Tunyukuk
New member
- Katılım
- 9 May 2007
- Mesajlar
- 17,591
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kızılötesi nedir?
İnsan gözü, arka bölümündeki retina denen tabakadaki hücrelerin ışığa gösterdikleri duyarlılık ile görür. Retinada bulunan "retinal" isimli pigmentin bir ışık fotonunu algılamasıyla görme eylemi başlar. İşte bu "retinal" pigmenti yalnızca 400-700 nanometre (nm) aralığındaki dalga boyuna duyarlı olduğundan, insan gözü için "görünen ışık" yalnızca bu aralıktadır. Yani 400 nm'nin altındaki (morötesi-ultraviyole) ve 700 nm'nin üzerindeki (kızılötesi-infrared) dalga boyları retinal pigmentini uyaramaz. En yüksek uyarı 600 nm civarında olur. Kızılötesi spektrum, 700 nm'den radyo dalgalarına kadar uzanmaktadır. Bu aralıkta 750-1500 nm arası "yakın kızılötesi", ki fotoğrafçılıkta bizi ilgilendiren bu aralıktır; 1500-7000 nm "ara kızılötesi", 7000-1000000 nm ise "uzak kızılötesi"dir.
Kızılötesi fotoğrafçılık
Güneş ışığı ile aydınlanan dünyamızda her nesne kendi özelliğine göre, bizim görebildiğimiz 400-700 nm dalga boyu aralığından çok daha geniş bir aralıkta ışık yansıtır ve yayar. Çeşitli araçlar yardımıyla bu dalga boyları görünür hale getirildiğinde, alıştığımız görüntülerin dışında, ilgi çekici "gerçek dışı" görüntüler elde edilir. Örneğin bitkiler kendilerini ısınmaktan korumak için kızılötesi ışığın tamamına yakınını yansıtırlar. Bu nedenle kızılötesi çekimde beyaz renkte görülürler. İşte kızılötesi fotoğrafçılık, yakın kızılötesi bölgesindeki ışığın görünür hale getirilmesini amaçlar.
Normal fotoğraf filmleri, kızılötesi ışığa duyarlı değildirler. Klasik kimyasal fotoğrafçılıkta kızılötesi fotoğraf çekmek için kızılötesi ışığa duyarlı filmler ve görünür ışığı kesen kızılötesi filtreler kullanılır.
Kızılötesi bölgede bizim anladığımız anlamda "renk" olmadığı için bu fotoğraflar "monochrome" yani tek renk olarak elde edilir. Burada sayısal (dijital) kızılötesi fotoğrafçılıkla ilgili açıklama yapılacaktır.
Günümüzdeki sayısal fotoğraf makinalarında bilindiği üzere görüntü sensörleri (CMOS, CCD vs) bulunmaktadır. Bu sensörler normalde yakın kızılötesi ışığa duyarlıdırlar. Ancak bu dalga boyundaki ışık, görünür ışığın fotoğrafı çekilirken bozulmalara yol açabileceğinden, çeşitli filtreler aracılığı ile kesilirler.
Bu nedenle standart bir sayısal fotoğraf makinasının objektifi önüne görünür ışığı kesen kızılötesi bir filtre konarak normal pozlama ile fotoğraf çekildiğinde hiç görüntü elde edilemez.
Ancak sensörün önündeki kızılötesi filtrenin geçirgenliğine göre çok uzun pozlamalar yaparak (gün ışığında 10-20 saniye veya daha fazla) görüntü elde edilebilir. Daha ucuz ve basit makinalarda bu filtreler daha zayıf olduğundan, daha iyi kızılötesi görüntüler elde edilebilir.
Elimizdeki kameranın kızılötesi çekim için uygun olup olmadığını anlamanın bilinen kolay bir yolu, televizyon uzaktan kumandasının bir düğmesine basarak önündeki minik ampulun fotoğrafını çekmektir. Fotoğrafta ampul yanıyor görünüyorsa, kameranız kızılötesi çekime uygun kabul edilebilir.
