Ya Tozu Dumana Kat Ya da !..

KaRma

Moderatör
Moderatör
Katılım
6 Kas 2005
Mesajlar
20,169
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Yedi TepeLi $ehirden..
Eğer ki bu zamana kadar öğrendiklerinle yaşadıysan ve bu halinden oldukça memnunsan bu yazıyı asla okuma! Bu yazıyı farklılığa hazır olanlara yazıyorum. Hiç kimselerin normal hayatın içinde düşünmediği ve yine o çoğu kişilerin yapamadıklarını yapmak isteyenlere bu yazım…



Şimdi sana her zaman herkesten duymadığın şeylerden bahsedeceğim. Benden önce başkalarından duyduysan kesinlikle şanslısın demektir. Benimde içinde bulunmamdan dolayı kendimi şanslı saydığım bir konu bu. Elimden geldiği kadar bu konular üzerinde yazmaya çalışıyorum. Birkaç örnek vererek başlayalım artık. En basit ihtiyaçlarını düşün. Yemek yiyorsun, tuvalete gidiyorsun, yazı yazıyorsun, imza atıyorsun, bir yerlere yetişiyorsun, bir şeyler taşıyorsun, koşuyorsun, banyo yapıyorsun, kucaklıyorsun, görüyorsun yani gün içinde sayısız defa yaptığın sıradan şeyler bunlar. Şimdi de bunları yapamayanları düşün! Bunları yapmak için birilerinden yardım istemek zorunda olmak nasıl bir duygu anlamaya çalış. Bir bebeğin olsa ve onu kucağında taşıyamasan. Yemeğini birileri yedirse, tuvalete gidemesen, gazetenin sayfalarını çeviremesen, asansörden korkan sevgilinin asansördeyken elinden tutamasan, içtiğin suyu başkaları getirse, sevgilin ‘seni seviyorum’ sözünü sana hep yazarak söyleyebilse ve seni okşayan annenin yüzünü göremesen. Neler birikir içinde dışa vuramadığın ve dışa vuramadıklarını nereye koyarsın hayatta. İşte her şey burada başlıyor, bir an olsun kendini bu psikolojiye sokmalısın. Bu psikoloji insanı dahi yapar ve dahilerde zaten anormal insanlardır. Bu psikoloji seni ‘deli’ kılar. Geliştirdiği kadar da değiştirir. Direndikçe büyürsün. Direndikçe, hayatta direnir senin karşında ve o zaman hiç kimsenin yapamadıklarını yada yapmanın normal görülmeyenlerini yapmaya başlarsın. Çaresizlik psikolojisi zihnini daha çok kullanmanı sağlar. Bu zamana kadar söylenilenleri aklından çıkart. İnsan beyninin sadece yüzde 3’ünü, ya da yüzde 10’unu kullanmaz. Eğer ki sadece bu kısmını kullanıyorsa geri kalan kısmı neden yaratıldı hiç düşündün mü? Yüce rabbimiz dünyadaki her şeyi ne bir eksik, nede bir fazla yaratmıştır. Beyninde öyle, yüzde 100 olarak yaratıldı, ama sen bunun sadece belli bir kısmını kullanabildiysen bu senin sorunundur.



Çaresizlikleri ve imkansızlıkları sevmelisin. Çünkü bu iki kavramda kapasiteni kullanmanı daha iyi sağlar. Eğer çaresiz değilsen, hemen kendini çaresiz hissedebileceğin bir duruma sok.



Çaresiz insan her şeyi başarabilir.



Mesela Edison’u düşün! Karanlıktan en çok korkan adam oydu sanırım. Bu durumdan bir an önce kurtulmalıydı. Aydınlığı bulması gerekiyordu hayatının tümünü korkularla geçirmek ona göre değildi. Kendini ‘çaresizlik psikoloji’ne soktu ve çaresizliğine rağmen araştırdı, yılmadı! Çünkü, korkuyordu karanlıktan, sonunda çözümünü buldu ampulü icat etti.



Fatih Sultan Mehmet’i düşün! Doğduğundan beri kendisine İstanbul’u fethedecek padişah gibi davranıldı. O’da artık bu insanların yüzünü kara çıkartmamalıydı ve çaresizlik psikolojisi içinde denizlerde yüzen gemileri karadan yürüttü. Sonra aynı işi başkaları denedi ama hiçbiri başarılı olamadı. Hiç kimse o gemileri karadan yürütemedi. Çünkü bu denemeleri yapanlar kendilerini Fatih Sultan Mehmet kadar çaresiz hissetmiyordu.



