Dünya Kupası’nın Almanya’ya armağanı: Vatan sevgisi

Dünya Kupası’nın Almanya’ya armağanı: Vatan sevgisi

TİMOFEY NEŞİTOV


Nazi rejiminin ağır darbesinin günümüzde dahi hissedildiği, kazara ‘ülkemle gurur duyuyorum’ diyenlerin ‘Hitler’ yanlısı ilan edilebildiği Almanya, Dünya Kupası ile ilginç bir deneyim yaşıyor: ‘Ben Alman’ım ve ülkemi seviyorum’ diyebilmenin unutulan lezzetini idrak ediyorlar! Medyanın da gözünden kaçmayan bu süreci, Berlin, Hamburg, Münih, Frankfurt gibi şehirlerin sokaklarında görülen yüz binlerce Almanya bayrağı en belirgin şekilde özetliyor. “Almanya, her şeyden önce Almanya” sözleriyle başlayan milli marşın statlarda söylenmesinin dahi bile yadırgandığı ülkede vatanseverlik rüzgarları esiyor. Alman vatandaşlara bayrakla eşlik eden Türklerin varlığı ise ayrı bir konu. Almanların bin 200 yıllık tarihini suçluluk duygusuna boğan ‘Hitler’ dönemi korkularının sona erdiğinin habercisi gibi görünen bu sürecin kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek.

Almanya’nın ev sahipliği yaptığı Dünya Futbol Şampiyonası, topluma ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda yeni desenler nakşediyor. Medyanın ışığıyla günler geçtikçe netlik kazanan bu desenlerin bazıları şampiyonanın bitiminden sonra kalıcı süreçlerin temelini atabilir. Şampiyonanın Alman toplumunda yaptığı en belirgin değişikliğin bayrak ve vatan sevgisi ile ilgili olduğu konusunda herkes hemfikir gibi. Son iki haftada Berlin, Hamburg, Münih, Gelsenkirchen ve Frankfurt’un sokaklarında görülen yüzbinlerce Alman bayrağı, toplumda yeni bir “vatanseverlik” tartışması başlattı. Alman halkının bin 200 yıllık tarihini kana bulayıp sıfırlayan 12 yıllık Hitler dönemi bu ülkede hâlâ sindirilmiş değil. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, milli takım maçlarına giderken sokakta Alman bayrağı sallamanın veya dost meclislerinde “ülkem ile gurur duyuyorum” demenin aşırı sağ ideolojinin bir işareti olarak algılandığı bir ülke. Hatta “Almanya, her şeyden önce Almanya” sözleriyle başlayan milli marşın statlarda söylenmesi bile, Eğitim ve Bilim Sendikası tarafından eleştirildi. Gerekçe: “Gençlere milliyetçi zihniyet aşılanıyor.” Kamuoyunda sağlıklı bir vatan sevgisi ile agresif milliyetçilik arasında hâlâ makul bir çizgi aranıyor.

Bayrak fabrikalarının bu yaz talebe zor yetiştiği belirtilirken, “Almanların bayraklarına sahip çıkmasının” doğru olup olmadığı medyanın gözde konusu oldu. Genel kanaat; başka takımların başarılarına da sevinebilen, yabancı taraftarlara misafirperverlik gösterebilen bir Alman’ın -dedesi Nazi olmuş olsa da- eline bayrağı alıp milli takımını desteklemesinin sağlıklı bir gelişme olduğu yolunda. Şampiyona süresince kendisine özel tahsis edilen helikopterle Almanya’yı stad stat gezen Dünya Kupası organizatörü Franz Beckenbauer, bayraklı görüntülerden rahatsız olmadığını söyleyerek, kendini bu sevince kaptıran Almanya’yı “cennete” benzetti. Görünen o ki, bayrak tartışmasını pek ciddiye almayan tek kesim, bayrak üreticileri. Avrupa’nın en büyük bayrak fabrikalarından biri olan Lansche Fahne’nin müdürü Thomas Schaeffer, bayrak heyecanının kupa sonrası söneceğini tahmin ediyor. 1990 yılında iki Almanya birleştikten sonra da benzer bir bayrak humması yaşandığını hatırlatan bayrak uzmanı, “Parti havasında yaşanan bu tür heyecanlar geçici olur.” diyor.

“Dünya bizim hakkımızda ne düşünüyor?” sorusunu en çok soran halklardan biri olan Almanlar, bu sefer de dünya basınının aynasında kendilerini görmeye çalıştı. Şampiyona öncesinde bazı Amerikan ve İngiliz seyahat rehberlerinde yer alan “Kurtarılmış Bölgeler - No Go Areas” uyarıları Almanların kupa sevincini bozmuştu. Yabancı düşmanlığının had safhada olduğu ve tipik Alman görünümünde olmayan misafirlerin uğramaması tavsiye edilen bölgeler olan “No Go Areas”, misafirperver bir Almanya tablosuna “kahverengi lekeler” bıraktı. Tehlikeli bölgelerin neredeyse hepsinin doğu eyaletlerde bulunması ise Doğu-Batı birleşmesinin henüz tam gerçekleşmediği tartışmalarını alevlendirdi. Yabancı düşmanlığı artarken milli bayrak sevdasının tehlike derecesini ölçmek amacıyla yine yabancı yorumculara başvuruldu. Nazi Almanyası’ndan en çok zarar gören ülkelerden biri olan Polonya’nın milli haber ajansının Berlin Temsilcisi Jacek Lepiarz, Alman televizyonunda Almanların Polonya’da hâlâ “normal bir Batı Avrupa milleti” olarak algılanmadığını ifade etti. Alman kültürünün Batı Avrupa medeniyetinin vazgeçilmez parçası olduğunu vurgulayan Polonyalı gazeteci, “Yine de Almanya deyince birçok vatandaşımın hatırasında Goethe’nin şiirleri, Beethoven’in müziği değil, Gestapo sorguları canlanıyor. Galiba bu nesil vefat edene kadar sabretmeniz gerekecek.” dedi.

