S
SiR ReaLiST
Guest
Son birkaç haftadır yaşanan Fenerbahçe'ye ne oldu! gerginliği beni yirmi yıl öncesine götürdü.
Alman Milli Takımını 1984 Avrupa Şampiyonası'nda yarı finale çıkaramadığı için kovulup Türkiye”ye gelen Derwall”in “devriminden”, İspanya'yı 2008 Avrupa Şampiyonu yaparak Türkiye'ye gelen Aragones'in “sürekli düşen yüzüne” kadar olanlara bakmaya çalışıyorum.
Derwall'in Denizli'sini, hatta ilham kaynaklarından Terim'ini ve hem onlara karşı ve hem kırılgan vücuduna karşı verdiği mücadele ile Rıdvan Dilmen'i getiriyorum gözümün önüne...
Aragones gitsin, Aragones'e yardımcı olunsun, Aragones kalsın cepheleri açılıyor.
Aykut Kocaman, Bülent Uygun isimleri çıkıyor ortaya...
Bir yerden kopyalayarak (!) “Kocaman Aragones'e Uygun düşmez” diye mırıldanıyorum.
Türk futbolunun şifreleri takılıyor gözüme...
Galatasaray 1987-88 sezonunu bitime birkaç hafta kala şampiyon olarak kapatmıştı.
Prekazi, Tanju, Simoviç'li müthiş kadro bir sonraki yıl yarışı 103 golle bu başarıyı elde eden Rıdvan, Aykut, Schumacher'li Fenerbahçe'ye kaybetti.
Konsantrasyonunun büyük bölümünü Avrupa'ya yükleyen Galatasaray o yıl Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynadı.
Bu bir Türk takımının o zamana kadar Avrupa'da elde ettiği en büyük başarıydı. Avrupa başarısı Denizli için yeterli olmadı.
Fenerbahçe 2006-07 sezonunu şampiyon olarak tamamladı. Alex, Aurelio, Semih'li kadro bir sonraki yıl yarışı son 6 haftasını anonim teknik kadronun yönettiği Galatasaray'a kaybetti. Konsantrasyonunun büyük bölümünü Avrupa'ya yükleyen takım Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline yükseldi.
Bu Fenerbahçe'nin en büyük kupa başarısıydı. Avrupa başarısı Zico için yeterli olmadı.
Yeni sezon öncesi Derwall döneminden beri Galatasaray'da olan Mustafa Denizli ayrılmış, Milli Takımımızı 1990 İtalya'dan eden İzlanda Teknik Direktörü Alman Sigi Held göreve getirilmişti.
Yeni sezona Fenerbahçe'den Hasan Vezir, Sarıyer'den Erdal Keser transferleriyle başlayan Galatasaray ilk 7 haftada 2 galibiyet 4 yenilgi alarak 13'ncü sıraya inmişti.
Sezon sonunda Daum döneminden beri Fenerbahçe'de oynayan Aurelio ayrıldı. Zico gönderildi. Milli Takımımız gibi Avrupa Şampiyonası'nda oynayıp, şampiyon olan İspanyol teknik adam Luis Aragones göreve getirildi.
Yeni sezona Guiza, Galatasaray'ın eski ftubolcusu Emre transferleriyle başlayan Fenerbahçe ilk 5 haftada 2 galibiyet 3 yenilgi alarak 10'ncu sıraya geriledi.
Medya büyük düşüşü yazıyor, analizler yayınlanıyor. Held'in “isabetsiz” transfer olduğu iddia ediliyordu.
“Held gitmeli Denizli “ gelmeliydi.
Tabii ki bu gerçekleşemedi. Galatasaray'da şampiyon olamadı.
Medya büyük düşüşü yazıyor, analizler yayınlanıyor. Aragones”in “isabetsiz” transfer olduğu iddia ediliyor.
"Aragones gitmeli birileri(?) gelmeli" diyenler var.
Şampiyonluk eşiğinin yılda 6 mağlubiyete tekabül ettiği ligimizde şimdiden 3 kez yenilen Fenerbahçe zor şampiyon olur.