Bir kısım sayısal kameralarda ise, sensör önündeki kızılötesi filtre kaldırılabilmektedir. Örneğin Sony kameralardaki "Night Shot" modu, bu filtrenin kalkmasıyla gerçekleşir ve kızılötesi fotoğraf için idealdir. Kızılötesi ışığı kesen filtre kaldırılıp objektifin önüne görünür ışığı kesip yakın kızılötesi ışığı geçiren bir filtre konduğunda, kızılötesi fotoğraf çekmek için bir düzenek elde edilmiş olur.
Kızılötesi filtreler
Günümüzde çok çeşitli kızılötesi filtreler bulunmakla birlikte her nedense (belki de yeterince talep olmadığından) Türkiye'de kızılötesi fotoğraf filtresi bulmak ciddi bir sorundur. Ancak yurt dışından kolaylıkla temin edilebilir.
Kızılötesi filtreler kabaca üç gruba ayrılabilirler:
1. Görünür ışığı tamamen kesip yakın kızılötesini geçirenler
2. Görünür ışığın az bir kısmını ve yakın kızılötesi ışığı geçirenler
3. Görünür ışığın tamamını ve yakın kızılötesi ışığın bir kısmını kesenler
Bu filtrelerden görünür ışığın bir kısmını geçirenler kullanıldığında, değişik renk tonları elde edilebilmektedir. Diğer filtreler ile ise yalnızca tek renk tonlu (monochrome) fotoğraflar çekilebilir.
Postprocessing/Görüntü işleme
Sayısal kameralarla elde edilen kızılötesi görüntüler genellikle ham olarak kullanılmaya çok uygun değildir. Standart ayarlarla çekildiğinde yoğun kırmızı tonlarda bir görüntü elde edilir.
Eğer kamera izin veriyorsa beyaz ayarını filtre takılıyken "custom white balance" olarak ayarlamak bu sorunu hafifletir.
Kamerada "Night Shot" modu varsa, yani sensörün önündeki kızılötesi filtre kaldırılabiliyorsa, yeşilimsi tonlarda bir görüntü elde edilir.
Kullanılan filtre görünür ışığı hiç geçirmiyorsa elde edilen tüm görüntüler monochrome, yani tek renk tonludur. Görünür ışığı kısmen geçiren bir filtre kullanılmış ise kullanılan mod'a göre farklı renk tonları oluşur.
Güven Atasoy, 2005
İnsan gözü, arka bölümündeki retina denen tabakadaki hücrelerin ışığa gösterdikleri duyarlılık ile görür. Retinada bulunan "retinal" isimli pigmentin bir ışık fotonunu algılamasıyla görme eylemi başlar. İşte bu "retinal" pigmenti yalnızca 400-700 nanometre (nm) aralığındaki dalga boyuna duyarlı olduğundan, insan gözü için "görünen ışık" yalnızca bu aralıktadır. Yani 400 nm'nin altındaki (morötesi-ultraviyole) ve 700 nm'nin üzerindeki (kızılötesi-infrared) dalga boyları retinal pigmentini uyaramaz. En yüksek uyarı 600 nm civarında olur. Kızılötesi spektrum, 700 nm'den radyo dalgalarına kadar uzanmaktadır. Bu aralıkta 750-1500 nm arası "yakın kızılötesi", ki fotoğrafçılıkta bizi ilgilendiren bu aralıktır; 1500-7000 nm "ara kızılötesi", 7000-1000000 nm ise "uzak kızılötesi"dir.
Kızılötesi fotoğrafçılık
Güneş ışığı ile aydınlanan dünyamızda her nesne kendi özelliğine göre, bizim görebildiğimiz 400-700 nm dalga boyu aralığından çok daha geniş bir aralıkta ışık yansıtır ve yayar. Çeşitli araçlar yardımıyla bu dalga boyları görünür hale getirildiğinde, alıştığımız görüntülerin dışında, ilgi çekici "gerçek dışı" görüntüler elde edilir. Örneğin bitkiler kendilerini ısınmaktan korumak için kızılötesi ışığın tamamına yakınını yansıtırlar. Bu nedenle kızılötesi çekimde beyaz renkte görülürler. İşte kızılötesi fotoğrafçılık, yakın kızılötesi bölgesindeki ışığın görünür hale getirilmesini amaçlar.