İran’ı destekleyen Almanlar

Kupanın Almanya’ya kazandırdığı bir başka yeni görüntü ise aşırı sağcı grupların İran takımını desteklemesi oldu. Yahudi soykırımını yalanlayan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a yakınlık duyan aşırı sağcı Milliyetçi Demokratik Partisi’nin (NPD) Regensburg kentinde düzenlediği “Yaz Şenliğinde” Alman bayrakları yerine İran bayrakları sallandı. İran’ın gruptan çıkması durumunda Almanya’ya geleceğini duyuran Ahmedinejad’a karşı Yahudi cemaati tarafından Nürnberg’de düzenlenen yürüyüşte konuşan Yeşiller Partisi Başkanı Claudia Roth ise, “Göçmen İranlıları Almanya’dan atmaya çalışan Neonazilerin Yahudi soykırımı konusunda İran’ı desteklemesi düpedüz ikiyüzlülük.” dedi. Şampiyona dolayısıyla ayrıca Almanya tarihinde ilk defa bir eyalet içişleri bakanı başka bir ülkenin devlet başkanına karşı düzenlenen bir protesto eylemine katıldı. Bavyera İçişleri Bakanı Günther Beckstein, Nürnberg’de bir konuşma yaparak, Yahudi cemaatlerin duygularını paylaştığını ifade etti.


Futbol, borsayı ne kadar etkiliyor?

Şampiyon olduğu 1974 yılından sonra ikinci kez Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Almanya, organizasyondan ekonomik getiriler de bekliyor. Özellikle gıda ve otelcilik sektöründe tüketim artarken borsanın bile Alman Milli Takımı’nın performansından etkilenebileceği tahmin ediliyor. Dünya Kupası turistlerinin Almanya’da ne kadar para harcayacaklarına dair henüz güvenilir istatistikler hazırlanmadı; genel tüketim ikliminin canlanması için esnafın yaptığı hazırlıklar ilk iki haftada oldukça silik sonuçlar getirdi. Münih’te fast food restoranı işleten İsmail Gürlek, “Şampiyonadan beklediğimizi henüz alamadık.” derken Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) görevlisi Gert Wagner, futbol turistlerinin “ekonomiye sıradışı bir katkı sağlayacağını” düşünmediğini belirtti. “Dünya Futbol Şampiyonası dev bir olay olabilir; ancak Almanya da çok büyük bir pazar.” diyen Wagner, turnuvanın ekonomik etkisinin ülke genelinde “pek hissedilmeyeceği” kanaatinde.

Kupanın ekonomik getirisi konusunda ümitvar olan analistler, 9 Haziran-9 Temmuz tarihleri arasında sadece yabancı misafirlerin değil, Alman futbolseverlerin de ortalamanın yüzde 30-35 üstünde harcama yaptıklarına dikkat çekerken, karamsar olan yorumcular, “bugün yapılan harcamalar sonbaharda yapılacak tasarruflarla dengelenecek” mesajını veriyor. Dünya futbol kupalarının milli borsaları nasıl etkilediğini inceleyen İngiliz iktisatçı Bill Gerard, İngiliz takımının galibiyetlerinden sonra Londra Borsası’nın 1984-2002 yılları arasında ortalama yüzde 0,8 değer kazandığını tespit etti. Berabere oynanan maçların etkisi ise yüzde 0,33 civarında artışlara yol açmış. Münih Teknik Üniversitesi araştırmacısı Bernd Süssmuth ise bu istatistiklerin Alman takımı için geçerli olmadığını ortaya çıkardı.


‘Büyük Koalisyon’un büyük futbol sevgisi!

2005 yılından beri Almanya’yı yöneten CDU/CSU-SPD ‘Büyük Koalisyonu’nun Dünya Futbol Şampiyonası’nı siyasi amaçlı kullandığı görülüyor. 1980’li yıllardan bu yana tabanlarıyla irtibatı kesilen “halk partileri”, yüzde 80 oranında futbolsever olan Alman halkı nezdinde güven tazelemek için futbolu araç seçti. Hem Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) hem de Sosyal Demokrat Partili (SPD) politikacılar maçlar öncesinde, esnasında ve sonrasında mümkün mertebe fazla kameralarda görünmeye çalışıyor. CDU Başkanı ve Başbakan Angela Merkel, Teknik Direktör Jürgen Klinsmann ve kaleci Oliver Kahn’a birçok defa medyada güvenini ifade ederken, CSU Başkanı Edmund Stoiber, şampiyona öncesinde makamında “futbol zirvesi” düzenledi.
 

lazzuri53

"LazigoL"
eğer böle büyük organizasyonlar Türkiye'de olsa bize de hem maddi hem manevi çok büyük destek olur...
2008 Olimpiyatları ve 2012 DKsına aday olup kazanamamıştık,
2010DK Güney Afrika'da yapılacak
Bizimkiler biraz daha önem verip çalışırsa inşallah bizde de böyle bir toplanma olur
 
E

elmomaclroy

Guest
walla ben ulkemi çok seviom demeyeyşmde onların sahip oldugu hakları ve yaşam standadını bizze getirin ....
 

HTML

Üst