- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman ile yaptığı görüşmeyi hangi açıdan ele almak gerekir acaba!
Elbette ki aylık olağan bir görüşme değildi bu.
Sürprizdi... Gizliydi...
Ve de 1,5 saat sürdü. Olağanüstü bir durumdu. Perdeyi aralamak gerekiyor.
Tabii ki tek konu Fenerbahçe ve Türk futbolu idi.
Düşüncemi hemen söyleyeyim: Olumsuz bir görüşme, 1,5 saat sürmez!
Yani...
Görüşme sonrası medyaya yansıyan Işık yok yaklaşımı hiç de mantıklı değil. Bırakın bunu...
İnanılmaz yoğun bir tempoda çalışan Erdoğanın, olumsuz yaklaşacağı bir konu ile ilgili olarak randevu vermesi sizce mümkün mü?
Bence değil!
Fenerbahçenin ve daha da ötesi Türk futbol tarihinin en önemli isimlerinden olan Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocamanın, içinde bulunduğumuz bu olağanüstü kriz çerçevesinde bilgilerini, duygularını ve düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde dile getirmelerine saygı duymak gerekiyor.
Şu da var: Şike krizi her geçen gün büyüyor. Formül üretilemiyor. Türk futbolu, okyanusta dümeni kitlenmiş bir gemi gibi bilinmeze doğru gidiyor.
Aydınlar tarihi karar alabilir!
Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları görüşme sonrası herhangi bir açıklamada bulunmadılar. Sessiz kaldılar.
Doğrusu da bu zaten.
Ama haliyle merak ediyor insan... Acaba bu görüşme esnasında Fenerbahçe için nasıl bir çözüm ortaya kondu? Acaba Türk futbolu hakkında ne gibi kaygılar dile getirildi? Acaba Mehmet Ali Aydınlar ile ilgili ne gibi düşünceler ifade edildi? Soruları artırabiliriz.
Ancak böyle bir platformda Türk futbolu ve Mehmet Ali Aydınlar hakkında çok iyi düşüncelerin dile getirilmediğini söyleyebilirim. Bana gelen duyum bu... Hatta ötesi de var... Şunu hemen belirteyim:
Önümüzdeki aylar içinde çok ilginç gelişmeler yaşayabiliriz. Bakarsınız Mehmet Ali Aydınlar görevi bırakabilir. Bırakmak zorunda kalabilir.
Beyin takımı iyi kurulamadı
İnsan en çok neye üzülüyor biliyor musunuz?
Mehmet Ali Aydınlar gibi çok düzgün bir insan, son derece kötü günler yaşıyor ve de yaşatıyor.
Çünkü çok kötü yönetiyor ve de yönetiliyor. Böyle olmamalıydı.
Öyle açıklamalar yapıyor, öyle kararlar alıyor ki... Şaşırıyorsunuz.
Hani ayıp olmasa, Birilerinin oyununa geliyor diyeceğiz.
Direkt söyleyeyim: Aydınlar beyin takımını iyi kuramadı. Yalnız kaldı.
Öteye gitmeye gerek yok: Şu şike sürecinin ilk günlerinde hukuki donanıma sahip zeki birini basın sözcülüğü görevine getirseydi, ortada bu kadar bilgi kirliliği olmazdı.
Kendisi de bu kadar yıpranmazdı.
Her bakımdan yanlış yönlendirildi Aydınlar.
Özellikle hukuki açıdan... Ve de icraatlar çerçevesinde. İyi bir beyin takımı ile bu facialar yaşanmazdı.
Bursasporun af kararına ve play-off uygulamasına imza atılmazdı.
İşin tuhafı nedir biliyor musunuz? Futbol Federasyonunda artık muhatap bulamıyorsunuz.
Vaziyet anlaşıldı... Kuyular kazıldı... Siper vaziyeti alındı.
Herkes saklanıyor.
15 Ağustostan sonra ne oldu?
Futbol Federasyonu, gelen yoğun tepkiler üzerine UEFAya yolladığı yazıları kendi internet sitesinde yayınladı. Burada dikkati çeken nokta şu: Yollanılan yazılar, 15 Ağustosa dek. Haliyle sormak gerekiyor: 15 Ağustostan sonra
bir tek yazı yollanmadı mı?
Yollanmadıysa eğer... Skandal.
Yollanıp da yayınlamadıysa eğer... Daha büyük skandal.
Yeri ve zamanı gelmişken şunu da soralım: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, UEFAya yollanılan tüm bu yazıları istedi mi?
Fenerbahçe taraftarı dikkat!
Fenerbahçe, Süper Ligde ilk maçını 12 Eylülde Ordu ile yapacak.
Ordu ve 12 Eylül...
Tesadüf işte!
Dileriz en ufak bir tatsızlık yaşanmadan bu karşılaşma tamamlanır.
Herkesin sağduyulu olması gerekiyor.
Özellikle de Fenerbahçe taraftarının.
Birilerinin, Bank Asyayı istiyoruz... Fenerbahçeyi düşüreceğiz... Maçları oynatmayacağız şeklindeki provakasyonuna kimse aldanmasın.
Kavga çıkmasın... Olaylar yaşanmasın.
Şu da unutulmasın.
Her türlü üzücü olayda en başta Fenerbahçe zarar görür. Hem de inanılmaz zarar görür.
Bir yanlışlık yapılmasın...
