aytoldi
New member
- Katılım
- 14 Ara 2006
- Mesajlar
- 1,156
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Devlet adabının ruhuna el Fatiha
ŞİMDİ size bir örnek vereceğim. Okuyun. Sonra konuşalım.
Bir adam var. Adamın bir şoförü var.
Eşini, kızını okula götürüp getiriyor. Onların güven içinde seyahat etmelerini sağlıyor.
Bir gün adam, şoförünün eşine ve kızına cinsel tacizde bulunduğunu duyuyor. Kesin değil ama ciddi şüpheler var. Adam gidip şoförünü savcılığa şikâyet ediyor. Şoför hakkında soruşturma ve inceleme başlatılıyor. Ancak şoförünü savcılığa şikâyet eden adam, hâlâ aynı şoförle eşini ve kızını seyahate yolluyor.
Böyle bir şey olur mu?
Bence olmaz.
Ama Türkiye'de oluyor.
Ne alakası var diyeceksiniz ama durum bu.
3. Ordu Komutanı, Ergenekon şüphelisi olarak, terör örgütü üyesi olma şüphesiyle ifade veriyor.
Ama o komutanın emrinde hâlâ yüz binlerce asker, binlerce tank, top, tüfek var.
Türkiye'nin Gürcistan'dan başlayıp Suriye'yle biten en riskli sınırını koruyor. Onu bırakın, terör örgütüyle mücadele eden ordu ona bağlı.
Ve bu adam, terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Bir savcı onu ifadeye çağırıyor.
Sadece o mu?
Güney Deniz Saha Komutanı.
O da Türkiye'nin en riskli karasularının tek komutanı. Denizlerdeki krizler onun bölgesinde yaşanıyor. Türkiye'nin en önemli deniz gücüne komuta ediyor.
O da suikast emirleri vermekle suçlanıyor.
Bakın size bir şey söyleyeyim.
En hafif tabiriyle bu "devlet krizidir".
Devlet adına görev yapanların bir numaralı görevi, devlet krizi yaratmamaktır.
Ancak Türkiye'de bu kriz artık yaratılmıştır.
Elbette kimse yasaların üzerinde değildir. Soruşturulamaz, kovuşturulamaz değildir.
Ama her işin bir adabı olduğu gibi, bu işin de bir adabı vardır.
Eğer bu yukarıda bahsettiğim görevlerdeki insanlar hakkında bir suç şüphesi varsa ve bu şüphe gerçekten ciddi boyutlardaysa, o zaman devletin zirvesi bu şüpheleri paylaşır.
Adalet Bakanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve gerekiyorsa ilgili savcılar bir araya gelir.
Bu düzeyde bir soruşturmayı yürütmek için gerekli deliller var ise bunlar paylaşılır.
Bu soruşturmaya muhatap olacak kişi "gerçek ortaya çıkıncaya kadar" açığa alınır.
Soruşturma yürütülür. Tamamlanır. Suçluysa mahkemeye gider, cezasını alır ve çeker.
Suçsuzsa görevinin başına döner.
Ama böyle rezillik olmaz.
Olursa devlet olmaz.
Olursa başta bahsettiğim gibi olur.
HABERTÜRK - Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi
ŞİMDİ size bir örnek vereceğim. Okuyun. Sonra konuşalım.
Bir adam var. Adamın bir şoförü var.
Eşini, kızını okula götürüp getiriyor. Onların güven içinde seyahat etmelerini sağlıyor.
Bir gün adam, şoförünün eşine ve kızına cinsel tacizde bulunduğunu duyuyor. Kesin değil ama ciddi şüpheler var. Adam gidip şoförünü savcılığa şikâyet ediyor. Şoför hakkında soruşturma ve inceleme başlatılıyor. Ancak şoförünü savcılığa şikâyet eden adam, hâlâ aynı şoförle eşini ve kızını seyahate yolluyor.
Böyle bir şey olur mu?
Bence olmaz.
Ama Türkiye'de oluyor.
Ne alakası var diyeceksiniz ama durum bu.
3. Ordu Komutanı, Ergenekon şüphelisi olarak, terör örgütü üyesi olma şüphesiyle ifade veriyor.
Ama o komutanın emrinde hâlâ yüz binlerce asker, binlerce tank, top, tüfek var.
Türkiye'nin Gürcistan'dan başlayıp Suriye'yle biten en riskli sınırını koruyor. Onu bırakın, terör örgütüyle mücadele eden ordu ona bağlı.
Ve bu adam, terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Bir savcı onu ifadeye çağırıyor.
Sadece o mu?
Güney Deniz Saha Komutanı.
O da Türkiye'nin en riskli karasularının tek komutanı. Denizlerdeki krizler onun bölgesinde yaşanıyor. Türkiye'nin en önemli deniz gücüne komuta ediyor.
O da suikast emirleri vermekle suçlanıyor.
Bakın size bir şey söyleyeyim.
En hafif tabiriyle bu "devlet krizidir".
Devlet adına görev yapanların bir numaralı görevi, devlet krizi yaratmamaktır.
Ancak Türkiye'de bu kriz artık yaratılmıştır.
Elbette kimse yasaların üzerinde değildir. Soruşturulamaz, kovuşturulamaz değildir.
Ama her işin bir adabı olduğu gibi, bu işin de bir adabı vardır.
Eğer bu yukarıda bahsettiğim görevlerdeki insanlar hakkında bir suç şüphesi varsa ve bu şüphe gerçekten ciddi boyutlardaysa, o zaman devletin zirvesi bu şüpheleri paylaşır.
Adalet Bakanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve gerekiyorsa ilgili savcılar bir araya gelir.
Bu düzeyde bir soruşturmayı yürütmek için gerekli deliller var ise bunlar paylaşılır.
Bu soruşturmaya muhatap olacak kişi "gerçek ortaya çıkıncaya kadar" açığa alınır.
Soruşturma yürütülür. Tamamlanır. Suçluysa mahkemeye gider, cezasını alır ve çeker.
Suçsuzsa görevinin başına döner.
Ama böyle rezillik olmaz.
Olursa devlet olmaz.
Olursa başta bahsettiğim gibi olur.
HABERTÜRK - Türkiye'nin En Büyük İnternet Gazetesi