CounTRy
Gülen Manyak
- Katılım
- 5 Haz 2006
- Mesajlar
- 10,687
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Demokrasi ve cumhuriyet ilkeleri, çağdaş toplum düşüncesinin temellerini oluşturur. İnsan haklarına dayalı demokratik toplum yapısı; insanın odak alındığı, demokratik, laik sosyal hukuk devletinin işlerlik kazandığı, her alanda insanca yaşama ve gelişmenin temel amaç ve hedef olduğu, katılım, dayanışma ve paylaşmanın toplumsal bütünleşmeyi sağladığı, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün ilişkilerde temel olduğu, sorumluluk sahibi ve bilinçli vatandaşların etkili olduğu bir toplum düşüncesini gerektirir.
İnsan haklarına saygı, özgürlük, eşitlik ve sosyal adalet düşüncesi, çoğulculuk ve katılımcılık demokrasi kültürünün temel göstergeleridir. Demokrasi ve insan hakları kültürü; devlet yapısında, toplumsal sistemde ve insan ilişkilerinde çok boyutlu olarak gerçekleşir. Her alanda demokratik değer, tutum ve davranışların geliştirilmesi, insanın özgürlüğü ve mutluluğu, toplumsal örgütleşme ve nitelikli vatandaşların yetiştirilmesi demokrasi ve insan hakları kültürünün dinamiğini oluşturur.
DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI
İnsan hakları ilke ve standartları, cumhuriyet ve demokrasi kültürünü besleyen ve geliştiren bir işleve sahiptir. İnsan haklarına saygı; herkes için insan haklarının ve temel özgürlüklerin sağlanması, uygulanması, işlerlik kazandırılması ve davranışa dönüştürülmesi demektir. İnsan haklarına saygı, devletin sorumluluğu olduğu kadar, toplumun ve toplumu oluşturan vatandaşların sorumluğunu da içerir. Ortak yükümlülük ve sorumluluk alanında; hakları sağlama, koruma, ihlalleri önleme, yararlandırma ve geliştirme önem kazanır. Hakları düzenlemek, sistemi kurmak, süreçleri tanımlamak, kurumlar yoluyla işlerlik kazandırmak, değerlendirmek, izlemek ve geliştirmek devletin sorumluluğundadır. Tüm toplum ve bireyler, bilinçli varlıklar olarak insan hakları bilgi ve bilincine sahip olmak, davranışa dönüştürmek ve hayata geçirmek sorumluluğunu taşırlar. İnsan haklarının kullanımını gerçekleştirmek, ihlalleri önlemek, korumak ve geliştirmek toplum ve insan yaşamının pratiği içinde sağlanır.
İnsan haklarını bilme hakkı, uygulama sorumluluğu, uygulamasına katılım ve geliştirme kamusal, toplumsal ve bireysel duyarlılığı ve sorumluluğu gerektirir. Demokrasi ve insan hakları kültürü; bir devlet yönetimi biçimi olduğu kadar toplum ve insan için bir yaşam tarzıdır. Kamusal alanda yönetim süreçlerinde insan hakları ilke ve standartlarının temel alınması yanında, toplum içinde, ailede, sosyal çevrede , kentsel ve kırsal yaşam alanlarında, okulda ve başka düzeylerde ilişkileri yönlendirir. Ana-baba-çocuk ilişkileri, öğretmen-öğrenci ilişkileri, çocuk – yetişkin ilişkileri ve diğer tüm ilişkiler içinde insan hakları ve demokrasi yaşanmalı, uygulanmalı, özümlenmeli, duyarlılık gösterilmeli, yaparak ve yaşayarak öğrenilmelidir.
İnsan hakları gelişim süreci içinde; kişi özgürlükleri ve siyasal haklar sosyal ekonomik ve kültürel haklar ile katılım ve dayanışma hakları olarak üç aşamada gelişmiştir.
Bütün insanlar özgür doğarlar, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket ederler. İnsan hakları ve demokrasi kültürü evrensel olarak insancıl düşünceyi geliştirmiş ve yaygınlaştırmıştır.
