yüce_türk
Banned
- Katılım
- 8 Ocak 2009
- Mesajlar
- 972
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Devlet Bahçeli'nin Obama'ya Milli Cevabı…
Bahçeli'nin sözleri karanlıkta aydınlığı görmeye, soğukta sıcaklığı hissetmeye ve kaybolmaya yüz tutmuş milli özgüvenimizin koşarak geri dönüşüne de vesile olmuştur...
Devlet Bahçeli'nin Barack H. Obama'ya Milli Cevabı...
Ülkemizin, ABD Başkanı Barack H. Obama'nın ziyaretiyle ilginç ve çok düşündürücü gelişmelere sahne olduğunu söylersem abartmış olmam. Nitekim milli hassasiyetleri olan her bir kişi, ülkemizde yerleşik bulunan ABD sevdalılarının çokluğundan dolayı eminim ki derin bir teessüre kapılmışlardır. Obama'nın her sözüne hikmet yükleyen, her hareketinden anlamlar çıkaran ezik ve mandacı zihniyetlerin çokluğu karşısında endişeyle karışık bir umutsuzluk hali şahsen bende hâkim oldu. Mesela Zaman Gazetesinden Şahin Alpay şöyle diyor: "ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama'ya büyük bir hayranlık duyduğumu gizlemiyorum. Bana göre Obama... olağanüstü bir lider." (9.4.2009) Radikal yazarı Cengiz Çandar ise kendisine yakışan ve bedeni burada, ama kalbi Washington'da atan her zamanki üslubuyla Obama için, "Dürüst, duyarlı, dost" nitelendirmesini rahatlıkla yapabiliyor. (7.4.2009) Benzer eğilimler içinde olduğunu düşündüğüm Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal'de bu söylediklerimden münezzeh değil. Cemal köşesinde Obama için; "Samimi, sıcak, açık sözlü, idealist, insana güven telkin eden, içi dışı bir insan..." ifadelerini kullanıyor. (8.4.2009)
Bunlar sadece numune olarak seçtiğim bazı ifadeler. Süreci takip eden değerli okuyucularım, başkalarının değerini yüceltme ve kendi kıymetlerimizi aşağılarda görme bedbahtlığına kapılan birçok (sözde) yazar ve çizerin olduğunu bilebilecektir. Bunların yanı sıra, ABD Başkanı'nın TBMM'nde yaptığı konuşmasının arkasından, AKP sıralarındaki sırnaşık yaklaşımlar, 'beni de gör' hareketleri, el sıkabilmek için kuyruğa giren vekillerin manzarası bir türlü gözümün önünden gitmiyor. 89. yıldönümünü kutlayacağımız Gazi Meclis'in ruh ve anlamına asla yakışmadığını düşündüğüm bu hareketler, ne kadar büyük bir aczin içinde olduğumuzu da gösteriyor.
Başkan Obama, Türkiye'de iki gün içinde sarfettiği birkaç cümleyle sanki bütün sorunları çözdü! Üstelik Batı-İslam bunalımını da giderdi! İslam dünyasının gönlünü fethetti! Dün Amerika öfkesiyle dolup taşan Türk ve İslam âlemi, sözüm ona birkaç sözle Obama, Amerika hayranlığına kapıldı! Peki, akan kanın, katledilen yüz binlerce masum insanın cellâdı olan bu ABD değil mi? Irak'ta öldürülen bir milyondan fazla insanı ne çabuk unuttuk? Afganistan'daki kıyımı nereye koyacağız? Yeryüzünün en tenha köşelerinde kurulan işkence merkezlerini, esir kamplarını, karakol gemilerini Amerika'dan başkası mı yaptı? Bütün bunlar hala devam ediyor mu, etmiyor mu? Yapılan bir Başkanlık seçimiyle mi her şeye yeniden başlanacak? Buna kargalar bile gülmez artık!
Obama'nın Türkiye ziyareti sırasında hangi konulara girdiğine bu makalede değinmeyeceğim. Zira ABD Başkanı'nın sözleri kamuoyunda fazlasıyla yer buldu. Bunun yerine, hiç kimsenin yapamadığını yapan, söyle(ye)mediğini haykıran, gerçek anlamda dik duruşuyla herkesin örnek alması gereken, özlediğimiz ve sözlerine yönelik işte bu, diyerek içimizden sevinç çığlıkları attığımız MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, TBMM'deki Grup konuşmasını gündeme getireceğim.
