zerkli
New member
- Katılım
- 7 Eyl 2008
- Mesajlar
- 2,738
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bizim, yüzlerce, belki de binlerce aydınımızı katletti; Yetişmiş, konusunda yetkin, yetenekli, akıllı, birikimli insanlarımızı; Emperyalist Batı! Hani o birilerinin, birliğine girmeye çalıştıkları “uygar” Avrupa ve sığınmak istedikleri soykırımcı “müttefikimiz” Amerika... Yazarlarımız, Profesörlerimiz, Devrimcilerimiz, Komutanlarımız... Yetmedi, Diplomatlarımız... Yetmedi, onbinlerce şehit verdiğimiz Mehmetciğimiz! ...Bunlar da yetmedi; İçimizden hainler satın aldılar... Hainin en hası bizde! Onlara servetler akıttılar; Çıkarbirliği içinde kamunun malını, milletini, vatanını; Onurunu, namusunu, tarihini ve dinini sattırdılar! Dürüst bir savaşla altedemeyeceklerini bildikleri Türk Milleti’ne, ürettikleri yalanlarla, iftiralarla, kalpazanlıklarla ve kendi medeniyetlerini de inkar eden ikiyüzlülükle saldırdılar. Demokrasimize, Hukukumuza, Dinimize, Tarihimize isim ve biçim vermeye varacak cür’et ve küstahlıklar sergilediler! Eşbaşkanlarla, satınaldıkları uşaklarıyla, Milletimiz’in Devrimcilerini, Aydınlarını, Yurtseverlerini ezdiler; Katlettiler, işkence ettiler, hapislerde yaşamlarını körelttiler; Dünyaları darettiler! ...Demokrasi diyerek; İnsan hakkı diyerek; Uygarlık diyerek! Ama tüm bunlara rağmen, Türk Milleti, dünyanın en büyük ve eski devletlerini kurmuş 4-5 milletinden biri olarak; Dünyanın en büyük idealistlerini, devrimcilerini ve aydınlarını da yetiştirmesini bildi ve yetiştirmeye devam edecek! Çünkü, o aydınların, idealistlerin ve devrimcilerin beslendikleri ve gücünü aldıkları tek şey; sömürülmeden, bağımsız ve özgür yaşamak tutkusudur! ...Mağdurun, ezilenen yanında, güçlünün karşısında yeralma içgüdüsüyle, yalnız hak ve adaletin savunucusu olmanın verdiği güç! Hiç bir derebeyine sığınmadan, marabalık, yanaşmalık ve güçlü sömürgeciyle çıkar ilişkisine tenezzül etmeden; Yalnız ve yalnız kendi haklılığına inandığı güçle varolan ve evrenin en gelişmiş silahlarını alteden o güç! Sömürgeciler ve onların uşakları işte bu nedenle, o gücün karşısında kesin olarak yenilmeye mahkumdur! ...O güç, binlerce Osman Paşalar, Namık Kemaller, M. Kemaller, Taylan Özgürler, Deniz Gemişler yetiştirecek ebedi bir enerji kaynağıdır! İnsanlık, gelecekte, barış ve adalet içindeki özgür yaşamını, hiç şüphe yoktur ki, işte o kahramanlara borçlu olacaktır!
Deniz Gezmiş! İşte, Atatürk’ün Bursa Nutku’ndaki genç! İşte, milleti, vatanı ve insanlığın değerleri için canını feda eden ideal, inanç, tutku, erdem! Milletleri, insanları, uygarlıkları yarınlara taşıyan, işte bu değerlerdir! Bu inanç, ideal ve erdem abidesi karşısında, ne kadar zavallı; ne kadar küçük ve ne kadar tiksinti vericidir; Çıkarları için, satılmış, sığınmış olanlar; Korkaklar; Milletine inanmayan, şundan bundan icazet, korunma, demokrasi, hak, hukuk bekleyen insan müsvetteleri! ... Hangisi şimdi çömezlik yaptıkları uğruna işgal ettikleri makamlarda ve köşelerde başı dik ölümü göze alabilir?! Hangisi?! İşte inanç tüccarları, demokrasi, hak, hukuk lafazanları! Bir davaya, bir haklı davaya inanmak budur! Milletine inanmak, onu anlamak bunu gerektirir!