Herkese eşit hak sağlanması, ayrımcılığın önlenmesi, eşitlik ve adalet hukuk devleti düşüncesinin gelişimini sağlamıştır. Yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği hakları, köleliğin ve işkencenin önlenmesi, yaşamın dokunulmazlığı, uyruk hakkı, evlenme hakkı, mülkiyet edinme ve sahip olma hakkı, düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü, düşünce ve anlatım özgürlüğü, yönetime katılma, sosyal güvenlik hakları, herkesin onurunun ve kişiliğinin serbestçe geliştirilmesi için gerekli düzenin sağlanması ve devletin kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirilmesi sorumluluğu birinci kuşak insan haklarının özünü oluşturur.
Temel hak ve özgürlükler, sosyal, kültürel ve ekonomik haklar ise ikinci kuşak hakların alanıdır. Bu alanda; temel hak ve özgürlükler yaşama özgürlüğü, kişi özgürlüğü, kişi güvenliği, köleliğin ve işkencenin önlenmesi düşüncesi genişlemiştir. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti düşüncesi ikinci kuşak haklarla genişlemiştir. Devlet sorumluluğu güçlendirilmiş, eşitlik, adalet, özgürlük, akıl ve vicdan, katılım, kardeşlik, hoşgörü ve barışa dayalı ulusal ve uluslararası düzenin kurulması ve geliştirilmesi esas alınmıştır.
Hakları olan insan ve toplum düşüncesi çağdaş bir gelişme göstermiştir. Sosyal, siyasal kültürel ve ekonomik haklar alanında düzenlemeler benimsenmiş ve gerçekleştirilmiştir. Meslek seçme özgürlüğü, çalışma ve sosyal güvenlik hakları, sosyal yardım ve sosyal hizmetler hakkı, eğitim ve eğitim yoluyla yetişme ve gelişme hakkı, kültür, sanat ve bilim, kişinin topluma karşı ödevleri, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, görüşleri açıklama ve anlatım özgürlüğü, barışçıl amaçlarla toplantı yapma ve dernek kurma hakkı, evlenme ve aile kurma, hak ve özgürlüklerin ihlalini önleme ve hak arama hakkı düzenlenmiştir. Taraf devletlerin yükümlülükleri, uyulmasını sağlayıcı düzenlemeler ile hak ve özgürlüklerin ihlalinde kişisel başvuru hakkı düzenlenmiştir.
Katılım ve Dayanışma Hakları; üçüncül kuşak gelişmeler olarak, çevre, ekoloji ve ekolojik sistem, gelişme sorunları, toplumsal ve uluslararası dengesizlikler, yerel, bölgesel ve evrensel sorunların ele alındığı düzenlemeleri içerir. Çevre hakkı, gelişme hakkı, barış hakkı, insanlığın ortak mal varlığına saygı ve koruma hakkı tanımlanmıştır. Ekolojik denge, çevre koruma, zehirli atıklara karşı mücadele, teknolojik gelişme ve ilerlemelerin insan ve toplum yararına kullanımı, nükleer tehlikeye karşı önlemler, savaşa karşı barışı güçlendirmek, savaş ortamındaki çocukları korumak, halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak düşünceleri önem kazanmıştır.
ÇOCUK HAKLARI KÜLTÜRÜ, BİLİNÇLİ VE NİTELİKLİ İNSANIN YETİŞMESİ
Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi; insan hakları ilke ve standartlarının çocuklar açısından geliştirildiği bir sözleşmedir. Sözleşme; çocukların insan hakları yasasıdır. Çocukların ve gençlerin her yönden nitelikli ve bilinçli insanlar olarak yetiştirilmesine, toplumun ve insanlığın mutluluğunu ve geleceğini korumasına dönük bir yatırımdır. Çocukların yeteneklerini özgürce geliştirilebilecekleri olanaklar ve bu olanakların sağlanması koşullarını tanımlar.
