- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Daha güzel yenilmek! | yahya kurtkaya | Yenilgi
Ever tried. Ever failed. No matter. Try again. Fail again. Fail better.
Samuel Beckett
Daha güzel yenilmek, ayak uçlarımızda çırpınan soğuk bir dünya telâkkisinin farkına vara vara, üstüne üstüne yürümektir, dünyânın!
Daha güzel yenilmek, göklerin taşınmaz yükünü sırtlananların, göz çukurlarına kurdukları bir kervanda yeni bir soluk, yeni bir kalp çarpışı, yeni bir nabız atışı, yeni bir söz kuvveti, yeni bir yenilik yüklenerek devam etmeleridir, menzile!
Daha güzel yenilmek, bir durma biçimidir. Öyle bir duruş ki, nâmütenâhi bir harekette oluşu içinde gizler. Öyle bir duruş ki, kanatları vefâdan halkedilmiş bir kuş... Anka kuşuna emsâl... O kuş ki, zamanın kış vakitleri, çile denizi üzerinde tek bir menzil gâyesini vefâ kanatlarına bulamış, seyir hâlinde... Gâyenin vahdeti, daha güzel yenilmenin duruşa tebdil olunduğu ândır işte. Ne olursa, bu ân içinde olur! Birbirini bütünleyen yenilgi silsilesi, bu tek gâyenin, ilahi menzilin misafirleridir ve en güzel bir şekilde ağırlanmaya mültecidir.
İnanç, her şeyi en güzel bir şekilde yapmayı öngörür. En güzel şekilde konuşmak, en güzel şekilde susmak, en güzel şekilde yazmak, en güzel şekilde okumak! Yaşamak en güzel şekilde, en güzel şekilde ölmek! Bunu bir amentü gibi vird edinmektir inananın mesuliyeti!
İnancın öngördüğü yücelikler arasından gecenin son vakitleri kızarmış bulutların arasından alnını çıkaran bir güneş gibi, kalbi ve kavli aydınlatan bir sır var ki; yenilmek fiili ile en sağlam perdede kesişir: sabır! Sabra anlam katan bir inanç anatomisidir daha güzel yenilmek! Her yenilginin ardından kuşanılan sabır zırhı, her seferinde yeniden cilalanır, yeniden kuşanılır! Sabrın tükendiği yerde, düşer; yıkılır daha güzel yenilmek! Daha güzel yenilmek, sabr-ı cemîle açılan kapıların anahtarıdır! Kitabın buyurduğu: sabrun minallahi ve fethun garîb düstûrudur daha güzel yenilmek felsefesinin temel taşı!
Eşyaya anlam katan bir sır vardır, vuslata anlam katan bir sır! Kuru elde edişleri kutsayan bir sır: çile!.. Çile örtüsüne bürünmeden avuçlarımıza düşen eşyanın kıymetiyle; çile imbiğinden damıtılıp ikrâm edilen eşyanın kıymeti müsâvi midir? Çilenin ziyâdeliği ile doğru orantılıdır kıymet sırrı. Çile arttıkça daha çok sarılırız vâsıl olduğumuza!
Mütefekkir: Ölümün ve mezarın anlamı da bu değil mi acaba? Bir düşüşten sonra bir yüceliş gelmesi için hayata ve insana yüklenmiş bir çile saati. Âh, bir sarkaç gibi bir ölüme, bir hayata gidip-gelen ruhlarla, sadece biyolojik yaşantının içinde vakit dolduran ruhlar arasında ne büyük uçurum vardır? diye düşünüyor!
Vakit doldurmak, âh! Bir yola adanamadan akıp giden ömrün seyir tahtası! Aklı ve yüreği ketum beşer tasavvuru! İnsan pâyesini hak edemeyen pasif mahlûk telâkkisi! Bir karıncadan dâhi ibret alamadan çürüyüp giden ömür törpüsü!
Kır artık şu ketumluğunu! Dile gel, konuş! Kök saldığın şu dinginlikten sök artık topuklarında yıllanan korkaklığı! Evet, sen korkuyorsun! Sen korktukça senden korkuyor zafer! Korkmak ne kelime utanıyor! Oysa, zaferin ve aşkın onur'a ihtiyacı vardır. Onur, el emeği, göz nurudur. Onur, evvelini unutup; ahirine nazar-ı cemil ile yönelmektir. Onur, düştüğü yerde kalmamak; kalkıp kalbini avuçları arasına alıp koşmaya devam etmektir. Ve dahi onur, yenilgiye ferâset ile bakıp; inanca lâyık bir tavır ile onun da daha güzel olabilmesi için erdemli, soylu, asîl bir harekettir!
Ve diyor şair: Hep savaştın! Hep yenildin! Sorun yok! Yine savaş! Yine yenil! Daha güzel yenil! Yenilgin bir gün olacak senin; yenilgin bir gül...
...