Derviş'in Rüyası.. Ya da Türkiye Gerçeği..

kareser58

New member
Derviş'in Rüyası.. Ya da Türkiye Gerçeği..

Bir varmış bir yokmuş.. Bir açılmış, bir kapanmış.. Uzun mu uzun, karışık mı karışık öykümüzün kısacık notundaki, bir dervişin rüyasıymış aslında..

Meyveleri pek zengin, insanları pek sıcak, sevdası da nefreti de bol, iyisi de ifriti de eksiksiz memleketin birinde hergeçen gün sarpa saran işler yüzünden herkesin aklı, hafızası da sarpa sarmış..

Günlerden o gün, ki eski takvime göre 15 Ağustos'u gösterirmiş, insan diye tanınan bir avuç canavar, haritaya göre ülkenin sağ alt köşesindeki bir ilçenin yolunu tutmuş.. Ama ne tutma.. Etrafa nefretle, nankörlükle savurdukları kurşunlarla ilk canlarını almışlar.. Kan iştahı böyle başlamış canilerin..

İş istemiş fabrikaları yakmışlar sonra.. Aş istemiş, ateşin önünde yufka yapan nineleri vurmuşlar ardından.. Yatırım deyip, iş makinelerini yakmış, madenleri basmışlar.. Engerek olmuşlar sonra, çıyan olmuşlar.. Bugün yetmemiş.. Aşa, ekmeğe göz koyup, bebelere, geleceğe saldırmışlar günlerden birçok gün..

Çeyrek asırdır kan kusturanlar, kandan beslenenler günün birinde ne olmuş inanamazsınız.. Biz de dervişin yalancısıyız.. Çeyrek asrın sonunda, demokrasi ve insan hakları diye kafayı uzatıvermişler sahneye.. Şans bu ya, sahnedekilerin de farkı yokmuş onlardan.. Buyur edememişler açık açık, olur ya seyirciden korkmuşlar.. Esas oğlan, yardımcı oyuncuya atsa da topu o da çaresiz kalmış.. Kucağına düşen patlamaya hazır topu tek pas yapmış bir çırpıda.. İş figüranlara kalmaz mı? Ne yapsın kurnaz gariban, belki bir daha hiç yakalayamayacak bu fırsatı, başlamış rolünün hakkını vermeye.. Figüranların cesareti, kuyuya atılan taş misali.. 40 akıllı uğraşıp dururmuş günlerdir..

Ne yapacağını şaşıran sahne erbabı lafı eveleyip gevelerken imdada kıvrak dansları, janjanlı şarkılarıyla meşhur bir ülkenin modeli gelmiş akıllarına.. Bütün dert, kanla beslenenle aynı çanaktan yemek için bir yol bulmakmış.. İspanya derler adına, o ülkenin kanla beslenenlerine ne yapıldıysa aynısı düşünülmüş.. Ama ilahi adalet midir nedir, kıvrak danslı ülkedeki açılım, patlayan bombalarla elde patlamış.. Bakın onlar nasıl çözdü diye böbürlenenler, akıl verenler de ölenlerin cenazeleri ile karşı karşıya kalınca sarpa sarmış..

Hikaye böyle sürüp giderken, 25 yıl sonra kan emmeye başladıkları günü bayram gibi kutlamış canilerin destekçileri.. Hiç gözlerinin önünden geçmemiş, "vurulup tertemiz alnından uzanmış yatanların" gençlikleri.. Hiç kimsenin gözünün önünden geçmemiş, anne sütü emerken gözü açık hayata veda eden bebelerin gül yüzleri..

Derviş ne yapsın.. 25 yıl sonra Eruh'ta halay çekilmesini seyredenleri, dişlerini sıkarak izlemiş yalnızca.. Ne vurulup alnında yatanın yerine nöbet tutanın kılı kıpırdamış, ne de vurulup alnından yatanların uğruna öldüğü milyonlarca insanın..

Derviş ne yapsın? Gerçek mi, rüya mı, kabus mu ne bilsin? Hafıza balık olunca Derviş ne desin? Ona da oturup hikaye anlatmak kalmış..

Murat İDE
 

HTML

Üst