ABD Başkanı'nın daha Türkiye'deyken, yaptığı konuşmalardaki sorunlu, kusurlu ve Türk milletinin onurlu hiçbir ferdinin benimsemeyeceği yaklaşımlarını reddeden ve asla kabul etmeyeceğini söyleyen tek lider Devlet Bahçeli olmuştur. Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmasında, direktif veren patron edasıyla Türkiye'ye sürekli görevler yüklemesine ve bu durumdan vazife çıkarmak için kapıda bekleyenlere Bahçeli'nin uyarısı tarihi bir nitelik taşımaktadır: "...ABD Başkanı'nın ülkemize yaptığı ziyaretinden ve konuşmalardan maksadını aşan beklentiler içine girmek ya da dile getirdiği konuları irdelemeden kabullenip bu fikirlerden ev ödevleri çıkarmak bizim parti olarak kabul edemeyeceğimiz bir yaklaşım ve Gazi Meclis'e yakışmayacak teslimiyetçi bir tavırdır..."
Obama'nın, sözde soykırım ve geçmişle yüzleşme adına; Amerikan tarihiyle, Türk tarihi arasında kurmaya çalıştığı analoji ters tepmiş; katliam ve kanla dolu olan kendi geçmişlerinin, öznesi insana saygı olan muhteşem tarihimizle, uzaktan yakından hiçbir alaka ve ilgisinin olmadığı MHP lideri tarafından kararlılıkla ifade edilmiştir. Bu konuda Bahçeli şunları söylemiştir: "...ABD Başkanı'nın... Meclisteki konuşmasında Amerika'nın tarihine atıflar yaparak, Türk tarihindeki meselelere de aynı olumsuz anlamları yüklemeye çalışması ve bunu tarihin gerçeği ile yüzleşmekle açıklaması; hoş göremeyeceğimiz bir nezaketsizliktir. Başkan Obama'nın kendi tarihlerindeki acı ve utanılacak olayları dile getirerek, geçmişiyle yüzleşmek istemesi kendi bileceği iş ve değerlendirmesidir. Ancak, biz hatadan döndük, yanlışla yüzleştik denilerek, aralarında hiçbir ilişki ve alaka bulunmayan tarihimizle ilgili iddia edilen yalanları kabul etmemizi istemesini reddettiğimizi duyurmak istiyorum..." Bu hükümler, Türk tarihine geçecek olan milli bir sesin, muhatap kim olursa olsun, mevzu bahis vatan olduğu zaman gerçektende her şeyin teferruattan ibaret olacağını açık bir şekilde kanıtlamıştır. Cumhuriyeti kurduklarını iddia eden CHP Genel Başkanı, Obama'nın kabul edilemeyecek sözlerine karşı, şu ana kadar ağzını bile açabilmiş değildir. Devlet Bahçeli'nin bu tavrı, milliyetçiliğin yazılı tarihine geçecek kadar önemli ve anlamlıdır. Türk milletinin haklarını, tarihi tezlerini, iddialarını her platformda kararlılıkla savunan Devlet Bahçeli; Obama'nın konuşmalarındaki özürlü ifadelere karşı koyarken, bu alanda bir tek kendisinin var olduğunu, herkes bir yerlere sinerken ortaya koyduğu milli ve tarihi çıkışla bir kez daha ispat ve teyit etmiştir. Bana göre kendisini vatansever, milliyetçi olarak gören herkes Devlet Bahçeli'nin mücadeleci, nesilden nesile aktarılması ve öğretilmesi gereken milli duruşuna sahip çıkmalıdır. Türk milletinin tam bağımsız olmasını oturduğu yerden dileyenler, entelektüel sohbetlerde milli duyguları kabaranlar, milliyetçi olmada kimseye fırsat vermeyenler, rahat günlerde milli konularda ahkâm kesip zoru görünce sıvışanlar; MHP liderinin sözlerinden mutlaka ders ve sonuç çıkarmalıdır. Bahçeli'nin sözleri karanlıkta aydınlığı görmeye, soğukta sıcaklığı hissetmeye ve kaybolmaya yüz tutmuş milli özgüvenimizin koşarak geri dönüşüne de vesile olmuştur...
kaynak
Bahçeli'nin sözleri karanlıkta aydınlığı görmeye, soğukta sıcaklığı hissetmeye ve kaybolmaya yüz tutmuş milli özgüvenimizin koşarak geri dönüşüne de vesile olmuştur...
