piken
New member
- Katılım
- 5 Eki 2005
- Mesajlar
- 2,622
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kadın erkek, herkesin yapmaktan zevk aldığı ender şeylerden biri: Dedikodu. İnsanlar, dedikodu yapmadan yaşayamıyorlar. Çoğu zaman yaptıklarının dedikodu olduğunu kabul etmiyorlar ama yapmadan da duramıyorlar. Yapıcı ya da yıkıcı ama her zaman, dedikodu yaşamımızın bir parçası. Sadece bizim değil, sanatçıların, politikacıların, bilim adamlarının, kısaca insanın yaşamının bir parçası. Dedikodu, sosyal bir olgu ve insanın varoluşundan beri süregelmekte...
Sosyologlar, en yaygın dedikodu konularını şöyle sıralıyorlar: Başkalarının gelirleri, seks hayatımız, arkadaşların ve komşuların aşk hayatları, aile içi sorunlar, çevremizdeki kişilerin giyimleri, tanıdıkların evleri ve futbol.
Bazı kişiler aşırı derecede meraklı olurlar. Yakın çevrelerindeki komşularının yaşantıları, evlerine gelenler gidenler, ilgilerini çeker. Daha sonra da gördüklerini, öğrendiklerini başkalarına aktarırlar. Amaçları dedikodu yapmak değildir. Sadece konuşma konusu bulmakta sıkıntı çektikleri için gördüklerini anlatırlar.
Yaşamlarına bir yön vermekte zorlanan kişiler de başkalarının hayatlarıyla fazla ilgilenirler. O kişilerin başarılarından rahatsız olurlar ve fırsat buldukça o kişileri eleştirmeye başlarlar. Dedikodunun en zararlı türü budur.
Dedikodusu yapılan kişiler, genellikle çevrelerinde sivrilmiş olanlardır. Gösteri dünyasının ünlüleri, politikacılar, müzisyenler de dedikodu kazanına düşen kişiler arasında başta gelirler.
Yakınlarımız hakkında konuşurken dikkatli davranmadığımız için bazen istemeyerek dedikodu yapmış oluyoruz. Kısacası yaşamımız dedikodu üzerine kurulmuş. Heryerde rahat rahat dedikodu yapılamaz. Dedikodu yapılan mekanların başlıcalarını da mutfak, bar, iş yeri tuvaleti, okul kapısı önü... ayrıca telefon ve dost ziyaretleri. Bazılarının dedikoduyu sevip sevmedikleri sorusuna "Hayır" yanıtını vermelerinin nedeni ise yaptıkları şeyin dedikodu olduğunu kabul etmemeleridir.