dahiii mutlaka okuyun lütfennn

ÖzLeM_79

New member
Hiçbir şey için geç değil
Yaşadığı şehirden, bulunduğu ortamdan kısacası yaşantısından sıkılan bir
adam, cebindeki az miktar para ile yanına hiçbir şey almadan bulunduğu kenti
terk edip, daha önce hiç bilmediği bir ülkeye gitmiş. Oraya henüz alışmaya
çalışırken, birden bir ses duymuş. Bir çığırtkan, avazı çıktığı kadar meydanda bağırıyormuş:
-Tiyatro! Gelin! Kaçırmayın! Bu akşam Tiyatro!
Adam hayatında hiç tiyatroya gitmemiş ve inanılmaz derecede merak etmiş.
Biletin nereden alındığını öğrenmiş. Bilet fiyatı cebindeki tüm para kadar
olmasına rağmen hiç tereddütsüz bileti almış. Başlamış merakla oyunu izlemeye. Oyun bitmiş, herkes dağılmış ve bizim meraklı öylece kalmış,
izlediği muhteşem oyun karşısında. O sırada temizlikçi tarafından salonu
boşaltmak için ikaz almış. Adamsa:
- Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir şey konuşmam gerek...
demiş. Seyrettiği oyunun etkisi ile müdür ile konuşmuş ve ne olursa olsun,
ne iş olursa olsun buranın bir parçası olmak için çalışmak istediğini
belirtmiş. Müdür çok şanslı olduğunu, şu sıralarda bir temizlikçi aradığını
fakat önce onu denemesi gerektiğini ifade etmiş ve denemek üzere aylardır
el değmemiş bir kütüphanenin temizliğini uygun bulmuş.
- İşte burayı temizle. Eğer beğenirsem seni işe alırım... demiş ve gitmiş.
Tiyatro aşkının verdiği şevk ile temizlik beklenenden kısa sürede bitmiş.
Müdür odayı görmeden adamın samimiyetine inanmamış. Onu diğerleri gibi işi
savsaklayan biri sanmış. Fakat odanın temizliğini görünce hayretler içinde
kalmış. Aylardır içeriye girilmeyen oda gıcır gıcır oluvermiş. Müdür bu
çabuk ve becerikli adamı işe almaya karar vermiş.
- Tamam seni işe alıyorum
- Fakat benim yatacak yerim yok.
- O zaman burada yatarsın ve işe daha erken başlarsın.
İstediği olan tiyatro tutkunu, huzurlu bir şekilde odayı terk ederken müdür.
- Adın neydi senin buraya yazalım... demiş.
Aldığı cevap ise;
- William! William Sheaksper!... olmuş.
Bu hikaye hem insanı dehşete düşürücü hem de ilham verici. Sheaksper tiyatro
yaşantısına bu şekilde başlamış. Tam kırk (40) yaşında... Tiyatroyu o
yıllarda tanımış ve büyük bir azimle o muhteşem oyunları yazmış. Üstelik
büyük bir fedakarlık göstermiş mesleği için. Meslek hayatı boyunca sadece üç
saat uyuyarak yaşamını sürdürmüş. Sabah erken kalkıp oyun provasını yapıyor
oyununu oynuyor ve akşam yeniden oyun yazıyor... Bu böyle sürüp gitmiş.Bu
hikayeyi ilk duyduğumda yaşamım için duyduğum kaygıları bir kenara bıraktım.
Anladım ki, hiçbir şey için geç değil. İnsan eğer isterse imkansız gibi
görünen olayları da gerçekleştirebilir. Yeter ki yürekten istesin ve bunun
için çaba sarf etsin. Hiçbir şey için geç değil. Kırk yaşında olsak da...


Albert Einstein

Bir üniversite profesörü öğrencilerine şu soruyu sorar;
-'Var olan her şeyi Tanrımı yarattı?'
Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.
-'Evet her şeyi Tanrı yarattı!'
Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim' diye yanıtlar.
Profesör devam eder;
-'Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da
Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'Kesinleştirme'
prensibine göre de Tanrı şeytandır. Öğrenci böyle bir önerme karşısında
şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın
içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.
Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve
-Bir soru sorabilir miyim profesör? der. Profesörde sorabileceğini söyler.
Öğrenci ayağa kalkar ve
'Soğuk var mıdır? Diye sorar.
Profesör;
-'Nasıl bir soru bu böyle, tabi ki vardır ' diye yanıtlar. 'Sen hiç
Soğuktan üşümedin mi?'
Öğrenci ;
-'Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur. Yaşamda/realitede biz soğuğu
sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa
veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0
(-460
derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir). Tüm
maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir.Soğuk
yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek
için yarattığımız bir kelimedir' der ve devam eder,
- Profesör, karanlık var mıdır? Profesör ;
-'Tabi ki vardır'. Öğrenci yanıtlar,
-'Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü, Karanlık da yoktur.
Yaşamda/realitede karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde
çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız.Gerçekte, biz Newton'un prizmasını
kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde
çalışabiliriz.Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık isini karanlık bir
mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar.
Siz belli bir mekanın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan
nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil mi?
Karanlık insanlık tarafından ışığın olmadığı yer/mekan için kullanılan bir
kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene sorar;
-'Efendim şeytan var mıdır? Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;
-'Tabi ki, açıkladığım gibi, biz onu her gün ,her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği
insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda,
şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de
değildir.' der.
Öğrenci devam eder;
-'Şeytan yoktur efendim.Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak Tanrı'nın yokluğudur..O aynen karanlık ve soğuk da olduğu gibi insanin
tanrının yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir.
Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük insanin tanrısal sevgiyi yüreğinde
duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın
olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.
Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adi ALBERT EINSTEIN'dır.
 

