknik adamlar da yöneticiler de taraftarlar da hakemler de dahil... Ve işin psikolojik boyutu da var.
Nedir işin içinden çıkamadığımız konu?
Hakem kararları ve uygulamaları...
Taraftarı olduğumuz takımın maçını izlerken hakemin kararlarını farklı, bir başka maçı izlerken o müsabakadaki hakemin kararlarını farklı yorumluyoruz.
Televizyon başında kırk ileri kırk geri yaparak pozisyonlara ahkam kesiyoruz, sonra ortalığı savaş alanına dönüştürüyoruz. Oysa algılamadığımız veya algılamak istemediğimiz, kabullenmediğimiz ya da kabullenemediğimiz kurallar açık ve net olarak yazılmış, çizilmiş..
Buradaysa devreye hakem konusu giriyor. Bir hakemin bir pozisyonu yorumlamasıyla bir başka hakemin benzer pozisyonu yorumlamasını aynı kefeye koyup yıllarca tartıştık durduk. Ama bugün gelinen noktada UEFA Hakem Komitesi öyle kararlar aldı ki artık yıllardır işin içinden çıkamadığımız ve sürekli tartıştığımız, ortalığı yangın alanına çevirdiğimiz hakem kararlarında yoruma açıklık kapandı.
Yani bundan böyle hakem kararlarını kırk ileri kırk geri yapıp değerlendirme devri aslında sona eriyor. "Bu pozisyon da hakemin kararı bu şekilde olmuş" dediğimiz günlerde artık eskisi kadar olmayacak.
Çünkü;
UEFA Hakem Komitesi, hakeme itirazı bitirmeyi kafasına koymuş ve bunun için bazı kararlar almış.
Bundan böyle futbolcular öyle kolay kolay hakeme itiraz edemezler. Ederlerse ne olur?
Bakın neler olur.
UEFA Hakem Komitesi üyesi Jaap Uilenberg, Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin Antalya'da düzenlediği '48. yıl Sporun Zirvesi' seminerinde Süper Lig maçlarından görüntüleri ekrana getirerek teker teker anlattı.
Yeni talimatları anlatan Uilenberg, bunların başında en önemlisi olarak "saygı" kavramını gösterdi.
-Hakeme, vücut dilini kullanarak sözlü protestoda bulunan futbolcu sarı kart görecek.
-Uzak bir mesafeden hakeme doğru koşarak yüzüne karşı protesto eden futbolcu tavizsiz olarak sarı kart görecek.
-Hakemin başına üşüşen futbolculardan en az bir tanesi sarı kartla cezalandırılacak. Bu sarı kartıysa özellikle ilk itirazı gerçekleştiren futbolcu alacak.
-Rakibin sözlü ve fiziksel olarak cezalandırılmasını isteyen futbolcuya hakem sarı kart gösterecek.
-Hakemin kararını beğenmeyen ve el kol hareketleri ile tepki gösteren örneğin; şapkasını yere fırlatan teknik adam direkt ihraç edilecek.
Yani anlayacağınız UEFA acımasız. Uilenberg, futbolda duyguların olduğunu kabul ediyor, tepkilerin duygusal boyutunu da kabul ediyor ancak kimsenin gözünün yaşına bakmamaya kararlı olduklarını da üstüne basabasa dile getiriyor ve işe "saygı" kavramından başlıyor. Futbola saygı, rakibe saygı, hakeme saygı...
Futbolcuların Türkiye ve Avrupa'daki maçlarda hakemlere karşı olan davranışlarındaki farklılıkları şaşkınlıkla izlediğini belirten Uilenberg, kuralları anlattıktan sonra sözlerini üzerine basa basa şu cümleyle tamamlıyor:
"Bu kurallar uygulanmazsa Türk Hakemliği ve Türk Futbolu asla UEFA seviyesine yükselemeyecektir."
Görüntülerle ekrana getirilen pozisyonlarda Uİlenberg'in dile getirdiği talimatların uygulanıp uygulanmadığı konusunda farklılıklar da ortaya kondu. Örneğin Uilenberg, Fenerbahçe-Eskişehirspor maçında Emre Belözoğlu'nun hakem Bünyamin Gezer'e yoğun protestosuna sarı kart gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
UEFA Hakem Komitesi bu kararların tavizsiz bir şekilde uygulanmasını talep ediyor. Bakalım ligin ikinci yarısında neler göreceğiz?
Eğer futbolcular ve teknik adamlar, bu kuralları benimsemez, sindirmez ve gözardı ederlerse kartların havada uçuşacağı kesin.
Futbolcular ve teknik adamlar bir şekilde öyle ya da böyle bu kurallara uymak zorundalar. Uyacaklarını ve Türk futbolunun da bu konuda UEFA seviyesine ulaşacağını ümit ederek en son şunu belirtmekte fayda görüyorum.
Peki yöneticilerin maç önceleri ve sonrasında hakemlerle ilgili futbol kamuoyunu adeta galeyana getiren söylemlerini hangi kurallarla engelleyebileceğiz?
kaynak