snıper
New member
- Katılım
- 17 Ocak 2006
- Mesajlar
- 2,345
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dinin getirdiği güzel ahlakın yaşanmadığı bir toplumda Dinsizlik ve temeli inançsızlık üzerine kurulu görüşler rağbet görür birçok sapkın fikir sistemi yayılacak zemin bulur. Bireyler kendi benliklerinden ortak kimliklerinden uzaklaşırlar. Temelini Allahı inkar ve dinsizlik üzerine oturtmuş olan materyalizm gibi felsefeler ve komünizm gibi ideolojiler o toplumu kısa zamanda bir ağ gibi sarar. Böyle bir toplumda din ahlakının yokluğundan meydana gelen boşluğu bölücü ve dejenere edici fikir sistemleri doldurur. Allahın Kuranda sunduğu yaşam bir ahlak bütünüdür. İnsanlara doğruyu ve yanlışı açık olarak öğrettiğinden dolayı Kuran ahlakını yaşayan biri iyiyle kötüyü birbirinden ayırmasını bilir. Örneğin doğru olmanın hoşgörülü olmanın vatanını devletini sevmenin iyi; fuhşun zulmün adaletsizliğin kötü olduğunu bilir. Güzel ahlak insanlar arasındaki yardımlaşma dürüstlük hoşgörü adalet fedakarlık gibi erdemlerin temel kaynağıdır. Bu ahlakın varolmadığı bir ortamda saydığımız değerlerin hiçbirinden söz etmek mümkün olmaz.İnsanı insan yapan ahlaki değerler geçerliliğini yitirdiği ve yok olduğu takdirde toplumun her kesimi ve her ferdi bundan nasibini alır. Her birey sadece kendisini umursayan ve diğer hiç kimseyi önemsemeyen birer ayrı "parça" haline gelir.
Devlete bağlılık vatan sevgisi gibi üstün vasıflar insanların manevi yönlerinin kuvvetlenmesiyle yaşadıkları güzel ahlakın gelişmesiyle daha da güçlenen özelliklerdir. Allah inancı yeterli olmayan dolayısıyla vicdani duyguları gelişmemiş bir insanın milletini bayrağını sevmesi devletine hizmet şuuru içinde çalışması karşılık beklemeden gece gündüz vatanı için nöbet beklemesi elbette düşünülemez. Böyle bireylerin yetişmediği yetişmiş bireylerin de bu üstün vasıflarını kaybettiği bir toplum şüphesiz ki hem sosyolojik açıdan hem de siyasi olarak varlığını sürdüremeyecektir.Güzel ahlakın yaşanmamasının bir başka tehlikeli sonucu insanların yavaş yavaş psikolojik sorunlara mağlup olmaya başlamasıdır. Suç oranlarındaki artış içki ve uyuşturucuya yöneliş fuhuş patlaması huzursuzluk ve çatışma ortamı toplumun psikolojik açıdan yıpranmasının en somut alametleridir. Bunun doğal bir sonucu olarak birbirine güvenmeyen birbirini sevip saymayan sadece kendi yaşam mücadelesini sürdürmeye çabalayan toplumun diğer üyelerini ise birer rakip hatta birer düşman gibi gören bireyler ortaya çıkar.
Dünya tarihinde birçok ulus dejenerasyon çözülme ve parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun devlet ve millet karşıtı akımlar tarafından dini değerler ne zaman yok edilmeye çalışılsa devlet karşıtı anarşist hareketler zirveye çıkmıştır. Din ahlakının olmaması toplumlararası barışı da tehdit eden önemli bir tehlikedir. Güzel ahlakın sağladığı hoşgörü sayesinde birbirleriyle uyumlu bir şekilde yaşayan uluslar bu hoşgörü ve uzlaşma zemini olmadığı takdirde birbirleriyle çatışacak yeryüzünde kaos meydana gelecektir.
Dünya tarihindeki en köklü medeniyetlerden birinin sahibi olan Büyük Türk Milletigüzel ahlakın getirdiği erdemleri her dönemde hem yaşamış hem de çevresine yaşatmıştır. Müslüman Türk Milleti harcında varolan manevi değerlerine bağlılığı sayesinde en zor zamanlarda bile mevcudiyetini bütünlüğünü ve otoritesini muhafaza etmiştir.
Devlete bağlılık vatan sevgisi gibi üstün vasıflar insanların manevi yönlerinin kuvvetlenmesiyle yaşadıkları güzel ahlakın gelişmesiyle daha da güçlenen özelliklerdir. Allah inancı yeterli olmayan dolayısıyla vicdani duyguları gelişmemiş bir insanın milletini bayrağını sevmesi devletine hizmet şuuru içinde çalışması karşılık beklemeden gece gündüz vatanı için nöbet beklemesi elbette düşünülemez. Böyle bireylerin yetişmediği yetişmiş bireylerin de bu üstün vasıflarını kaybettiği bir toplum şüphesiz ki hem sosyolojik açıdan hem de siyasi olarak varlığını sürdüremeyecektir.Güzel ahlakın yaşanmamasının bir başka tehlikeli sonucu insanların yavaş yavaş psikolojik sorunlara mağlup olmaya başlamasıdır. Suç oranlarındaki artış içki ve uyuşturucuya yöneliş fuhuş patlaması huzursuzluk ve çatışma ortamı toplumun psikolojik açıdan yıpranmasının en somut alametleridir. Bunun doğal bir sonucu olarak birbirine güvenmeyen birbirini sevip saymayan sadece kendi yaşam mücadelesini sürdürmeye çabalayan toplumun diğer üyelerini ise birer rakip hatta birer düşman gibi gören bireyler ortaya çıkar.
Dünya tarihinde birçok ulus dejenerasyon çözülme ve parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun devlet ve millet karşıtı akımlar tarafından dini değerler ne zaman yok edilmeye çalışılsa devlet karşıtı anarşist hareketler zirveye çıkmıştır. Din ahlakının olmaması toplumlararası barışı da tehdit eden önemli bir tehlikedir. Güzel ahlakın sağladığı hoşgörü sayesinde birbirleriyle uyumlu bir şekilde yaşayan uluslar bu hoşgörü ve uzlaşma zemini olmadığı takdirde birbirleriyle çatışacak yeryüzünde kaos meydana gelecektir.
Dünya tarihindeki en köklü medeniyetlerden birinin sahibi olan Büyük Türk Milletigüzel ahlakın getirdiği erdemleri her dönemde hem yaşamış hem de çevresine yaşatmıştır. Müslüman Türk Milleti harcında varolan manevi değerlerine bağlılığı sayesinde en zor zamanlarda bile mevcudiyetini bütünlüğünü ve otoritesini muhafaza etmiştir.