1989'da Mustafa Denizli Almanya'nın İkinci Lig takımlarından Aachen ile anlaşmış, 10 maçta tek galibiyetle son sırada aldığı takımı bir buçuk ayda toparlayıp üst üste 5 galibiyet ve 6 haftada atılan 20 golle ligin golcü takımlarından biri haline getirmişti.
Denizli'nin yeni bir lige alışması hiç zaman almadı.
Elindeki eksik malzemeli takımın ligde kalmasını sağladı.
Denizli Aachen'in 2000 olan seyirci ortalamasını 10.000'lere çıkarmıştı ki bu Futbol'da hayat demek.
Birkaç hafta önce Zico Özbekistan'ın Budyonkor takımına transfer oldu.
Neler yapabileceğini göreceğiz.
Özbek Ligi'nde yapacaklarının aslında bir önemi yok...
Tıpkı Denizli'nin Almanya İkinci Ligi'ndeki icraatı gibi.
Önemli olan Zico'nun Budyonkor sonrası kariyeri.
Tıpkı Denizli'nin Aachen sonrası gibi...
O sezonun sonunda Galatasaray'da yönetim değişmiş Alp Yalman'lı dönem başlamıştı.
********************-----********************
Durum birbirine çok benziyor, Held ile Aragones'i kıyaslamak maksadında değilim.
Durum yüzde yüz aynıdır da demiyorum.
Arada bir Del Bosque vakası yaşanmışda olabilir.
Kadıköy'ün seyirci ortalaması 40 binlerden 20 binlere iner iması mümkün değil.
Fenerbahçe bu gidişle şampiyon olamaz hükmüne varmak gibi bir niyetimde yok.
Ancak iki hikaye arasında hiç mi benzerlik yok!
Tuhaf bir ülke enlere bakın; Fatih Terim yılda 7-8 maç yapan milli takımda vakit geçiriyor, Mustafa Denizli maç anlatıyor, Rıdvan Dilmen televizyonda fukara futbolumuzu yorumluyor...
Ve bu ülke zaman kaybediyor…
Hiç ders almadan!
Kaynak : Haberturk
Alman Milli Takımını 1984 Avrupa Şampiyonası'nda yarı finale çıkaramadığı için kovulup Türkiye”ye gelen Derwall”in “devriminden”, İspanya'yı 2008 Avrupa Şampiyonu yaparak Türkiye'ye gelen Aragones'in “sürekli düşen yüzüne” kadar olanlara bakmaya çalışıyorum.
Derwall'in Denizli'sini, hatta ilham kaynaklarından Terim'ini ve hem onlara karşı ve hem kırılgan vücuduna karşı verdiği mücadele ile Rıdvan Dilmen'i getiriyorum gözümün önüne...
Aragones gitsin, Aragones'e yardımcı olunsun, Aragones kalsın cepheleri açılıyor.
Aykut Kocaman, Bülent Uygun isimleri çıkıyor ortaya...
Bir yerden kopyalayarak (!) “Kocaman Aragones'e Uygun düşmez” diye mırıldanıyorum.
Türk futbolunun şifreleri takılıyor gözüme...
Galatasaray 1987-88 sezonunu bitime birkaç hafta kala şampiyon olarak kapatmıştı.
Prekazi, Tanju, Simoviç'li müthiş kadro bir sonraki yıl yarışı 103 golle bu başarıyı elde eden Rıdvan, Aykut, Schumacher'li Fenerbahçe'ye kaybetti.
Konsantrasyonunun büyük bölümünü Avrupa'ya yükleyen Galatasaray o yıl Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynadı.
Bu bir Türk takımının o zamana kadar Avrupa'da elde ettiği en büyük başarıydı. Avrupa başarısı Denizli için yeterli olmadı.
Fenerbahçe 2006-07 sezonunu şampiyon olarak tamamladı. Alex, Aurelio, Semih'li kadro bir sonraki yıl yarışı son 6 haftasını anonim teknik kadronun yönettiği Galatasaray'a kaybetti. Konsantrasyonunun büyük bölümünü Avrupa'ya yükleyen takım Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline yükseldi.
