Düşünme ve Şartlanma

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
]"Düşünme" kelimesi, beşer tarihi boyunca,
daima her milletin sözlüğünde bulunan çok eski bir kavramdır. Düşünmeyi
emretmeyen din, düşünmeyi geliştirmek istemeyen bir eğitim, bilmem tarihte var
mı? Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de belki yüzlerce defa bu emir
tekrarlanmıştır. Dinimiz, ister ayakta olalım, ister oturalım, ister yatalım,
her durumda düşünmemizi, gerçeği aramamızı emreder: " Onlar, ayakta iken,
otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar ve göklerin,
yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler" (Kur'an-i Kerim, Al-i İmran
Suresi, Ayet:191).


Düşünmek; dinimizce ibadet sayılmıştır.
Mütefekkir'ler toplumumuzda saygı ve itibar görmüştür. Bu müşahedemiz, bütün
tarihimiz için doğrudur.



[B]"Şartlanma" kelimesi ise, bir terim
olarak 20.nci yüzyılın ilk yarısında Rusya'da doğmuş "materyalist ve komunist"
sistemin "eğitim ve öğretim" anlayışını şekillendirmiş bir kavramdır. Lenin ve
arkadasları, "komunist devrimini" hazırlarken, Rus ilim adamı Ivan Pavlov da, o
tarihlerde, ruh , şuur, düşünme gibi "psikolojik kavramları" red ediyor.
Bunların yerine "refleksoloji"yi koyuyor. "Eğitim ve öğretim, şartlandırmalardan
ibarettir" tezini savunuyor, köpekler üzerinde "et" ve "zil" ile çalışmalar
yaparak "şartlı tepkiler" kavramlarını geliştirip bunları "insan terbiyesine
uygulamak" üzere "devrimcilere" yol gösteriyordu. Görülüyor ki, "şartlandırma",
komunist ve materyalist bir eğitim ve öğretim buluşudur ve anlayışıdır. "Bir
köpeğin serüvenleri" adı ile televizyonda seyrettiğimiz seri filmdeki "joe" adlı
köpek, "belli şartlarda belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış" ve
"tetik kelime" söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile
yapmaktadır. İşte materyalizmin ve komunizmin savunduğu "öğrenme ve eğitim
psikolojisi(!)" bu espri ve anlayış üzerine oturmuş bulunmaktadır. Komunist
militanların da, önünde öfkelendikleri böyle "tetik kelimeler" vardır. Bir
komunist, Allah, millet, vatan, mülkiyet.. gibi kavramlar karşısında adeta
köpürür, "Bozkurt" kavramı karşısında adeta kudurur. Çünkü şartlanmıştır. [/B]


Düşünme ise, böyle değildir. Bir problem
karşısında insanların çeşitli hipotezler kurması, bunların ışığında bilgi
toplaması, topladığı bilgileri objektivizme ve determinizme uygun bir yoruma
tabi tutması ve makul sonuçlara varılması için zihnin soğukkanlı ve sistemli bir
çaba icinde bulunmasıdır düşünme. Bunun için tercih edilir. Bununla beraber,
insanın hayatında "şartlanmaların" rolü inkar edilemez. Ancak insanın
davranışlarında, düşünmeye, şartlandırmadan daha önemli bir yer vermek esastır.
İnsanın ruhi değerlerini inkar eden bir eğitim, hiç şüphesiz yanlış olacaktır.



Türk-İslam Ülküsü, düşünmeyi emreden
araştırmayı ibadet sayan, "taklidi iman" dan "tahkiki imana" çıkmayı isteyen
yüce peygamberin (O'na selam olsun) yoludur. Şartlandırma ise komunist ve
materyalist doktrinin temelidir.


Günümüz müslümanlarının düşmüş olduğu büyük bir yaraya parmak basmak istedik. Bu önemli mevzuda rabbim bizleri düşünen insanların cümlesinden eylesin inşallah.
 
Allah razı olsun kardeşim.Ellerine sağlık.
 