Normal fotoğraf filmleri, kızılötesi ışığa duyarlı değildirler. Klasik kimyasal fotoğrafçılıkta kızılötesi fotoğraf çekmek için kızılötesi ışığa duyarlı filmler ve görünür ışığı kesen kızılötesi filtreler kullanılır.
Kızılötesi bölgede bizim anladığımız anlamda "renk" olmadığı için bu fotoğraflar "monochrome" yani tek renk olarak elde edilir. Burada sayısal (dijital) kızılötesi fotoğrafçılıkla ilgili açıklama yapılacaktır.
Günümüzdeki sayısal fotoğraf makinalarında bilindiği üzere görüntü sensörleri (CMOS, CCD vs) bulunmaktadır. Bu sensörler normalde yakın kızılötesi ışığa duyarlıdırlar. Ancak bu dalga boyundaki ışık, görünür ışığın fotoğrafı çekilirken bozulmalara yol açabileceğinden, çeşitli filtreler aracılığı ile kesilirler.
Bu nedenle standart bir sayısal fotoğraf makinasının objektifi önüne görünür ışığı kesen kızılötesi bir filtre konarak normal pozlama ile fotoğraf çekildiğinde hiç görüntü elde edilemez.
Ancak sensörün önündeki kızılötesi filtrenin geçirgenliğine göre çok uzun pozlamalar yaparak (gün ışığında 10-20 saniye veya daha fazla) görüntü elde edilebilir. Daha ucuz ve basit makinalarda bu filtreler daha zayıf olduğundan, daha iyi kızılötesi görüntüler elde edilebilir.
Elimizdeki kameranın kızılötesi çekim için uygun olup olmadığını anlamanın bilinen kolay bir yolu, televizyon uzaktan kumandasının bir düğmesine basarak önündeki minik ampulun fotoğrafını çekmektir. Fotoğrafta ampul yanıyor görünüyorsa, kameranız kızılötesi çekime uygun kabul edilebilir.
Bir kısım sayısal kameralarda ise, sensör önündeki kızılötesi filtre kaldırılabilmektedir. Örneğin Sony kameralardaki "Night Shot" modu, bu filtrenin kalkmasıyla gerçekleşir ve kızılötesi fotoğraf için idealdir. Kızılötesi ışığı kesen filtre kaldırılıp objektifin önüne görünür ışığı kesip yakın kızılötesi ışığı geçiren bir filtre konduğunda, kızılötesi fotoğraf çekmek için bir düzenek elde edilmiş olur.
Kızılötesi filtreler
Günümüzde çok çeşitli kızılötesi filtreler bulunmakla birlikte her nedense (belki de yeterince talep olmadığından) Türkiye'de kızılötesi fotoğraf filtresi bulmak ciddi bir sorundur. Ancak yurt dışından kolaylıkla temin edilebilir.
Kızılötesi filtreler kabaca üç gruba ayrılabilirler:
1. Görünür ışığı tamamen kesip yakın kızılötesini geçirenler
2. Görünür ışığın az bir kısmını ve yakın kızılötesi ışığı geçirenler
3. Görünür ışığın tamamını ve yakın kızılötesi ışığın bir kısmını kesenler
Bu filtrelerden görünür ışığın bir kısmını geçirenler kullanıldığında, değişik renk tonları elde edilebilmektedir. Diğer filtreler ile ise yalnızca tek renk tonlu (monochrome) fotoğraflar çekilebilir.
Postprocessing/Görüntü işleme
Sayısal kameralarla elde edilen kızılötesi görüntüler genellikle ham olarak kullanılmaya çok uygun değildir. Standart ayarlarla çekildiğinde yoğun kırmızı tonlarda bir görüntü elde edilir.
Eğer kamera izin veriyorsa beyaz ayarını filtre takılıyken "custom white balance" olarak ayarlamak bu sorunu hafifletir.
Kamerada "Night Shot" modu varsa, yani sensörün önündeki kızılötesi filtre kaldırılabiliyorsa, yeşilimsi tonlarda bir görüntü elde edilir.
Kullanılan filtre görünür ışığı hiç geçirmiyorsa elde edilen tüm görüntüler monochrome, yani tek renk tonludur. Görünür ışığı kısmen geçiren bir filtre kullanılmış ise kullanılan mod'a göre farklı renk tonları oluşur.
Güven Atasoy, 2005