Çocuk hakları sözleşmesi ilkeleri; ayrımcılığın önlenmesi, eşitlik, adalet çocuğun yüksek yararının gözetilmesi, çocuklara sevgi, hoşgörü, çocuğun kendisiyle ilgili süreçlere katılımı ve görüşlerinin alınması boyutlarını içerir. Çocuğun yaşama hakkı, güvenli yaşama hakkı, yaşamını sürdürme ve geliştirme hakkı temel haklarıdır. Diğer deyişle; yaşama, gelişme, korunma, bakım ve katılım hakları çerçevesinde çocukların yaşam standartları tanımlanmıştır.
Çocuğun kişi, hak ve özgürlükleri; isim, vatandaşlık, uyruk, kimlik, kimliğin korunması, haklarını, çocuğun ifade özgürlüğü hakkını, bilgilenme hakkını, düşünce, vicdan, inanç özgürlüğü hakkını, dernek kurma özgürlüğünü, yardım amaçlı yardım toplama hakkını, özel yaşamın dokunulmazlığını, işkenceye tabi tutulmamasına, insanlık dışı, zalimce ve kötü muamele görmeme ve cezalandırmama haklarını içerir.
Sözleşmeye göre, çocuğun aile çevresi içinde yaşaması, bakılması, yetişmesi ve katılımı temeldir. Aile bakımı içinde, anne babanın çocuğa yol göstermesi, anne-baba sorumluluğu öncelikli olarak tanımlanmıştır. Çocuğun anne babadan ayrılması sürecinde çocuğun sosyal, ekonomik ve kültürel hakları korunmuştur.
Aile çevresinden yoksun kalan çocukların varlığı nedeniyle alternatif bakım modeli ve standartlar tanımlanmıştır. Aile çevresinden yoksun kalan çocukların özel olarak korunması ve yetiştirilmesi devletin sorumluluğundadır. Evden kaçan çocuklar, sokakta yaşayan, çalışan ve kurum bakımındaki çocukların yeniden topluma kazandırılması, koruyucu ailedeki çocukların evlat edinilen çocuklarının, ıslahevindeki, cezaevindeki çocukların bakımı ve gözetimleri, çocuk ticaretinin önlenmesi, para karşılığı çalıştırılan ve kiralanan çocukların korunması, fuhuş içindeki çocukların korunması sorumlulukları ve ödevleri devlet, toplum ve aile açılarından tanımlanmıştır.
Çocuk ihmali ve istismarı konusunda sözleşme ilke ve standartlar getirerek, kavramları tanımlamış, çocuk istismarının; duygusal, fiziksel, cinsel, ekonomik, kurumsal ve sosyal ve kültürel istismar türlerinin olduğunu belirlemiş, istismar edilen çocukların haklarının korunması, tedavileri, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon hizmetlerinden yararlandırılmalarını gerekli görmüştür.
Çocukların hangi koşullarda aile dışında alternatif bakım kurumlarına yerleştirilebileceğini düzenleyen sözleşme, alternatif bakımdan aileye tekrar yönelişi esas almıştır.
Temel sağlık ve refah açısından çocukların hayatta kalmasını ve gelişimini gözeten sözleşme, özürlü çocukların özel bakım ve eğitim hizmetlerinden yararlandırılmasını çağdaş normlara bağlamıştır. Çocukların sağlığı ve sağlık hizmetlerinden yararlandırılmaları, çocuğun sosyal güvenliği, çocuk bakım hizmetleri, çocukların yaşam standartları ve yaşam niteliklerini gözeten düzenlemelerle ele alınmıştır.
Çocukların eğitimi, boş zamanlarını değerlendirilmesi ve kültürel etkinliklere katılımlarını hak olarak ele alan sözleşme, çocukların çağdaş eğitim ortamlarında, çok yönlü insanlar olarak yetişmelerini, üretken ve yaratıcı olmalarını hedeflemiştir.
Özel koruma önlemleri çerçevesinde ise; acil durumda olan çocuklar, kanunla çatışma içinde olan çocuklar, istismar durumunda olan çocuklar ayrı ayrı belirlenmiş ve hakları saptanmıştır. İstismar ve sömürünün önlenmesi, uyuşturucu kullanımının önlenmesi ve kaçırılma ve çocuk ticaretinin yasaklanması ele alınmıştır.