36 yıl önce yine böyle “birileri” tarafından katledildi, Deniz Gezmiş! Türk Milleti’nin kahraman, onurlu, inançlı kahramanı! O, dün gibi burada! Savunduğu değerler, uğruna öldüğü ilkeler ve idealler, yine ve aynen karşımızda, dipdiri! ..Ve onun varlığına son veren bir avuç satılmış uşak! Ancak, Tarih uşakları değil, erdemi, onuru, ideali, ilkeyi ve onların savunucusu olan kahramanları yazar; İlke adamlarını, Yüksek idealleri olan mücadele adamlarını yazar!
...Milli Kahramanımız’ın 3 yıl idamı beklediği cezaevinden babasına yazdığı son mektup!
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. ...Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir; o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, türkiye’de yasayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inaniyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimati verdim. Ayrıca savcıya da bildirecegim. Ankara’da 1969’ ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi istanbul’a götürmeye kalkışma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et; onun bilim adamı olmasını istiyorum; bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş
...Ve elbette onunla birlikte, onun şahsında, vatanı ve milleti için canını vermekte bir an dahi tereddüt etmeyen Taylan Özgür, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarını da minnetle anıyoruz!
Devrimle ve bilimle kalın...
http://www.haberinyeri.net/yazarlar.php?id=27&yazi=1005
Deniz Gezmiş! İşte, Atatürk’ün Bursa Nutku’ndaki genç! İşte, milleti, vatanı ve insanlığın değerleri için canını feda eden ideal, inanç, tutku, erdem! Milletleri, insanları, uygarlıkları yarınlara taşıyan, işte bu değerlerdir! Bu inanç, ideal ve erdem abidesi karşısında, ne kadar zavallı; ne kadar küçük ve ne kadar tiksinti vericidir; Çıkarları için, satılmış, sığınmış olanlar; Korkaklar; Milletine inanmayan, şundan bundan icazet, korunma, demokrasi, hak, hukuk bekleyen insan müsvetteleri! ... Hangisi şimdi çömezlik yaptıkları uğruna işgal ettikleri makamlarda ve köşelerde başı dik ölümü göze alabilir?! Hangisi?! İşte inanç tüccarları, demokrasi, hak, hukuk lafazanları! Bir davaya, bir haklı davaya inanmak budur! Milletine inanmak, onu anlamak bunu gerektirir!
36 yıl önce yine böyle “birileri” tarafından katledildi, Deniz Gezmiş! Türk Milleti’nin kahraman, onurlu, inançlı kahramanı! O, dün gibi burada! Savunduğu değerler, uğruna öldüğü ilkeler ve idealler, yine ve aynen karşımızda, dipdiri! ..Ve onun varlığına son veren bir avuç satılmış uşak! Ancak, Tarih uşakları değil, erdemi, onuru, ideali, ilkeyi ve onların savunucusu olan kahramanları yazar; İlke adamlarını, Yüksek idealleri olan mücadele adamlarını yazar!
...Milli Kahramanımız’ın 3 yıl idamı beklediği cezaevinden babasına yazdığı son mektup!
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. ...Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir; o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, türkiye’de yasayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inaniyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimati verdim. Ayrıca savcıya da bildirecegim. Ankara’da 1969’ ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi istanbul’a götürmeye kalkışma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et; onun bilim adamı olmasını istiyorum; bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş
...Ve elbette onunla birlikte, onun şahsında, vatanı ve milleti için canını vermekte bir an dahi tereddüt etmeyen Taylan Özgür, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarını da minnetle anıyoruz!
Devrimle ve bilimle kalın...
http://www.haberinyeri.net/yazarlar.php?id=27&yazi=1005