Devlet Bahçeli'nin Barack H. Obama'ya Milli Cevabı...
Ülkemizin, ABD Başkanı Barack H. Obama'nın ziyaretiyle ilginç ve çok düşündürücü gelişmelere sahne olduğunu söylersem abartmış olmam. Nitekim milli hassasiyetleri olan her bir kişi, ülkemizde yerleşik bulunan ABD sevdalılarının çokluğundan dolayı eminim ki derin bir teessüre kapılmışlardır. Obama'nın her sözüne hikmet yükleyen, her hareketinden anlamlar çıkaran ezik ve mandacı zihniyetlerin çokluğu karşısında endişeyle karışık bir umutsuzluk hali şahsen bende hâkim oldu. Mesela Zaman Gazetesinden Şahin Alpay şöyle diyor: "ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama'ya büyük bir hayranlık duyduğumu gizlemiyorum. Bana göre Obama... olağanüstü bir lider." (9.4.2009) Radikal yazarı Cengiz Çandar ise kendisine yakışan ve bedeni burada, ama kalbi Washington'da atan her zamanki üslubuyla Obama için, "Dürüst, duyarlı, dost" nitelendirmesini rahatlıkla yapabiliyor. (7.4.2009) Benzer eğilimler içinde olduğunu düşündüğüm Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal'de bu söylediklerimden münezzeh değil. Cemal köşesinde Obama için; "Samimi, sıcak, açık sözlü, idealist, insana güven telkin eden, içi dışı bir insan..." ifadelerini kullanıyor. (8.4.2009)
Bunlar sadece numune olarak seçtiğim bazı ifadeler. Süreci takip eden değerli okuyucularım, başkalarının değerini yüceltme ve kendi kıymetlerimizi aşağılarda görme bedbahtlığına kapılan birçok (sözde) yazar ve çizerin olduğunu bilebilecektir. Bunların yanı sıra, ABD Başkanı'nın TBMM'nde yaptığı konuşmasının arkasından, AKP sıralarındaki sırnaşık yaklaşımlar, 'beni de gör' hareketleri, el sıkabilmek için kuyruğa giren vekillerin manzarası bir türlü gözümün önünden gitmiyor. 89. yıldönümünü kutlayacağımız Gazi Meclis'in ruh ve anlamına asla yakışmadığını düşündüğüm bu hareketler, ne kadar büyük bir aczin içinde olduğumuzu da gösteriyor.
Başkan Obama, Türkiye'de iki gün içinde sarfettiği birkaç cümleyle sanki bütün sorunları çözdü! Üstelik Batı-İslam bunalımını da giderdi! İslam dünyasının gönlünü fethetti! Dün Amerika öfkesiyle dolup taşan Türk ve İslam âlemi, sözüm ona birkaç sözle Obama, Amerika hayranlığına kapıldı! Peki, akan kanın, katledilen yüz binlerce masum insanın cellâdı olan bu ABD değil mi? Irak'ta öldürülen bir milyondan fazla insanı ne çabuk unuttuk? Afganistan'daki kıyımı nereye koyacağız? Yeryüzünün en tenha köşelerinde kurulan işkence merkezlerini, esir kamplarını, karakol gemilerini Amerika'dan başkası mı yaptı? Bütün bunlar hala devam ediyor mu, etmiyor mu? Yapılan bir Başkanlık seçimiyle mi her şeye yeniden başlanacak? Buna kargalar bile gülmez artık!
Obama'nın Türkiye ziyareti sırasında hangi konulara girdiğine bu makalede değinmeyeceğim. Zira ABD Başkanı'nın sözleri kamuoyunda fazlasıyla yer buldu. Bunun yerine, hiç kimsenin yapamadığını yapan, söyle(ye)mediğini haykıran, gerçek anlamda dik duruşuyla herkesin örnek alması gereken, özlediğimiz ve sözlerine yönelik işte bu, diyerek içimizden sevinç çığlıkları attığımız MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, TBMM'deki Grup konuşmasını gündeme getireceğim.
