S
SiR ReaLiST
Guest

Gazetede 'Çimdeki Gölgeler' adlı köşemde kimseye hakaret etmeden, kimsenin kişilik haklarını çiğnemeden yazılar yazdım. Bu köşede yine aynı tarzı göreceksiniz.
Efendim,1983 yılında mesleğe başladığımda ,rahmetli babamın teknik direktör olması vesilesi ile 6 yaşından beri futbol denilen büyük oyunun içindeydim.
TRT bana spor yayıncılığında hayatın sadece meşin yuvarlak olmadığını öğretti. Ama şu derbiler yok mu? Resmen insanı başka dünyalara götürüyor. Ne derbiler gördüm ve anlattım. Real Madrid-Atletico Madrid, El Clasico Barcelona-Real Madrid, Londra derbileri, Hollanda-Almanya maçları neler neler...Hepsinin değeri bir başka ...
Hatıralarda kalan nice derbiler içinde tabii ki ülkemde oynananların yeri ve tadı bir başka oluyor. 12 Eylül 1980 sonrası yarı-yarıya oynanan müthiş maçları tribünde yaşamak nasıl
bir tattı biliyor musunuz?
Maçlarda biraz askeri disiplin vardı ama olsun. Kimse kimsenin anasına, ablasına, çocuğuna galiz küfürler etmiyordu. En büyük hakaret FİŞ FİŞ FİŞEKLER MİLYONLUK EŞEKLERDİ...Edip Akbayram’ın, "Başın öne eğilmesin" şarkısı ezilen takımın sloganıydı. Sabahattin Ali ne şiir yazmış ama değil mi? Hala yeşil sahalarda yankılanıyor.
Maçlarda muhabir olarak görev yaparken saha içine rahatlıkla giriyorduk. Çıkış tünelinin havası, soyunma odalarının heyecan ve Bengay (adale yumuşatıcı) kokan havası derbilerde bir başka oldu her zaman.
Rıdvan Dilmen, Sergen Yalçın, Metin, Ali, Feyyazlar, Şenol, Turgay, Necati, Tanju Çolak ve daha ne isimler..Hepsi geldi geçti.
Hepsi unutulmaz maçlar oynadı. Ama şuna çok tanık oldum. Maç öncesi öpüştüler. Maç içinde kavga ettiler,maçtan sonra beraber yemeğe gittiler ve biz de röportaj yaptık. Bilmiyorum ama 2009 yılına girerken iş biraz robotlaştı. Aynen sahalarda oynanan futbol gibi. Ama olsun. Derbi seyretmek, derbi yaşamak büyük ayrıcalıktır. Pazar günü iyi maç olsun.
Eski Türk filmleri gibi. Mutlu son veya ağlatan sahneler bakalım hangi takım bunları bize yaşatacak ve yaşayacak?
NTVSPOR