dünyanın en büyük ßudası ..

infatuate

İstirahatte
Katılım
31 Eki 2006
Mesajlar
8,469
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
u ηενεг κηοω ..
1-32.jpg


2-37.jpg


3-34.jpg


4-33.jpg


5-30.jpg


Çin de 71 Metre boyunda dünyadaki en büyük Buda (Buddha) heykeli...
618-907 Yılları arasında yapılmış...
1996 yılında UNESCO Tarafından koruma altına alınmış...
Nehirin hemen kenarına Dağı oyarak yapmışlar...
İsminede The mountain is a Buddha and the Buddha is a mountain Buda Dağı adını vermişler...


ßuda' nın hikayesi ..

Asıl adı Siddharta Gautama olan Buda, tahminen MÖ 600-400 yılları arasında yaşamış Hintli bir bilgedir. Hayatı konusundaki efsaneler, kendisinin ölümünden yüzyıllar sonra yazılmış olan birtakım yazılara dayanmaktadır. Bu yazılara göre Buda'nın yaşamı şu şekilde özetlenebilir:

Şakya Kralı Suddhodana'nın oğlu olarak dünyaya gelen Gautama, saraylarda lüks ve sefa içerisinde büyütülür. Kral, henüz oğlu yeni doğmuşken falcılara danışır. Falcılar da, oğlunun büyüyünce ya çok büyük bir hükümdar, ya da çok büyük bir din adamı olacağını söylerler. Oğlunun kendisi gibi bir kral olmasını isteyen Suddhodana da, onu dine yöneltebilecek her şeyden uzak tutmaya çalışır. Hükümdar, onun hayatın acı yönlerini görmesini engellemeye ve zevk içinde yaşatmaya çabalar. Gautama hayattan bekleyebileceği her şeye sahiptir. Hazineler, en iyi eğitim, cariyeler, her türlü eğlence ... 16 yaşındayken evlenen Gautama, 29 yaşına gelene dek bu zevk ve sefa içerisinde, saraylar dışındaki hayattan habersiz olarak yaşar. Bir gün, hizmetçisi ile birlikte bir saraydan diğerine giderken karşısına çok yaşlı, iki büklüm olmuş bir ihtiyar çıkar. Bir süre sonra hastalıktan eriyip tükenmiş bir adama rastlar. Daha sonrada bir cenazeye şahit olur. Ve son olarak da gezgin bir derviş görür. Gautama, bu yolculukta hayatın zevk ve eğlenceden ibaret olmadığını anlar. Artık hayatın üç acı yanını tanımıştır; yaşlılık, hastalık ve ölüm. Bir de tüm bunlardan uzakta gibi görünen ermiş... Gördükleri üzerine uzun süre düşünen ve çok derinden etkilenen Gautama sahte bir dünyada yaşadığını anlar. Gördüğü derviş gibi evini barkını bırakıp acılardan kurtuluşu ve bu yaşamın gerçeğini aramaya karar verir. Yeni doğmuş çocuğunu, karısını ve tüm zenginlik ve eğlenceyi geride bırakarak bir gece gizlice saraydan ayrılır.

İlk olarak Alara Kalama adında bir dervişe öğrenci olur. Meditasyonu ve Atman öğretisini ondan öğrenir. Fakat bir süre sonra bu kişiden öğrenecek daha fazla şeyi kalmadığına kanaat getirerek Uddaka adında başka birisinin öğrencisi olur. Buradan da öğrenecek bir şeyi kalmayınca buradan ayrılır. Daha sonraları tanıştığı beş çileci ile beraber, uzun müddet çileci bir yaşam yaşar. Çilecilikte ölümün eşiğine gelene dek kendisini zorlar. Buna rağmen aradığı gerçeği bulmaktan çok uzak olduğunu görünce hayal kırıklığına uğrar ve çileciliği bırakır. Ona göre , ne aşırı haz düşkünlüğü, ne de aşırı çilecilik gerçeğe eriştiremezdi. Ara bir yol olmalıydı. Çileci arkadaşlarını da terk eder. Bir gün, bir incir ağacının altına oturarak meditasyona başlar. Tam ve aşılmaz aydınlanmayı gerçekleştirmeden buradan kalkmamaya yemin eder. Çok sıkı bir mücadelenin ardından aydınlanmaya ulaşır ve Buda ( aydınlanmış kişi) olur. Bundan sonra öğretisini insanlara anlatmak ve kurtuluş yolunu göstermek üzere vaazlar vermeye başlar. Kendisine mürit olan kişilerce bir dervişlik örgütü kurulur ve böylelikle Budizm doğmuş olur.

Gerçekte efsaneleştirilmiş bir kişi olan Buda'nın hayat hikayesi, burada elenen abartmalar ve doğa üstü niteliklerle doludur. Örneğin; "Buda gerçekte babasız olarak dünyaya gelir. Hemen konuşmaya ve yürümeye başlar ve o gün tüm sakatlar, körler, sağırlar vs. iyileşir. ( Daha eski Hint mitolojisine göre insan olarak dünyaya gelen iki Tanrı Krişna ve Rama, babasız olarak doğmuşlardır. Buda'nın doğum hikayesinin kökeninin bunlara dayandığı açık. Aynı zamanda İsa'nın hikayesi de Hint kökenli olabilir. ) Buda her alanda sıra dışı yetenekli biridir. Savaş sanatlarında yenilmezdir, çok güzel bir yüzü vardır vs." Bu gibi abartmalar, bazı doğu bilimcilere Buda diye birisinin yaşamamış olabileceğini düşündürmüştür.

Doğa üstü anlatımların nedeni ise muhtemelen, bu öğretiyi yaymaya çalışan budistlerin, Siddharta Gautama Buda'yı diğer ermişlerden üstün gösterme çabaları ve birtakım Budist ve Hindu tarikatların Buda'yı, insan bedeninde doğmuş bir Tanrı olarak kabul etmeleri olsa gerek.

:sigara:

 
Çinlimi buda

:durdurunBuda çinlimiymiş yaa ? yüzünü niye kendi ırklarına benzetmişler
çok da eski bir buda heykeli aslında hintli olan buda o yıllarda çinli gibi tasvir edilmiş
yani bu kopyalama çinlilerin gen yapısında var anlaşılan tarihten gelen bir durum bilgi için ayrıca tşk.

Hımm şimdi şu bilgiyide vermeliyim o zaman

Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.
 
walla bana gözlerindense tapmaları daha komik geliyo, kendi yaptıkları putların önüne sabah öğle we akşam yemek koyuyolar we gelip yediğine inanıolar :durdurun
 
ßaşımıza 'ßuda' mı gelecekti :p
 
Geri
Üst