Devlet adamı değilsin, devlet memurusun İlker Paşa (3)

Said Nursi

Banned
Katılım
16 Ocak 2010
Mesajlar
126
Reaction score
0
Puanları
0
İlker Başbuğ kendisine “devlet memuru” denmesini hakaret sayan bir asker. Kendini bir devlet adamı olarak konumlandırıyor. Yine “devlet adamı” triplerinde Habertürk’e konuşmuş kendisi. Genelkurmay Başkanlığı “özerk bir kurum”muş ve Başbuğ da o kurumun kimseye hesap vermesi gerekmeyen CEO’su sanki. Ben yine ısrarla ve ısrarla Başbuğ’a “Devlet adamı değilsin, devlet memurusun İlker Paşa” demeye devam ediyorum. Bana hakaret davası açtı, bir daha açsın...

Hazmedemesen, sindiremesen de devlet memurusun general. Moral bozukluğunun sebebi de ondan. “Askerimin moralini bozan herkesle savaşırım” diyorsun. Maalesef bu ülkenin askerlerini de aynı kafayla yetiştiriyorsunuz. Kendilerini “devlet memuru” gibi görmüyorlar. Tıpkı senin gibi kendini “potansiyel devlet adamı” görerek yetişiyor subaylarımız. Problem burada zaten... Şimdi bu çarpık düzen değişiyor. Türk ordusu yeniden “ordulaşıyor”. Askerler yeniden askerleşiyorlar. Onlara harp okullarında öyle zihniyet benimsetildi ki birçoğu şimdi travma yaşıyor. Doğru söylüyorsun, moralleri bozuk, kafaları karışık...

Şaşıracaksın belki ama ben epey de çeşitli kademelerde subay tanırım general. İmtiyazlı bir mesleğin sahibi olarak yetişiyor subaylar. Eleştirilemez, dokunulamaz bir mesleğin ve kurumun mensupları olarak görüyorlardı kendilerini. Şimdi bakıyorlar işler tersine dönmüş..

Askeriyenin temel felsefesi “Kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışı tarih olmaya başlamış. Subayların küçümsediği, hor gördüğü polisler subaylar hakkında fezlekeler hazırlıyor. Savcılar iddianame yazıyor. Mahkemeler kabul ediyor. Sivil mahkemelerde anlı şanlı generaller yargılanabiliyor... İşte o sebeple moraller bozuk, zihinler travmatik...

Senin o röportajında, başında olduğun kurumun bilinçaltını yansıttığın bir ifade var general.

“Ya ıslak imza meselesi. Son olarak bir kez daha belgedeki imzanın ıslak olduğu ve Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu belirlendi Adli Tıp tarafından.

- O belge şimdi bize gelecek. Biz de inceleyeceğiz.”

Biz ne demek general? Genelkurmay Askerî Savcılığı “biz” mi? Sivil savcılıklar “siz” mi? Başında “askerî” ibaresi de olsa savcılık bağımsız ve tarafsız değil midir? Bu askerî savcılar senin emrinde mi? Ne haddini bilmez bir konuşma bu general?

Aslında sana kızmamak lazım. Alıştığın reel durumu söylüyorsun. Yazılı kurallar ne olursa olsun bir de yazısız kurallar vardır Genelkurmay içinde. Hukuki durum yanında fiili durumlar vardır. Ve genelde hem bu ordu hem bu devlet fiili durumlar yaratılarak yönetilmiştir hep...

Öyle inanıyor ve biliyorsun ki fiilen de askerî savcı sana bağlıdır. Senin bir kaş işaretinle iddianameler yazılır, iddianameler iptal olur... Kimi dosyalar öne çıkarılır, kimileri sumenaltı edilir... Islak imza da size gelir, sen “Bu imzanın gerçek olarak bilinmesi kurumumuzu yıpratır” iması yaparsan askerî savcılık da gereğini yapar. Açık açık bunu itiraf ediyorsun zaten...

