Dev Rekabet: EL CLasico

ßLu£

Banned
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
6,839
Reaction score
0
Puanları
0
Günümüzde sınırları aşan ve milyonları peşinden sürükleyen dev rekabet... 107 yıllık rekabetin siyasi boyutunda General Franco'nun payı büyük. Ancak iki farklı görüşü içinde barındıran Barcelona-Real Madrid kapışması, başka yönleriyle de futbolseverleri kendisine çekmeyi başarıyor.

fft1mm792075.jpg


Dünya futbolunun iki devi Barcelona ve Real Madrid, yarın Nou Camp’ta ligde 159., toplamda ise birbirleriyle resmi maçlarda 207. sınavına çıkacak. Bu maçların 79’unu Barcelona, 85’ini Real kazanırken, 42 maç da beraberlikle sonuçlandı. Real 6 Mart 1902’de kurulurken, maçın oynanacağı 29 Kasım’da Barça, 110. kuruluş yıl dönümünü kutlayacak. Bu tarihte daha önce bir kez maç oynanmış ve Los Galacticos, rakibini 1959-60 sezonunda Bernabeu’da 2-0 yenmişti. İşte bugün sınırları aşan ve milyonları peşinden sürükleyen El Clasico’nun hikayesi, 13 Mayıs 1902’de başladı. İki takım ilk kez İspanya Kralı 13. Alfonso adına düzenlenen (Günümüzde Kral Kupası olarak bilinir) turnuvanın yarı finalinde karşılaştı. Madrid’de oynanan ilk ulusal maçta Barcelona, Real’i 3-1 yenmeyi başarmıştı. Geçen sezon Barça, ezeli rakibini hem de Bernabeu’da 6-2 yense de, 3 Şubat 1935’te Real Madrid sahasından 8-2’lik zaferle ayrılmayı başarmıştı.

Bölgesel özerkliğe son verdi
Derin bir tarihe sahip olan iki ekibin rekabetinde Barcelona, temsil ettiği Katalonya bölgesinin liman şehri. Madrid ise Kastilya Krallığı’nın merkezi. Siyasi anlamına baktığımızda aynı devlet içinde birbirine karşıt iki şehrin takımı konumundalar. Tabi bu ayrımın artmasına sebep olan kişi ise Real Madrid’e yakınlığı ile bilinen ve ülkeyi 1945’ten, hayatını kaybettiği 1975’e kadar sert bir rejimle yöneten General Francisco Franco. ‘Son Faşist Diktatör’ olarak bir dönem en nefret edilen Batılı devlet başkanı olan Franco, yönetiminde otoriter bir yapı kurdu. Ordu, kilise ve büyük toprak sahiplerinin desteğiyle her türlü muhalefeti susturdu. Bask ve özellikle de Katalonya da, bölgesel özerkliğe tümüyle son verdi.

Di Stefano transferinde olay çıktı!
Şüphesiz Real’in Avrupa’da kazandığı başarılardan büyük kazanç sağlayan Franco, hem takıma destek verdi hem de bunu propaganda aracı olarak kullandı. Yıl 1953... Barça ve Real, Alfredo Di Stefano’yu transfer etmek için büyük bir savaş verdi. O dönem Kolombiya’nın Los Millonarios Kulübü’nde forma giyen Stefano’nun kafası, hem Barça hem de Real’den teklif gelince karıştı. Barça, bu sırada Stefano ile anlaştı. Ancak bundan haberi olmayan kulübü, konuyu FİFA’ya taşıdı. Onlar da çözüm için transferi İspanya Futbol Federasyonu’na bıraktı. Federasyon bu sırada, Barcelona’yı geri plana itti. Böylece günümüzde kulüp tarihinin en iyi oyuncusu olarak tarihe geçecek Di Stefano, Madrid’in yolunu tuttu. Olayın ardından Katalanlar, Franco yönetimini alınan kararda baskı unsuru yaratmakla suçladı. Ünlü golcü ise, Barcelona’ya karşı ilk maçında 2 gol attı!