Takım aşkı adına kötü işlere imza atılmasın.
Kaynak
Elbette ki aylık olağan bir görüşme değildi bu.
Sürprizdi... Gizliydi...
Ve de 1,5 saat sürdü. Olağanüstü bir durumdu. Perdeyi aralamak gerekiyor.
Tabii ki tek konu Fenerbahçe ve Türk futbolu idi.
Düşüncemi hemen söyleyeyim: Olumsuz bir görüşme, 1,5 saat sürmez!
Yani...
Görüşme sonrası medyaya yansıyan Işık yok yaklaşımı hiç de mantıklı değil. Bırakın bunu...
İnanılmaz yoğun bir tempoda çalışan Erdoğanın, olumsuz yaklaşacağı bir konu ile ilgili olarak randevu vermesi sizce mümkün mü?
Bence değil!
Fenerbahçenin ve daha da ötesi Türk futbol tarihinin en önemli isimlerinden olan Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocamanın, içinde bulunduğumuz bu olağanüstü kriz çerçevesinde bilgilerini, duygularını ve düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde dile getirmelerine saygı duymak gerekiyor.
Şu da var: Şike krizi her geçen gün büyüyor. Formül üretilemiyor. Türk futbolu, okyanusta dümeni kitlenmiş bir gemi gibi bilinmeze doğru gidiyor.
Aydınlar tarihi karar alabilir!
Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları görüşme sonrası herhangi bir açıklamada bulunmadılar. Sessiz kaldılar.
Doğrusu da bu zaten.
Ama haliyle merak ediyor insan... Acaba bu görüşme esnasında Fenerbahçe için nasıl bir çözüm ortaya kondu? Acaba Türk futbolu hakkında ne gibi kaygılar dile getirildi? Acaba Mehmet Ali Aydınlar ile ilgili ne gibi düşünceler ifade edildi? Soruları artırabiliriz.
Ancak böyle bir platformda Türk futbolu ve Mehmet Ali Aydınlar hakkında çok iyi düşüncelerin dile getirilmediğini söyleyebilirim. Bana gelen duyum bu... Hatta ötesi de var... Şunu hemen belirteyim:
Önümüzdeki aylar içinde çok ilginç gelişmeler yaşayabiliriz. Bakarsınız Mehmet Ali Aydınlar görevi bırakabilir. Bırakmak zorunda kalabilir.
Beyin takımı iyi kurulamadı
İnsan en çok neye üzülüyor biliyor musunuz?
Mehmet Ali Aydınlar gibi çok düzgün bir insan, son derece kötü günler yaşıyor ve de yaşatıyor.
Çünkü çok kötü yönetiyor ve de yönetiliyor. Böyle olmamalıydı.
Öyle açıklamalar yapıyor, öyle kararlar alıyor ki... Şaşırıyorsunuz.
Hani ayıp olmasa, Birilerinin oyununa geliyor diyeceğiz.
Direkt söyleyeyim: Aydınlar beyin takımını iyi kuramadı. Yalnız kaldı.
Öteye gitmeye gerek yok: Şu şike sürecinin ilk günlerinde hukuki donanıma sahip zeki birini basın sözcülüğü görevine getirseydi, ortada bu kadar bilgi kirliliği olmazdı.
Kendisi de bu kadar yıpranmazdı.
Her bakımdan yanlış yönlendirildi Aydınlar.
Özellikle hukuki açıdan... Ve de icraatlar çerçevesinde. İyi bir beyin takımı ile bu facialar yaşanmazdı.
Bursasporun af kararına ve play-off uygulamasına imza atılmazdı.
İşin tuhafı nedir biliyor musunuz? Futbol Federasyonunda artık muhatap bulamıyorsunuz.
Vaziyet anlaşıldı... Kuyular kazıldı... Siper vaziyeti alındı.
Herkes saklanıyor.
15 Ağustostan sonra ne oldu?
Futbol Federasyonu, gelen yoğun tepkiler üzerine UEFAya yolladığı yazıları kendi internet sitesinde yayınladı. Burada dikkati çeken nokta şu: Yollanılan yazılar, 15 Ağustosa dek. Haliyle sormak gerekiyor: 15 Ağustostan sonra
bir tek yazı yollanmadı mı?
Yollanmadıysa eğer... Skandal.
Yollanıp da yayınlamadıysa eğer... Daha büyük skandal.
Yeri ve zamanı gelmişken şunu da soralım: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, UEFAya yollanılan tüm bu yazıları istedi mi?
Fenerbahçe taraftarı dikkat!
Fenerbahçe, Süper Ligde ilk maçını 12 Eylülde Ordu ile yapacak.
Ordu ve 12 Eylül...
Tesadüf işte!
Dileriz en ufak bir tatsızlık yaşanmadan bu karşılaşma tamamlanır.
Herkesin sağduyulu olması gerekiyor.
Özellikle de Fenerbahçe taraftarının.
Birilerinin, Bank Asyayı istiyoruz... Fenerbahçeyi düşüreceğiz... Maçları oynatmayacağız şeklindeki provakasyonuna kimse aldanmasın.
Kavga çıkmasın... Olaylar yaşanmasın.
Şu da unutulmasın.
Her türlü üzücü olayda en başta Fenerbahçe zarar görür. Hem de inanılmaz zarar görür.
Bir yanlışlık yapılmasın...
Takım aşkı adına kötü işlere imza atılmasın.
Kaynak