İşte şu an bu durum değişiyor paşa. Değişmek zorunda çünkü... Halkın çoğunluğu ilk defa bu kadar kararlılıkla ordunun ordu gibi olmasını istiyor. Sivil hükümetin tamamen emrinde olmasını istiyor. Oysa sen ve senin gibi birçok general “Başbakan’a bağlı” sözünden bile hoşlanmayıp sadece “Başbakan’a karşı sorumlu”yuz diyorsunuz. Hukuken durum “sorumluluk” ama fiilen sorumlu bile değilsin. Özerk ve özel bir güvenlik şirketinin patronu gibi yaptığın açıklamaları Başbakan hâlâ sorgulayamıyor. “Bir daha benden habersiz basına konuşmayacaksınız general” bile diyemiyor size Başbakan. Hani şu, ülkeyi “sivil dikta rejimine götüren” Başbakan bu. Eşi GATA’ya alınmayan Başbakan. Sen mi “Başbakan’ın Paşası”sın o mu “Paşasının Başbakan’ı” hâlâ tam belli değil. Böyle sorgulayınca da bize kızıyor Başbakan. Bak o konuda anlaşıyorsunuz Başbakan’la. Zaten birileri de ah Başbakan ile Paşa ortak karar verseler de şu Taraf’ı bir bitirseler diye bekliyor...

Oysa bak Taraf sayesinde çok daha dikkatlisiniz artık... Pek sevdiğin Murat Yetkin’in tabiriyle “Kevgire dönmüş Genelkurmay” biraz toparlanıyor. Birçok askerî birim kendine çeki düzen veriyor. Bir saçmalık, bir ihmal, bir suiistimal, bir ahmaklık yaparsam tepeme Taraf gazetesi biner diye çekiniyor. İşini daha iyi yapıyor...

“İşler eskisi gibi gitmiyor. Toplumsal denetim altındayız” diye morali bozulanlar var elbet. Ama işini iyi yapan ve sadece işini yapan subaylar ve generaller de rahatlıyor. Kurum yıpranmıyor. Kurum yenileniyor general. Bence subayların maaşlarında iyileştirmeler de yapılmalı. Türk subayı lojman hayatına mahkûm edilmemeli. Gerçek sosyal hayatın dışında sanal bir askerî lojman hayatı askeri en yıpratan şey general. O hayatın dışına çıkınca çoğu general ve subay sudan çıkmış balığa dönüyor. Orda da travma geçiriyor...

Çok kritik bir dönemin Genelkurmay Başkanıydın. Ordu içi bu açılımları gerçekleştirerek, ordumuzu “muasır medeniyetler seviyesinde bir ordu” haline getirerek tarihe geçebilirdin general. Komutanın Hilmi Paşa’nın yolunu takip edebilirdin... Yapmadın bunu general. Kusura bakma ama Üçüncü dünya ordularının, o küçümsediğin muz cumhuriyetlerinin paşası gibi davranmayı tercih ettin...

Dost acı söyler general. Bu eleştirileri yapmak dostçadır. TSK’yı yıpratmak derdinde olan biri gördüğü hakikatleri söylemez, “Her şey güzel, her şey güzel” der. Sonra da Yunan ordusu gibi hakikaten madara olursunuz general. Ben bunu istemiyorum. Maalesef sen de hep bunu isteyenlere koz veriyorsun, o yolda ilerliyorsun... Maalesef gerçek bu. Kal sağlıcakla...

Taraf Gazetesi | Rasim Ozan Kütahyalı - Devlet adamı değilsin, devlet memurusun İlker Paşa (3)
 
Uyarı



















Konunun içeriği ile ilgili seviyeli yorumlar yapınız arkadaşlar bir
birinizle ilgili kişisel seviyesiz yorumlar değil !
 
Bunlar 'depresif belirtiler' general !

Çok güzel kalem ağlatmış, eyvallah !
 
