'Deniz Feneri iktidarın kara kutusudur'

degazor35

TÜRK oğlu TÜRK
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
5,674
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
forumda bu kadar HIYAR varken,ortalığın CACIĞA dön
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Fener soruşturmasını yürüten savcılar hakkında inceleme başlatılmasının yargı sürecine ağır bir müdahale olduğunu belirtti.HSYK'nın tarafsız yargıç ve savcıları engellemek için bir silah olarak kullanıldığını vurgulayan Tarhan, "Ne de olsa birilerinin sınıf arkadaşı olan, istedikçe veren savcı ve yargıçlar değildir bunlar.

Ve bu bile başlı başına bir bertaraf olma nedenidir. Yargı, sınıf arkadaşlarının kenar süsü oluncaya kadar anlaşılan bu baskı sürecektir ki üstünlerin hukuku da tam da bu olsa gerektir. Deniz Feneri, iktidarın kara kutusudur ve kapatılmak istenmektedir" diye konuştu.


CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcıları hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) müfettiş görevlendirerek inceleme başlatması hakkında bir basın toplantısı düzenledi.

Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar hakkında inceleme başlatılmasının, yargının nasıl tek koltuktan yönetildiğinin göstergesi olduğunu söyleyen Tarhan, "Baskıcı yönetimin tipik bir örneği daha zuhur etmiştir. Kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapılandırılan bazı soruşturmalardaki hukuksuzlukların mimarı olan savcılara yönelik yüzlerce şikayeti dikkate aldırmamakla ve üzerini kapattırmakla maruf iktidarın, kendisini zora sokacak bir soruşturmada nasıl da aceleci davranarak olağanüstü yetkilerle donattığı HSYK ve müfettişleri eliyle yargı sürecine ağır bir müdahale hazırlığında bulunduğu kamuoyunca ibretle izlenmektedir.

İktidar, adliyedeki odalarına gönderip konuşlandırdığı müfettişleri eliyle savcılara gözdağı verdiği yetmezmiş gibi soruşturmanın her sürecini bu doğal ortam dinlemesi görevlileri aracılığıyla izleyerek soruşturmanın gizliliğini de delik deşik edeceği ve yandaşlarını rahatlatacağı da aşikardır" diye konuştu.

"DENİZ FENERİ SORUŞTURMASININ ÜZERİNİN ÖRTÜLECEĞİ ARTIK SIR DEĞİL"

Tarhan, soruşturma savcılarının şikayet nedenlerinden birinin de "şüphelilerin uzun tutukluluk süreleri" olmasını "trajikomik" olarak nitelendirirken şöyle konuştu:

"Mütedeyyin yurttaşlarımızı istismar ettiği ve milyonlarca euro'luk yolsuzluk iddialarını içeren ve içinde pahalı gayrimenkuller, gemiler, şirketler ve alışveriş merkezlerinin uçuştuğu ve ucunun payitahta kadar uzandığı söylenen böylesine hassas bir soruşturmada önce yayın yasağıyla halktan bilgi kaçırılmıştır. Ancak iktidarın bununla yetinmediği, soruşturmanın tam ortasında dayanamayıp müdahale ettiği de artık kuşkusuzdur.

Üstelik, yurtdışı ile tüm yazışmaların Adalet Bakanlığı aracılığıyla ve denetiminde yapıldığı bir sistemde bu yazışmaların usulsüz olduğu şeklindeki şaka gibi bir neden gösterilerek Adalet Bakanlığı kontrolündeki HSYK eliyle soruşturmanın üzerinin şaibeli bir müfettiş raporu ile örtüleceği ve daha önce de örnekleri görüldüğü üzere savcıların elinden bu bahaneyle dosyanın alınacağı artık bir sır değildir."

"GÖREVİNİ YAPAN SAVCILAR SAHTE SORUŞTURMALARLA MAĞDUR EDİLDİ"

İktidarın pek çok kez kendisini rahatsız eden soruşturmaları, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarının elinden aldığını dile getiren Tarhan, "Örneğin Abbas Özden ve Vahdet Polatkan hakkında da müfettiş aracılığıyla ellerindeki dosyaların alınması süreçlerinde bütün bunlar yaşanmıştır. Sadece görevlerini yapan savcı ve yargıçlar, bu ve benzeri pek çok uygulamada diğer meslektaşlarına örnek teşkil etmesi için sahte soruşturmalarla ağır mağduriyetlere uğratılmışlardır. Böylece adaletin haksızlıklara ve yolsuzluklara suskun kalması, güçlünün yanında olması telkininde açıkça bulunulmuştur" dedi.

"YARGI, SINIF ARKADAŞLARININ KENAR SÜSÜ OLANA KADAR BASKI SÜRECEKTİR"


Tarhan, Türkiye'de bu soruşturmaları kimin yönlendirdiği ve yönettiğinin artık bir "sır" olmadığını ifade ederek "Namuslu cumhuriyet savcıları ve yargıçlar iktidarın göz hapsindedir. Dürüstlük, bitaraflık iktidar tarafından asla ve asla cezasız bırakılmamakta, derhal bertaraf edilmektedir.

Aynı bitaraf işadamları ve medya için maliyenin silah olarak kullanıldığı gibi bitaraf savcı ve yargıçlar için HSYK bir silah olarak kullanılmaktadır. Ne de olsa birilerinin sınıf arkadaşı olan, istedikçe veren savcı ve yargıçlar değildir bunlar. Ve bu bile başlı başına bir bertaraf olma nedenidir. Yargı, sınıf arkadaşlarının kenar süsü oluncaya kadar anlaşılan bu baskı sürecektir ki üstünlerin hukuku da tam da bu olsa gerektir" diye konuştu. KAYNAK
 
Askeriyenin üst kademelerinin hapse tıkılıp henüz suçlamaların ispat edilemediği gerçeği ile orduda yönetim kademesi bırakmayanlr şimdide ellerini ordunun en alt kademesi olan askeri liselere uzatmış olmalılar ki,iki elinle iş beceremeyen ösym hala hata üzerine hata yapmaktadır :)
Ne muazzam bir tatmindir ki,beceriksiz bir adam ve yönetimi hala işbaşında tutmak insana bu kadar haz vermektedir.
Dahası bu işin tuzu-biberi,sözde profesör olduğunu iddia eden kişinin milli eğitim kurumunun başına getirilmiş olmasıdır.YÖK bile zatın profesörlük ünvanının inhial olduğunu açıklamasına ve henüz itirazının mahkeme kararına bağlanmamasına rağmen el altından bu ünvan yine zata verilmiştir.
Ey Müslüman geçinen din yobazları,
bu mudur sizin adaletiniz?
 
Kara kutu bir açılsın, ak parti kara parti olacak....
akp nin şifreleri gizli bu kutuda...
 
iki feneri karıştırıp hap yaparlar sonrada cahil cühelaya yuttururlar, yıllardır yaptıkları gibi.
 
Geri
Üst