Bu Fenerbahçe'nin en büyük kupa başarısıydı. Avrupa başarısı Zico için yeterli olmadı.
Yeni sezon öncesi Derwall döneminden beri Galatasaray'da olan Mustafa Denizli ayrılmış, Milli Takımımızı 1990 İtalya'dan eden İzlanda Teknik Direktörü Alman Sigi Held göreve getirilmişti.
Yeni sezona Fenerbahçe'den Hasan Vezir, Sarıyer'den Erdal Keser transferleriyle başlayan Galatasaray ilk 7 haftada 2 galibiyet 4 yenilgi alarak 13'ncü sıraya inmişti.
Sezon sonunda Daum döneminden beri Fenerbahçe'de oynayan Aurelio ayrıldı. Zico gönderildi. Milli Takımımız gibi Avrupa Şampiyonası'nda oynayıp, şampiyon olan İspanyol teknik adam Luis Aragones göreve getirildi.
Yeni sezona Guiza, Galatasaray'ın eski ftubolcusu Emre transferleriyle başlayan Fenerbahçe ilk 5 haftada 2 galibiyet 3 yenilgi alarak 10'ncu sıraya geriledi.
Medya büyük düşüşü yazıyor, analizler yayınlanıyor. Held'in “isabetsiz” transfer olduğu iddia ediliyordu.
“Held gitmeli Denizli “ gelmeliydi.
Tabii ki bu gerçekleşemedi. Galatasaray'da şampiyon olamadı.
Medya büyük düşüşü yazıyor, analizler yayınlanıyor. Aragones”in “isabetsiz” transfer olduğu iddia ediliyor.
"Aragones gitmeli birileri(?) gelmeli" diyenler var.
Şampiyonluk eşiğinin yılda 6 mağlubiyete tekabül ettiği ligimizde şimdiden 3 kez yenilen Fenerbahçe zor şampiyon olur.
1989'da Mustafa Denizli Almanya'nın İkinci Lig takımlarından Aachen ile anlaşmış, 10 maçta tek galibiyetle son sırada aldığı takımı bir buçuk ayda toparlayıp üst üste 5 galibiyet ve 6 haftada atılan 20 golle ligin golcü takımlarından biri haline getirmişti.
Denizli'nin yeni bir lige alışması hiç zaman almadı.
Elindeki eksik malzemeli takımın ligde kalmasını sağladı.
Denizli Aachen'in 2000 olan seyirci ortalamasını 10.000'lere çıkarmıştı ki bu Futbol'da hayat demek.
Birkaç hafta önce Zico Özbekistan'ın Budyonkor takımına transfer oldu.
Neler yapabileceğini göreceğiz.
Özbek Ligi'nde yapacaklarının aslında bir önemi yok...
Tıpkı Denizli'nin Almanya İkinci Ligi'ndeki icraatı gibi.
Önemli olan Zico'nun Budyonkor sonrası kariyeri.
Tıpkı Denizli'nin Aachen sonrası gibi...
O sezonun sonunda Galatasaray'da yönetim değişmiş Alp Yalman'lı dönem başlamıştı.
********************-----********************
Durum birbirine çok benziyor, Held ile Aragones'i kıyaslamak maksadında değilim.
Durum yüzde yüz aynıdır da demiyorum.
Arada bir Del Bosque vakası yaşanmışda olabilir.
Kadıköy'ün seyirci ortalaması 40 binlerden 20 binlere iner iması mümkün değil.
Fenerbahçe bu gidişle şampiyon olamaz hükmüne varmak gibi bir niyetimde yok.
Ancak iki hikaye arasında hiç mi benzerlik yok!
Tuhaf bir ülke enlere bakın; Fatih Terim yılda 7-8 maç yapan milli takımda vakit geçiriyor, Mustafa Denizli maç anlatıyor, Rıdvan Dilmen televizyonda fukara futbolumuzu yorumluyor...
Ve bu ülke zaman kaybediyor…
Hiç ders almadan!
Kaynak : Haberturk