Çanakkale Savaşları
'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdıran Seyit Onbaşı’yı düşün! 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı, onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle, içindeki inançla ve Türk milletinin geleceği için 215 (273,05 kg) okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürdü. Bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara aldı. Kendini Seyit Onbaşı’nın yerine koy aynı durumda sen olsaydın tek başına 215 okkalık bir topu kaldırabilir miydin? ‘Hayır!’ dediğini duyar gibiyim. Ama yanlış düşünüyorsun! Eğer ki Seyit Onbaşı’nın içinde bulunduğu ‘çaresizlik psikolojisi’nde sen olsaydın sende kaldırabilirdin o mermiyi.



Hayatta hazır bulduğun hiçbir şey senin tercihlerin değildir. Yani senin değildir. Hazır bulduklarına seninmiş gibi davranmak senin en aciz halindir.



Sana hazır verilenlerin üzerine kattıklarınla sen olursun. Şimdi hazır bulduklarının üzerine neler yaptıklarını bir düşün. İşte senin başarın bu düşüncede başlıyor. Eğer hala düşünüp hazır buldukların üzerine bir şeyler katmayı hedeflemiyorsan bu yazıyı okudun diye pişmanlık hissine kapılmalısın. Zira bu yazdıklarımın hiç biri sana göre şeyler değildi. Boşuna vaktini harcadın. Sen git yat! TV izle. Ne bileyim, kim nerede ne yapmış bunları düşün ve sadece yaşamış olmak için yaşa! Nasıl olsa geride hiçbir ‘iz’ bırakamadan çekip gideceksin bu dünyadan. Karar senin! Senin dünyaya gelişin bile tarihi bir olaydı bana göre. 5 milyar yaşında olan dünyaya sen sadece bir kez geldin. Sana bu şans sadece bir kez verildi. Bir dahası yok! Bu şansını nasıl kullanacağına sen karar vereceksin. Umarım yazdıklarım içindeki seni anlamana biraz olsun yardımcı olmuştur. Kendini çaresiz hissetmen dileğiyle!


Yazar: Burhan GENÇ

Kaynak
 
doru aslında bence hayatta altından kalkamayacagımız yük olmadıını söylüor
 
Çok güzel bir yazı olmuş. Ama bence biraz eksik.
Bir takım şeylerin olabilmesi için doğru zaman ve doğru yerde de olmak gerekiyor.
Buna bir diğer deyişle fırsat ya da kısmet de denebiliyor.
Hepimiz zaman zaman kendimizi çaresiz hissederiz.
Ama bununla mücadele ederiz. Çünkü çaresizlik kader değildir.
Eğer mücadele etmeyi bırakırsak zaten yaşam savaşını kaybetmişiz demektir.

Ama yine de hayata başka bir bakış açısı getirdiği için güzel bir yazı.
İçinde çıkarılacak çok ders var. Ancak ben şuna hep inanamışımdır.
Hayat adil değildir. Herkese eşit davranmaz. Siz de başkaları kadar çok çabalarsınız.
Ama ne hikmetse o başkaları hep sizden bir adım öndedir.
Oysa ki bizlerden bir adım geride veya kilometrelerce geride olan bambaşka insanlar vardır.
Onları hiç görmeyiz. Ya da görmek mi istemeyiz bilmiyorum.

Ama ben artık hayatı anlamaya çalışmaktan vazgeçtim.
Sadece mücadele ediyorum. Çünkü hayat tıpkı bir savaş gibi.
Seni yenmeye çalışıyor. Dayanabildiğin kadar yaşıyorsun. Ama savaşmayı bırakmıyorsun.
Eğer bırakırsan zaten kaybetmişsin demektir. Bunun adı da çaresizlik olamaz.
Çaresizlik bence ölümün adıdır. Herşeye rağmen hayat devam ediyor.
Bizler de yaşıyoruz. Yaşamak zorundayız zaten. Ama ne kadar iyi yaşayacağımıza maalesef biz karar veremiyoruz. Bunun da adı olsa olsa kader olur.

Kader zaman zaman bize fırsatlar tanır. O fırsatları da düzgün değerlendirebilirsek yaşam çizgimiz değişir.
Maalesef ki yazıda da bahsedildiği gibi beynimizin çok kısıtlı bir kısmını kullanabildiğimiz için o fırsatların ne anlam ifade ettiğini vaktinde anlayamıyoruz.
Sadece içsel dürtülerle anlık kararlar veriyoruz. Eğer verdiğimiz kararlar doğru ise o zaman da bizler farklı noktalara gidebiliyoruz.
Ama ne olursa olsun hayatın güzelliği ne tarafından baktığınıza bağlı.
Kanaat edebilen insanlar için küçük olaylar bile mutluluk kaynağıdır.
Elindekinin kıymetini bilmeyen için ise zaten mutluluk hiç bir zaman olmamıştır.
O hep ulaşılamaz bir yerdedir. Aslında mutluluk burnumuzun dibinde.
Yakalayabiliyor muyuz? Cevabı kendi kendinize verin...
 
Geri
Üst