Leke

Altın Üye
Verilmişti birkaç kere hemde ama olsun . Hafızamızı tazeliyoruz . ( sanki unuttum )
Sağol .
 
'Var olan her şeyi Tanrımı yarattı?'

çok güzel bir yazıymış ama bu soru tuhafıma gitti....paylaşımın için teşekkürler....:)
 

DaRk_KnİgHt

AdIoSAmOr
^^_Elvis_17_^^' Alıntı:
'Var olan her şeyi Tanrımı yarattı?'

çok güzel bir yazıymış ama bu soru tuhafıma gitti....paylaşımın için teşekkürler....:)
materyalist felsefeyi savunanlar için bu soru gayet normal...
 

Ugly_Duck

New member
yanlız var olan bütün kavramların tezini çürütecek bir başka aksi kavram var ortada bu herkes için böylemi buda tartışılır tabi ama sheaksper hikayesi azmin getirdiği zaferi simgeliyor.. çok güsel yazılar özlem arkadaşım saol ellerine sağlık.... :)
 

compeder

New member
...:::Allah Var Ama Ya Şeytan?:::...

Tanrı var mı ? Ya şeytan ?

Bakın bir profesör ile bir öğrenci tanrı ile şeytanın varlığını nasıl tartışmış ? Okuyun karar verin; tanrı ve


şeytan var mı ?

Bir üniversite profesörü öğrencilerine su soruyu sorar;

-`Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?`

Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.

-`Evet her şeyi Tanrı yarattı!`

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine
`evet efendim ` diye yanıtlar.

Profesör devam eder;

-`Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytani da Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız `Kesinleştirme` prensibine göre de Tanrı şeytandır.

Öğrenci böyle bir önerme karsısında şaşırır ve yerine oturur.Profesör ise
öğrencilerine bir kez daha

Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur. Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve

-Bir soru sorabilir miyim profesör? der. Profesör de sorabileceğini söyler.

Öğrenci `Soğuk var mıdır? Diye sorar.

Profesör;

-`Nasıl bir soru bu böyle,tabii ki vardır diye yanıtlar. `Sen hiç soğuktan üşümedin mi?`

Öğrenci ;

-`Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur. Yasamda/realitede biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz.Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler.Örneğin,Absolute 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir).Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir.Soğuk yoktur,o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir` der ve devam eder,


Profesör, karanlık var mıdır?

Profesör yanıtlar : `Tabii ki vardır`.

Öğrenci :

-`Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim.Çünkü,Karanlık ta yoktur. Yasamda/realitede karanlık ışığın yokluğudur.Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız.Gerçekte,biz Newton`un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz.Bir basit ışık isini karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kirmiş olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekanın uzayın ne kadar karanlık
olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu
doğrudur degil mi? Karanlık insanlık tarafından , ışığın olmadığı yer/mekan için kullanılan bir kelimedir.Son olarak öğrenci profesöre gene sorar;

-`Efendim şeytan var mıdır?

Bukez profesör pek emin olmamakla birlikte yanıtlar;

-`Tabii ki, açıkladığım gibi, biz onu her gün ,her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir.O , dünyadaki islenmiş tüm suçlarda, şiddette yer
alır.Bunların tümü şeytanin kendisinden başka bir şey de değildir.` der.

Öğrenci devam eder;

-`Şeytan yoktur efendim.Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak Tanrının yokluğudur.O aynen karanlık ve soğuk ta olduğu gibi insanin tanrının yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir.Tanrı şeytani yaratmadı. Şeytan/kötülük insanin tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur.O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.

Profesör yerine oturur.

Genç öğrencinin adı

Albert EINSTEIN'dır.
 

HAŞAVRİ

Braveheart
toprağı bol olsun ..!!ben hristıyan da olsa böle kişilerin cennete gıdeceğini düşünüyorum .bozulmamış bazı hristiyanlık var onları severım
 

HTML

Üst