İnsan hakları ve demokrasi kültürü, çocuk hakları konularında sağlanan ilerlemeler günümüzde çağdaş toplum olmanın temel göstergeleridir. Türkiye’de bu alanda kısa dönemde ilerlemelerin sağlanması için zihniyet değişikliğine, yapısal değişikliğe ve uygulama değişikliğine gereksinme vardır. Her alanda gerçekleştirilecek çalışmaların kalitesi, bu dönüşümlerin sağlanmasına bağlıdır. İnsan hakları ve çocuk hakları ile ilgili tüm tarafların bilgilenme ve eğitim görme hakları vardır. öğrenmeye açık bir toplum olarak, öğrenen kurumların ve öğrenen bireylerin aktiviteleri, demokrasi ve insan hakları kültürün geliştirilmesine önderlik edecektir. Toplumun geleceği olan çocuklarımızın yetiştirilmesinde sorumluluk alanların rolleri, gönümüzde büyük bir anlam taşımaktadır. Onların liderliğinde ve çocukların katılımıyla gerçekleşecek demokrasi ve insan haklarını öğrenme ve uygulama ortamları, gelişmenin filizlendiği çağdaş ortamlar olacaktır.
ÇOCUK HAKLARI STANDARTLARI VE TÜRKİYE
"Çocuk hakları ilke ve standartları"; Türkiye’de insan kaynaklarının geliştirilerek, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde özgürlük adalet ve barış düşüncesini temel almıştır. Tüm insanlar ve çocuklar için ; "daha geniş bir özgürlük ortamı" toplumsal ilerleme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlama", "Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm haklardan yararlanma hakkı", "çocukların özel ilgi ve hakları", çocukların gelişmeleri için mutluluk, sevgi ve anlayış havası içindeki bir ailede yetişmesinin gerekliliği, "çocuğun topluma her yönüyle hazırlanması için barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliği", çocuğun esenliği için özel ilgi gösterecek ilgili uzman kuruluşların gerekliliği, "çocukların doğum öncesinde ve sonrasında uygun yasal kurumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksinimi", "çocukları aile yanına, kurumlara yerleştirme ve evlat edinme için ve çocuk mahkemeleri yönetimi için asgari standartların gerekliliği, "Acil durumlarda ve silahlı çatışma halinde kadınların ve çocukların korunması", ve "çok güç koşullarda yaşayan çocuklara özel ilgi gösterilmesi" çocukların ve gençlerin yetiştirilmesindeki standartların geliştirilmesini gerektirmektedir. Gelişmekte olan Türkiye’de çocukların ve gençlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve "yaşam niteliklerinin yükseltilmesi için toplumsal birikimin önemini kavrayarak ulusal ve uluslararası işbirliğine girilmesi bilinçli çabalara yol gösterecektir.
Türkiye de çocuğun hak ve çıkarlarını gözeten, yaşama, bakılma, korunma, yetişme, gelişme ve katılma haklarını eşitlikçi bir anlayışla geliştiren, çocuğun varlık olarak değerini yücelten, düşünce, istek ve eğilimlerine saygı gösteren bir çocuk hukuku düzeninin oluşturulması ve uygulanması temel gereksinmedir.
TÜRKİYE’DE ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN UYGULANMASININ ETKİNLEŞTİRİLMESİ İÇİN ULUSAL EYLEM PLÂNI
Türkiye’de çocuk hakları uygulamaları için; çocukla ilgili tüm güçlerin koordinatörlük düzeyinde harekete geçirilmesi, yasal yönetsel ve örgütsel düzeyde yeni yapılanmanın gerçekleştirilmesi, bu doğrultuda gereken kaynakların sağlanması, geniş anlamda yaygın ve etkili olarak kamuoyunun oluşturulması, çocukla ilgili kurumlara ve çalışan nitelikli insan gücüne yeni hedefler doğrultusunda işlerlik kazandırılması "temel sorun olarak değerlendirilebilir.