İşte bu yüzden Barcelonalı taraftarlar, Real Madrid’i günümüzde de Franco’nun rejimine benzeterek ‘Kral’ın Takımı’ şeklinde nitelendirdi. Madridliler ise Katalan ekibini, bölgesel ayrımcılıkla suçladı. Bugün Real Madrid’i yenmek, bir bakıma karşı çıkılan yönetimi de nakavt etmek anlamına geliyor. Barça’nın sloganı olan ‘Mes Que Un Club’ (Bir kulüpten daha fazlası), takımın üstlendiği misyon hakkında bize ipucu veriyor.

Her zaman yıldızlar var...
Bu rekabetin sınırları aşan tarafında ise her iki kulübün tarihinin de yıldızlarla dolu olmasının payı büyük. Ferenc Puskas, Johan Cruyff, Stoichkov, David Beckham, Romario, Rivaldo, Zidane, Ronaldinho, Roberto Carlos ve Maradona gibi isimler bu heyecanın bir parçası olmuş. Ayrıca aralarında Gheorghe Hagi, Ronaldo, Figo, Michael Laudrup, Luis Enrique gibi isimlerle birlikte toplam 37 oyuncu, hem Barça hem de Real forması giymiş. Hatırlanacağı gibi özellikle Enrique’nin Barcelona’ya, Figo’nun da Real’e gittiği dönemde sıkıntılı anlar yaşanmıştı.

Biri yetiştiriyor, diğeri alıyor

Rekabetin şimdiki boyutuna baktığımızda ise son yıllarda Barcelona, Messi, İniesta, Xavi, Puyol gibi yıldızları kendi altyapısından dünya futboluna sunarak, yıldız yaratıyor. Real ise Los Galacticos unvanını kendisine kazandıran dünyanın dört bir yanındaki en iyi oyuncuları (Zidane, Kaka, Cristiano Ronaldo, Beckham vb...), parayı bastırarak kadrosuna katıyor. Ancak temelde her ikisi de birbirini harekete geçiriyor. Birinin başarısızlığı, diğerini haliyle mutlu ediyor. Başarısız olan hemen açılan arayı kapatmak istiyor. Buna; Barcelona’nın son döneme damgasının vurmasının ardından ezeli rakibinin, bu sezon başında transfere 270 milyon Euro harcamasını ya da bu transferlere karşılık Barça’nın, İbrahimoviç’i almak için Eto’o artı 40 milyon Euro’yu gözden çıkarmasını en iyi örnekler olarak verebiliriz. Kısacası dünyayı saran El Clasico’nun büyüklüğünün tek bir nedeni yok. Birden fazla etken olduğu için de, herkesi kendisine çeken farklı bir cazibesi var.

Başkan Perez yönetiminde Real Madrid, rakibi Barcelona’nın aksine süper yıldızları kadrosuna katmaya başladı. Perez şimdiye kadar David Beckham, Zidane, Figo, Ronaldo ve bu sezon da Cristiano Ronaldo ve Kaka’yı Real’e getirdi.

İspanya’yı 1945’ten, hayatını kaybettiği 1975’e kadar otoriter bir rejimle yöneten General Francisco Franco, koyu bir Real Madrid taraftarıydı. Görevde kaldığı süreçte de Bask ve Katalonya da özerkliğe kesinlikle izin vermedi ve ‘Faşist Diktatör’ olarak anıldı.
 
avrupanın 2 devi kolay bişi degıl
 
kesinlikle izlenmesi gereken bir maç
 
Barça eski günlerine dönüyor

Eğer Addis Ababa ya da Zaragoza’dan geliyorsanız, bunun ne demek olduğunu çok iyi bilirsiniz. Bu maç gerçekten de çok önemli. Mecazi anlamda ‘kanlı bıçaklı’ olan Barcelona ve Real Madrid arasındaki rekabet, 1960’ların sonunda yaşanan iç savaşa dayanıyor. Aralarında derin bir ideoloji farkı olan iki kültürün kulübü, Pazar günü bir kez daha karşı karşıya gelecek.

Real Madrid yoluna normal bir şekilde devam ederken; Barcelona sakatlıkların da etkisiyle, inişli çıkışlı bir görüntü çiziyor. Geçen seneki futbolunun çok uzağında olduğu iddia edilen Katalan ekip, buna rağmen ligde sadece Osasuna, Valencia ve Atletic Bilbao gibi savunmasıyla ön plana çıkan ekipler karşısında puan kaybetti. Şu an için Madrid’in bir puan gerisinde olan Barça, yine de kendi sahasında gösterdiği inanılmaz performansla dikkatleri çekiyor.