Hakkaten bu askerlerde genelde olan bişi kendilerini üst düzey görüyor bazıları tamama askeriyede bir özerklik var ama işlerini iyi yapması için verilmiş bir özerklik maalesef bu durumdan çocuklarıda çok etkileniyor okulda birtakım artist pozlarla geziyorlar yazık
 
çok iddialı bir başlık atmış yazısına da her zamanki gibi içiboş...devlet adamlığıyla devlet memurluğunun tanımını yapar bari adam da, ondan sonra neden devlet adamı değil de devlet memuru olduğunun ispatını yapar...ama maalesef her iddiaları gibi bu da fasafiso olmuş(kaynak eleştirmiyorum, içerik eleştiriyorum...)

son derece de seviye yoksunu , saygıdan nasipsiz, karalayıcı bir yazı ....hepsi bu...
 
yani bu taraf kim destekliyor.destek yoksa bu kadar cesaret nereden geliyor.

yoksa delimi bunlar.


adamlar hiç kimsenin üzerine gidemediği konulara değiniyor.gerçekten demokratik 1 ülke mi olduk ne...? :utan
 
taraf bence destekcisi çin hindistan rusya bu üçlü ab ve abd karşı anlaşma imzladılar çok çeşitli konularda ortak hareket etme vs. buna inanmaya başladım.

çünkü ne israil ne abd bu ülkelere karşı tavır alamıyor.eee içimizdeki israil ve abd yanlıları bu konuda bişi yapamıyor.

olaylar bunu özetliyor.

yanlışsa düzltn..:utan
 
devlet memuruysa sen veya senin akıl hocan memuru görevden alsın ya neden alamıyor yok sen ve zihniyetin memuru uyarmak değil devletin direğini oynatmak yıpratmak oy topladığınız makarnacıların kafasını karıştırmak taraf gazetesi ve amerikadaki akıl hocasını .aklı selıim her TÜRK anladı zaten a.k.p.nin memurları...
 
Yazan kim Rasim Ozan Kütahyalı kimliği kişiliği amacı belli bir pisliğin teki.Kime hizmet ettiğini ancak aptallar bilemez.Sakın askerleri savunduğum zannedilmesin yanlış yapan ister Cumhurbaşkanı,ister başbakan ister genel kurmay başkanı olsun.Herkes hukuk kuralları içinde yasalara uygun hareket etmelidir.Lafta değil gerçek demokrasilerde herkes yaptığını ettiğinin yolsuzluğunun hesabını adam gibi vermelidir,böyle bir Türkiyeyi kim istemezki.Yalnız bu işe önce Cumhurbaşkanı ve başbakandan başlamak kaydıyla herkes hesabını vermeli.
 
bu gazete cumhuriyete,atatürke,laikliğe karşı değilmi bizmi yanlış biliyoruz.Başbakanlar,milletvekilleri,bakanlar devlet memuru değilmi acaba maaşlarını devlet adamı olarak alıyor herhalde.Bunların amacı askere her sekilde saldırarak ülkeye şeriat getirmek, tek adamlık bi sistem ile dikta bir rejim getirmek değilmi bizmi yanlış biliyoruz.Böyle düşünenlere en iyi cevabı ATATÜRK ün sözleri ile verilir:

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Bu ordu hepimizin o askerler canlarını hiçe saymıyorlarmı, ölüme giderken bile analarını,babalarını,bacılarını,eşlerini,cocuklarını düşünmeden bu vatan için gözlerini kırpmadan ölüme gitmiyorlarmı.Gurur,onur intiharlarını görmedinizmi düne kadar bütün sevdiklerini arkada bırakarak yazık hala bu gazeteleri alıp okuyan insanlara.Kör olmuşlar
 
devlet memuru olmak abd memuru olmaktan çok daha onurlu meslektir.
 
Devlet Adamı: devlet yönetiminde söz sahibi kişi.

devlet memuru: Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenlere denir.

sizce hangisi?


ya da bu tanımlara en çok kim uyuyor?
 
Geri
Üst