Daha "o" Onbeş Yaşindaydi :'(

maybe_

New member
Daha "o" Onbeş Yaşindaydi :(

İsminin bir önemi yok, Ayşe, Fadime, Kezban olmuş ne fark eder? Yaşı henüz on sekiz bile değil, rüştünü ispatlayamamış.
Ne rüştü, daha insan olduğunu bile anlatamamış, körpecik bir can.
Ne hayalleri var hayata dair kim bilir? Hayal kurar mı acaba? Yoksa hayal kurmanın da yasak olduğu mu öğretilmiş? Bir beklentisi varsa eğer şu hayattan, o da çok bir şey değildir herhalde; severek evlendiği, zorla gönderilmediği bir kocası, çocuklarıyla şenlendirdiği bir evi, kazaklarını, patiklerinin kendisinin ördüğü boy boy çocukları.
Başka ne ister on beş yaşında, köyünden, mahallesinden dışarı hiç çıkmamış genç bir kızcağız?
Yaş 35 yolun yarısı ediyorsa, o daha çeyreğinde bile değil.
O daha kadın bile değil.
O kadınlığa hazır bile değil.
Irzına, namusuna, bedenine göz dikildiğinden habersiz, bir insan, bir akraba, bir kuzen on beş yaşındaki kardeşine nasıl böyle şeyler yapar düşünmüyor bile.
Bir gün halasının oğlu o bedene sahip olma hakkını kendinde görüyor. Mücadele ediyor ama daha çok güçsüz. Elinden, bez bebeği yere düşüyor, istemeden, zorla, vahşice kadın oluyor.
Zavallı çocuk, yardım istemeyi dahi bilmiyor.
Utanıyor, kimseye söyleyemiyor, kendisinde kabahat bulunacak, biliyor.
O artık genç bir kadın, mutsuzluğu yüzünden okunuyor.
Bedeni yaralı, ruhu yaralı, onuru yaralı… Acaba iyi olacak mı bir gün?
Kendisi de bilmiyor. Ama içi kan ağlıyor. Gözünden dışarı kan ile karışık göz yaşı akıyor, saklıyor.

Çok zaman geçmeden, içinde bir şeyler canlanmaya başlıyor ama canı sokakta arkadaşlarıyla olmak istiyor.
Minik bir bebeği olacağını anlıyor, o ise henüz bez bebeğini bırakmak istemiyor.
Daha on beş yaşında, annesinin adını seslenip ağladığı bir dönemde, anne olacak, işte bundan ölümüne korkuyor.

Öğreniyor olanları ailesi, daha fazla gizlenemiyor utanç dolu sır. Annesi bir kenarda sessiz sessiz ağlıyor. Kendi sesi çıkmıyor ki kızına yardım etsin. Babası kendi malına yapılanlara içerliyor. Onun izni olmadan kimse kızına el süremez. Kendi para karşılığı satar, istediğine verir, belki döver, belki sever ama ona sormadan kızını hiçbir ölümlü alamaz, çok iyi biliyor.
Başlık parası, namus belası, kan davası. Her şeye hakkı var, ama içinde vicdanı yok.
Aile meclisi diyorlar kısa süren toplantıya. Uzatmaya ne gerek var, suçu sabit; kadın olmak.
Kararı okuyorlar, kalemi kırmıyorlar.
Birazdan top atılacak, oruçlar açılacak.
Acele et, iftara yetiş deniyor ağabeye, daha teravih kılınacak.
Onu tecavüz zulmünden kurtaramayan abisi, erkekliğini ispatlayamamış abisi, en az halasının oğlu kadar aşağılık abisi, yanına çağırıyor kardeşini, dışarı çıkılacak.
Elindeki işi, bebeği için işlediği mavi patikleri yere bırakıyor, geri dönünce tamamlayacak. Daha mavi yeleği var bebeğinin, ona başlayacak.
Bebeği bu yelekle sıcacık olacak, hiç üşümeyecek. O masum bebek soğuğu, kötülüğü, merhametsizliği hiç bilmeyecek. Annesinin ördüğü bu mavi takım onun zırhı olacak.
Abisini ardı sıra evden çıkan kız hissediyor, karnındaki bebek ile o, her ne olursa olsun, asla ayrılmayacak.

Evden ayrıldıktan kısa süre sonra, sadece iki sokak arkada, aniden duruyor abisi, bir düşmana saldırır gibi hışımla kardeşinin üzerine atılıyor. Yuvasını tehdit eden yırtıcı bir yaratığa karşı cenk eden bir hayvan gibi, hırsla, öfkeyle, nefretle dolu.
Kardeşinin o güzel başını, birden bire duvarlara vuruyor hunharca, inanamıyor küçük kadın olanlara. Tanıyamıyor aynı bedenden çıktığı abisini, dehşete kapılıyor.
O iki sokak arasında giderken düşünüyor muydu bunların başına geleceğini? Tahmin ediyor muydu abisinin başını bir taş ile ezeceğini? Evet, hırsını alamıyor abisi, dinmiyor öfkesi, eline koca bir taş alarak bastırmaya çalışıyor içindeki kan emen yaratığı.
Küçük kadının elleri karnına gidiyor. Sıkıca sarılıyor. Abisi ateşlenip, bir de bıçakla saldırırken, o minicik elleriyle içindeki canı kurtarmaya çalışıyor.
Daha yaşı on beş ama hayatın en acı yüzüyle tanışıyor.
Kedi-köpek leşi bırakır gibi sokak ortasında bırakıyor abisi onu.
İftara yetişmesi gerek. Hızla uzaklaşıyor.
Geriye dönüp baksa, kanlar içinde bıraktığı küçük kadının yavrusuna sarılmış halini görecek.
Yavrusuna o kadar sıkıca sarılmış ki, ikisi de artık üşümeyecek.
O daha on beş yaşında, abisi onun gücünü nerden bilecek?!!!.
(alıntı)=>aradım ama bulamadım. konunun tam olarak nereye açılması gerektiğine de karar veremedim. yalnış bir yere açtıysam taşınsın lütfen.
 

react

Admin
Süper Moderatör
cok duygusal bir yazı , insanın insanlıktan utanası geliyor :(
 

codec

New member
Burda Ne Abİyİ Ne Kizi Ne BebeĞİ Nede Babayi SuÇlayabİlİrİz.bİr İnsan Nasil YetİŞtİyse Hayatinda VereceĞİ Kararlarda YetİŞme Tarzi Ve İÇİnde BulunduĞu Toplumun DeĞer Yargilari Rol Oynayacaktir.karanliĞa KÜfÜr Etmektense Bİr Mum Yakma Taraftariyim Her Zaman.bİrde Kendİ AÇimizdan DÜŞÜnmemİz Lazim Tabİ Konuyu.bİzİm Aİlemİzden Bİrİnİn BaŞina Gelseydİ Bu Olay Ne Yapardik Yanİ Bu Hİkaye Nasil SonuÇlanir.yanİ Kiz KardeŞİmİzmİ ÖlÜrdÜ Vya ÇocuĞumu Aldirirdik Veya O Fİİlİ İŞleyen Akrabayimi Mezara Gonderİrdİk Veya O Akraba İle Kiz Evlenİrmİydİ Veya O Akraba Hapse Gİrer 3 Ay Sonra Çikar Elİnİ Kolunu Sallaya Sallaya Ortalikta Kasilarak Dolasirmiydi.yanİ Hİkayenİn KİmİnbaŞina GeleceĞİde Onemlİ Burada...
 

HTML

Üst