Aslında iki ekip arasındaki temel fark Salı akşamı bariz bir şekilde ortaya çıktı. O akşam Inter ile karşılaşan Katalanlar, Messi ve Ibrahimovic gibi yıldızlarının oynamamasına rağmen sahadan galip ayrıldılar. Ancak asıl göze çarpan nokta; sahadan galip ayrılmalarının yanında, önemli eksiklerine rağmen takım oyununu mükemmel bir şekilde sahaya yansıtarak, oyunu domine etmeleriydi.

İşte bu noktada; İtalya’nın en iyi takımını çaresiz bir durumda bırakan Barça ile Milan karşısında eli ayağına dolanan Real Madrid’i karşılarsanız, aradaki farkı çok net bir şekilde görebilirsiniz.

Kağıt üstünde bakıldığında Real’in kadrosunun daha ağır basması aslında hiçbir şeyi değiştirmiyor. Çünkü takım oyununu mükemmel bir şekilde oynayan Barcelona’nın 11 tane yıldıza da ihtiyacı yok. Katalan ekipte kimin oynadığı çok fark etmiyor. Kim oynarsa oynasın, o kişi mutlaka yerini aldığı adamın görevini eksiksiz yerine getiriyor ve böylece Barça’nın oyun felsefesi hiçbir zaman zarar görmüyor.

Rüya Takım rüştünü ispatlama peşinde

Bu seneki Barcelona maçı, Real Madrid açısından daha büyük bir önem taşıyor. Geçen sene La Liga’da oynanan iki maçta da Katalan ekip sahadan galip ayrılmıştı. Camp Nou’da oynanan maçı 2-0 kazanan Pep Guardiola’nın öğrencileri, ligin ikinci yarısında Bernabeu’da oynanan maçı da 6-2 gibi farklı bir skorla kazanarak, rekabeti bir süreliğine sona erdirmişti.

Bu mağlubiyetler Madrid ekibinde öyle bir yer etmişti ki; sezon sonunda başkan seçilen Florentino Perez’in ilk hedefi, Barcelona ile başa çıkabilecek bir kadro kurmak oldu. Transferde 254 milyon avro harcayan başkan Perez, dünya çapında isimler olan Kaka, Cristiano Ronaldo, Karim Benzema, Xabi Alonso, Raul Albiol, Alvaro Arbeloa, Esteban Granero gibi futbolcuları takıma kazandırmış ve bu isimlerin başına da Villarreal teknik direktörü Manuel Pellegrini’yi getirmişti.

Sezona oldukça iyi bir başlangıç yapan Florentino Perez’in ‘Rüya Takımı’, sakatlıkların gelmesinin ardından ise düşüşe geçti. Tam olarak bir takım vasfına ulaşamayan Real, asıl hayal kırıklığını ise üçüncü lig ekiplerinden Alcorcon’a elenerek yaşattı. Takımdaki düşüsün sebebi olarak, Cristiano Ronaldo’nun bileğinden yaşadığı sakatlık sonrasında bir ay sahalardan uzak kalması gösterildi.

Şimdi bu seneki en önemli sınavına çıkacak olan Real’de, Portekizli yıldızın da sahadaki yerini alacağı belirtildi. Zürih ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçının son 20 dakikasında görev yapan Ronaldo’nun, Barça karşısında ilk 11’de sahaya çıkması bekleniyor.

Ancak İsviçre ekibi önünde beklenilenden uzak bir performans sergileyen Madrid’de, teknik direktör Manuel Pellegrini de maçtan sonra yaptığı açıklamalarda oynanan kötü futbola dikkat çekmişti.

Üç gün önce zayıf bir görüntü çizen Real Madrid’in, üç gün içerisinde antrenmanlarda bu açığı kapatması mümkün mü? Şu anda bir puanla lider durumda olan Pellegrini’nin öğrencileri, El Clasico’dan da gelip ayrılarak puan farkını dörde çıkartabilecekler mi? gibi soruların cevabını Pazar akşamı hep beraber göreceğiz.