Amin üstat...Paylaşım için Allah razı olsun...GÜzel bir bilinçlendirme...Düşünen insan bu yazıdan bir pay çıkarmalıı diye düşünüyorum..;)
 
Eyvallah kardeşim,Allah razı olsun,

doğruları ve gerçekleri östermeye devam et ki;bizlerde durumdan feyz alalım
 
alıntı yaparak paylaşı yaposun barı yaptıklarını oku! paylaştıktan sonrada bi kontrol et be canım kardeşim?


]"Düşünme" kelimesi, beşer tarihi boyunca,
daima her milletin sözlüğünde bulunan çok eski bir kavramdır. Düşünmeyi
emretmeyen din, düşünmeyi geliştirmek istemeyen bir eğitim, bilmem tarihte var
mı? Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de belki yüzlerce defa bu emir
tekrarlanmıştır. Dinimiz, ister ayakta olalım, ister oturalım, ister yatalım,
her durumda düşünmemizi, gerçeği aramamızı emreder: " Onlar, ayakta iken,
otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar ve göklerin,
yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler" (Kur'an-i Kerim, Al-i İmran
Suresi, Ayet:191).

Düşünmek; dinimizce ibadet sayılmıştır.
Mütefekkir'ler toplumumuzda saygı ve itibar görmüştür. Bu müşahedemiz, bütün
tarihimiz için doğrudur.


"Şartlanma" kelimesi ise, bir terim
olarak 20.nci yüzyılın ilk yarısında Rusya'da doğmuş "materyalist ve komunist"
sistemin "eğitim ve öğretim" anlayışını şekillendirmiş bir kavramdır. Lenin ve
arkadasları, "komunist devrimini" hazırlarken, Rus ilim adamı Ivan Pavlov da, o
tarihlerde, ruh , şuur, düşünme gibi "psikolojik kavramları" red ediyor.
Bunların yerine "refleksoloji"yi koyuyor. "Eğitim ve öğretim, şartlandırmalardan
ibarettir" tezini savunuyor, köpekler üzerinde "et" ve "zil" ile çalışmalar
yaparak "şartlı tepkiler" kavramlarını geliştirip bunları "insan terbiyesine
uygulamak" üzere "devrimcilere" yol gösteriyordu. Görülüyor ki, "şartlandırma",
komunist ve materyalist bir eğitim ve öğretim buluşudur ve anlayışıdır. "Bir
köpeğin serüvenleri" adı ile televizyonda seyrettiğimiz seri filmdeki "joe" adlı
köpek, "belli şartlarda belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış" ve
"tetik kelime" söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile
yapmaktadır. İşte materyalizmin ve komunizmin savunduğu "öğrenme ve eğitim
psikolojisi(!)" bu espri ve anlayış üzerine oturmuş bulunmaktadır. Komunist
militanların da, önünde öfkelendikleri böyle "tetik kelimeler" vardır. Bir
komunist, Allah, millet, vatan, mülkiyet.. gibi kavramlar karşısında adeta
köpürür, "Bozkurt" kavramı karşısında adeta kudurur. Çünkü şartlanmıştır.



Düşünme ise, böyle değildir. Bir problem
karşısında insanların çeşitli hipotezler kurması, bunların ışığında bilgi
toplaması, topladığı bilgileri objektivizme ve determinizme uygun bir yoruma
tabi tutması ve makul sonuçlara varılması için zihnin soğukkanlı ve sistemli bir
çaba icinde bulunmasıdır düşünme. Bunun için tercih edilir. Bununla beraber,
insanın hayatında "şartlanmaların" rolü inkar edilemez. Ancak insanın
davranışlarında, düşünmeye, şartlandırmadan daha önemli bir yer vermek esastır.
İnsanın ruhi değerlerini inkar eden bir eğitim, hiç şüphesiz yanlış olacaktır.


Türk-İslam Ülküsü, düşünmeyi emreden
araştırmayı ibadet sayan, "taklidi iman" dan "tahkiki imana" çıkmayı isteyen
yüce peygamberin (O'na selam olsun) yoludur. Şartlandırma ise komunist ve
materyalist doktrinin temelidir.

Günümüz müslümanlarının düşmüş olduğu büyük bir yaraya parmak basmak istedik. Bu önemli mevzuda rabbim bizleri düşünen insanların cümlesinden eylesin inşallah.

al bak ne paylaştıgına?
 
Geri
Üst