1. Türkiye’de çocuk tanımının nitel ve nicel yönlerden geliştirilmesi,
2. Çocuğun medenî haklarının genişletilmesi,
3. Çocuğun aile çevresinde ve alternatif bakım sistemi içinde eğitim yoluyla yaşama hazırlanmasının sağlanması, sosyal, ekonomik, hukukî ve kültürel haklardan yararlanmasının sağlanması,
4. Tüm çocukların ve özürlü çocukların temel sağlık hizmetlerinden yararlanma olanaklarının ve koşullarının geliştirilerek yaşam standartlarının yükseltilmesi,
5. Çocukların nitelikli insanlar olarak eğitim yoluyla yetişmelerinin sağlanması için öngörülen amaçlar çerçevesinde nitelikli bir eğitim sistemine kavuşturulmaları, serbest zamanlarının kişisel ve sosyal gelişmelerine yardımcı olacak düzeyde değerlendirilmesi, bilimsel düşünce ve estetik duygusunun çok yönlü geliştirilmesi,
6. Acil durumlardaki çocuklar, kanunla çatışma içinde olan çocuklar ve istismar edilen çocuklara yönelik özel koruma ve sağaltım önlemlerinin alınması çocuğa yönelik hizmet sektörünün uygulamaya dönük hedefledir. Bu doğrultuda çocuk hakları ilke ve standartlarına göre, yeni yaklaşımların geliştirilmesi, yeni yasal, idarî ve yönetsel düzenin oluşturularak sektörde yeni uygulamaların gerçekleştirilmesi ulusal eylem plânının hedeflerini oluşturmaktadır.
Temel sorunun çözümü için geliştirilecek ulusal eylem plânına; taraf devlet olarak hükûmet desteğinin verilmesi ve bakanlıklar düzeyinde programların gerçekleştirilmesi gereklidir. Eylem plânı; ulusal raporun yazılmasını da içeren iç hukuk kuralları ile sözleşmenin uyumlaştırılmasını kapsayan çabaların bütünlüğünden oluşur.
Ulusal eylem plânının amacı, hedefleri, uygulama kapsamı, yöntem ve teknikleri, yönetimi, kaynak kullanımı, program, alt program ve projeleri "ulusal eylem plânı yaklaşımına" göre nitelik kazanır. Sözleşmenin yürürlüğe girmesinde yol gösterecek yaklaşım, bütüncü sistemci ve disiplinlerarası yaklaşımdır. Sistemsel işleyiş, çok yönlü katılım, varolan yapıyla bütünleştirme, yeni yapıların oluşması, kesintisiz uygulamalar, destek sağlama ana çizgilerdir. Uygulama sürecinde etkili olacak güçler; hükûmet, bakanlıklar, koordinatörlük, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, aileler, okullar, veliler, gelişecek yeni oluşumlardır.
Ulusal eylem plânı; ulusal raporu hazırlanması sürecidir. Ulusal rapor, Türkiye’de sözleşmenin yürürlükte olmasının ideal düzeyini hedef olarak, raporun geniş katılımlı hazırlanması, kamuoyunda tartışılması, raporun çocuk hakları komitesi ile tartışılması ve soncunda ülke düzeyinde yapılacakların belirlenmesi, gelişme raporlarının sunumu, teknik işbirliği programlarından yararlanarak ülke uygulamalarının her yönden geliştirilmesini içermektedir. Ulusal Raporun sunumu gerçekleşmiş olup, 8. Beş yıllık Kalkınma Plânı ve Çocuk Özel İhtisas Komisyonundaki öngörülere göre uygulamaların geliştirilmesi gündemdedir.
Ulusal eylem plânı yönetimi; çocuk hakları standartları çerçevesinde Türkiye’de ilgili yapıların geliştirilmesi için, değişme sürecini yönlendirme yöntemidir. Sistemin gelişmesi için bütün güç odaklarının harekete geçirilmesi, ulaşılacak hedefler doğrultusunda, üç yıllık süre içinde, eylem plânı uygulamalarının programlanması ve sözleşmenin yürürlüğe girmesinin sağlanması yönetimin genel amaçlarıdır.