Form Durumları

Barcelona

24 Kasım Barcelona 2-0 Inter (Şampiyonlar Ligi)

21 Kasım Athletic Bilbao 1-1 Barcelona (La Liga)

10 Kasım Barcelona 5-0 Cultural Leonesa (Kral Kupası)

7 Kasım Barcelona 4-2 Mallorca (La Liga)

4 Kasım Rubin Kazan 0-0 Barcelona (Şampiyonlar Ligi)

Real Madrid

25 Kasım Real Madrid 1-0 FC Zurich (Şampiyonlar Ligi)

21 Kasım Real Madrid 1-0 Racing Santander (La Liga)

10 Kasım Real Madrid 1-0 Alcorcon (Kral Kupası)

7 Kasım Atletico de Madrid 2-3 Real Madrid (La Liga)

3 Kasım AC Milan 1-1 Real Madrid (Şampiyonlar Ligi)

Takım Haberleri

Barcelona

Katalan ekipteki en önemli gelişme, sakatlıkları süren Lionel Messi ve Zlatan Ibrahimovic’in yeniden takımla çalışmalara katılmaları oldu. Barça’nın hücum hattındaki önemli iki silahının da, El Clasico’da ilk 11 başlamaları bekleniyor. Bu arada Inter ile oynanan maçta aldığı darbe nedeniyle Perşembe günü idmana çıkamayan Dani Alves’in de Cuma günkü antrenmanda yer alması Guardiola’yı rahatlattı. H1N1 virüsü taşıdığı düşünülen Yaya Toure’nin de bu hastalıktan kurtulduğu fakat bu maçta ilk 11’de görev almayacağı öğrenildi.

Muhtemel 11 (4-3-3): Valdes – Dani Alves, Puyol (k), Pique, Abidal – Xavi, Keita, Busquets – Messi, Ibrahimovic, Iniesta

Real Madrid

Ayak bileğindeki sakatlık nedeniyle yaklaşık 1.5 aydır sahalardan uzak kalan Cristiano Ronaldo, Zürih maçında son dakikalarda oyuna girerek hasretine son vermiş oldu. Maç eksiği bulunan ve henüz tam olarak iyileşmediği öğrenilen Portekizli oyuncunun yine de El Clasico’da forma giyeceği belirtiliyor. Higuain ve Raul’u kesmesi beklenen teknik direktör Pellegrini, forvet hattını Ronaldo-Benzema ikilisinden kuracak ve bu iki oyuncunun arkasında da Kaka forma giyecek. Savunmada ise, Alvaro Arbeloa’nın sol bekte görev yapması ve Messi’ye yakın oynaması bekleniyor. Madrid ekibinin sağ kanadında da Sergio Ramos forma giyerken, göbekte ise Pepe ile Garay yer alacaklar.

Muhtemel 11 (4-3-1-2): Casillas (c) – Sergio Ramos, Pepe, Garay, Arbeloa – Lass, Xabi Alonso, Marcelo – Kaka – Benzema, Cristiano Ronaldo

İzlenecek Futbolcular

Barcelona

Bu maçta bütün gözlerin Lionel Messi ile Cristiano Ronaldo üzerinde olacağı kesin ancak Katalan ekipte yine en büyük sorumluluk Xavi’de olacak. Arjantinli yıldızın forma giymediği Inter maçında takımın maestrosu olan Xavi, bu karşılaşmada da takımının orta sahadaki yükünü üstlenecek. Messi ve Ibrahimovic’in tam olarak sakatlıklarını atlamadığı düşünülürse, El Clasico’nun kaderini belirleyen isimlerden birinin İspanyol oyun kurucu olacağı kesin.

Real Madrid


Bir takımda iki tane ‘Altın Top’ ödülünü kazanmış oyuncu varsa, o zaman hangisini takip edeceğiniz konusunda ikileme düşmeniz oldukça normal. Madrid ekibinde hem Cristiano Ronaldo, hem de Kaka takımın kilit oyuncuları durumunda. Tekniği oldukça yüksek olan her iki oyuncuyu da Barcelona defansının arasına dalarken ya da uzaktan şutlarla Valdes’i yoklarken görebilirsiniz. Her iki oyuncunun performansını dikkatle seyretmek gerekiyor.
 
Geri
Üst