ABD Başkanı'nın daha Türkiye'deyken, yaptığı konuşmalardaki sorunlu, kusurlu ve Türk milletinin onurlu hiçbir ferdinin benimsemeyeceği yaklaşımlarını reddeden ve asla kabul etmeyeceğini söyleyen tek lider Devlet Bahçeli olmuştur. Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmasında, direktif veren patron edasıyla Türkiye'ye sürekli görevler yüklemesine ve bu durumdan vazife çıkarmak için kapıda bekleyenlere Bahçeli'nin uyarısı tarihi bir nitelik taşımaktadır: "...ABD Başkanı'nın ülkemize yaptığı ziyaretinden ve konuşmalardan maksadını aşan beklentiler içine girmek ya da dile getirdiği konuları irdelemeden kabullenip bu fikirlerden ev ödevleri çıkarmak bizim parti olarak kabul edemeyeceğimiz bir yaklaşım ve Gazi Meclis'e yakışmayacak teslimiyetçi bir tavırdır..."
Obama'nın, sözde soykırım ve geçmişle yüzleşme adına; Amerikan tarihiyle, Türk tarihi arasında kurmaya çalıştığı analoji ters tepmiş; katliam ve kanla dolu olan kendi geçmişlerinin, öznesi insana saygı olan muhteşem tarihimizle, uzaktan yakından hiçbir alaka ve ilgisinin olmadığı MHP lideri tarafından kararlılıkla ifade edilmiştir. Bu konuda Bahçeli şunları söylemiştir: "...ABD Başkanı'nın... Meclisteki konuşmasında Amerika'nın tarihine atıflar yaparak, Türk tarihindeki meselelere de aynı olumsuz anlamları yüklemeye çalışması ve bunu tarihin gerçeği ile yüzleşmekle açıklaması; hoş göremeyeceğimiz bir nezaketsizliktir. Başkan Obama'nın kendi tarihlerindeki acı ve utanılacak olayları dile getirerek, geçmişiyle yüzleşmek istemesi kendi bileceği iş ve değerlendirmesidir. Ancak, biz hatadan döndük, yanlışla yüzleştik denilerek, aralarında hiçbir ilişki ve alaka bulunmayan tarihimizle ilgili iddia edilen yalanları kabul etmemizi istemesini reddettiğimizi duyurmak istiyorum..." Bu hükümler, Türk tarihine geçecek olan milli bir sesin, muhatap kim olursa olsun, mevzu bahis vatan olduğu zaman gerçektende her şeyin teferruattan ibaret olacağını açık bir şekilde kanıtlamıştır. Cumhuriyeti kurduklarını iddia eden CHP Genel Başkanı, Obama'nın kabul edilemeyecek sözlerine karşı, şu ana kadar ağzını bile açabilmiş değildir. Devlet Bahçeli'nin bu tavrı, milliyetçiliğin yazılı tarihine geçecek kadar önemli ve anlamlıdır. Türk milletinin haklarını, tarihi tezlerini, iddialarını her platformda kararlılıkla savunan Devlet Bahçeli; Obama'nın konuşmalarındaki özürlü ifadelere karşı koyarken, bu alanda bir tek kendisinin var olduğunu, herkes bir yerlere sinerken ortaya koyduğu milli ve tarihi çıkışla bir kez daha ispat ve teyit etmiştir. Bana göre kendisini vatansever, milliyetçi olarak gören herkes Devlet Bahçeli'nin mücadeleci, nesilden nesile aktarılması ve öğretilmesi gereken milli duruşuna sahip çıkmalıdır. Türk milletinin tam bağımsız olmasını oturduğu yerden dileyenler, entelektüel sohbetlerde milli duyguları kabaranlar, milliyetçi olmada kimseye fırsat vermeyenler, rahat günlerde milli konularda ahkâm kesip zoru görünce sıvışanlar; MHP liderinin sözlerinden mutlaka ders ve sonuç çıkarmalıdır. Bahçeli'nin sözleri karanlıkta aydınlığı görmeye, soğukta sıcaklığı hissetmeye ve kaybolmaya yüz tutmuş milli özgüvenimizin koşarak geri dönüşüne de vesile olmuştur...
kaynak